31 Aralık 2006

Kitalararasi yilbasi sorunsali

Cocukken yilbasini hep evde ailece birlikte kutlardik sonra ben buyudum arkadaslarimin evinde kutlamaya basladim, annemlerde arkadas gruplariyla disarida kutlamaya basladi. Simdi ise oldukca buyumus olmaliyiz cunku bu yilbasina annem ve babam Cin'de, ablamlar Hollanda'da, ben ise Amerika'da giriyorum. Artik yilbasina ayni evde degil, ayni sehirde degil, ayni ulkede degil ve hatta ayni kitada bile birlikte girmiyoruz. Simdi yarin ilk annemler girecek sonra ablamlar en son da ben ama sorun surada ki kutlamak icin kimi saat kacta aramam gerekecek?

Not: Bir de her sene yilbasinda canim ulkemin TV haberlerinde "Avusturalya yilbasina gene erken girdi" esprisi artik yapilmasin lutfen.

29 Aralık 2006

Aktivizm, Sirketler, Pazarlama ve Nike

Aktivizm'i kelime anlami olarak sosyal veya politik bir degisimi gerceklestirmek icin bilincli olarak yapilan eylem olarak aciklayabiliriz. Bilgi cagindaki hizli teknolojik gelismeler ve bireysellesme mantiginin yayginlasmasi ile olusan bir bakima asosyal ve apolitik nesile tepki olarak mevcut dunya duzenini degistirmeye yonelik, politik olarak fazla olmasa bile ozellikle ekolojik anlamda aktivist yaklasimlarin sayisi artmakta gunumuzde. Aktivizm genellikle genc nufus tarafindan fikirlerini duyurmak ve dikkat cekmek amaciyla kullanilir.

Eger gecmise bakarsak belki de bu aktivist yaklasimin bir akim gibi donemsel olarak belli donemlerde yukseldigini gozlemleyebiliriz, yuksek oranda aktivist 60'li ve 70'li yillardan sonra gelen 80 ve 90'li yillarda hayata karsi oldukca pasif ve bireysel bir bakis acisi oldugunu gozlemlemistim ben. 2000'li yillarda ise artan cevresel kaygilar, politik yolsuzluklar ve benzeri etkilerin sebebiyle tekrar yukselise gecen bir akim olarak goruyorum. Belki de zaman uzerinde bir sinus dalgasi seklinde etkinlik gosteriyor olabilir aktivist eylemler. Bunu da etkime-tepkime mantigi ile aciklamak mumkun.

Peki gecmisteki aktivist eylemler ile bugunku eylemler arasinda nasil bir fark var? Gecmisteki eylemler daha politik mesajli, sivri ve bir bakima "catismali" ve atesli gecerken bugunku eylemlerin buyuk cogunlugu daha cok dikkat cekme ve boykot etme ozelligi tasimakta. Ozellesmis ve objektifligini kaybetmis buyuk medya kuruluslarinin haber yapma niteligi gormedikleri olaylari halka iletebilmek icin dikkat cekme ozellikli ciplak boykotlar ornek gosterilebilir. Greenpeace'in yaptigi bir cok eylem de modern aktivist eylemler arasinda sayilabilir.

Peki zaman icinde degisen baska ne var? Bu zaman icinde sirketler profesyonellesti, pazarlama yontemleri gelisti, internet ortaya cikti, haberlesme degisti ve yavas yavas kafalardaki anlayis da degisiyor. Artik bilgi cagina girdik, insanlar para ile bilgi satin aliyor, bir urun yaratirken kullanilabilirlik deneyleri yapiyorlar kullanicidan geri besleme alabilmek icin ve bilgiye epey yatirim yapiyorlar.(ben daha iki hafta once Mountain View'da Google'in merkezine gittim kullanilabilirlik testi icin ve saatine $75 veriyorlardi) Internetteki son gelismelere bakarsaniz hepsi kullanici katilimi odakli ve bilgiyi farkli sekillerde islemeye dayaniyor. Kisacasi her turlu bilgi, her turlu katilim ve her turlu geri besleme bugun sirketler ve pazarlamacilar icin cok degerli. Unutmayin ki Myspace buyuk miktara satildiginda bunun sebebi "ustun ve essiz" internet siteleri degil, yuksek orandaki uyeleri yani katilimcilari sebebiyleydi ve bu da pazarlamacilar icin buyuk bir pazar demekti.

Sirket yonetimleri ve pazarlamacilar ne kadar oranda bu yeni gelisime ayak uydurabiliyor sizce? Sirket yonetimi icin en onemli gostergelerden biri calisanlarin motivasyonu ve katilimi degil mi? Peki motivasyonu dusuren etkenler hakkinda geri bildirim almaktan neden hala korkuyor sirket yonetimleri? Neden calisanlarin fikirlerini dinlemek sanki "is disiplinine" aykirilik veya "lackalik" olarak goruluyor cogu yonetici tarafindan? Tam tersine bir model dusunun, oyle bir sirket ki kendi icinde "is akisini aksatmayacak" sekilde sirket ici aktivizmi destekliyor! Yani diyor ki eger sizi sirket icinde rahatsiz eden ve yanlis gittigini dusundugunuz bir sey varsa bunu is akisinizi aksatmayacak bir sekilde aktivist ve ilgi cekici bir yaklasimla protesto etme hakkina sahipsiniz. Bu hakka sahip olan calisan resmi dilekcelerle bogusmak yerine uzerinde "Kahve makinesinin bir an once tamir edilmesini istiyoruz!" yazili bir levha asili olarak isyerine gelebiliyor. Bu elbette ki isyerine biraz renk ve ozgurluk katacaktir. Bundan sonraki adim yonetimsel kararlarda tum calisanlarin soz hakki olmasi ve bir etkilerinin bulunmasi olabilir mesela.

Pazarlamacilar acisindan dusunursek, bugune dek bir cok kullanici/katilimci odakli internet sitesi fikri gordum yeni nesil internette ama acikcasi hic beni etkileyen dogru duzgun reklam ve pazarlama fikri goremedim internette. Simdiye dek internetten reklamlarda yasanan en buyuk degisme icerige gore reklam sunmalari ve belki de videolu reklamlar. Peki pazarlamacilar bu yeni akimdan nasil faydalanabilir? Kullanici deneyimi yuksek, katilimci pazarlama fikirleri ile. Bu verecegim ornekte internet bir arac olarak kullanilacak iletisim icin ve ornek biraz uc gelebilir ama bence hem kullanici ile barisik bir ornek hem de yeni katilimci ve aktivist mantigi cok guzel yansitiyor;

Nike firmasini dusunun, bu firma insan haklari orgutleri tarafindan Guney Asya'da ucuz atolyelerde cok ucuz fiyata isciler calistirmaktan (sweatshop) oturu oldukca elestiriliyor ve Nike urunlerini boykot etmeye cagiriyor. Peki Nike firmasi neden boyle davraniyor calisanlarina? Cunku kar marjlarini yuksek tutmak istiyor bunun icin de ucuz isciden yararlaniyor. O bolgedeki fakir halk da baska is bulamadiklari icin buna razi olmak zorunda kaliyorlar. Peki Nike'in soyle bir kampanya yaptigini dusunun;

"Biz firma olarak calistirdigimiz butun iscilere adil ucretler sunmak istiyoruz, ne var ki mevcut rekabet pazarinda kalmamiz icin bir urunu su kadara mal etmemiz gereklidir. Asagida bir Nike ayakkabisi icin gider tablomuz mevcuttur, bunun disinda Guney Asya'daki fabrikalarimiz hakkinda genel bilgilendirme ve yore ekonomisi hakkindaki diger bilgilere de sitemizden ulasabilirsiniz. Firmamiz bizim rekabet imkanlarimizi da koruyacak sekilde soruna bir cozum veya oneri getirmenizi bekliyor. Olumlu gorulen onerileriniz uygulanacak ve fikir sahibine su kadar odul verilecektir. Ayrica bolge ve fabrikalarimiz hakkindaki bilgi sayfamiz Wiki formatinda olup sizin eklemeleriniz ile de genisletilebilir. Katiliminiz ve duyarliliginiz icin tesekkur ederiz."

Bu hareketle Nike firmasi;
1) Bilincli tuketicileri geri kazaniyorlar
2) Kendileri hakkindaki bir boykot kampanyasini sona erdirmis oluyor
3) Tuketicileri cozumun bir parcasi haline getiriyorlar, yani tuketicilere bir seyleri degistirebileceklerini hissettirebiliyorlar
4) Aktivizme ve duyarli olmaya cagiriyorlar insanlari, bir katilim ortami yaratiyorlar
5) Bu daha once duyulmamis kampanya ile Nike markasinin TV reklamlarindan cok daha etkili reklami yapilmis oluyor
6) Pazarlamanin bir parcasi olan halkla iliskiler kisminda skor hanesine buyuk bir puan ekliyor
7) Ve tum bunlari sirket icinden cok az bir butce ve insan gucu kullanarak basariyorlar cunku asil isi zaten tuketiciler yapmis oluyor.

Iste bir sirket yonetimi ve pazarlamacilar ortaklasa kendilerine dusman gordukleri aktivizmi bu sekilde kendi yararlarina cevirebilirler bence. Son olarak hicbir yonetici ve pazarlamaci degisimden korkmamali aksine onu evlat edinmelidir :)

25 Aralık 2006

James Brown

James Brown dun 73 yasinda hayata veda etmis. Cok farkli bir kisiligi vardi ve doneminde muzige yeni bir bakis acisi getirdigi kesin. Onun hakkinda Eddie Murphy'nin yaptigi parodiyi koyuyorum, ingilizcesi biraz agir aksanli ama ben cok gulmustum Eddie'nin bu sovunu izlerken.

Not: Eddie Murphy'nin dili 18 yasindan kucukler icin uygun olmayabilir.

Yeni MP3 calarim

Evet seviyorum :)

22 Aralık 2006

Etki, etkilesim, empati ve etki altina girmek

Etki: Bilgi cagina girdigimizden beri cevremizdeki etkiler yuksek oranda katlanarak artti. Dedelerimizin donemini dusunun, okuldaki ogretmenlerinden aldiklari sinirli etki, cevrelerindeki insanlarla olan etkilesimleri ve az da olsa eger okuyorlarsa gazete ve kitaplarin etkileri, radyo bile onlarin caginda cok yeni bir gelisme. Bir de bugunu dusunun, gazeteler, dergiler, radyo, televizyon, cep telefonlari ve hepsinden ote internet. Etkiler her tarafimizda dunyanin her yerinden bize ulasiyor bilgi caginda. Ne kadar kulaklarinizi tikasaniz da, gozlerinizi kapasaniz da bu etkiler bir sekilde icinize siniyor. Peki bu kadar cok bilgi patlamasi arasindan nasil kendi karakterimizi belirleyecegiz? Bu kadar etkiyi beynimiz nasil sindirebilir? Filtreli etkilesim ile.

Etkilesim: Etkilesimin etkiden en buyuk farki cift yonlu olmasidir. Modern cagda cevremiz bizden etkilesimimizi bekliyor, kosemizde oturup kitabimizi okumamiz artik yeterli degil, kolektif bir mantik ile tum bu etkiler ile etkilesime gecmemiz bekleniyor bizden. Gazete, kitap ve dergilerden cep telefonlarina ve internete gecis yaptik, bu gecis sirasinda etkilesime girmemiz sart oldu. Bu kadar bilgi coklugu arasindan kendi karakterimizi olusturabilmemiz icin etkisini hissettigimiz butun etkileri once "filtreleyip" sonra da sentezleyip kendi hayat gorusumuzu ortaya koymaliyiz. Ornek vermek gerekirse benim bu yazim cevremde hissettigim etki ve gozlemler sonucunda kafamda olustu ve bu yaziyi sizinle paylasarak sizinle etkilesime geciyorum ve sizde yorum birakarak etkilesiminizi gosteriyorsunuz. Etkilesime muhendislik dilinde "geribesleme" adi verililir. Bu herhangi bir sistemin hatalarini sisteme geri besleme olarak gonderilip sistemin daha efektif olarak islemesi icin kullanilir.

Empati: Hic empati virusu terimini duydunuz mu? Ben bu terimi ilk kez Code46 adli filmde duymustum (tavsiye ederim bu arada, cok guzel bir film) Filmde empati virusune sahip bir insan karsisindaki insan hakkinda kisisel tek bir sey ogrendigi anda o kisinin aklini okuyabiliyordu. Hic birisiyle konusurken karsinizdakinin birden tam aklinizdaki seyi soyledigi oldu mu? Bu tur durumlarda genelde hanimlarin verdigi tepki "ayy var ya tam aklimi okudun sekerim, bende tam onu dusunuyordum" olur :) Peki sizce akil okuma mumkun mudur? Bir kisiyi uzun suredir gozlemlediginizi dusunun, onun hareketlerini ve nerede nasil davranacagini tahmin etmeye baslarsiniz bir sure sonra cunku kendinizi onun yerine koyabiliyorsunuzdur, karakterini biliyorsunuzdur. Ayni seyi genellemeler sayesinde sokakta gordugunuz herhangi insan icin de az cok yapabilirsiniz. Mesela sokakta ogle vakti yasli bir teyze gordunuz, gunlerden carsamba, elinde kucuk para cantasi ile hasir bos bir torba var, muhtemelen emekli, sizce bu teyzenin carsamba pazarina dogru yol aliyor olma olasiligi yuksek degil mi? Bu tur basit genellemeler ile sokaktaki herhangi bir insanin gozunden hayata bakmayi deneyebilirsiniz (yazarlar bu konuda cok yeteneklidir mesela) Belki bir tek kelime ile tum aklini okuyamazsiniz filmdeki gibi ama cok basarili tahminler yurutebilirsiniz. (Bu mantikla kiz tavlayanlar da yok degildir; kizlar bunu kullanan capkin erkekler icin genelde beni anliyor, beni gercekten dinliyor derler halbuki dinlemesinin sebebi deger vermesi degildir ya neyse bu baska bir yazinin konusu)


Peki neden filmde "empati virusu" denmis acaba? Herkesin gozunden hayati gorebildiginizde insanin mutlu olabilecegini sanmiyorum, empati virusune sahip olsaydiniz tatile Afrika'ya gitmenizi hic onermezdim. Belli bir oranda sahip olunmasi gereken bir yetenek ama fazlasi bence insanin kisiligini ve objektif bakis acisini yitirmesine sebep olabilir. Bir de cevrenizde herkesin mutlulugu icin caba sarfeden ve duygusal olarak cok guclu insanlar vardir ya, iste onlarin empati yetenegi cok kuvvetlidir ve kendi dertleri olmasa bile cevresindekiler icin cok uzulurler. O insanlar cok ozel insanlardir ama maalesef kendilerini cok yipratir ve yorarlar bu empati virusu yuzunden, bu sebeple mutlu olmalari guclesir. Empati yeteneginizi sorunlarin cozumunde sinirli olarak kullanmak en dogrusu bence.

Etki altina girmek: Ister istemez hepimiz etki altina giriyoruz. Mesela ben buyudugum turk kulturu etkisi altindayim, Amerika'ya geldigimden beri belli bir amerikan etkisi altinda da kalmisimdir, bu kacinilmazdir cevremizdeki etkilerden kacamayiz. Ne var ki yapabilecegimiz birsey var... Bu etkileri kabul etmek ve etkilesime girmek. Yukarida anlattigim gibi etkilesim cift yonlu olur. Ne var ki kimi kisiler biraz guce tapma mantigiyla biraz da kolaylarina geldigi icin etki altina giriyorlar. Bunu cogu kisi farkinda olmadan yapiyor aslinda, boyle bir bilincleri olmadigi icin. Bu durumda bu tur kisiler ya yeni bir kisilik gelistiriyorlar ya da arada kalmis hissediyorlar. Hayatta hicbir kisinin ya da hicbir kulturun etkisi altina girmek dogru degildir, karsilastigimiz her etki ile etkilesime gecip kendi icimizde onlari sentezlemeli ve kendi karar ve kisiligimizi olusturmaliyiz.

Peki neden etki altina girilir? Onclikle cevresel faktorler etkiler kisi ya da kulturu, eger bir kisi veya kultur disaridan cok fazla baska bir kisinin veya kulturun etkisine maruz kaliyorsa bu etki altina girmesine yol acacaktir. Amerikan sinemasi ile dunyaya yayilan amerikan kulturu buna guzel bir ornek olusturur. Bunun disinda kisiler icin kisinin kendine olan guvensizligi de etki altina girmesini kolaylastirir. Kisi kendine olan guvenini uretken olarak ve olaylara objektif bakabilerek kazanabilir. Objektif bakabilmeye ornek olarak; buyuk bilim insanlarinin cogunlugunun en buyuk buluslarini gencken, yirmili yaslarinin ortasinda yapmis olmasi tesaduf mudur? Yoksa yirmili yaslardan sonra bircok teorem ve bilgi ile dolduklari icin acaba olaylara uzaktan ve objektif bakabilme ozelliklerini mi kaybediyorlar?

Amerikan kulturu gibi bireyselligin yuksek oldugu toplumlarda kisi kendini yalniz hissedecegi ve danisacagi kisi bulamayabilecegi icin bu tur kulturlerde populizm ve etki altina girme daha sikca gorulur. Populizm modern dunyayi etki altina alan en buyuk kavramlardan biridir ve temelinde bireysellik yatar (Kelime olarak populizm kelimesi ne kadar bireysellige ters gorunse de bireysellikten oturu kendine guveni yetersiz bireyin toplumun genelinin etkisi altinda kalmasi olarak aciklanabilir bu tezim)

Etkilesimi olusturmak icin iki tarafin da etkilesime razi olmasi lazim, gurultucu bati kulturunu dusundugunuzde, sessiz ve sakinlige onem veren dogu ile neden aralarinda boyle bir kultur ucurumu oldugunu anlayabilirsiniz. Bunun disinda etkilesim cift yonlu oldugu icin bir kultur/kisi digerine gore daha hizli ve uretken ise onun kulturu baskin olacaktir ve gene diger kisi veya
kulturu etkisi altina alacaktir. Nasil bir zincirin gucunu en zayif halkasi belirliyorsa, bir etkilesimin hizini da en hizli gelisen belirler ve buna ayak uydurulmadigi zaman etkilesim etki altina almaya donusur.

Sonuc olarak etkileri taniyin, onlari inkar etmeyin, bu etkileri once kafanizda sentezleyin ve onlarla olabildigince etkilesime gecin ve gerekirse bunun icin icinizdeki empati virusunu kullanin (gerektigi kadar) ve etkilesimi surekli tutmak icin etkilestiginiz kisinin de sizin de ayni hiz ve katilimla etkilestiginden emin olun. Ne kendiniz baska bir kisi veya kulturun etkisi altinda yasayin ne de bir baskasinin sizin etkiniz altinda gercek potansiyelini kaybetmesine izin verin.

21 Aralık 2006

Yeni odam ve kis tatili

Bir sure yazamadim cunku cumartesi gunku mezuniyetten sonra tekrar San Jose'ye dondum is imkanlari daha fazla diye, yeni odama tasindim. Sevimli bir oda oldu, bunlar odamdan fotograflar;

Ev tipik bir amerikan evi, ev sahibi evdeki 7 odayi da kiralamis, diger odada da kendi oturuyor. Mutfak ve banyolar ortak paylasiliyor. Temiz bir ev, haftada bir ortak alanlari temizleniyor. Evdeki kimse ya odasindan cikmiyor ya da ben rastlamadim, hayalet ev gibi. Is bulup para kazanana dek beni idare eder burasi, aslinda is bulduktan sonra da idare eder tekrar tasinma islerine girmek istemiyorum, zaten is bulursam da en fazla 1 yil kalicam Amerika'da.

Kis tatilinde bu donem Istanbul'a donemiyecek olmam biraz canimi sikiyor ama yapacak birsey yok, sanirim sirketler yilbasindan sonra daha cok ise alim gerceklestiriyorlar bende o zamana dek cv hazirliklari yaparim artik yeni odamda tek basima...

Mezuniyet

Cumartesi gunku mezuniyetin videosu, sagolsunlar Kevin ve kiz arkadasi Jennifer beni yalniz birakmadilar...

Mezuniyet
Video sent by mertulas

16 Aralık 2006

Yukseldim

Sali gunu itibariyle ilkokul birden baslayan 18 yillik akademik hayatim sona ermistir. Artik "yuksek" bir muhendis oldum, doktora yapacagimi sanmiyorum ama ileride sektorde calistiktan sonra bir alanda uzmanlasmak istersem ve hala gucum varsa neden olmasin :) Bir sure yazamadim cunku yogun bir calisma temposundan cikinca boslukta hisseder ya insanlar oyle oldu iste bana da. Dinlendim, muzik dinledim, kafami dagittim biraz.

Yarin mezuniyet torenim var, Kevin ve kiz arkadasi da bana eslik edicekler, videoyu koyarim artik yarin. Yarin aksamda kutlamak icin San Francisco'da Troya adinda bir turk restoranina gidicez, turk yemek ozlemimi gideririm artik. Bir de tekrar San Jose'ye tasinicam sanirim cunku is aramaya baslayacagim burada, silikon vadisi sirketlerinin cogu San Jose civarinda oldugu icin yakin olmak iyi olucak sanirim. San Francisco'ya yerlesmeyi dusunuyordum ama baktigim evlerin cogunun mahallesini sevmedim, guzel olanlar da gereksiz pahaliydi. Ilk defa bu kis tatilinde Istanbul'a donmuyorum, uzun sure uzak kalmayi sevmiyorum ama napalim sartlar boyle gerektiriyordu.

Neyse darisi hala okumakta olanlara, kolay gelsin :)

11 Aralık 2006

Kaderimdeki hintli babalar

Gonul isterdi ki su egitim hayatimin son doneminde sadece secmeli tek bir dersim kalmisken rahat bir ogrencilik surseydim. Ne var ki kader baska bir yol cizmis sanirim bana. Bu donem alabilecegim tek secmeli ders acilmisti, bu da yuksek lisans duzeyinde muhasebe dersi, haliyle pek secme sansim olmadi.

Ben muhendislik egitimi almis biri alarak minimum duzeyde muhasebe bilgimle bu ileri duzey muhasebe dersinde surunmekteyim. Sinifta benim disimdaki neredeyse herkes isletme veya ekonomi egitimi gormus, bir de gelismis muhasebe ogreneyim demisler. Bu ortamda Mert gelsin sifirdan butun bunlari yutsun olur mu? Sonra ogretmenimiz psikopat ciksin yuksek lisans dersi icin devam zorunlulugu, 2 haftada bir quiz, 3 tane (yaziyla uc) vize, bir proje bir de final yapsin. Sonuc?

Sonucta ben bu gece opera ve klasik muzik dinleyerek projemle bogusarak sabahladim ve hala bitmedi. (ama o kadar uzagim ki projedeki kavramlardan, her bes dakikada bir internetten ingilizce sozluge "contingent (liabilities)" falan neymis diye bakiyorum, kelime anlamini cozsem gerisi gelicek ya)

Bu kadarla da kalmiyor, sinifimdaki ogrencilerden bir ornek sunayim size; 35 yaslarinda hintli bir baba, kendisi Youtube sirketinde muhasebeci olarak calisiyor, $1.6 bilyon dolarlik satista imzasi olan babalardan biri yani. Haliyle gozu kapali yapiyor, cunku yillardir isi bu! Sonucta ne oluyor biliyor musuz? Mert bu babalarla ayni can egrisine maruz kaliyor. Saka saka, sabah uyanicam gecicek hepsi biliyorum... Saka di mi?

10 Aralık 2006

Referans bankasi fikri

Gene aklima bir internet fikri geldi. Universiteden mezun olurken, bir ise girerken, herhangi bir basvuru icin bir referans aldiginizi dusunun ogretmenlerinizden, patronlarinizdan veya herhangi birinden. Bu referanslari sizden isteyen kisiye verdiginizde sizce bu kisilerden kaci referans vereni gercekten arayip "su kisiye boyle bir referans vermisiniz dogru mu" diye soruyor? Bazi buyuk sirketler bunu gercekten yapiyorlar ama ne kadar zaman ve isgucu kaybediyorlar bu zaman suresince dusundunuz mu hic?

Belki lise yillarinizda ogretmenlerinizden birinden referans aldiniz, bu referansi kullandiniz sonra baska bir sekilde tekrar sizden referans istendi, tekrar lise ogretmeninizi bulup o referansi tekrar alabilir misiniz? Belki artik ayni lisede bile calismiyordur, ayni sey universite ogretmeniniz, eski calistiginiz isin patronu icin de gecerlidir. Peki referanslarin neden bir omru olmak zorunda? Referanslar bu kadar onemliyken artik sadece bir formaliteye mi donusmeye basliyor acaba?

Eger birisini ise alacaksaniz onun gelisim sureci hakkinda bilgi sahibi mi olmak istersiniz yoksa sadece son bir senedeki performansi hakkindaki bilgiyle mi yetinmek istersiniz? Eger gecmisteki butun referanslarini bilseydiniz bu kisi hakkinda daha belirgin bir fikriniz olmaz miydi?

Iste butun bu sorulari dusunurken aklima bu fikir geldi. Internet uzerinde bir referans bankasi olusturma fikri. Sisteme uye olan kisi onceden aldigi butun referanslari (bulabildikklerini) sisteme yukluyor (muhtemelen yazili referanslar oldugu icin ya bunlari tarayip dijital ortama aktariyor ve e-posta ile gonderiyor ya da referans bankasinin faks numarasina faksliyor) Daha sonra kisi bunlari onaylatmak isterse referans bankasina onaylatmak istediklerini sectiriyor (onaylatma islemi parali olacak, dusuk bir ucret karsiliginda) Referans bankasi bunlarin dogrulugunu teyit etmek icin bu referans verenlere ulasmaya calisiyor. Ulasabilip onaylayabildiklerine onaylandi etiketini yapistiriyor.

Daha sonra kullanici yeni bir referans alacagi zaman isverenine veya ogretmenine bu siteyi kullanarak referans yazmasini soyluyor. Peki isveren veya ogretmen (genel olarak surekli referans istenen kisiler) neden bu siteye uye olsun, neden bu sistemi kullansin?
  1. Sitede referans yazimini kolaylastirmak icin hazir yazilmis referans ornekleri bulunacak, istenirse bu ornekler kullanilacak ya da tamamiyle sistemde bulunan yazi editorunu kullanarak sifirdan bir referans da yazilabilecek. (yalniz referanslarda referans verdiginiz kisiyi ne kadar suredir tanidiginiz ve referans tarihini bulundurmak gibi belli alanlar zorunlu olacak) Referans yazan kisi kendi hazir referans formlarini da olusturabilip sistemde saklayabilecek boylece ayni referansi farkli kisiler icin tekrar tekrar yazmasi gerekmeyecek sadece kisisel kisimlari degistirecek. Boylelikle internet erisimi olan herhangi bir bilgisayardan istedigi zaman hazir referans formlarina ulasabilecek.
  2. Bazi sirketler, universiteler veya devlet kurumlari referans mektuplarinin belli bir standartta ve formatta olmasini isterler, bu formlarin cogunu referans bankasi kendi referans formlari catisi altinda toplamaya calisacak boylelikle ornek olarak bir ogrenci referans veren ogretmenine "bana X universitesinde yuksek lisans icin referans yazabilir misiniz" dediginde ogretmen hemen referans bankasindan o universitenin istedigi formati bulup doldurabilecek. (bu formlar bir cok dilde sunulacak, yabanci bir universitenin formuysa ogretmen bu formu kendi dilinde goruntuleyip doldurabilecek)
  3. Siteye uye olurken referans veren secenegini tiklayan kisilere sadece bir kere uyelik esnasinda kimliklerini dogrulatmak icin kisisel bilgileri istenecek (telefon numarasi, e-posta adresi, varsa universite ya da sirket e-postasi) Daha sonra ucretsiz olarak kimligi onaylamak icin referans bankasindan bir kisi telefonla kendisiyle irtibata gecicek, universite veya sirket e-postasina onay formunu gondericek. (bu kismin ucretsiz olmasinin sebebi daha cok referans vereni siteye cekebilmek) Sonra referans veren kisi gonderilen formun ciktisini aliyor, gerekli yere islak imzasini atiyor ve tekrar bunu referans bankasina gonderiyor faks ile (veya taratip e-posta yolu ile) Bu formu alan referans bankasi otomatik olarak imza kismini referans yazan kisinin hesabi ile butunlestiriyor ve bundan sonra yazacagi tum referanslardaki imza kismina bu imzayi yerlestiriyor. (boylelikle guvenlik sorununu ve surekli imza atma gereksinimini ortadan kaldiriyor sistem) Bunun disinda referans yazilip sistemde gonder tusuna basildiginda istenirse referans cikti olarak alinabiliyor veya referans yazilan kisinin e-posta adresine pdf dosyasi olarak gonderiliyor. (Boylelikle referans yazanin o referansi kagida basmasi bile gerekmeyecek, isterse referans alan kendi basabilir eposta adresinden. Bu durumda referans veren kagit ve yazici kullanmamis olacak referans verdigi kisi icin. Size kucuk bir masraf gibi gorunebilir ama universiteden mezun olurken yuzlerce kisinin bir ogretmenden referans istemesine tanik oldum ve yuzlerce kisi icin kagit ve murekkep masrafi hic de az degil)
  4. Bazen ogrenciler ogretmenlerinden veya calisanlar isverenlerinden ingilizce (kisaca ana dilinden farkli bir dilde) referans isterler. Ogretmen isterse kendi sistemden ingilizce yazabilir ama ugrasmak istemezse veya yabanci dil bilmiyorsa sistem "referans alana" kucuk bir para karsiliginda sistemdeki istedigi referansini istedigi dile tercume etme hizmeti sunacak.
Peki referans alanlar neden bu sistemi kullansin?
  1. Oncelikle hayatlari boyunca aldiklari butun referanslar bir cati altinda toplaniyor ve istedikleri zaman tekrar basip kullanabiliyorlar.
  2. Aldiklari referanslarin guvenilirligi referans bankasi tarafindan kanitlanmis oluyor.
  3. Kullanici herhangi zamanda aldigi bir referansi istedigi dile tercume ettirebiliyor (kucuk bir ucret karsiliginda)
  4. Referans alacaklari kisi sisteme uyeyse aldiklari referansa otomatik olarak onaylandi etiketi yapistiriliyor. (hicbir ucret odemeden)
Peki referans isteyen sirketler, universiteler, devlet kurumlari neden bu sistemi benimsesin?
  1. Referans isteyen kurum bu sayede kisiden simdiye dek aldigi butun referanslari isteyebilir, sadece son alacagi 2-3 referans disinda ve kisinin gelisimi hakkinda daha fazla fikir sahibi olabilir. Referanslari yazili olarak istemelerine gerek kalmaz, bu referanslari kullanicinin sistemdeki sayfasindan da goruntuleyebilirler.
  2. Referanslarin guvenilirligi sorununu ortadan kaldiriyor, referans bankasi tarafindan guvenli etiketini tasiyan butun referanslari kontrol edip zaman ve isgucu harcamalarina gerek kalmiyor.
  3. Referans verenler sisteme uye olurlarken kendileri hakkinda bir kisim dolduruyorlar , calistiklari alan hakkinda boylelikle referans veren kisi hakkinda sistemden bilgi sahibi olabiliyorlar.
  4. Referanslar sistemde saklanirken ya gizli ya da herkese acik olarak listelenebilecek. Herkese acik referanslar referans yazana gore, referansin konusuna gore ve referans alana gore listelenicek. Boylelikle herhangi bir kurum gizli olmayan referanslari izleyerek referans alan kisi ile irtibata gecebilir. (ornegin bir sirketin insan kaynaklari elektrik projelendirmesi hakkinda yazilan butun referanslari listeleyebilecek ve bunlarin icinden referans yazani taniyor ve guveniyorsa referans yazdiklari kisiler ile kontaga gecebilecek)
  5. Sistemde bir baska hizmet de onaylatma sistemi olacak. Diyelim ki bir sirket bu sistemi kullanmiyor ama insan kaynaklari bir suru adaydan referans mektubu almis, bu durumda sirket bu mektuplari referans bankasina gonderip onaylatmalarini isteyebilecek, boylelikle bir ucret karsiliginda butun referanslarin dogrulugundan emin olabilecekler kendi is gucu ve zamanlarini harcamadan.
Bu sistemin para kazanma sistemi;
  1. Eski referanslarini dogrulatmak isteyen kullanicilardan alinacak ucret
  2. Sirketlerden referans dogrulatma islemi icin alinacak ucret
  3. Referanslarin tercume edilmesinden alinacak ucret
  4. Sistemde bulunacak reklamlardan alinacak ucret (reklamlar sadece sistem arayuzunde bulunacak, hicbir sekilde referans mektuplarina reklam alinmayacak tabi ki :))
Bu sisteme benzer internet siteleri var mi?

Benim karsilastigim tek ornek LinkedIn sosyal baglanti sitesinde kisiler listelerinde bulunan kisilere istedikleri gibi referans yazabiliyorlar ama bu daha cok bir yan ozellik gibi kullanilmis, referans formlari, guvenlik islemleri vs. hic bulunmuyor.

Aklima gelenler simdilik bu kadar, belki referans verenler icin "kimlik dogrulatma" kismi daha gelistirilebilir.

Benim bu projeyi gerceklestirebilecek kod yazma bilgim bulunmuyor, belki birilerini kiralayip yaptirabilirim ama bu da uzun zaman alabilir. Eger bu fikri begendiyseniz ve bir sekilde yardiminiz dokunacagini dusunuyorsaniz benimle baglantiya gecebilirsiniz ya da kotu bir insan ornegi sergileyerek tamamiyle bu fikri calip kendiniz yapmaya calisabilirsiniz :)

9 Aralık 2006

Damien Rice konseri

Damien Rice konserinden cektiklerimi koyabildim sonunda. Konserdeki ses sisteminde baslar cok kuvvetli oldugu icin davullar girdiginde ses cok boguklasiyor videoda ama idare eder gene de. Bunun disinda cekim yaparken bazen onumden insanlarin gecmesi de hos olmadi tabi ama zor kosullar altinda cekim yaptim cunku normalde kamera getirmek bile yasakti, zaten bir sure sonra uyardilar o yuzden daha fazla cekemedim ama gene de 10 dakikalik bir video cikarmisim :) Guzel bir konserdi yaklasik 2-2.5 saat sahnede kaldilar ama en unlu sarkilari Blower's Daughter'i calmadilar (heralde cok populer oldu diye kimbilir)...


Damienrice
Video sent by mertulas

5 Aralık 2006

RJD2

Dun oda arkadasim Kevin ve Jennifer ile San Francisco, The Independent'da RJD2 konserine gittik. Ben konsere dek pek bilmiyordum kendisini ama cok guzel bir konserdi. Bundan sonra da yakindan takip ederim saniyorum. Konserde ki gorseller de cok guzeldi ve hepsi bir sekilde muzikle uyumluydu. Buyrun konserin basinda cektigim videoya;

rjd2
Video sent by mertulas

Bir de sarkilardan birinde sanki "Istanbul" diyordu ve konserde arkaplanda o sirada turk televizyonundan sahneler gosteriyordu. Youtube'da arattim ve buldum sarkiyi, sizce de Istanbul demiyor mu?


Son olarak eger sevdiyseniz bir baska guzel sarkisi da burada;


Not: Bu carsamba gunu de Damien Rice konserine gidiyorum, bilette kamera yasak diyor ama ben gene de sansimi deneyecegim sanirim.

Not 2: sarkida gercekten Istanbul diyormus ve sarkinin sozleri aslinda almancaymis...

1976

Istanbul
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...
Ich sah nur Deine braunen...
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...

[2x]
Da sah ich Deine braunen Augen

Istanbul
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...
Ich sah nur Deine braunen...
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...

Da sah ich Deine braunen Augen
Ich sah nur Deine braunen Augen

2 Aralık 2006

Guce tapanlar

Ortaokuldayken sinif arkadasimlarimdan biri hep benimle ugrasirdi, sebebini bilmiyordum cunku aramizda hicbir tartisma yasanmamisti. Ben ona oldukca nazik davranirken o bana isimler takiyor, diger sinif arkadaslarimizin onunde kucuk dusurmeye calisiyordu. Bu baslarda beni cok da rahatsiz etmiyordu, genelde alttan aliyor ve saka olarak algiliyor, sessiz kaliyordum. Sanirim bu sessizligim onu daha da tetikliyordu ve gun gectikce dozu artmaya baslamisti hareketlerinin.

Beni artik ciddi ciddi rahatsiz etmeye basladiginda onunla yuz yuze konusmaya karar verdim, ona nazikce yaptigi bu davranislarin beni rahatsiz ettigini soyledim ve "lutfen" diyerek biraz daha dikkat etmesini soyledim. Bunu soyledigimde sanki neden bahsettigimin farkinda bile degilmis gibi davrandi ve bana ayni sekilde davranmaya devam etti sonrasinda.

Bu meseleyi okuldan baska bir arkadasima anlattim birbirimizle dertlesirken ve bana "belki de onun sana davrandigi gibi sende ona davranmalisin, sesini yukseltip tartisma cikarmalisin, bazi insanlar bundan hoslanir" dedi. Bana boyle bir ogut verdigi icin arkadasimi cok yadirgamistim, bir problemin cozumu yangina atesle gitmek olmamaliydi, hem kim kendisine boyle davranilmasindan hoslanabilirdi ki?

Bir gun gene sinifta benimle dalga gecmeye calisirken sabrim tukendi ve arkadasimin ogudunu dinledim, sesimi yukselttim, actim agzimi yumdum gozumu... O gun birisine bagirip cagirdigim icin kendimi kotu hissetmistim ama beni daha da kotu hissettiren sey arkadasimin ogudununun dogru cikmasiydi! O gunden sonra bana cok daha saygili davrandi hatta bunun otesinde bana surekli yaranmaya calisti... O zamanlar insanlari fazla tanimadigim icin bu psikoloji bana cok garip gelmisti, insanoglunun medenilestigini dusunurken hala ilkel caglardan gelen bu guc gosterisine saygi gostermesini anlayamiyordum. Istersem bende bagiran cagiran, sesini yukselten biri olabilirdim ama "oyle olmamayi secmistim" fakat ne var ki bu tur insanlarin beni hor gormemesi icin surekli gardimi almis durumda kalmam gerekiyordu. Ne kadar sacma bir seydi gelisime odaklanabilecekken bu tur seylere zaman harcamak.

Hayatta tecrube edinip daha cok insan tanidikca, dunyayi gezdikce bu tur insanlarin her yerde oldugunu fark ettim. Ustelik bu davranis cinsiyet, irk gozetmiyordu, dunyanin her yerinde vardi. Bu insanlar "guce tapiyorlar"di, guclu oldugunuzu gostermediginiz, sessiz kaldiginiz zaman sizi kendilerinden ustun goruyorlardi. Sanirim ilkel caglardan bu yana degisen tek sey gucun sadece fiziksel formdan cikip "para, cevre, popularite, guzellik" gibi kavramlara da burunmus olmasiydi. Guce saygi gostermek, bu gucun nereden ve neden geldigini anlayip bundan kendimize ders cikarmak ayri bir seydir, guclu olana sirnasip ona yaranmaya calismak apayri bir seydir ozellikle de bu gucun nereden geldigine dikkat etmiyorsak. Bu guce tapanlar aslinda gucu elinde tutana saygi da gostermezler, onlarin ilgisini ceken tek sey guc, onun yarattigi popularite ve kendilerine kazandiracagi gecici kazanctir. Eger guclu olan gucunu kaybederse bir zamanlar taptiklari insani yerden yere vurur ve hemen gucun yeni sahibine tapmaya baslarlar.

Bunu populer medyada cok rahat gozlemlersiniz, birisini onceleri yerden yere vururken o kisi guclu bir pozisyona geldiginde ona yaranmak icin taklalar atarlar. Sonra kadin davranislarinda gorebilirsiniz, kadinlarin parali ve populer erkeklere ilgi gostermesi gibi veya eger bir erkegin yaninda guzel bir kadin varsa mutlaka ortamdaki diger kadinlar da o erkege yonlenirler (ne de olsa guzellik de bir guctur, eger guzel kiz bu erkegin yanindaysa da bir sebebi vardir demek ki bu erkek "guclu"dur) Erkeklerde farkli degildir, eger bir kiz guzelse (gucluyse) ona bakis acilariyla nispeten daha az guzel olana bakis acilari ve davranislari farkli olur. Is hayatinda bile gorursunuz, kucuk firmalar buyuk firmalarin yaptiklarini anlamaya calismadan taklit etmeye calisirlar cunku ne de olsa onlar buyuk firmadir, ne yaptilarsa dogrudur. Buyuk firma kendi ihtiyaclarina gore bir yazilim satin aldiysa hemen ayni yazilimi kucuk firmalar da alir, halbuki senin ihtiyaclarin farkli onunkiler farkli, bunu hic goz onunde bulundurmazlar. Gucun sebebini anlamaya calismadan ona taparlar, gucu elinde tutana sirnasarak, onu taklit ederek elde etmeye calisirlar. Bunlari gozlemlemek bile benim midemi bulandirdi yirmi bes yillik yasantimda ozellikle Amerika gibi gucun hersey demek oldugu bir toplumda bu tur orneklerle ne kadar sik karsilastigimi tahmin edebilirsiniz.

Peki neden boyle bir insan psikolojisi mevcut? Bence bu tur insanlarin kendilerine guvenleri o kadar yetersiz ki, kendilerini bir gucun parcasi hissetmezlerse zayif ve basarisiz olarak goruyorlar. Onlar icin basarili olmanin tek yolu guclu olanlara yaranmak ve onlari takip etmek. Guclu bir cevrede bulunduklarinda kendilerini guvende hissediyorlar halbuki bu onlarin gercek potansiyelini ve aslinda basarabilecekleri seyleri o kadar kisitliyor ki... Kendi baslarina gelisip, kendi analizlerini yapmak onlara cok zor geliyor olmali, aslinda gercekten de zor birsey, tipki akintiya karsi yuzmek gibi cunku tum populist akim guclunun yanindayken siz ona kusku ile yaklastiginizda bir bakima tek basiniza kalirsiniz.

Cagimizda ki populust akimin etkileri, insanlari dusunmeden harekete gecmeye zorlayan "asiri" dinamik hayat stili de gunumuzde insanlari etkisi altina aliyor. Bunun disinda egitim sisteminde ogrencilere hic bir sekilde kendilerine guvenleri kazandirilamiyor, hatta aksine "sen ne anlarsin, sen kimsin ki, daha ogrencisin" modeli yaygin. Halbuki ogrenciler sadece kendi baslarina birsey basarabildiklerini gorseler kendilerine guvenleri ve motivasyonlari artacaktir. Aile egitiminde de cocuga "cocuk gibi davranma" mantigi yuzunden cocuklar buyuyup ergenlige ulastiklari zaman bile ailenin cocuklarina karsi "cocuk gibi davranma" huylari devam ettigi icin cocuklarina yeterli ozguveni ve sorumluluk anlayisini asilayamiyorlar.

Son olarak bence gene iki yol var, kolay olan gucu takip etmek cunku baska biri o gucu onceden elde etmistir ve sizde ona sirnasarak "gucun golgesinden" yararlanabilirsiniz ama peki ya kisisel gelisiminiz? Gucun nasil elde edildigi sorusu? Gucun golgesinde olmak ama sebebini anlayamamak insanlari ic dunyalarinda gercekten mutlu eder mi, doyuma ulastirir mi? Sanirim herseyde oldugu gibi burada da kolay yolun odulu erken ve ufak olurken, zor yolun odulu uzun bir surec sonunda ama doyurucu oluyor.