5 Aralık 2006

RJD2

Dun oda arkadasim Kevin ve Jennifer ile San Francisco, The Independent'da RJD2 konserine gittik. Ben konsere dek pek bilmiyordum kendisini ama cok guzel bir konserdi. Bundan sonra da yakindan takip ederim saniyorum. Konserde ki gorseller de cok guzeldi ve hepsi bir sekilde muzikle uyumluydu. Buyrun konserin basinda cektigim videoya;

rjd2
Video sent by mertulas

Bir de sarkilardan birinde sanki "Istanbul" diyordu ve konserde arkaplanda o sirada turk televizyonundan sahneler gosteriyordu. Youtube'da arattim ve buldum sarkiyi, sizce de Istanbul demiyor mu?


Son olarak eger sevdiyseniz bir baska guzel sarkisi da burada;


Not: Bu carsamba gunu de Damien Rice konserine gidiyorum, bilette kamera yasak diyor ama ben gene de sansimi deneyecegim sanirim.

Not 2: sarkida gercekten Istanbul diyormus ve sarkinin sozleri aslinda almancaymis...

1976

Istanbul
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...
Ich sah nur Deine braunen...
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...

[2x]
Da sah ich Deine braunen Augen

Istanbul
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...
Ich sah nur Deine braunen...
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...

Da sah ich Deine braunen Augen
Ich sah nur Deine braunen Augen

2 Aralık 2006

Guce tapanlar

Ortaokuldayken sinif arkadasimlarimdan biri hep benimle ugrasirdi, sebebini bilmiyordum cunku aramizda hicbir tartisma yasanmamisti. Ben ona oldukca nazik davranirken o bana isimler takiyor, diger sinif arkadaslarimizin onunde kucuk dusurmeye calisiyordu. Bu baslarda beni cok da rahatsiz etmiyordu, genelde alttan aliyor ve saka olarak algiliyor, sessiz kaliyordum. Sanirim bu sessizligim onu daha da tetikliyordu ve gun gectikce dozu artmaya baslamisti hareketlerinin.

Beni artik ciddi ciddi rahatsiz etmeye basladiginda onunla yuz yuze konusmaya karar verdim, ona nazikce yaptigi bu davranislarin beni rahatsiz ettigini soyledim ve "lutfen" diyerek biraz daha dikkat etmesini soyledim. Bunu soyledigimde sanki neden bahsettigimin farkinda bile degilmis gibi davrandi ve bana ayni sekilde davranmaya devam etti sonrasinda.

Bu meseleyi okuldan baska bir arkadasima anlattim birbirimizle dertlesirken ve bana "belki de onun sana davrandigi gibi sende ona davranmalisin, sesini yukseltip tartisma cikarmalisin, bazi insanlar bundan hoslanir" dedi. Bana boyle bir ogut verdigi icin arkadasimi cok yadirgamistim, bir problemin cozumu yangina atesle gitmek olmamaliydi, hem kim kendisine boyle davranilmasindan hoslanabilirdi ki?

Bir gun gene sinifta benimle dalga gecmeye calisirken sabrim tukendi ve arkadasimin ogudunu dinledim, sesimi yukselttim, actim agzimi yumdum gozumu... O gun birisine bagirip cagirdigim icin kendimi kotu hissetmistim ama beni daha da kotu hissettiren sey arkadasimin ogudununun dogru cikmasiydi! O gunden sonra bana cok daha saygili davrandi hatta bunun otesinde bana surekli yaranmaya calisti... O zamanlar insanlari fazla tanimadigim icin bu psikoloji bana cok garip gelmisti, insanoglunun medenilestigini dusunurken hala ilkel caglardan gelen bu guc gosterisine saygi gostermesini anlayamiyordum. Istersem bende bagiran cagiran, sesini yukselten biri olabilirdim ama "oyle olmamayi secmistim" fakat ne var ki bu tur insanlarin beni hor gormemesi icin surekli gardimi almis durumda kalmam gerekiyordu. Ne kadar sacma bir seydi gelisime odaklanabilecekken bu tur seylere zaman harcamak.

Hayatta tecrube edinip daha cok insan tanidikca, dunyayi gezdikce bu tur insanlarin her yerde oldugunu fark ettim. Ustelik bu davranis cinsiyet, irk gozetmiyordu, dunyanin her yerinde vardi. Bu insanlar "guce tapiyorlar"di, guclu oldugunuzu gostermediginiz, sessiz kaldiginiz zaman sizi kendilerinden ustun goruyorlardi. Sanirim ilkel caglardan bu yana degisen tek sey gucun sadece fiziksel formdan cikip "para, cevre, popularite, guzellik" gibi kavramlara da burunmus olmasiydi. Guce saygi gostermek, bu gucun nereden ve neden geldigini anlayip bundan kendimize ders cikarmak ayri bir seydir, guclu olana sirnasip ona yaranmaya calismak apayri bir seydir ozellikle de bu gucun nereden geldigine dikkat etmiyorsak. Bu guce tapanlar aslinda gucu elinde tutana saygi da gostermezler, onlarin ilgisini ceken tek sey guc, onun yarattigi popularite ve kendilerine kazandiracagi gecici kazanctir. Eger guclu olan gucunu kaybederse bir zamanlar taptiklari insani yerden yere vurur ve hemen gucun yeni sahibine tapmaya baslarlar.

Bunu populer medyada cok rahat gozlemlersiniz, birisini onceleri yerden yere vururken o kisi guclu bir pozisyona geldiginde ona yaranmak icin taklalar atarlar. Sonra kadin davranislarinda gorebilirsiniz, kadinlarin parali ve populer erkeklere ilgi gostermesi gibi veya eger bir erkegin yaninda guzel bir kadin varsa mutlaka ortamdaki diger kadinlar da o erkege yonlenirler (ne de olsa guzellik de bir guctur, eger guzel kiz bu erkegin yanindaysa da bir sebebi vardir demek ki bu erkek "guclu"dur) Erkeklerde farkli degildir, eger bir kiz guzelse (gucluyse) ona bakis acilariyla nispeten daha az guzel olana bakis acilari ve davranislari farkli olur. Is hayatinda bile gorursunuz, kucuk firmalar buyuk firmalarin yaptiklarini anlamaya calismadan taklit etmeye calisirlar cunku ne de olsa onlar buyuk firmadir, ne yaptilarsa dogrudur. Buyuk firma kendi ihtiyaclarina gore bir yazilim satin aldiysa hemen ayni yazilimi kucuk firmalar da alir, halbuki senin ihtiyaclarin farkli onunkiler farkli, bunu hic goz onunde bulundurmazlar. Gucun sebebini anlamaya calismadan ona taparlar, gucu elinde tutana sirnasarak, onu taklit ederek elde etmeye calisirlar. Bunlari gozlemlemek bile benim midemi bulandirdi yirmi bes yillik yasantimda ozellikle Amerika gibi gucun hersey demek oldugu bir toplumda bu tur orneklerle ne kadar sik karsilastigimi tahmin edebilirsiniz.

Peki neden boyle bir insan psikolojisi mevcut? Bence bu tur insanlarin kendilerine guvenleri o kadar yetersiz ki, kendilerini bir gucun parcasi hissetmezlerse zayif ve basarisiz olarak goruyorlar. Onlar icin basarili olmanin tek yolu guclu olanlara yaranmak ve onlari takip etmek. Guclu bir cevrede bulunduklarinda kendilerini guvende hissediyorlar halbuki bu onlarin gercek potansiyelini ve aslinda basarabilecekleri seyleri o kadar kisitliyor ki... Kendi baslarina gelisip, kendi analizlerini yapmak onlara cok zor geliyor olmali, aslinda gercekten de zor birsey, tipki akintiya karsi yuzmek gibi cunku tum populist akim guclunun yanindayken siz ona kusku ile yaklastiginizda bir bakima tek basiniza kalirsiniz.

Cagimizda ki populust akimin etkileri, insanlari dusunmeden harekete gecmeye zorlayan "asiri" dinamik hayat stili de gunumuzde insanlari etkisi altina aliyor. Bunun disinda egitim sisteminde ogrencilere hic bir sekilde kendilerine guvenleri kazandirilamiyor, hatta aksine "sen ne anlarsin, sen kimsin ki, daha ogrencisin" modeli yaygin. Halbuki ogrenciler sadece kendi baslarina birsey basarabildiklerini gorseler kendilerine guvenleri ve motivasyonlari artacaktir. Aile egitiminde de cocuga "cocuk gibi davranma" mantigi yuzunden cocuklar buyuyup ergenlige ulastiklari zaman bile ailenin cocuklarina karsi "cocuk gibi davranma" huylari devam ettigi icin cocuklarina yeterli ozguveni ve sorumluluk anlayisini asilayamiyorlar.

Son olarak bence gene iki yol var, kolay olan gucu takip etmek cunku baska biri o gucu onceden elde etmistir ve sizde ona sirnasarak "gucun golgesinden" yararlanabilirsiniz ama peki ya kisisel gelisiminiz? Gucun nasil elde edildigi sorusu? Gucun golgesinde olmak ama sebebini anlayamamak insanlari ic dunyalarinda gercekten mutlu eder mi, doyuma ulastirir mi? Sanirim herseyde oldugu gibi burada da kolay yolun odulu erken ve ufak olurken, zor yolun odulu uzun bir surec sonunda ama doyurucu oluyor.

29 Kasım 2006

Kara cuma ve kuslar

Pazar gecesi dondum tatilden, acikcasi sehri gezmek yerine daha cok oda arkadasim Khris'in aile fertlerini gezdim demek daha dogru olur. Cogu amerikan ailesi gibi Khris'in ailesi de biraz daginik, ailesi bosanmis, kimi aile fertleri kimileriyle gorusmuyor boyle olunca da herbirinin evine ayri ayri gitmemiz gerekti. Bunun bana faydasi herbirinin evinde ayri ayri sukran gunu yemegi yemis oldum, bunlar bana kilo olarak donucek sanirim. Neyse sehri daha onceden de gezmistim zaten.

Buradaki alisveris cilginligini gozlerimle gordum "Black Friday" denen cuma gununde. Bu gune Kara Cuma gunu demelerinin sebebi de suymus; satis yapan magazalarin cogunlugu yaz aylarinda zarar yapiyormus fazla alisveris yapilmadigi icin ve muhasebede zararlar hep kirmizi ile gosterilmis hesaplarda, yilbasi yaklasirken boyle bir kampanya yapma fikri ortaya cikmis, herkes sukran gunu tatilindeyken kampanya yapalim demisler ve bakmislar ki buyuk bir kar elde etmisler cok satis yapildigi icin o gun. Kar elde edilince muhasebe defterine siyah ile yaziliyormus karlar. Sukran gunu de her Kasim ayinin ilk persembe gunune denk geldigi icin bu gunden bir sonraki satislarin oldugu gune de kara cuma denmeye baslanmis. (bu bilgiyi de gereksiz bilgiler haznenize kaydersiniz artik) Oda arkadasim bir ara beni de surukleyip gel bir magazanin onunde sabahlayim dedi de allahtan sonradan vazgecti.

Neyse bugun derse giderken otobus bekliyordum ve yedigim sosisli sandvicten parcalar koparip kuslari beslemeye basladim. Videoda sonlara dogru siyah kucuk bir kus vardi, onu beslemeye calisiyordum (hem ufak hem de farkli diye) ama hep buyuk olanlar ondan once kapiyorlardi onlari onceden beslemis olmama ragmen. Sonra dunyadaki gelir adaletsizligini dusundum, acaba bu davranisi kuslar mi bizden ogrenmisti biz mi kuslardan? Belki de ikimizin de ortak yani olan hayvansal bir icgududur hep daha fazlasini istemek...


SSL12113
Video sent by mertulas

22 Kasım 2006

Sukran gunu tatili

Sukran gunu tatili bu persembe basliyor, ben de yarin oda arkadasim Khris ile onlarin San Diego'daki evlerine gidicem, araba kiraladik bir haftaligina. Uzun bir yolculuk olucak yaklasik 7 saat gibi ama arabada uyurum artik. Cuma gunu de diger oda arkadasim Kevin'in Laguna Beach'deki evine ugrayacagim sanirim. Aslinda ilk Kevin cagirmisti beni evine ama o ucakla gittigi ve ucak biletleri pahali oldugu icin Khris'le gidiyorum. Neyse sonucta ikisine de ugrayacagim, kirginlik olmasin diye :)

Muhtemelen pazar aksami donerim, bu surede internete pek girebilecegimi sanmiyorum.

Bulut Cocuk


Bulut Cocuk'un yeni bolumu Kara Boyun'u bugun yayinladim.

14 Kasım 2006

Ebay fikri

Ebay'da bir cok dolandiricilik oluyor ve Ebay bunun onunu kesmek icin cesitli onlemler almaya calisiyor. Ne varki hala buyuk bir alim yapicakken (bilgisayar ya da 1000$'in uzerindeki herhangi bir alisveris) Ebay hala bana guvenli gelmiyor, risk gozume buyuk gozukuyor.

Peki ne yapilabilir? Ebay bir depo kursa, dese ki isterseniz %100 guvenli bir sekilde aliminizi gerceklestirebilirsiniz. Satici mali yayinladigi mal tanitimi ile direkt kullaniciya gondermek yerine Ebay'in deposuna gonderse, alici parayi direkt saticiya gondermek yerine Ebay'e gonderse. Ebay mali incelese ve tanitimi yapildigi gibi oldugunu onayladiktan sonra aliciya gonderse ve parayi da saticiya gonderse. Bu Ebay acisindan fazladan harcama gerektiricektir (depo kiralama, urun incelemesi, 2 defa kargo ucreti) ama alici ve satici bu ekstra parayi odemeyi kabul ettikten sonra Ebay'in de isine gelmez mi %100 guvenli bir ortam sunabilmek? Neden sigorta sirketiyle anlasmasinlar diyeceksiniz, cunku sigorta sirketinin davayi incelemesi, karara varmasi, saticiyi bulmasi onlarla iletisimi derken sizin sigortadan parayi geri almaniz en az 2-3 ay surer.

Biliyorum ilk basta kisiden kisiye satis mantigina ters gelse de miktarin ve riskin yuksek oldugu durumlar icin bence mantikli bir cozum olabilir. Bunu bir bakima "ozel musterilerin ozel ihtiyaclari icin ozel cozumler" mantigi olarak dusunebilirsiniz.