1 Kasım 2011

Arkadaşım rica etsem bir iter misin?


Arkadaşım rica etsem bir iter misin? Teknoloji ne kadar gelişse de arkadaşın yerini tutamıyor tabii ki...

Orjinal haber için bakınız...

19 Temmuz 2011

Şüpheli bir durum yok, dağılın

İngiltere'de patlayan telekulak skandalında skandalın ortaya çıkmasına yol açan ve kapatılan "News of the World" gazetesinde eski magazin muhabiri Sean Hoare çalıştığı gazetesinin sıklıkla telefonları yasadışı olarak dinlendiğini itiraf etmişti, bunun üzerine polisin gözaltına aldığı Sean kefaletle serbest bırakılıyor ve serbest bırakıldıktan kısa bir süre sonra ise dün polise gelen ihbar ile evine gidiliyor ve ölü olarak bulunuyor.

Polisin yaptığı açıklama;
''Ölüm sebebi şimdilik belirsiz, ancak şüpheli bir ölüm olduğunu düşünmüyoruz''

Adamın yaptığı itiraf yüzünden İngiltere'nin 168 yıllık en eski gazetelerden biri kapatılıyor, milyarder işadamı Murdoch inanılmaz bir maddi bir zarar görüyor, kredibilitesi çöküyor tüm gazetelere sayfa sayfa özür dilerim diye ilan geçiyor, bir hafta sonra itirafçı, yani tüm bunlara sebebiyet veren adam, evinde ölü bulunuyor ama "şüpheli" bir şey yok.

Aslında bu olayın İngiltere'de olması beni sevindirdi, en azından gelişmiş bir ülke yani sadece Türkiye'de insanlar aptal yerine konmuyor dünyanın neresine gitseniz aynı çark dönüyor diye avutabilir insan kendini.

Ha ama hala İngiltere ile aramızda gözardı edilemiyecek bir fark var, orada telekulak skandalı sebebiyle 168 yıllık gazete kapanıyor, insanlar hapse atılıyor sırf bazı kişilerin özel yaşamlarına izinsiz müdahale edildiği için. Bizim burada ise "seçim meydanlarından daha piyasaya çıkmamış ama yakında çıkacak ve özel yaşamı tüm çıplaklığı ile ortaya seren yeni kasetlerin havadislerini veriyor" politikacılarımız. Gizli telekulaklar, gizli video kameralar için soruşturma mı? Şüpheli bir durum yok arkadaşlar, dağılın...

E olsun o kadar fark, burası Türkiye.

14 Haziran 2011

İtalya da nükleer enerjiye HAYIR dedi...

Türkiye'de nükleer enerji santralleri hala politikacıların ve rantçıların iştahını kabartırken İtalya'da halk referandumda konuştu ve nükleer enerjiye hayır dedi.

Şu anda Avusturalya, Avusturya, Danimarka, Yunanistan, İrlanda, Latvia, Luxembourg, Malta, Portekiz, İsrail, Malezya, Yeni Zellanda, Norveç, Almanya, İsviçre ve son olarak İtalya gibi ülkeler nükleer enerjiye HAYIR diyor... (1)

Hemen yarın Türkiye'de bir referandum yapılsa %50'den fazlası "Evet" der bence... Yeni patlayan Fukuşima'ya aldırmadan evet çıkar, hatta zamanında içtikleri radrasyonlu çayları düşünmeden, kanserden kaybettikleri yakınlarının neden kanser olduğunu düşünmeden en fazla "Evet" de Karadeniz'den gelir bence.

Evet diyeceklerin arasında "nükleer teknoloji ve nükleer savaş" meraklıları vardır;

Derler ki "Türkiye'nin nükleer teknoloji ile mutlaka tanışması lazım, bu nükleer enerji santralleri bizim de nükleer silahı olan ülkeler kervanına katılmamız için bir fırsat olacaktır" 

Türkiye'de 5 MW'lık TR-2 araştırma reaktörü var, Türk Atom Enerjisi Kurumu var, teknolojiyi çok merak ediyorsan bu kurumlara yatırım yap, ödenek ayır. Ama yok zanneder ki elin Rus'larına, Kore'lilerine, Japon'larına nükleer enerji santrali yaptırınca bu teknolojiyi sana altın tepside sunuyorlar, bundan silah yapman için sana yol gösteriyorlar... Bunlar zanneder ki uranyum zenginleştirmesini dünyadaki diğer büyük ülkelere çaktırmadan yapıp silah üretebileceğiz, bunlar zanneder ki geleceğin savaşları nükleer silahlar ile olacak...

Evet diyeceklerin bazıları da enerji bağımlılığından dem vuracaktır;

Derler ki "Petrol bağımlılığından kurtulmak için nükleer enerji şart"

Nerdeyse hiç petrol üretimi bulunmayan (Tükettiğinin %10'undan az üreten) ülkelerden Almanya günde 2,862,000 baril petrol tüketiyor, gene neredeyse hiç petrol üretimi bulunmayan İtalya günde 1,911,000 baril tüketirken ve bu ülkeler buna rağmen nükleer enerjiye hayır diyebiliyorken Almanya ve İtalya'ya göre çok daha az, günde 734,600 baril tüketen Türkiye'nin (2) petrol bağımlılığından kurtulmak için nükleer enerjiye ihtiyacı varmış... Almanya ve İtalya geri zekalı çünkü onlar hiç anlamıyor bu enerji bağımlılığı işlerinden değil mi? Almanya ve İtalya gibi Avrupa'nın en çok üreten iki ülkesi, Avrupa'nın en çok enerji ihtiyacı olan iki ülkesi, nükleer enerjiye sırtını dönebiliyor, onlar alternatif enerji kaynaklarına göre geleceğini planlarken biz neden hala nükleer diyoruz biliyor musunuz?

Çünkü alternatif enerjide henüz bir rant oluşmadı, çünkü bizim halkımızın geleceği Almanya'daki Hans'ın, İtalya'da ki Luca'nın geleceği kadar önemli değil...

Ne diyelim "patlarsa ekime patlamazsa atomun köküne kadar nükleer"...

22 Nisan 2011

"Zaman"e gazeteciliği

Zaman gazetesi bugün internet sitesinde yayınlanan gündem başlıklarından biri olan ve buradan ulaşılabilecek haberin başlığı:

Büyük puntolarla " Öldürülen teröristlerin okuduğu kitap"

Teröristler Hanefi Avcı'nın "Haliç'te yaşayan simonlar" kitabını okuyorlarmış.

Ha bu arada teröristler çıkan çatışmada öldürülmüş, şu silahlar bulunmuş, teröristlerin planları şunlarmış, jandarma şöyle başarılı bir operasyon yapmış, şöyle yakalanmışlar vs... bunlar başlık olacak kadar önemli değil.

Önemli olan kitap, o kitabı teröristler okuyor. Teröristin başucu kitabı hatta belki de terörist olmasına teşvik eden o yegane kitap. Mesaj bu.

Peki ya teröristin üzerinden Kur'an çıksaydı ? "Yerse aynı manşeti koy"...

Uçan dairenin duvarına Kur'an asmak


Nasıl bir hayal gücüdür bu... İmla hataları olmasa kurgu bir karakter dersin. Haberin ve yorumun orjinaline buradan ulaşabilirsiniz.

16 Mart 2011

Aygaz tüpü ile değil nükleer enerjiyle demlensin çaylar

Yıl 1986

Çernobil Faciası sonucunda yayılan radrasyon ülkemizde özellikle Karadeniz kıyılarını vurmuş. Uzman ekipler o dönem Karadeniz'de yetişen çayda kilogram başına 10 bin ton bekörel oranında radyasyon tespit etti ve imha edilmeli dediler.

Dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı "Cahit Aral"
- Biraz radrasyon iyidir
diyerek kameralar önünde çay içti

Dönemin Başbakanı "Turgut Özal"
- Radyoaktif çay daha lezzetlidir

Dönemin Cumhurbaşkanı "Kenan Evren"
- Radrasyon kemiklere yararlıdır

Bu dönemden sonra Karadeniz'de kanser vakalarında yıllar içinde inanılmaz bir artış kaydediliyor.

Yıl 2011

Japonya Fukuşima santralindeki facia sonucunda tüm dünyada nükleer enerji tartışılıyor.

Almanya -1980'den önce kurulan 7 santralin 3 ay için kapatılacağını açıkladı.
İsviçre - İsviçre hükümeti güvenliğin ana öncelik olduğunu açıklayarak ülkedeki nükleer santral planlarını askıya aldığını duyurdu.
Fransa - Aktif 58 nükleer reaktöre sahip Fransa'da Yeşiller Partisi, Japonya depremi sonrasında nükleer enerjiden vazgeçilmesi için kampanya başlattı.

Türkiye - Rusya'nın Türkiye topraklarında enerji satın alım garantili "Rusya'ya ait" santralin kurulması anlaşmasına haftalar kaldı duramayız diyor. Zamanında Çernobil nükleer santralini inşa eden Rusya'dan güvence istiyor, Rusya Devlet Başkanı sözlü olarak teminatını veriyor kameralara gülümseyerek.

Dönemin Başbakanı "Recep Tayyip Erdoğan"

-  Aygaz tüpü de riskli, geri adım atmayız

Aradan 25 yıl geçmiş, çeyrek asır, bu zamanda Türkiye çok gelişmişmiş, bir varmış bir yokmuş....

Biz de ne diyelim, aygaz tüpüyle çok çay demledik, biraz da Rusya'nın nükleer enerjisi ile demleyelim çayları...

5 Mart 2011

Nereye gideceksin?

Şehirdesin, trafik ile boğuşuyorsun, kalabalıktan nefes almak bile zor geliyor, her köşede bir tiyatro oynanıyor daha çok para kazanablmek için... İşte öyle zamanlarda "neyse şimdi bu hayata katlanırım sonra da belki emeklilik günlerinde Anadolu'da küçük bir kasabaya yerleşirim" hayalini kuruyorsun, gerçek olur olmaz ama en azından hayalini kurabiliyorsun... Peki ya o hayal bile suya gömülürse? O zaman nereye gideceksin, nasıl hayal kuracaksın?