Eğitim döneminde son günler, atış talimleri son hızla devam ediyor. G3, MP5 ve Colt tabanca'dan sonra MG-3 ile atış yapılacak o gün. Araziye çıkardılar bizi MAN otobüslerle atış alanına götürdüler. 5 tane silah var 120 kişi kuyrukta bekliyor, bekleyenler o sırada boş durmamak için ellerinde ki G3 tüfeklerini söküp takıyolar falan. Ben sabah kahvaltı da yapmamıştım, saat öğleden sonra 1 olmuş hala sıra bekliyorum, hava da buz gibi... Ankara soğuğu bir başka oluyormuş, kupkuru bir soğuk. Sıra da numara sırasına göre, benim numara da en sonlarda...
Sonra bir baktım bizim otobüsler gene geldi alana, ben hemen anladım durumu atışı yapmış olanları yemeğe gönderiyorlar. Ben de artık soğuk ve açlığa dayanamıyorum kendi kendime ya ben yemek yiyip dönene dek sıra anca bana gelir zaten dedim. Sessizce atışımı yapmış gibi bindim otobüse, yemeğimi yedim bizi tekrar atış alanına bırakıyor otobüsler. Sonra üstteğmen dedi ki hiç indirmeyin burada bunları direkt G3 200 metre atış alanına götürün dedi. Ben tam "oh bu atıştan yırttım galiba" derken birden otobüsü durdurdular, astteğmen kapıyı açtı;
-Mert Ulaş burada mı?
-Evet komutanım
-Oğlum sen atışını yapmamışın
Hemen indim otobüsten, ileri de atış alanının orada üstteğmen bağırıyor
-Mert Ulaş sen atışını yaptın mı?
-Hayır komutanım
-Eh aferin
Sırtımda G3 tüfeği ile atış alanına doğru heralde hayatımın en hızlı deparını attım. Atış alanından bu sefer yüzbaşı bağırıyor;
-Sen Kayseri'li misin Mert Ulaş?
-Hayır komutanım Ordu'luyum
-Kayseri'ye de uzakmış ama gel bakalım sen şöyle 5 numaralı silaha önüme
-Emredersiniz komutanım
Hemen silahın başına yattım.
-Sen beni tanıyor musun Mert Ulaş
-Tüfek bombası eğitim alanında görmüştüm komutanım ama adınızı bilmiyorum komutanım
-İyi iyi Ankara'da kalırsan daha yakından tanışırız seninle (yüzünde hafif bir gülümseme ile) Hele sen bir vurama da hedefi o zaman görüşürüz.
(İç ses: sıçtık...)
Üstteğmen komutları veriyor o sırada, kurma kolunu çek vs. gibi, başımda ki yüzbaşı;
-Silahı yana yatır
Ben hafif yana doğru dönüyorum
-Sen dönme oğlum silahı yatır
Şimdi MG-3 hafif makineli tüfeğinde yere sabitlemek için 2 ayak bulunur, ben tüfeği yüzbaşının dediği gibi yatırınca ayaklardan biri havaya kalktı... İçimden "ya bunun 2 ayağını boşu boşuna yapmamışlar tek ayak havada nasıl destek alıcam ben 12 kiloluk silah kesin deli gibi de teper" diyorum. (sonradan öğrendim ki 5 numaralı silahın nişan ayarı bozukmuş o yüzden tek ayağını kaldırtmış yüzbaşı)
(Not: fotoğraf Vikipedi'den alınmıştır)
Normalde bu atış görevinde 5 kere tekli modunda atış yapıcaz ama vaktimiz az olduğu için üstteğmen seri modunda atış yaptırıyor, tetiğe yavaş yavaş basıp yarısında kesmemiz yani 5 mermiyi bir anda değil de 3-2 ya da yapabiliyorsak 2-2-1 şeklinde atmamız bekleniyor. Ne var ki hafif makineli bir tüfekte seri modda namluyu az çekip atışları bölmek ayıptır söylemesi ama erkekler bilirler
"tam işerken yarıda kesip sonra tekrar devam etmekten daha zor bir iş"Ben de ilk defa bu silahı kullanıyorum. Tetiğe yavaş yavaş çekiyorum almıyor, çekiyorum almıyor, sonra birden tııırrt diye 5 mermi birden gitti tek atışta. (Bu arada kullandığım silahlar içinde sesi en az ve en karizmatik silah, tepmesi de neredeyse hiç yok)
Başımda ki yüzbaşı;
-Yuh, beşini birden gönderdin, kesin dağları tepeleri vurmuşundur sen
(iç ses: çok feci sıçtık)
Hemen koşarak hedefin başında hazırolda bekliyorum, hemen peşimden de yüzbaşı geldi. Hedefin başında çömeldi hedefi inceledi;
-Ha s****r Mert Ulaş, şanslı günündeymişin bugün (Bu arada eğitim boyunca ilk defa o gün bir komutanın küfrettiğini duydum, hiçbir şekilde size karşı bir hakaret veya küfür olmuyor)
Hedefte iç yuvarlakta 2 dış yuvarlak içinde 1 tane isabet ile görevi başarı ile tamamlamışım.
-Saol (bu sefer benim yüzümde hafif bir gülümseme)