11 Aralık 2006

Kaderimdeki hintli babalar

Gonul isterdi ki su egitim hayatimin son doneminde sadece secmeli tek bir dersim kalmisken rahat bir ogrencilik surseydim. Ne var ki kader baska bir yol cizmis sanirim bana. Bu donem alabilecegim tek secmeli ders acilmisti, bu da yuksek lisans duzeyinde muhasebe dersi, haliyle pek secme sansim olmadi.

Ben muhendislik egitimi almis biri alarak minimum duzeyde muhasebe bilgimle bu ileri duzey muhasebe dersinde surunmekteyim. Sinifta benim disimdaki neredeyse herkes isletme veya ekonomi egitimi gormus, bir de gelismis muhasebe ogreneyim demisler. Bu ortamda Mert gelsin sifirdan butun bunlari yutsun olur mu? Sonra ogretmenimiz psikopat ciksin yuksek lisans dersi icin devam zorunlulugu, 2 haftada bir quiz, 3 tane (yaziyla uc) vize, bir proje bir de final yapsin. Sonuc?

Sonucta ben bu gece opera ve klasik muzik dinleyerek projemle bogusarak sabahladim ve hala bitmedi. (ama o kadar uzagim ki projedeki kavramlardan, her bes dakikada bir internetten ingilizce sozluge "contingent (liabilities)" falan neymis diye bakiyorum, kelime anlamini cozsem gerisi gelicek ya)

Bu kadarla da kalmiyor, sinifimdaki ogrencilerden bir ornek sunayim size; 35 yaslarinda hintli bir baba, kendisi Youtube sirketinde muhasebeci olarak calisiyor, $1.6 bilyon dolarlik satista imzasi olan babalardan biri yani. Haliyle gozu kapali yapiyor, cunku yillardir isi bu! Sonucta ne oluyor biliyor musuz? Mert bu babalarla ayni can egrisine maruz kaliyor. Saka saka, sabah uyanicam gecicek hepsi biliyorum... Saka di mi?

10 Aralık 2006

Referans bankasi fikri

Gene aklima bir internet fikri geldi. Universiteden mezun olurken, bir ise girerken, herhangi bir basvuru icin bir referans aldiginizi dusunun ogretmenlerinizden, patronlarinizdan veya herhangi birinden. Bu referanslari sizden isteyen kisiye verdiginizde sizce bu kisilerden kaci referans vereni gercekten arayip "su kisiye boyle bir referans vermisiniz dogru mu" diye soruyor? Bazi buyuk sirketler bunu gercekten yapiyorlar ama ne kadar zaman ve isgucu kaybediyorlar bu zaman suresince dusundunuz mu hic?

Belki lise yillarinizda ogretmenlerinizden birinden referans aldiniz, bu referansi kullandiniz sonra baska bir sekilde tekrar sizden referans istendi, tekrar lise ogretmeninizi bulup o referansi tekrar alabilir misiniz? Belki artik ayni lisede bile calismiyordur, ayni sey universite ogretmeniniz, eski calistiginiz isin patronu icin de gecerlidir. Peki referanslarin neden bir omru olmak zorunda? Referanslar bu kadar onemliyken artik sadece bir formaliteye mi donusmeye basliyor acaba?

Eger birisini ise alacaksaniz onun gelisim sureci hakkinda bilgi sahibi mi olmak istersiniz yoksa sadece son bir senedeki performansi hakkindaki bilgiyle mi yetinmek istersiniz? Eger gecmisteki butun referanslarini bilseydiniz bu kisi hakkinda daha belirgin bir fikriniz olmaz miydi?

Iste butun bu sorulari dusunurken aklima bu fikir geldi. Internet uzerinde bir referans bankasi olusturma fikri. Sisteme uye olan kisi onceden aldigi butun referanslari (bulabildikklerini) sisteme yukluyor (muhtemelen yazili referanslar oldugu icin ya bunlari tarayip dijital ortama aktariyor ve e-posta ile gonderiyor ya da referans bankasinin faks numarasina faksliyor) Daha sonra kisi bunlari onaylatmak isterse referans bankasina onaylatmak istediklerini sectiriyor (onaylatma islemi parali olacak, dusuk bir ucret karsiliginda) Referans bankasi bunlarin dogrulugunu teyit etmek icin bu referans verenlere ulasmaya calisiyor. Ulasabilip onaylayabildiklerine onaylandi etiketini yapistiriyor.

Daha sonra kullanici yeni bir referans alacagi zaman isverenine veya ogretmenine bu siteyi kullanarak referans yazmasini soyluyor. Peki isveren veya ogretmen (genel olarak surekli referans istenen kisiler) neden bu siteye uye olsun, neden bu sistemi kullansin?
  1. Sitede referans yazimini kolaylastirmak icin hazir yazilmis referans ornekleri bulunacak, istenirse bu ornekler kullanilacak ya da tamamiyle sistemde bulunan yazi editorunu kullanarak sifirdan bir referans da yazilabilecek. (yalniz referanslarda referans verdiginiz kisiyi ne kadar suredir tanidiginiz ve referans tarihini bulundurmak gibi belli alanlar zorunlu olacak) Referans yazan kisi kendi hazir referans formlarini da olusturabilip sistemde saklayabilecek boylece ayni referansi farkli kisiler icin tekrar tekrar yazmasi gerekmeyecek sadece kisisel kisimlari degistirecek. Boylelikle internet erisimi olan herhangi bir bilgisayardan istedigi zaman hazir referans formlarina ulasabilecek.
  2. Bazi sirketler, universiteler veya devlet kurumlari referans mektuplarinin belli bir standartta ve formatta olmasini isterler, bu formlarin cogunu referans bankasi kendi referans formlari catisi altinda toplamaya calisacak boylelikle ornek olarak bir ogrenci referans veren ogretmenine "bana X universitesinde yuksek lisans icin referans yazabilir misiniz" dediginde ogretmen hemen referans bankasindan o universitenin istedigi formati bulup doldurabilecek. (bu formlar bir cok dilde sunulacak, yabanci bir universitenin formuysa ogretmen bu formu kendi dilinde goruntuleyip doldurabilecek)
  3. Siteye uye olurken referans veren secenegini tiklayan kisilere sadece bir kere uyelik esnasinda kimliklerini dogrulatmak icin kisisel bilgileri istenecek (telefon numarasi, e-posta adresi, varsa universite ya da sirket e-postasi) Daha sonra ucretsiz olarak kimligi onaylamak icin referans bankasindan bir kisi telefonla kendisiyle irtibata gecicek, universite veya sirket e-postasina onay formunu gondericek. (bu kismin ucretsiz olmasinin sebebi daha cok referans vereni siteye cekebilmek) Sonra referans veren kisi gonderilen formun ciktisini aliyor, gerekli yere islak imzasini atiyor ve tekrar bunu referans bankasina gonderiyor faks ile (veya taratip e-posta yolu ile) Bu formu alan referans bankasi otomatik olarak imza kismini referans yazan kisinin hesabi ile butunlestiriyor ve bundan sonra yazacagi tum referanslardaki imza kismina bu imzayi yerlestiriyor. (boylelikle guvenlik sorununu ve surekli imza atma gereksinimini ortadan kaldiriyor sistem) Bunun disinda referans yazilip sistemde gonder tusuna basildiginda istenirse referans cikti olarak alinabiliyor veya referans yazilan kisinin e-posta adresine pdf dosyasi olarak gonderiliyor. (Boylelikle referans yazanin o referansi kagida basmasi bile gerekmeyecek, isterse referans alan kendi basabilir eposta adresinden. Bu durumda referans veren kagit ve yazici kullanmamis olacak referans verdigi kisi icin. Size kucuk bir masraf gibi gorunebilir ama universiteden mezun olurken yuzlerce kisinin bir ogretmenden referans istemesine tanik oldum ve yuzlerce kisi icin kagit ve murekkep masrafi hic de az degil)
  4. Bazen ogrenciler ogretmenlerinden veya calisanlar isverenlerinden ingilizce (kisaca ana dilinden farkli bir dilde) referans isterler. Ogretmen isterse kendi sistemden ingilizce yazabilir ama ugrasmak istemezse veya yabanci dil bilmiyorsa sistem "referans alana" kucuk bir para karsiliginda sistemdeki istedigi referansini istedigi dile tercume etme hizmeti sunacak.
Peki referans alanlar neden bu sistemi kullansin?
  1. Oncelikle hayatlari boyunca aldiklari butun referanslar bir cati altinda toplaniyor ve istedikleri zaman tekrar basip kullanabiliyorlar.
  2. Aldiklari referanslarin guvenilirligi referans bankasi tarafindan kanitlanmis oluyor.
  3. Kullanici herhangi zamanda aldigi bir referansi istedigi dile tercume ettirebiliyor (kucuk bir ucret karsiliginda)
  4. Referans alacaklari kisi sisteme uyeyse aldiklari referansa otomatik olarak onaylandi etiketi yapistiriliyor. (hicbir ucret odemeden)
Peki referans isteyen sirketler, universiteler, devlet kurumlari neden bu sistemi benimsesin?
  1. Referans isteyen kurum bu sayede kisiden simdiye dek aldigi butun referanslari isteyebilir, sadece son alacagi 2-3 referans disinda ve kisinin gelisimi hakkinda daha fazla fikir sahibi olabilir. Referanslari yazili olarak istemelerine gerek kalmaz, bu referanslari kullanicinin sistemdeki sayfasindan da goruntuleyebilirler.
  2. Referanslarin guvenilirligi sorununu ortadan kaldiriyor, referans bankasi tarafindan guvenli etiketini tasiyan butun referanslari kontrol edip zaman ve isgucu harcamalarina gerek kalmiyor.
  3. Referans verenler sisteme uye olurlarken kendileri hakkinda bir kisim dolduruyorlar , calistiklari alan hakkinda boylelikle referans veren kisi hakkinda sistemden bilgi sahibi olabiliyorlar.
  4. Referanslar sistemde saklanirken ya gizli ya da herkese acik olarak listelenebilecek. Herkese acik referanslar referans yazana gore, referansin konusuna gore ve referans alana gore listelenicek. Boylelikle herhangi bir kurum gizli olmayan referanslari izleyerek referans alan kisi ile irtibata gecebilir. (ornegin bir sirketin insan kaynaklari elektrik projelendirmesi hakkinda yazilan butun referanslari listeleyebilecek ve bunlarin icinden referans yazani taniyor ve guveniyorsa referans yazdiklari kisiler ile kontaga gecebilecek)
  5. Sistemde bir baska hizmet de onaylatma sistemi olacak. Diyelim ki bir sirket bu sistemi kullanmiyor ama insan kaynaklari bir suru adaydan referans mektubu almis, bu durumda sirket bu mektuplari referans bankasina gonderip onaylatmalarini isteyebilecek, boylelikle bir ucret karsiliginda butun referanslarin dogrulugundan emin olabilecekler kendi is gucu ve zamanlarini harcamadan.
Bu sistemin para kazanma sistemi;
  1. Eski referanslarini dogrulatmak isteyen kullanicilardan alinacak ucret
  2. Sirketlerden referans dogrulatma islemi icin alinacak ucret
  3. Referanslarin tercume edilmesinden alinacak ucret
  4. Sistemde bulunacak reklamlardan alinacak ucret (reklamlar sadece sistem arayuzunde bulunacak, hicbir sekilde referans mektuplarina reklam alinmayacak tabi ki :))
Bu sisteme benzer internet siteleri var mi?

Benim karsilastigim tek ornek LinkedIn sosyal baglanti sitesinde kisiler listelerinde bulunan kisilere istedikleri gibi referans yazabiliyorlar ama bu daha cok bir yan ozellik gibi kullanilmis, referans formlari, guvenlik islemleri vs. hic bulunmuyor.

Aklima gelenler simdilik bu kadar, belki referans verenler icin "kimlik dogrulatma" kismi daha gelistirilebilir.

Benim bu projeyi gerceklestirebilecek kod yazma bilgim bulunmuyor, belki birilerini kiralayip yaptirabilirim ama bu da uzun zaman alabilir. Eger bu fikri begendiyseniz ve bir sekilde yardiminiz dokunacagini dusunuyorsaniz benimle baglantiya gecebilirsiniz ya da kotu bir insan ornegi sergileyerek tamamiyle bu fikri calip kendiniz yapmaya calisabilirsiniz :)

9 Aralık 2006

Damien Rice konseri

Damien Rice konserinden cektiklerimi koyabildim sonunda. Konserdeki ses sisteminde baslar cok kuvvetli oldugu icin davullar girdiginde ses cok boguklasiyor videoda ama idare eder gene de. Bunun disinda cekim yaparken bazen onumden insanlarin gecmesi de hos olmadi tabi ama zor kosullar altinda cekim yaptim cunku normalde kamera getirmek bile yasakti, zaten bir sure sonra uyardilar o yuzden daha fazla cekemedim ama gene de 10 dakikalik bir video cikarmisim :) Guzel bir konserdi yaklasik 2-2.5 saat sahnede kaldilar ama en unlu sarkilari Blower's Daughter'i calmadilar (heralde cok populer oldu diye kimbilir)...


Damienrice
Video sent by mertulas

5 Aralık 2006

RJD2

Dun oda arkadasim Kevin ve Jennifer ile San Francisco, The Independent'da RJD2 konserine gittik. Ben konsere dek pek bilmiyordum kendisini ama cok guzel bir konserdi. Bundan sonra da yakindan takip ederim saniyorum. Konserde ki gorseller de cok guzeldi ve hepsi bir sekilde muzikle uyumluydu. Buyrun konserin basinda cektigim videoya;

rjd2
Video sent by mertulas

Bir de sarkilardan birinde sanki "Istanbul" diyordu ve konserde arkaplanda o sirada turk televizyonundan sahneler gosteriyordu. Youtube'da arattim ve buldum sarkiyi, sizce de Istanbul demiyor mu?


Son olarak eger sevdiyseniz bir baska guzel sarkisi da burada;


Not: Bu carsamba gunu de Damien Rice konserine gidiyorum, bilette kamera yasak diyor ama ben gene de sansimi deneyecegim sanirim.

Not 2: sarkida gercekten Istanbul diyormus ve sarkinin sozleri aslinda almancaymis...

1976

Istanbul
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...
Ich sah nur Deine braunen...
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...

[2x]
Da sah ich Deine braunen Augen

Istanbul
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...
Ich sah nur Deine braunen...
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...

Da sah ich Deine braunen Augen
Ich sah nur Deine braunen Augen

2 Aralık 2006

Guce tapanlar

Ortaokuldayken sinif arkadasimlarimdan biri hep benimle ugrasirdi, sebebini bilmiyordum cunku aramizda hicbir tartisma yasanmamisti. Ben ona oldukca nazik davranirken o bana isimler takiyor, diger sinif arkadaslarimizin onunde kucuk dusurmeye calisiyordu. Bu baslarda beni cok da rahatsiz etmiyordu, genelde alttan aliyor ve saka olarak algiliyor, sessiz kaliyordum. Sanirim bu sessizligim onu daha da tetikliyordu ve gun gectikce dozu artmaya baslamisti hareketlerinin.

Beni artik ciddi ciddi rahatsiz etmeye basladiginda onunla yuz yuze konusmaya karar verdim, ona nazikce yaptigi bu davranislarin beni rahatsiz ettigini soyledim ve "lutfen" diyerek biraz daha dikkat etmesini soyledim. Bunu soyledigimde sanki neden bahsettigimin farkinda bile degilmis gibi davrandi ve bana ayni sekilde davranmaya devam etti sonrasinda.

Bu meseleyi okuldan baska bir arkadasima anlattim birbirimizle dertlesirken ve bana "belki de onun sana davrandigi gibi sende ona davranmalisin, sesini yukseltip tartisma cikarmalisin, bazi insanlar bundan hoslanir" dedi. Bana boyle bir ogut verdigi icin arkadasimi cok yadirgamistim, bir problemin cozumu yangina atesle gitmek olmamaliydi, hem kim kendisine boyle davranilmasindan hoslanabilirdi ki?

Bir gun gene sinifta benimle dalga gecmeye calisirken sabrim tukendi ve arkadasimin ogudunu dinledim, sesimi yukselttim, actim agzimi yumdum gozumu... O gun birisine bagirip cagirdigim icin kendimi kotu hissetmistim ama beni daha da kotu hissettiren sey arkadasimin ogudununun dogru cikmasiydi! O gunden sonra bana cok daha saygili davrandi hatta bunun otesinde bana surekli yaranmaya calisti... O zamanlar insanlari fazla tanimadigim icin bu psikoloji bana cok garip gelmisti, insanoglunun medenilestigini dusunurken hala ilkel caglardan gelen bu guc gosterisine saygi gostermesini anlayamiyordum. Istersem bende bagiran cagiran, sesini yukselten biri olabilirdim ama "oyle olmamayi secmistim" fakat ne var ki bu tur insanlarin beni hor gormemesi icin surekli gardimi almis durumda kalmam gerekiyordu. Ne kadar sacma bir seydi gelisime odaklanabilecekken bu tur seylere zaman harcamak.

Hayatta tecrube edinip daha cok insan tanidikca, dunyayi gezdikce bu tur insanlarin her yerde oldugunu fark ettim. Ustelik bu davranis cinsiyet, irk gozetmiyordu, dunyanin her yerinde vardi. Bu insanlar "guce tapiyorlar"di, guclu oldugunuzu gostermediginiz, sessiz kaldiginiz zaman sizi kendilerinden ustun goruyorlardi. Sanirim ilkel caglardan bu yana degisen tek sey gucun sadece fiziksel formdan cikip "para, cevre, popularite, guzellik" gibi kavramlara da burunmus olmasiydi. Guce saygi gostermek, bu gucun nereden ve neden geldigini anlayip bundan kendimize ders cikarmak ayri bir seydir, guclu olana sirnasip ona yaranmaya calismak apayri bir seydir ozellikle de bu gucun nereden geldigine dikkat etmiyorsak. Bu guce tapanlar aslinda gucu elinde tutana saygi da gostermezler, onlarin ilgisini ceken tek sey guc, onun yarattigi popularite ve kendilerine kazandiracagi gecici kazanctir. Eger guclu olan gucunu kaybederse bir zamanlar taptiklari insani yerden yere vurur ve hemen gucun yeni sahibine tapmaya baslarlar.

Bunu populer medyada cok rahat gozlemlersiniz, birisini onceleri yerden yere vururken o kisi guclu bir pozisyona geldiginde ona yaranmak icin taklalar atarlar. Sonra kadin davranislarinda gorebilirsiniz, kadinlarin parali ve populer erkeklere ilgi gostermesi gibi veya eger bir erkegin yaninda guzel bir kadin varsa mutlaka ortamdaki diger kadinlar da o erkege yonlenirler (ne de olsa guzellik de bir guctur, eger guzel kiz bu erkegin yanindaysa da bir sebebi vardir demek ki bu erkek "guclu"dur) Erkeklerde farkli degildir, eger bir kiz guzelse (gucluyse) ona bakis acilariyla nispeten daha az guzel olana bakis acilari ve davranislari farkli olur. Is hayatinda bile gorursunuz, kucuk firmalar buyuk firmalarin yaptiklarini anlamaya calismadan taklit etmeye calisirlar cunku ne de olsa onlar buyuk firmadir, ne yaptilarsa dogrudur. Buyuk firma kendi ihtiyaclarina gore bir yazilim satin aldiysa hemen ayni yazilimi kucuk firmalar da alir, halbuki senin ihtiyaclarin farkli onunkiler farkli, bunu hic goz onunde bulundurmazlar. Gucun sebebini anlamaya calismadan ona taparlar, gucu elinde tutana sirnasarak, onu taklit ederek elde etmeye calisirlar. Bunlari gozlemlemek bile benim midemi bulandirdi yirmi bes yillik yasantimda ozellikle Amerika gibi gucun hersey demek oldugu bir toplumda bu tur orneklerle ne kadar sik karsilastigimi tahmin edebilirsiniz.

Peki neden boyle bir insan psikolojisi mevcut? Bence bu tur insanlarin kendilerine guvenleri o kadar yetersiz ki, kendilerini bir gucun parcasi hissetmezlerse zayif ve basarisiz olarak goruyorlar. Onlar icin basarili olmanin tek yolu guclu olanlara yaranmak ve onlari takip etmek. Guclu bir cevrede bulunduklarinda kendilerini guvende hissediyorlar halbuki bu onlarin gercek potansiyelini ve aslinda basarabilecekleri seyleri o kadar kisitliyor ki... Kendi baslarina gelisip, kendi analizlerini yapmak onlara cok zor geliyor olmali, aslinda gercekten de zor birsey, tipki akintiya karsi yuzmek gibi cunku tum populist akim guclunun yanindayken siz ona kusku ile yaklastiginizda bir bakima tek basiniza kalirsiniz.

Cagimizda ki populust akimin etkileri, insanlari dusunmeden harekete gecmeye zorlayan "asiri" dinamik hayat stili de gunumuzde insanlari etkisi altina aliyor. Bunun disinda egitim sisteminde ogrencilere hic bir sekilde kendilerine guvenleri kazandirilamiyor, hatta aksine "sen ne anlarsin, sen kimsin ki, daha ogrencisin" modeli yaygin. Halbuki ogrenciler sadece kendi baslarina birsey basarabildiklerini gorseler kendilerine guvenleri ve motivasyonlari artacaktir. Aile egitiminde de cocuga "cocuk gibi davranma" mantigi yuzunden cocuklar buyuyup ergenlige ulastiklari zaman bile ailenin cocuklarina karsi "cocuk gibi davranma" huylari devam ettigi icin cocuklarina yeterli ozguveni ve sorumluluk anlayisini asilayamiyorlar.

Son olarak bence gene iki yol var, kolay olan gucu takip etmek cunku baska biri o gucu onceden elde etmistir ve sizde ona sirnasarak "gucun golgesinden" yararlanabilirsiniz ama peki ya kisisel gelisiminiz? Gucun nasil elde edildigi sorusu? Gucun golgesinde olmak ama sebebini anlayamamak insanlari ic dunyalarinda gercekten mutlu eder mi, doyuma ulastirir mi? Sanirim herseyde oldugu gibi burada da kolay yolun odulu erken ve ufak olurken, zor yolun odulu uzun bir surec sonunda ama doyurucu oluyor.

29 Kasım 2006

Kara cuma ve kuslar

Pazar gecesi dondum tatilden, acikcasi sehri gezmek yerine daha cok oda arkadasim Khris'in aile fertlerini gezdim demek daha dogru olur. Cogu amerikan ailesi gibi Khris'in ailesi de biraz daginik, ailesi bosanmis, kimi aile fertleri kimileriyle gorusmuyor boyle olunca da herbirinin evine ayri ayri gitmemiz gerekti. Bunun bana faydasi herbirinin evinde ayri ayri sukran gunu yemegi yemis oldum, bunlar bana kilo olarak donucek sanirim. Neyse sehri daha onceden de gezmistim zaten.

Buradaki alisveris cilginligini gozlerimle gordum "Black Friday" denen cuma gununde. Bu gune Kara Cuma gunu demelerinin sebebi de suymus; satis yapan magazalarin cogunlugu yaz aylarinda zarar yapiyormus fazla alisveris yapilmadigi icin ve muhasebede zararlar hep kirmizi ile gosterilmis hesaplarda, yilbasi yaklasirken boyle bir kampanya yapma fikri ortaya cikmis, herkes sukran gunu tatilindeyken kampanya yapalim demisler ve bakmislar ki buyuk bir kar elde etmisler cok satis yapildigi icin o gun. Kar elde edilince muhasebe defterine siyah ile yaziliyormus karlar. Sukran gunu de her Kasim ayinin ilk persembe gunune denk geldigi icin bu gunden bir sonraki satislarin oldugu gune de kara cuma denmeye baslanmis. (bu bilgiyi de gereksiz bilgiler haznenize kaydersiniz artik) Oda arkadasim bir ara beni de surukleyip gel bir magazanin onunde sabahlayim dedi de allahtan sonradan vazgecti.

Neyse bugun derse giderken otobus bekliyordum ve yedigim sosisli sandvicten parcalar koparip kuslari beslemeye basladim. Videoda sonlara dogru siyah kucuk bir kus vardi, onu beslemeye calisiyordum (hem ufak hem de farkli diye) ama hep buyuk olanlar ondan once kapiyorlardi onlari onceden beslemis olmama ragmen. Sonra dunyadaki gelir adaletsizligini dusundum, acaba bu davranisi kuslar mi bizden ogrenmisti biz mi kuslardan? Belki de ikimizin de ortak yani olan hayvansal bir icgududur hep daha fazlasini istemek...


SSL12113
Video sent by mertulas

22 Kasım 2006

Sukran gunu tatili

Sukran gunu tatili bu persembe basliyor, ben de yarin oda arkadasim Khris ile onlarin San Diego'daki evlerine gidicem, araba kiraladik bir haftaligina. Uzun bir yolculuk olucak yaklasik 7 saat gibi ama arabada uyurum artik. Cuma gunu de diger oda arkadasim Kevin'in Laguna Beach'deki evine ugrayacagim sanirim. Aslinda ilk Kevin cagirmisti beni evine ama o ucakla gittigi ve ucak biletleri pahali oldugu icin Khris'le gidiyorum. Neyse sonucta ikisine de ugrayacagim, kirginlik olmasin diye :)

Muhtemelen pazar aksami donerim, bu surede internete pek girebilecegimi sanmiyorum.