16 Mart 2011

Aygaz tüpü ile değil nükleer enerjiyle demlensin çaylar

Yıl 1986

Çernobil Faciası sonucunda yayılan radrasyon ülkemizde özellikle Karadeniz kıyılarını vurmuş. Uzman ekipler o dönem Karadeniz'de yetişen çayda kilogram başına 10 bin ton bekörel oranında radyasyon tespit etti ve imha edilmeli dediler.

Dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı "Cahit Aral"
- Biraz radrasyon iyidir
diyerek kameralar önünde çay içti

Dönemin Başbakanı "Turgut Özal"
- Radyoaktif çay daha lezzetlidir

Dönemin Cumhurbaşkanı "Kenan Evren"
- Radrasyon kemiklere yararlıdır

Bu dönemden sonra Karadeniz'de kanser vakalarında yıllar içinde inanılmaz bir artış kaydediliyor.

Yıl 2011

Japonya Fukuşima santralindeki facia sonucunda tüm dünyada nükleer enerji tartışılıyor.

Almanya -1980'den önce kurulan 7 santralin 3 ay için kapatılacağını açıkladı.
İsviçre - İsviçre hükümeti güvenliğin ana öncelik olduğunu açıklayarak ülkedeki nükleer santral planlarını askıya aldığını duyurdu.
Fransa - Aktif 58 nükleer reaktöre sahip Fransa'da Yeşiller Partisi, Japonya depremi sonrasında nükleer enerjiden vazgeçilmesi için kampanya başlattı.

Türkiye - Rusya'nın Türkiye topraklarında enerji satın alım garantili "Rusya'ya ait" santralin kurulması anlaşmasına haftalar kaldı duramayız diyor. Zamanında Çernobil nükleer santralini inşa eden Rusya'dan güvence istiyor, Rusya Devlet Başkanı sözlü olarak teminatını veriyor kameralara gülümseyerek.

Dönemin Başbakanı "Recep Tayyip Erdoğan"

-  Aygaz tüpü de riskli, geri adım atmayız

Aradan 25 yıl geçmiş, çeyrek asır, bu zamanda Türkiye çok gelişmişmiş, bir varmış bir yokmuş....

Biz de ne diyelim, aygaz tüpüyle çok çay demledik, biraz da Rusya'nın nükleer enerjisi ile demleyelim çayları...

5 Mart 2011

Nereye gideceksin?

Şehirdesin, trafik ile boğuşuyorsun, kalabalıktan nefes almak bile zor geliyor, her köşede bir tiyatro oynanıyor daha çok para kazanablmek için... İşte öyle zamanlarda "neyse şimdi bu hayata katlanırım sonra da belki emeklilik günlerinde Anadolu'da küçük bir kasabaya yerleşirim" hayalini kuruyorsun, gerçek olur olmaz ama en azından hayalini kurabiliyorsun... Peki ya o hayal bile suya gömülürse? O zaman nereye gideceksin, nasıl hayal kuracaksın?