On beş yıldır benimle birlikteydi, onu ilk gördüğümde o 1.5 aylık, ben ise 13 yaşındaydım. Onu aldıktan bir kaç gün sonra hasta olduğunu farketmiştik, kanlı ishal teşhisi konmuştu ve bu yavru köpekler için ölümcül bir hastalıktır. Onu aldığımız yere geri vermeyi düşünmüştük ama geri verdiğimizde onunla ilgilenilmeyeceğini ve ölebileceğini düşündüğümüz için onu hayvan hastanesine götürdük, orada bir kaç gün seruma bağlandı, güçlü bir köpek olduğunu o zamandan kanıtlamıştı ve bu hastalıktan kurtuldu.
Yavruyken küçücük vücuduna oranla büyük kafasını öne doğru eğip alttan alttan sert(!) bakışlar attığı için babam ona "Maço" adını koydu. Kısa sürede ailenin bir üyesi olmuştu. Zorlu geçen ergenlik dönemimdeki en yakın arkadaşımdı. Karşılıksız yaptığı sevgi gösterileri sonunda hiç hayvan sevmeyen insanları bile kendine bağlıyordu. Hiç şımarık bir köpek olmadı, her zaman asil, onurlu ve güçlüydü.
Hayatı boyunca bir çok şey atlattı. Bir araba ona çarpıp kaçtığında bacağı kırıldı, yanlış kaynadı ama gene de koşmaya devam etti. Haftasonu tatilinde gittiğimiz yazlığımızda bir gün boyunca kayboldu ve biz o pazar gecesi İstanbul'a dönmek zorundaydık. Pazartesi sabahı yazlıktan komşumuz onu kapısının önünde beklerken bulmuş, bizi bulamadığı için komşumuzun kapısında beklemiş. Bir hafta boyunca kaçırılmıştı, daha sonra kaçıranlar onu aradığımızı farkedip utanınca onu geri iade etmişlerdi. 8 yaşından beri bir gözünde katarakt oluştu, 10 yaşından beri iki gözü de tamamiyle kör olarak, sadece koku duyusuyla yönünü buldu. Son zamanlarında ise kalbi büyümeye devam ettiğinden ciğerini sıkıştırıyor ve nefes almasını zorlaştırıyordu. Heyecanlanmaması gerektiği halde benim kokumu duyduğunda yere yatıp kendini sevdiriyor, gıdıklatıyordu. Sanırım bunu hep kendi görevi gibi gördü. Sevmek ve sevdirmek...
20 Mayıs Çarşamba günü sabahı onu bahçemizdeki ağacın önünde başı yukarı doğru kasılmış olarak gördüm, dili yandan sarkmış, salyaları akıyordu. Bir krize girmişti, nefes alamadığı için boynunu hep yukarıda tutuyordu. Hemen veterinere götürdüm, veterinere gitmeyi hiç sevmezdi, orada çok huzursuz olurdu. Veterinerde serum verildi, oksijen verildi, kortizon iğnesi yapıldı. Veteriner hekim sonunda ötenazi yapılmasını önerdi. Daha önce de ben Amerika'dayken böyle bir krize girmiş ve veteriner anneme de aynı şekilde önermişti ama annem bu kararı alamamıştı ve evde bahçesine geri getirmişti Maço'yu, o da mucizevi bir şekilde iyileşmiş ve 1.5 yıl daha yaşamıştı. İçimde hala yaşayabileceğini ümit ediyordum ve bu kararı da veremezdim ama acı çekmesini de istemedim. Eğer ölücekse de evinde kendi bahçesinde ölmesini tercih ederim dedim kendime çünkü veterinerden ne kadar korktuğunu biliyordum. Veteriner şu an zaten komada olduğu için acı çekmediğini, kortizon iğnesinin onu rahatlattığını söyledi. Veterinere dedim ki eğer acı çekmeye başlarsa size telefon açarım iğneyle gelirsiniz.
Onu bahçede en sevdiği köşesine yatırdım, zar zor nefes almaya devam ediyordu. Başını okşuyordum. Sonra bir on, on beş saniye inlemeye başladı. Aklımdan o kararı vermeye çalışıyordum o anda, veterinere telefon açmalı mıyım diye... İşte o anda son nefesini verdi Maço, doğal yollardan öldü. Veteriner çok acı çekmediğini söyledi. Ölmeden önceki 15 saniyelik süre hariç hiç inlememişti gerçekten de...
Bazı insanlar çok bağlanacaklarından korktukları ve öldüklerinde çok üzüleceklerini düşündükleri için hayvan beslemekten korktuklarını söylüyorlar. Bir şeyi kaybetme korkusunun ona sahip olma hissinden daha yoğun olması bence daha korkunç. Üzüntüm çok büyük olsa da geriye dönüp birlikte paylaştığımız anlara, duygulara bakınca kesinlikle buna değerdi.
Maço'yu bahçenin kenarına gömdük ama onun dostluğu ve sevgisi anılarımda hiç gömülmeyecek. Huzur içinde uyu güzel oğlum...
Çok yazık olmuş, ne kadar üzüldüğünü hissedebiliyorum...
YanıtlaSilbaşın sağolsun mert abi. gerçekten çok üzüldüm. bir ara tüm arşivini gezip tüm yazılarını okumuştum ve "maço" yu ne kadar çok sevdiğini daha iyi öğrenmiştim. tekrar başın sağolsun.
YanıtlaSilÇok üzüldüm yazdıklarını okuyunca..Bende Kuki mi kaybettim uzun zaman önce..Şimdi ise evimde 12 yaşında bir köpek ve 4 yaşında bir kedim var..Ha birde 12 yaşında bir papağan..Köpeğim yaşlanıyor,er yada geç gidecek..Seni çok iyi anladığımı bil istedim!Maçonun bir yerlerde belkide o bahçenin köşesinde sana hala kuyruk salladığını düşünüyorum.İçindeki boşluğa gelince..O boşluk malesef hep Maçonun kalacak ve yerine kim gelirse gelsin dolmayacak.Diğerlerinin yeri ise başka olacak.Eviniz boşboş kalmış gibi geliyordur şimdi,bizim öyle olmuştu..Ama acınız hafifleyecek ve gülümseyecek anılarınız kalıcak.Başınız sağolsun!
YanıtlaSilÇok istememe rağmen böyle bir dostluğum hiç olmadı. Şu var ki, anlayabildiğim kadarıyla bu dostluğun ufak nüanslar dışında bir insan ile olan dostluktan çok farkı yok. Bu şekilde seni anlamaya çalışıyorum ve acını az da olsa tahmin edebiliyorum. Başın sağolsun Mert.
YanıtlaSilDost.Nasıl güzel,içten,sahibine muhtaç bir ifade.Onu,anlamını paylaşacak birilerinin hayatından gelip geçmesi bile ne büyük bir güzellik..Ne mutlu sana.
YanıtlaSilOkurken çok duygulandım Mert, o anları kendim yaşamış gibi hissettim. Köpek sevgisi bir başka gerçekten de. Başın sağ olsun. Yeni bir dost düşünüyor musun peki?
YanıtlaSilÇon yanar insanın canı çook. Çok iyi etmişsin Mert, o çocukların bildikleri bir yerden ve ecelleriyle dünyaya veda etmeleri en doğrusu bence de.
YanıtlaSilgüzel hoş bir site ziyaret etmeye değer ben beğendim..
YanıtlaSilÜzücü bişey bu,yılların dostunu bir anda kaybetmek...
YanıtlaSilBenzer olayı bende yaşamıştım,acısı büyüktü ama zamanla insan her acıyı unutabiliyor..
Sevgiler...
çok içten bir yazı. Ona ne kadar bağlandığını yazının satırlarından akan duygu yüklü sözlerden anlayabiliyorum. gerçekten okurken içim titredi geçmiş olsun gerçek bir dostunu kaybetmişsin.
YanıtlaSilBizim de 10 aylık ingiliz cocker köpeğimiz var. Sevgi dolu. Köpek hayatta almam diyen annem şu an bırakmak istemiyor. Eve gelmemizi kapılarda bekliyor. Gelince yalıyor. Bakışları insan gibi.
YanıtlaSilBaşın sağolsun.
Köpek beslemeye karşıyım. Şaşırtıcı gelebilir ama bu böyle. Hayvanları niçin doğal ortamlarına bırakmayı tercih etmiyorsunuz da özgürlüklerini ellerinden alıp bahçenize mahkum ediyorsunuz. Hafta sonları tasmalarından tutup açık havaya çıkarınca özgür olduğunu mu düşünüyorsunuz.
YanıtlaSilSeneler önce beslediğim pofuduğumu hatırladım.Bir göç mevsiminde terk etmek zorunda kaldık,kıran günleriydi,yürekler alev alevdi o gün,götüremezdik zaten nereye gittiğimizide bilmiyorduk,komşumuza verdik o gün günler sonra ögrendim ki alışamamış oralara eski evimizin önüne kaçıp kaçıp dururmuş ve sonraa kayboşmış ortalıktan huzurunuzda günah çıkarıyorum Pofuduk beni affet:((
YanıtlaSilMert bey, Maço'ya çok üzüldüm. Ben de tam o son paragraftaki gibi düşünen insanlardan biriyim ve sizin yorumunuz beni çok etkiledi. Size hak verdim evet bu daha korkunç bir his.
YanıtlaSilCok uzuldum. Ama belli ki cok sevilerek yasamis. :o)
YanıtlaSilBen de artik kedilerimi kaybetmekten usandim. Gecen yil birini araba ezdi, digerini 18 yasinda, gecen aylarda uyutmak zorunda kaldik. 10 gun once tombilis kedimizi tilkeler oldurup yemisler. :o( Bunlarin hepsi evde yasayan ama gunduz dolasmaya cikan kediler. Evde hapis hayati cektirmeye gonlum razi olmuyor ama galiba artik usandim. :o/
www.elifsavas.com/blog
Çok üzücü bir olay. Yılların dostluğunu sizinle paylaşan bir varlığı bir anda kaybetmek ne de sinir bozucu. Umarım eviniz boş kalmaz. Yerini dolduramasa da yenisi yine sizi mutlu edecektir umarım...
YanıtlaSilÇok üzücü bir olay. Yılların dostluğunu sizinle paylaşan bir varlığı bir anda kaybetmek ne de sinir bozucu. Umarım eviniz boş kalmaz. Yerini dolduramasa da yenisi yine sizi mutlu edecektir umarım...
YanıtlaSilbaşıma geldi çok iyi anlıyorum seni çok üzücü bir olay :=(
YanıtlaSildostluklar bakidir ...
YanıtlaSilçok ağır yazdıkların be hocam, keşke biraz daha dikkatli baksaydınız, ağlamamk için kendimi zor tutuyorum..
YanıtlaSilüzüldüm yaa...
YanıtlaSilÇok şeyler paylaşmışsınız..
Paylaşımlarınız için teşekkürler güzel bir bloger başarılar dilerim
YanıtlaSilçok zor bi durum ama ınsan alısıyor zamanla cok uzuldum
YanıtlaSilya arkadas sen bu kadar guzel gıncel yazıları nerden buluyorsun nasılda yazıyorsun sana helel olsun hangi yazına baksam hep yorum var sana basarılar dilerim arada bir siteni takip etmek isterim ve yorumumuda gerektigi yerde yazarım...
YanıtlaSilSayfanızı tesadüfen buldum güzel olmuş başarılarınızı devamını dilerim. tekrar ziyaret edeceğim.
YanıtlaSilgerçekten öok üzücü...
YanıtlaSilÖlen köpeğimi anımsadım bu yazıyı okuyunca ve şu aşağıda alıntıladığım sözlerinizi okuduktan sonra düşündüm de; Değerdi gerçekten bu üzüntüye onunla geçen karşılıksız sevgi dolu zamanlar.
YanıtlaSil''Bir şeyi kaybetme korkusunun ona sahip olma hissinden daha yoğun olması bence daha korkunç. Üzüntüm çok büyük olsa da geriye dönüp birlikte paylaştığımız anlara, duygulara bakınca kesinlikle buna değerdi.''