Etrafimi soguk su
cevreliyor
elimde yalnizca
yalnizligim var
her saniye
igneliyor
kalbimi
disarida
volkanlar patliyor
benim etrafimi
soguk su
cevreliyor
bu kendime yarattigim
bir tuzak
gozlerimi kapatamiyorum
gozlerimi acamiyorum
herkes cok uzak
22 Şubat 2006
20 Şubat 2006
Kitap yiginlari, ego dengeleri ve bu arada "Hey beni duyuyor musun?"
Odanizin ortasinda yerde 2 tane kule yapin kitaplardan yanyana, kulelerden biri daha kisa olsun digerinden, daha az kitap olsun.
En ufak sarsintida bu kulelerden yuksek olani digerinin ustune yigilacaktir. Bunun sebebi yuksek olan yigindaki kitaplarin iyi veya kotu kitaplar olmasi degildir, bu basit fizik kurallarina gore boyledir. Ancak kitap kuleleri esit boyda oldugunda belki birbirlerine dayanarak sarsintida yikilmadan ayakta kalabilirler.
Insan egolarinda da benzer bir isleyis soz konusu sanirim, sizin yakininizda bulunan, ayni is yerinde calistiginiz insanlari dusunun. Sizin ustunuzdekilerin kendi egolarini sizin uzerinize bastirmasini ya da sizin ayni sekilde altinizdakileri bastirmanizi dusunun. Burada belki arada kotu niyetli olanlar da vardir ama bence genelde kitap orneginde oldugu gibi yuksek olan kitaplarin digerinin ustune yigilmasindaki sebep bu kitaplarin icinde yazanlar degildir, tamamiyle doga-fizik kurallari geregidir. Insan davranislari geregi bu boyledir, belki siz de farkinda olmadan altinizda gordugunuz insanlari ezmis olabilirsiniz ve bunu tamamiyle bilincsizce ve farkina varmadan yapmis olabilirsiniz. Buna ego degilde statu dengesi ya da saygi dengesi de diyebilirsiniz.
Peki neden saygiyi kazanmak zorundayiz, ya da diger insanlara onlarla esit seviyede oldugumuzu neden her zaman kanitlamak zorundayiz? Sessiz kendi kosemizde kendi dunyamizda yasasak neden bize durduk yere satasirlar ki? Neden yaptiklari saygisizliklara sustugumuzda bir sonraki gun daha buyuk bir saygisizlik yaparlar? Cunku bazen tepkisizlik en buyuk tepkiyi dogurur. Cunku herkesin dertleri, sorunlari cevaplayamadigi sorulari vardir kafasinda ve tum bunlar cozulmeden digerlerine sorun yaratmaya devam edeceklerdir. Eger herkesin dertsiz, mutlu yasadigi bir utopyada yasiyor olsaydik herkes birbirini diger insanlarla esit gorurdu zaten.
Cocuk yetistirirken de sanirim bu boyle, buyurken ailesi cocuga karsi tepkisiz olan, ilgi gormeyen ya da surekli evinde asagilanan cocuk ilkokula gittiginde bu saygiyi baskalarindan gormeye calisacaktir ve eger bunu konusarak elde edemezse ertesi gun okuldaki bir cocugun oglen yemegini calarak elde etmeye calisacaktir. Bu basit bir ilgi cigligidir aslinda, o an ac olmasa bile bunu yapar cunku bu bir tepkidir yasadigina dair, ihtiyaclarina ve duygularina karsi gosterdigi bir tepkidir. Bir baska cocuk da kendi ozgurlugunu kazandigi anda belki de ileride pismanlik duyacagi seyler yapar gene ailesine ve cevresine bir tepki olarak.
Peki siz kendi kosenizde oturan sessiz birey olarak sucunuz ne? Aslinda bu bir suclu arama meselesi degildir, bu sizin cevrenizdekilerin sorunlarina tepkisiz kalmanizdir, belki bir sorunu oldugunu bile bilmiyorsunuz ama bunu bilmek bile istemiyorsunuz, benim sorunum degil kendi sorununu kendi cozsun bana ne yaklasimidir farkinda olmasanizda yaptiginiz ve bu yaklasim o kisi sizin cevrenizde oldugu surece size zarar vermeye, sizi yipratmaya devam edecektir taa ki sizi artik cok rahatsiz edip sizin de bir sorununuz olana dek.
Bir ornek veriyorum, elbette bu ornekte biraz "abarti" olacaktir genel olguyu daha iyi anlatabilmek icin:
Simdi bir de diger insanin bakis acisindan bakalim ayni olaya;
Bu ornekte kotu niyetli biri var mi? Kendi halinde oturup sessizce kitap okuyan biri ve konusmaya, dertlerini paylasmaya muhtac ve birazda yasadiklarindan dolayi sinirli biri var baslangicta. Kimse her onune gelene cevap vermek zorunda degil elbette ama bu biraz da abartilmis ornekte baskalarini gormezden gelmenin en sonunda nasil bizim canimizi sikabilecek bir soruna donusebilecegini gostermek , tepkisizligin nasil en buyuk tepkiyi yaratabilecegini orneklemek istedim.
Peki bu sorunun cozumu ne? Her an kimse benim saygi sinirimi asmasin diye diken ustunde mi durmaliyiz? Yoksa saygisizliklari gormezden gelip olaylari oluruna mi birakmaliyiz? Acikcasi bence hayatimizda her zaman ego catismalari yasanacaktir diger insanlarla, burada yapabilecegimiz en onemli sey daha en basindan kendimizi insanlara dogru ifade edebilmemiz, onlarla saglikli bir iletisim kurabilmemizdir. Bunu yaptiktan sonra zaten o insanlarin bakis acilarini daha rahat anlayabilecek ve belki de yardimci olabilecegiz onlara. Boylelikle biz de yipranmaktan kurtulmus olabiliriz.
En ufak sarsintida bu kulelerden yuksek olani digerinin ustune yigilacaktir. Bunun sebebi yuksek olan yigindaki kitaplarin iyi veya kotu kitaplar olmasi degildir, bu basit fizik kurallarina gore boyledir. Ancak kitap kuleleri esit boyda oldugunda belki birbirlerine dayanarak sarsintida yikilmadan ayakta kalabilirler.
Insan egolarinda da benzer bir isleyis soz konusu sanirim, sizin yakininizda bulunan, ayni is yerinde calistiginiz insanlari dusunun. Sizin ustunuzdekilerin kendi egolarini sizin uzerinize bastirmasini ya da sizin ayni sekilde altinizdakileri bastirmanizi dusunun. Burada belki arada kotu niyetli olanlar da vardir ama bence genelde kitap orneginde oldugu gibi yuksek olan kitaplarin digerinin ustune yigilmasindaki sebep bu kitaplarin icinde yazanlar degildir, tamamiyle doga-fizik kurallari geregidir. Insan davranislari geregi bu boyledir, belki siz de farkinda olmadan altinizda gordugunuz insanlari ezmis olabilirsiniz ve bunu tamamiyle bilincsizce ve farkina varmadan yapmis olabilirsiniz. Buna ego degilde statu dengesi ya da saygi dengesi de diyebilirsiniz.
Peki neden saygiyi kazanmak zorundayiz, ya da diger insanlara onlarla esit seviyede oldugumuzu neden her zaman kanitlamak zorundayiz? Sessiz kendi kosemizde kendi dunyamizda yasasak neden bize durduk yere satasirlar ki? Neden yaptiklari saygisizliklara sustugumuzda bir sonraki gun daha buyuk bir saygisizlik yaparlar? Cunku bazen tepkisizlik en buyuk tepkiyi dogurur. Cunku herkesin dertleri, sorunlari cevaplayamadigi sorulari vardir kafasinda ve tum bunlar cozulmeden digerlerine sorun yaratmaya devam edeceklerdir. Eger herkesin dertsiz, mutlu yasadigi bir utopyada yasiyor olsaydik herkes birbirini diger insanlarla esit gorurdu zaten.
Cocuk yetistirirken de sanirim bu boyle, buyurken ailesi cocuga karsi tepkisiz olan, ilgi gormeyen ya da surekli evinde asagilanan cocuk ilkokula gittiginde bu saygiyi baskalarindan gormeye calisacaktir ve eger bunu konusarak elde edemezse ertesi gun okuldaki bir cocugun oglen yemegini calarak elde etmeye calisacaktir. Bu basit bir ilgi cigligidir aslinda, o an ac olmasa bile bunu yapar cunku bu bir tepkidir yasadigina dair, ihtiyaclarina ve duygularina karsi gosterdigi bir tepkidir. Bir baska cocuk da kendi ozgurlugunu kazandigi anda belki de ileride pismanlik duyacagi seyler yapar gene ailesine ve cevresine bir tepki olarak.
Peki siz kendi kosenizde oturan sessiz birey olarak sucunuz ne? Aslinda bu bir suclu arama meselesi degildir, bu sizin cevrenizdekilerin sorunlarina tepkisiz kalmanizdir, belki bir sorunu oldugunu bile bilmiyorsunuz ama bunu bilmek bile istemiyorsunuz, benim sorunum degil kendi sorununu kendi cozsun bana ne yaklasimidir farkinda olmasanizda yaptiginiz ve bu yaklasim o kisi sizin cevrenizde oldugu surece size zarar vermeye, sizi yipratmaya devam edecektir taa ki sizi artik cok rahatsiz edip sizin de bir sorununuz olana dek.
Bir ornek veriyorum, elbette bu ornekte biraz "abarti" olacaktir genel olguyu daha iyi anlatabilmek icin:
Diyelim ki siz nazik ve uysal yapili bir insansiniz ve koltugunuzda rahatca oturmus kitap okurken tanimadiginiz biri size "hey merhaba" diyor, siz rahatinizi bozmak istemiyorsunuz, sadece gulumseyip ilgilenmiyorsunuz, sonra yaniniza biraz daha yaklasarak "HEY Merhaba" diyor, gene tepkisiz kaliyorsunuz hic ugrasmak istemiyorsunuz hem zaten tanimadiginiz biri ve kitap okumakla mesgulsunuz, daha sonra bu kisi tam onunuzde duruyor, elini gozlerinizin onunden salliyor ve "HEY MERHABA BENI DUYUYOR MUSUN?" diye bagiriyor. Siz cok rahatsiz oluyorsunuz tabi, birisinin sizle bu ses tonuyla konusmasindan, 2 karis oteden elini sallayip sizi salak yerine koymasindan. Ben hicbir sey yapmadan oturuyordum neden durduk yere satasiyor ki simdi diye dusunuyorsunuz ama neyse durduk yere kavga cikarmak istemiyorum gene buyukluk bende kalsin deyip susuyorsunuz yuzunuzu eksitip, hem zaten kibar bir insansiniz. En sonunda karsinizdaki sizi omuzlarinizdan tutup sarsiyor "HEY CEVAP VERSENE BANA DUYUYOR MUSUN BENI" diye. Artik sabriniz tasiyor, bu kadari da cok fazla cunku ve "DUYUYORUM TABI KI GORMUYO MUSUN MESGULUM" diye cikisiyorsunuz sinirle.
Simdi bir de diger insanin bakis acisindan bakalim ayni olaya;
Yogun bir gun gecirmisiniz, evinizde isinizde veya okulunuzda bir suru sorun cikmis ve kimse sizi anlamiyor, ya da sadece caniniz sikildi ve konusacak birini ariyorsunuz. Bir odaya giriyorsunuz ve orada yalniz basina oturan biri var, icinizden "belki icimdekileri anlatacagim biri olabilir diyorsunuz" ama durduk yerde tanimadiginiz bir insana sorunlarinizdan bahsedemezsiniz ki, hem sorunlarinizi dile getirmek bir bakima "gucsuzluk" simgesi degil midir toplumda? Bu yuzden once sadece bir merhaba ile sohbete baslamak istiyorsunuz. Karsinizdan hic cevap gelmiyor ama yuzunuze bakip gulumsedi acaba duymadi mi? Tekrar merhaba diyorsunuz, bu sefer bagirdiniz ustelik sizi mutlaka duymus olmali. Evet evet kesin duydu ama yuzunde bir eksime ifadesi var, ne zannediyor bu kendini? Beni kendinden ustun mu goruyor, bir cevabi bile haketmiyor muyum? Bu resmen bir saygisizlik ben hayaletmiyim ki beni gormezden geliyorsun, simdiye kadar herkes beni gormezden geldi zaten ama artik yeter birileri beni ciddiye almali! Elinizi onunde salliyorsunuz dikkatini cekmek icin, hala bir tepki vermiyor deli mi ne... Kendinde degil heralde, son care olarak onu sarsiyorsunuz sizi duymasi icin, hem zaten sinirleriniz tepenizde bir de boyle insanlarla ugrasiyorsunuz. Sonra birden ters bir cevap veriyor ve bundan sonra tartisma - gurultu patirti basliyor.
Bu ornekte kotu niyetli biri var mi? Kendi halinde oturup sessizce kitap okuyan biri ve konusmaya, dertlerini paylasmaya muhtac ve birazda yasadiklarindan dolayi sinirli biri var baslangicta. Kimse her onune gelene cevap vermek zorunda degil elbette ama bu biraz da abartilmis ornekte baskalarini gormezden gelmenin en sonunda nasil bizim canimizi sikabilecek bir soruna donusebilecegini gostermek , tepkisizligin nasil en buyuk tepkiyi yaratabilecegini orneklemek istedim.
Peki bu sorunun cozumu ne? Her an kimse benim saygi sinirimi asmasin diye diken ustunde mi durmaliyiz? Yoksa saygisizliklari gormezden gelip olaylari oluruna mi birakmaliyiz? Acikcasi bence hayatimizda her zaman ego catismalari yasanacaktir diger insanlarla, burada yapabilecegimiz en onemli sey daha en basindan kendimizi insanlara dogru ifade edebilmemiz, onlarla saglikli bir iletisim kurabilmemizdir. Bunu yaptiktan sonra zaten o insanlarin bakis acilarini daha rahat anlayabilecek ve belki de yardimci olabilecegiz onlara. Boylelikle biz de yipranmaktan kurtulmus olabiliriz.
19 Şubat 2006
Son dinlediklerim bolumunu ekledim
Heyoo... Last.fm ve feeddigest yardimi ile son dinlediklerim ve bu hafta en cok dinlediklerim kismini ekledim yana. Son dinlediklerim tahminim 15-30 dakika gecikmeli guncelleniyor ama olsun.
17 Şubat 2006
No ice please :)
Silikon Vadisinden bildiriyorum :)
Bugun okuldaki bir seminere gittim, seminerde konusmaci olarak unlu grafik karti ureticisi Nvidia'nin sistem muhendisligi ve uretim departmani baskani Tommy Lee konusmaciydi. Kendisi de bizim okuldan mezun olmus zamaninda.
Burada da seminerin ilk giris kismi var; (ingilizcesini pek anlamayabilirsiniz zira cinli veya Tayvan'li oldugu icin pek iyi degil zaten ingilizcesi)
Seminerde genel olarak bugunku muhendislerin calisma kosullarindan ve globallesme ile degisen bakis acisindan bahsetti, bir de takim calismasi ve multi disiplin konularina degindi. Burada da begendigim bir kac prezentasyon slaytlari var. Benim icin cok yararli degildi cunku genel olarak daha onceden bildigim/duydugum seylerden bahsetti ama gene de iyi oldu gittigim. Her persembe Silikon Vadisi'nden onemli adamlar seminer yapiyor bizim okulda, ilk sene daha sik gidiyordum ama sonraki donem persembe gunleri ayni saate dersim vardi, bu donem gene takip edebilecegim sanirim.
Burada da seminerin ilk giris kismi var; (ingilizcesini pek anlamayabilirsiniz zira cinli veya Tayvan'li oldugu icin pek iyi degil zaten ingilizcesi)
Seminerde genel olarak bugunku muhendislerin calisma kosullarindan ve globallesme ile degisen bakis acisindan bahsetti, bir de takim calismasi ve multi disiplin konularina degindi. Burada da begendigim bir kac prezentasyon slaytlari var. Benim icin cok yararli degildi cunku genel olarak daha onceden bildigim/duydugum seylerden bahsetti ama gene de iyi oldu gittigim. Her persembe Silikon Vadisi'nden onemli adamlar seminer yapiyor bizim okulda, ilk sene daha sik gidiyordum ama sonraki donem persembe gunleri ayni saate dersim vardi, bu donem gene takip edebilecegim sanirim.
Burada da bugunki olmasi gereken calisma mantigindan bahsediyor.
Bir urun uretilmeden once diger departmanlardan da daha dizayn asamasinda geribesleme aliniyor, dizayn asamasinda onlarinda kriterleri goz onune aliniyor.
Bir dizayn uzerinde calisilirken ilk seferde dogru dizayni yapmamiz gerektiginden bahsediliyor, aksi halde bu kadar hizli gelisen bir sektorde ayakta durmanin yolu olmadigini belirtiyor.
Genel olarak olayi bir butun olarak gormek gerektigini, olaya baskasinin gozlerinden de bakmayi denememiz gerektigini ve es zamanda farkli projelerde calisilabilmesi gerektiginden bahsediyor.
NIH: (not invented here) bu urun bizim burada uretilmedi, o yuzden bir hata vardir ya da ben bilmem anlayisi. Bu anlayistan nasil kurtulmamiz gerektiginden bahsediyor, elinden gelenin en iyisini yapmamiz gerektigini ve bir sorunla karsilastigimizda yardim istemekten cekinmemiz gerektiginden bahsediyor.
Burada da global bir sirketsen mutlaka belli malzemeler icin tedarikcilerinin olacagindan ve bunlari secerken nelere dikkat etmen gerektiginden, onlarla nasil birlikte uyumlu calismamiz gerektiginden bahsediyor.
Son olarak da bugunku muhendisin eski zamanlardaki gibi sadece 1 tek patronu (ustu) bulunmadigini, daha bir cok kisiye de sorumlu ve bagimli oldugundan bahsediyor.
Bir urun uretilmeden once diger departmanlardan da daha dizayn asamasinda geribesleme aliniyor, dizayn asamasinda onlarinda kriterleri goz onune aliniyor.
Bir dizayn uzerinde calisilirken ilk seferde dogru dizayni yapmamiz gerektiginden bahsediliyor, aksi halde bu kadar hizli gelisen bir sektorde ayakta durmanin yolu olmadigini belirtiyor.
Genel olarak olayi bir butun olarak gormek gerektigini, olaya baskasinin gozlerinden de bakmayi denememiz gerektigini ve es zamanda farkli projelerde calisilabilmesi gerektiginden bahsediyor.
NIH: (not invented here) bu urun bizim burada uretilmedi, o yuzden bir hata vardir ya da ben bilmem anlayisi. Bu anlayistan nasil kurtulmamiz gerektiginden bahsediyor, elinden gelenin en iyisini yapmamiz gerektigini ve bir sorunla karsilastigimizda yardim istemekten cekinmemiz gerektiginden bahsediyor.
Burada da global bir sirketsen mutlaka belli malzemeler icin tedarikcilerinin olacagindan ve bunlari secerken nelere dikkat etmen gerektiginden, onlarla nasil birlikte uyumlu calismamiz gerektiginden bahsediyor.
Son olarak da bugunku muhendisin eski zamanlardaki gibi sadece 1 tek patronu (ustu) bulunmadigini, daha bir cok kisiye de sorumlu ve bagimli oldugundan bahsediyor.
Bir de nvidia'nin sadece oyun sektorunde degil, tipta 3 boyutlu modelleme cihazlarindan, uzay teleskoplarina ve film cekimlerine dek cesitli alanlarda cozumler urettigini ve bu cozumleri sunabilmek icin de muhendislerinin belli bir konuda uzmanliklarinin yaninda genel bir bakis acisina da sahip olmalari gerektiginden bahsetti.
Bugunki dersimiz bu kadar :)
Bugunki dersimiz bu kadar :)
16 Şubat 2006
Monty Hall paradoksu
Bu hikayeyi bize Teknoloji ve portfolyo yonetimindeki ogretmenimiz anlatti. Adam oldukca zeki bir asyali, Georgia Inst. of Tech. elektrik muhendisligi - Stanford isletme doktorasi falan var bir de zaten ilk derste adam demisti ben gencligimde cok basarili bir yatirim yaptim ve hayatimi garantiye aldim, ogretmenligi sadece evde bos oturmamak icin yapiyorum diye. Neyse hikayeye gecelim:
Hikaye 70'lerde unlu bir amerikan televizyon yarismasindan (Let's make a deal) geliyor. Ben hic duymamistim ama belki babam hatirliyordur :) Bu yarismada 3 tane kapi var ve bu kapilarinin ikisinin ardinda 2 tane keci, digerinin arkasinda ise buyuk odul araba var.
Yarismaci ilk once kapilardan birini seciyor. Bunun uzerine sunucu icinde odul olmayan kapilardan birini aciyor, geriye yarismacinin ilk sectigi kapi ile diger kapi kaliyor. Iste burada sunucu paradoksu yaratan soruyu soruyor;
-Sana bir teklifim var, sectigin kapiyi digeri ile degistirmek ister misin?
Paradoks su eger yarismaci sectigi kapiyi degistirirse kazanma sansi artar mi?
Bu soruyu o zaman dunyanin en yuksek IQ'suna sahip insani Marilyn vos Savant'a soruyorlar (evet kendisi bir kadin) ve kadinin cevabi
"evet sansi iki katina cikar oluyor"
Daha sonra bu kadina bir cok professorden tepkiler geliyor bu aciklamasinin yanlis ve sacma oldugu konusunda fakat sonucta kanitlaniyor ki gercekten istatiksel olarak kadin hakli. Ben anladim cozumunu ama aciklamasi biraz uzun ve karisik o yuzden burada hazir aciklanmisi var :)
Ne var ki bu gercegin bilinmesinden sonra bile yarismacilarin buyuk cogunlugu kapiyi degistirmiyor peki bunun sebebi ne? Sebebi aslinda "toplum baskisi" olarak aciklanabilir cunku eger dogru kapiyi secmis ve degistirmis ise icinde buyuk bir pismanlik olacak, herkes kendisine "salak dogru kapiyi bulmusken birakti" diyecek ve hep pismanlik duyacak. Eger degistirmezse ise olayi Allah'a veya sansa havale edecek ve ben icimden ilk geleni sectim, elimden geleni yaptim ama olmadi diyecek, uzerinde bir toplum baskisi olmayacak, pismanligi daha az olucak.
Bunu ogretmen risk yonetimine ornek olsun diye anlatti ama ayni zamanda insan davranislarinin neden istatiksel olarak modellenemeyecegine guzel bir ornek bence. Hem ben zaten bakin taa ne zamandan bu konuyla ilgili yazmisim 3. ve 4. maddelerde, tamam dusuncelerim o zaman pek olgun degilmis ama olsun.
Peki siz sectiginiz kapiyi degistirir miydiniz?
Hikaye 70'lerde unlu bir amerikan televizyon yarismasindan (Let's make a deal) geliyor. Ben hic duymamistim ama belki babam hatirliyordur :) Bu yarismada 3 tane kapi var ve bu kapilarinin ikisinin ardinda 2 tane keci, digerinin arkasinda ise buyuk odul araba var.
Yarismaci ilk once kapilardan birini seciyor. Bunun uzerine sunucu icinde odul olmayan kapilardan birini aciyor, geriye yarismacinin ilk sectigi kapi ile diger kapi kaliyor. Iste burada sunucu paradoksu yaratan soruyu soruyor;
-Sana bir teklifim var, sectigin kapiyi digeri ile degistirmek ister misin?
Paradoks su eger yarismaci sectigi kapiyi degistirirse kazanma sansi artar mi?
Bu soruyu o zaman dunyanin en yuksek IQ'suna sahip insani Marilyn vos Savant'a soruyorlar (evet kendisi bir kadin) ve kadinin cevabi
"evet sansi iki katina cikar oluyor"
Daha sonra bu kadina bir cok professorden tepkiler geliyor bu aciklamasinin yanlis ve sacma oldugu konusunda fakat sonucta kanitlaniyor ki gercekten istatiksel olarak kadin hakli. Ben anladim cozumunu ama aciklamasi biraz uzun ve karisik o yuzden burada hazir aciklanmisi var :)
Ne var ki bu gercegin bilinmesinden sonra bile yarismacilarin buyuk cogunlugu kapiyi degistirmiyor peki bunun sebebi ne? Sebebi aslinda "toplum baskisi" olarak aciklanabilir cunku eger dogru kapiyi secmis ve degistirmis ise icinde buyuk bir pismanlik olacak, herkes kendisine "salak dogru kapiyi bulmusken birakti" diyecek ve hep pismanlik duyacak. Eger degistirmezse ise olayi Allah'a veya sansa havale edecek ve ben icimden ilk geleni sectim, elimden geleni yaptim ama olmadi diyecek, uzerinde bir toplum baskisi olmayacak, pismanligi daha az olucak.
Bunu ogretmen risk yonetimine ornek olsun diye anlatti ama ayni zamanda insan davranislarinin neden istatiksel olarak modellenemeyecegine guzel bir ornek bence. Hem ben zaten bakin taa ne zamandan bu konuyla ilgili yazmisim 3. ve 4. maddelerde, tamam dusuncelerim o zaman pek olgun degilmis ama olsun.
Peki siz sectiginiz kapiyi degistirir miydiniz?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)