Binlerce senelik bir kulture sahip olmamiza ragmen gecmisimiz hakkinda o kadar az sey biliyoruzki. Bunlar?n hepsi bir yana cogu zaman onceden kesfettiklerimizi unutup yeniden kesfetmek zorunda kaliyoruz dunyayi. Tez yazanlar turkce kaynak yetersizligini ve varolan kaynaklara ulasimin zorlugunu bilirler. Artik planli bir sekilde yazili topluma gecis yapmamiz sart. Belki ortaya "cop" dedikleri kendilerine gore ise yaramaz bilgilerle doluyor dunya, ama aralarinda mutlaka cok yararli seylerde cikiyor. Bunlarin internet ortaminda sonsuza kadars saklanmasinda ne gibi bir sakinca var peki? Okunacak hicbirseyin olmamasi daha mi iyi? Sadece gazete ve dergilerin bizim icin "sectiklerini" mi okumali, TV de gosterilenlerimi izlemeliyiz? Bu kadar insan hicbir kazanc olmadan neden bu kadar zaman harciyor, bu kadar yasadiklarini yaziyor? belki her insanin icinde artik ogrendiklerimi paylasma istegi vardir, belki her insan artik seffaf olarak yasadiklarini ve duygularini dile getirmek istiyordur? belki cogu bunu yazarken tecrubesiz ve sIkIcIdIr ama yazarak kendilerini gelistirmelerinde ne sakinca var? Google neredeyse sinirsiz hard disk kapasitesi sundugu gmail ve blogger hizmetlerini neden bedavaya sunuyor? Bu belki yeni bir paylasimin habercisi olabilirmi? Belki de internet artik sadece müzik ve video paylasimi yapilan bir ortamdan ote kisisel bilgi ve duygularin poayasildigi bir ortama dogru ilerliyordur?
Diyelimki bir tez yazacaksiniz, arastirma yapiyorsunuz internette, dünyanin en gelismis kutuphane sistemlerinden birine girdiniz, dunyadaki bircok kutuphane ile sanal olarak birlestirilmis devasa bir kaynak. Eger ogrenci iseniz ve iyi bir okuldaysaniz bu kaynaklara ucretsiz ulasabilirsiniz. Peki ya herkes bu kadar sansli degilse, ya engineering village a uye olmasi gerekiyorsa, ya turkce kaynak gerekiyorsa? Peki tez yazan butun blog yazarlari tezlerini sitelerinde yayinlasalar ne olur? Google dan bir kelime aratmasi yakininda olsa bu tezler mesela? Hmm... peki ya ulkemizdeki butun üniversiteler deseki tezinizin kabul edilmesi icin sadece bu teze ozel bir blogger sayfasi acilmasini sart kossa. Artik tez yazan insanlarin yuzde 90i tezlerini bilgisayarda yazdiklerina gore bedavaya actiklari bu blogger servisinde sadece copy paste yapsalar nasil olur? Peki bunun maliyeti ne kadar? Bedavami? Ulkemiz universitelerine kulfeti nedir? Sifir mi? Hmm yani kaynak yetersizligi denemez buna, devletimizin imkanlari yok da denemez. Peki bu internetteki turkce kaynaklarin sayisini arttirirmi? Peki bu dogudaki universitelerimizde okuyan ogrencilerin daha kolay ve guncel bilgilere ulasmasini saglarmi bilgisayarlari basindan? Bu bence iyi bir fikir. Ulkemizde tüm universitelerin tezlerini arastirmak istesek ne kadar zaman harcariz? Google da kelime aratmak kaç dakikamizi alir? Bunun icin bir yatirima gerek var mi? Sadece düsünmek yeterli oluyor o halde. Ben lisans tezimi yakinda buraya koyuyorum ve lisans üstü tezimide (ne yazik ki o ingilizce olucak) bu sene yazmaya basliyorum ve yazdkca bolum bolum koymayi planliyorum.
Blogger furyasi yakinda sona ericek diyen gazete sahiplerine, acaba bizim tezlerimizi gazetenizde bedavaya yayinlayabilir misiniz? hayir mi? peki o zaman blogger olsun.
27 Haziran 2005
babam
Bugun babam fenalasmis, annemin telefonuyla acile gittim. Su anda durumu iyi biraz atesi vardi ama doktorlar tahlil sonuclari temiz cikti dediler ve atesin nedenini bilemiyorlar, yolda gelirken bayginlik gecirmis. 6 saat hastanede bekledikten sonra eve getirdik durumu iyi, atesi dustu ama umarim bunun altindan ciddi birsey cikmaz. Kisa zamanda tam bir check-up dan gecmesi lazim.
25 Haziran 2005
her gece
her gece erken yaticam bu sefer deyipde 3-4den önce yatmamak Istanbul'a ozgu bisey benim icin. San Jose'deki duzen Istanbul'a gelince kayboluyor. Her gece yatmadan sigarayi birakicam ben yarin demek gibi birsey (kesin birakicam)
24 Haziran 2005
kırmızı çizgiler
ilerisindeyim
bakamadığım gökyüzünün
kırmızı çizgiler önümüzde
yollar var aramızda
bir türlü kesişmeyen
hayal ediyorum
paylaşamadan
uzun bir yolculuk bu
kilometrelerle değil
yıllarla ölçülen
kırmızı çizgiler var
tanımadığımız insanlar
beyaza boyuyorum
gökyüzünü
kalbim hala kırmızı
siyaha boyuyorum
kalbim hala kırmızı
not: lütfen yorumu okuyun
bakamadığım gökyüzünün
kırmızı çizgiler önümüzde
yollar var aramızda
bir türlü kesişmeyen
hayal ediyorum
paylaşamadan
uzun bir yolculuk bu
kilometrelerle değil
yıllarla ölçülen
kırmızı çizgiler var
tanımadığımız insanlar
beyaza boyuyorum
gökyüzünü
kalbim hala kırmızı
siyaha boyuyorum
kalbim hala kırmızı
not: lütfen yorumu okuyun
13 Haziran 2005
Yeni rüya
Bu gece yeni bir rüya daha gördüm. Bu karmancorman bir ruyaydi gerci. San Jose'deki odam tarzi bir yerdeyim ama ranza tipli yatak var odada. Odada ben varim 1 kiz var hatirlayamadigim, zeren orada bir de eski oda arkadasim alman cocuk var. Biz otururken birileri geliyor odaya, beyaz uzun sacli bir adam ve yardimcisi. Sonradan benim odam deliler hastanesi gibi bir yerde hucre odasina donusuyor birdenbire. Bu adamlar bizimle doktor gibi konusuyorlar ama ben hissediyorum bir seylik var sevmiyorum adamlari hic hatta odadan cikinca arkadaslara diyorum bu adamin yuzunu tirmiklamak istiyorum diye (tirmiklamak? ben?)
daha sonra kapaiyi acik unutuyolar bir dahaki gelislerinde, bende hadi cikalim diyorum, Zeren ve alman cocuk cesaret edemiyor, ben ve kiz cikiyoruz. Koridorlar labirent gibi ama en sonunda cikiyoruz. Ciktigimiz yerde cadde ustundeymis, boyle eminonu meydani tarzi bir meydana cikiyoruz, kosup kaciyorum ama hissediyorum ki kactigiimizi farketmisler. Ben kosturuyorum ama birden farkediyorumki kiz yanimda degil, heralde baska bir yoldan kacmayi deniyor deyip vapura biniyorum. Vapurda 2 tane adam var, yuzleri tanidik, bana yardim ediyorlar, biletimi falan aliyorlar. Vapur hareket etmeye basliyor, tam giderken (bu arada vapur otobus ya da trene donusuyor)arkadan o doktor ve yardimcisinin etrafa bakarak ilerlemeye basladiklarini goruyorum, iyice koltuga gomuluyorum saklanmak icin ama yeterli degil biliyorum. Onumde bana yardimci olan 2 adam var, anliyorlar bir seyden cekindigimi. Doktor goruyor beni tam uzerime dogru gelirken o 2 adam doktorun onunu kapatiyorlar, oyle saklabanliklar yaparak onunde bana ulasmasini onluyorlar. Sonra bu doktor bozuntusu bana uzaniyor bende saclarini tutup cekiyorum (ruyanin en eglenceli kismi) sonra bir sekilde bu doktor ve yardimcisi bir olay cikmasini istemiyorlar ve otobusten atiliyorlar( vapurdu, trendi en son otobus oldu) Ondan sonra ben ve bana yardim eden 2 adam seviniyoruz falan, ruyada boyle bitior. Hala kabus tadina ulasamadim ama en azindan ruyalarima daha bir kovalamaca, heyecan falan girdi. hayirisi.
daha sonra kapaiyi acik unutuyolar bir dahaki gelislerinde, bende hadi cikalim diyorum, Zeren ve alman cocuk cesaret edemiyor, ben ve kiz cikiyoruz. Koridorlar labirent gibi ama en sonunda cikiyoruz. Ciktigimiz yerde cadde ustundeymis, boyle eminonu meydani tarzi bir meydana cikiyoruz, kosup kaciyorum ama hissediyorum ki kactigiimizi farketmisler. Ben kosturuyorum ama birden farkediyorumki kiz yanimda degil, heralde baska bir yoldan kacmayi deniyor deyip vapura biniyorum. Vapurda 2 tane adam var, yuzleri tanidik, bana yardim ediyorlar, biletimi falan aliyorlar. Vapur hareket etmeye basliyor, tam giderken (bu arada vapur otobus ya da trene donusuyor)arkadan o doktor ve yardimcisinin etrafa bakarak ilerlemeye basladiklarini goruyorum, iyice koltuga gomuluyorum saklanmak icin ama yeterli degil biliyorum. Onumde bana yardimci olan 2 adam var, anliyorlar bir seyden cekindigimi. Doktor goruyor beni tam uzerime dogru gelirken o 2 adam doktorun onunu kapatiyorlar, oyle saklabanliklar yaparak onunde bana ulasmasini onluyorlar. Sonra bu doktor bozuntusu bana uzaniyor bende saclarini tutup cekiyorum (ruyanin en eglenceli kismi) sonra bir sekilde bu doktor ve yardimcisi bir olay cikmasini istemiyorlar ve otobusten atiliyorlar( vapurdu, trendi en son otobus oldu) Ondan sonra ben ve bana yardim eden 2 adam seviniyoruz falan, ruyada boyle bitior. Hala kabus tadina ulasamadim ama en azindan ruyalarima daha bir kovalamaca, heyecan falan girdi. hayirisi.
11 Haziran 2005
Hayalimdeki palm veya pocket pc
Treo 650 yada Hp nin pocket pcleri gerçekten güzel, bol özellikli (treo da wifi olmaması büyük bir eksik gerçi) ama adamlar şunu düşünemiyolar.. Cihazlar hala çok büyük. Tamam iş hayatında ceket cebine atabilirsin ama gece dışarı çıkarken günlük hayatta öyle birşey taşımam ben. Bu yüzden şöyle bir şey düşündüm :
Treo'nun içinde sadece telefon özelliği taşıyan küçük ve ince bir cep telefonu, bu iki modüler olarak birbirine entegre olucak. Adam gündüz treo yu tüm özellikleriyle kullanırken gece çıkarken treo'nun içinden çıkaracak öbür ince telefonu. öbür telefonda sadece sim kartı yuvası olsa bir tek telefon görüşmesi yapmaya yarasa olur, sabah adam gene bunu treonun içine takarak tüm özellikleriyle kullanabilecek.
İşte hayalimdeki palm bu... Şimdilik çift sim kart alıp geceleri öbür telefonla dolaşmaktan başka çare yok ama birgün bu da olmalı bence.
Treo'nun içinde sadece telefon özelliği taşıyan küçük ve ince bir cep telefonu, bu iki modüler olarak birbirine entegre olucak. Adam gündüz treo yu tüm özellikleriyle kullanırken gece çıkarken treo'nun içinden çıkaracak öbür ince telefonu. öbür telefonda sadece sim kartı yuvası olsa bir tek telefon görüşmesi yapmaya yarasa olur, sabah adam gene bunu treonun içine takarak tüm özellikleriyle kullanabilecek.
İşte hayalimdeki palm bu... Şimdilik çift sim kart alıp geceleri öbür telefonla dolaşmaktan başka çare yok ama birgün bu da olmalı bence.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)