Herhangi biri size bir konuda usta oldugunu soyluyorsa ona ilk sunu sorun;
-Peki bir ciragin var mi?
-Yoo, ben o kadar ustayim ki herseyi tek basima halledebiliyorum
Hayir degilsin cunku gercek ustalarin ciragi olur, ustaligin temeli budur, usta ciragini yardimci olarak gormez, bilgiyi paylasmak ve yaymak icin bir aractir cirak, bilgiyi kisisel menfaatlerinden ustun gorursen usta olursun, cirak bilginin surekliligi icin bir aractir. Gercek usta bilgiyi paylasandir.
9 Ocak 2007
7 Ocak 2007
Pazarlamaci uyan artik bu urun senin!


powered by ODEO
Pazarlamanin gelisimine bakalim, oncelikle ilk baslarda amac yaratilan urunu mumkun oldugunca genis bir kitleye duyurabilmekti, bunu yapmak icin urunu tanimak ve genel ozelliklerini bilmek yeterliydi. Pazarlamada ilk cigir atlama "urunu tanittigimiz marketi tanima fikri" oldu, boylelikle urunu bu markete gore tanitabilecek, bir bakima onlarin ihtiyaclarini

Peki pazarladigimiz urunu nasil sahiplenebiliriz? Siz bir sirketin pazarlama departmaninda calisiyorsunuz, onunuze bir urun konuyor, deniyor ki size bunu en iyi sekilde pazarla. Siz ilk olarak urunu tanimakla basliyorsunuz, urunu tanidikca bu urun ile ilgilenebilecek marketi tanimaya basliyorsunuz, urunu bu markete en iyi sekilde tanitacak ve pazarlayacak kampanyalari yaratiyorsunuz sonra da urunu satiyorsunuz ve bu noktadan sonra isiniz bitiyor. Oyle mi? Artik bu yeterli degil... Yazinin bundan sonrasini bir pazarlamaci ile diyaloglar seklinde sunuyorum;

Siz bir pazarlamaci olarak sattiginiz urunun sunuldugu marketi en iyi bilen kisi degil misiniz? O zaman bu markette "havayi koklayan kisi" olmaniz gerekmez mi, o marketin ihtiyaclarini en iyi bilen kisi olmaniz gerekmez mi?
-Peki ben bunu bilsem nasil isime yarar ki, eninde sonunda onumde duran urun belli, onu degistiremem ya... Urunu yaratanlar muhendisler (veya her ne uzmaniysa) ve pazarin ihtiyaclarini bilmek onlarin gorevi, bu benim isim degil ki...
Iste yanlis olan kafanizdaki bu dusunce bicimi, bu urun artik sizin! Pazarlamacinin gorev tanimi degisiyor artik; pazarlamacinin gorevi onundeki urunu en iyi sekilde pazarlamak degil, onundeki urun ile pazarladigi kisi arasinda bir kopru, bir bag olusturmak, onundeki urunu sahiplenmek ve onu en iyi sekilde gelistirip pazarlamak. Ancak bu sekilde pazarladiginiz urunun pazarlamasindan en yuksek sonucu elde edebilirsiniz.

-Peki diyelim ki "marketin havasini kokluyorum, ihtiyaclarinin farkina variyorum" Bunu nasil onumdeki urune aktarabilirim ki? Bu yastan sonra bir de muhendislik egitimi alip bir de bu urunun dizayni ile mi ugrasayim?
Hayir su anda pazarladiginiz urunu belki degistiremezsiniz ama urunu yaratanlara bir "geri-besleme" verebilirsiniz, onlara kokladiginiz marketin ihtiyaclarindan bahsedebilirsiniz boylelikle bir sonraki urunde sizin de fikirleriniz goz onune alinir. Boylelikle bir sonraki pazarladiginiz urun daha basarili olur.
-Hmm peki baska nasil sahiplenebilirim urunu?
Musterinin isteklerini tercume ederek, bak sana daha once de bahsettigim bir hikayeyi anlatayim;

Japonya'da eski ve koklu bir camasir makinesi ureticisi varmis, bunlarin basarili ve cok satan bir modeli varmis. Bu model ozellikle dayanikli ve uzun omurlu olmasiyla unluymus ve servis istegi cok dusukmus fakat bir sure sonra ozellikle kirsal alanlardaki kullanicilardan servis hizmeti icin yogun bir geri gonderme yasanmis. Uzun sure bunun sebebini arastiran sirket en sonunda sebebi bulmus. Uzun suredir dayanikliligi ile unlenen bu camasir makinesini kullanicilar sadece kiyafetlerini degil, patateslerini yikamak icin de kullanmaya baslamis! Cunku tarimda bu patatesleri yikamak icin satilan makinalar bundan cok daha pahaliymis. Bunun uzerine japon sirketinin yaptigi hamle ise cok sasirtici, onlar urunun uzerine lutfen patateslerinizi bu makinada yikamayiniz yazmamis ya da bu sebeple bozulan urunler garanti kapsami disindadir dememis, aksine onlar makineyi gelistirip patates yikamak icin bile dayanikli hale getirmis. Servise gonderilen makine sayisi aniden dusmus, makine satislari buyuk oranda artmis. Bu hamle ile sirket hem teknik servis ihtiyacini dusurmus, hem pazar payini genisletmis (patates yikama makinasi alanina girerek) hem de musteri memnuniyetini kazanmis.Bak pazarlamaci bu hikayede kullanicilarin makinede patates yikadigini muhendisler farketmis halbuki pazari ve kullanicilari en iyi taniyan olarak senin farketmis olman gerekmez miydi? Kullanicilarin isteklerini tercume edebildigini dusun bu ornekte, kullanici pazarini sadece camasir yikayan ev kadini olarak dusunurken bir anda pazara patates ureticisi ciftciler de katilmadi mi? Pazarini kendi kendine genisletmez miydin kullanicinin isteklerini tercume edebilsen? Buyuk bir pazarlama basarisi olmaz miydi eger pazarladigin urunu sahiplenseydin?

Bilmem dikkatini cekti mi, su son yillarda bir "kullanilabilirlik" furyasi basladi... Uretilen urunlerde olsun, internet sitelerinde olsun, neredeyse herseyde... Peki pazarlamaci bu furyayi sen sadece uzaktan mi izliyorsun? Sen hic hazirladigin pazarlama kampanyalarinin kullanilabilirligini dusunuyor musun?
-Pazarlama kampanyasinin kullanilabilirligi mi?
Elbette, pazarlama kampanyan da sonucta bir urun degil mi? Bu urunu sunarken kullanicilarini dusunuyor musun? Mesela bir reklam kampanyasi yaptin diyelim, bu kampanya "kullanici ile ne kadar arkadas"? Senin yeni amacin kullanici ile urun arasinda bir kopru olusturmak degil miydi? Iste bu kopruyu kullanici dostu kampanyalar yapmadan nasil olusturabilirsin ki?
-Ama bir pazarlama kampanyasinin kullanilabilirligi nasil olculebilir ki?

-Hmm anliyorum, yani artik kullanilabilirlik konusunda da uzman olmam gerekicek.
Son birsey daha var, diyelim ki sen bir urun satin aldin, iki gun sonra bozuldu. Ne yaparsin?
-Aldigim yere geri gotururum...

-Ne yani bir de urunun satis sonrasi destegini de mi ben yapicam?
Destekden kastina bagli, kimse senden bozulan urunu tamir etmeni beklemiyor ama tuketici ile pazarladigin marka/urun ile bir kopru kurmani bekliyor. Bu urun artik senin de urunun, senden tuketici ile uretici arasinda bir tercuman olman bekleniyor.
-Peki bunu nasil yapabilirim?

-Hmm, bir ornek verebilir misin?
Mesela bir kamera pazarliyorsun diyelim, pazarlama kampanyanda anlattigim sekilde kullanicinin sesini dinlemeye karar verdin, ilk olarak reklam kampanyani hazirladin ve yukarida anlattigim sekilde kullanilabilirlik calismasini da yaptin. Hersey cok guzel, urunu satarken kullanici hakkinda bilgi de topladin ki ilerideki kampanyalarindan onu haberdar edebilesin... Bu da guzel ama dikkat ettin mi hala tek yonlu bir yol insa ediyorsun? Geri besleme icin cift yonlu bir yol insa etmelisin ki kullanici sana derdini anlatabilsin. Peki milyonlarca kullanicinin istegini nasil dinleyebilirsin? Musteri hatti t


-Tamam anliyorum ama bu sefer de benim sana son bir sorum olucak, sen verdigin ornekler de benim uzerime marketin ihtiyaclarini tanima gorevini yukledin, musterinin isteklerini tercume etme gorevini yukledin, kullanilabilirlik calismalari yapma gorevini yukledin, satis sonrasi destek gorevini yukledin... Peki bu biraz fazla olmuyor mu? Yani sirketin muhendisleri bos mu duracak, sirketin halkla iliskileri bos mu duracak, sirketin teknik servisi bos mu duracak? Uzerime biraz fazla yuk binmedi mi sence?
Hah bence az bile yuk var uzerinde, mesela senin muzik akimlarini da takip etmen gerekiyor?
-Muzik mi? Anlamiyorum...


Uzerindeki yuke gelince, bak pazarlamaci, yukarida sana modern cagin kucuk capli ronesans muhendislerinden bahsetmistim degil mi? Iste senin de modern cagin kucuk capli ronesans pazarlamacisi olman gerekiyor. Kimse senden herseyi tek basina yapmani beklemiyor ama senden hersey hakkinda bir fikir ve vizyon sahibi olmani ve bu fikirlerin ile geri besleme yapmani bekliyor. Artik yeni devirde muhendis de pazarlama hakkinda birseyler bilmeli, sen de muhendislik hakkinda birseyler bilmelisin ve diger tum alanlar icin de gecerli bu. Ancak boylelikle mukemmel bir takim calismasi yapabiliriz, ancak boylelikle birbirinizin dilini anlar ve fark yaratabiliriz. Ben hicbir pazarlama egitimi almadan bunlari gozlemleyebiliyorsam sen de hic muhendislik egitimi almamis olsan bile gozlemlerinle bana cok sey ogretebilirsin.
Iste pazarlamaci hani hep sunumlarinda fark yaratmaktan bahsedersin ya, fark boyle yaratiliyor iste. Hadi artik pazarladigin urunu satman gereken bir yuk olarak gormekten vazgec, onu sahiplen pazarlamaci. Hadi uyan artik pazarlamaci, bu cagi kacirmadan uyan...
6 Ocak 2007
3 Ocak 2007
2 Ocak 2007
Eski insanlar

Not: fotograf Sunrise: A song of two humans adli filmden.
Atom karinca ve geri donusum felsefesi



-Gunaaaaydiiiiin, beni hatirladin mi?
bakisi atar.

Simdi benim bu yeniden donusum felsefesiyle, topraktan gelip topraga donmemizle, oldugumuzde vucudumuzun topraga karisip gubre olmasi ve o topraktan sebzeler yetisip baska bir canlinin sonra o sebzelerle beslenmesi ve sonra da belki baska bir insanin o canli ile beslenmesi ile ilgili hicbir sorunum yok. Bu surdurulebilirlige, donusume ve karmaya saygi duyuyorum. Ne var ki benim sorunum bu donusumun bu kadar kisa

1 Ocak 2007
Rontgenci Huseyin

-Mert, Huseyin nerede?
-Huseyin?
-Evet dustaydi, hemen kosedeydi
-Vallahi ben dusta yalnizdim, zaten en basindan dusta Huseyin diye biri olsaydi hic girmezdim, dus alirken yanimda baska erkek olmasindan pek hoslanmam
-Hayir be, Huseyin kosedeki orumcek
-Haa.. onun adi da mi vardi?
-Yoksa oldurdun mu?

-Huseyin iki yildir orada masumca duruyordu, hic kimseye bir kotulugu ve zarari dokundugu da yoktu ve sen onu oldurdun mu Mert? O hayvanin sana ne zarari dokundu Mert?
-Bir dakika, bir dakika orada duralim, Huseyin'in olumu icin gerekli olan kosullari ben yaratmis olabilirim ama onu ben oldurmedim, o dogal yollardan bogularak oldu tamam mi!
Sonra dusundum, empati kurmaya calistim, bir insani dustaki bir orumcege baglayan durtu ne olabilirdi diye ve sonunda cevabini buldum... Kadinlar izlenmeyi seviyor.
Hic fotograf makinesi veya kamera cikardiginizda kadinlardaki tepkiyi gozlemlediniz mi? Once ayy simdi ne geregi vardi hay allah der baslarini iki yana sallarlar sonra birden bire yanaklar iceri cekilir, karin iceri cekilir boyle garip bir hal alirlar. Siz ani olumsuzlestirmek isterken artik o andan ve dogalligindan geriye bir eser kalmamistir cunku artik karsinizda kamera gormus bir kadin vardir.

-Aaa Huseyin oyle bakma ama hihihi
Sonra birden dusta kamera varmis gibi o garip poz verme halleri baslar gene. Iste butun olan biten buydu bence. Bence Huseyin de biraz rontgenci karakterliydi, dusta o kosede nasil yemek bulabilir ki bir hayvan, ne yemek artigi ne de sinek var, sonra 2 yildir hangi hayvan ac bilac sabit bir noktada bekleyebilir ki? Ac bilac oldugu kil gibi kalmis bacaklarindan belliydi zaten. Sonuc olarak Huseyin rontgenlemekten hoslaniyordu ve bu ugurda ac kalmaya bile raziydi.
Iste bu yuzden kimse benden dustaki bir hayvana sempati duymami beklemesin...
Not: Bu hikayedeki insanlar ve olaylar tamamen kurgudur, dusta bir orumcek gormemle beynimde yaratilmistir, ne var ki Huseyin gercektir ve sagligi da yerindedir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)