27 Şubat 2006

24

Netflix'e uye olduktan sonra daha sik dvd izler olduk, bende 24'un Turkiye'de yayinlanmayan 4.bolumunu izledim. (teroristler turk oldugu icin yayinlanmadi sanirim)

Turk ailesi garip olmus, isimler "behruz, dina, navi" falan oyle garip turkce'de olmayan isimler. Sonra bir yerinde adam internette saldiri buluyor, "kodlara baktim yalniz hepsi ingilizce degildi, orta dogulu dilinde gibiydi ya turkce ya da arapca emin olamadim" diyor.

Simdi arkadasim madem boyle populer bir dizi yapiyorsun biraz arastirma yap.

1) turkce isimler bulmak o kadar zor degil, google dan aratmaya bakar is
2) kod dili universaldir, ekrana yazacagin komut ekranlarini belki baska bir dilde yazdirabilirsin ama kodun kendisi universaldir. Yepyeni bir mimaride yeni bir isletim sistemi yaratmadigin ya da yeni bir kod yaratmadigin surece. Yani arapca C kodu yazamazsin, yazsan bile diger bilgisayarlara okutamazsin.
3) Orta dogulu dili nedir? Arapca ile turkce arasinda biraz fark var, alfabe falan farki. Yani bunu arastirmak google da iki kelime aratmaktir. Turkler arap alfabesi kullanmiyor 1928'den beri. Hani ya turkce ya da arapca gibi bir ikilemde kalmak oldukca zordur.

Bir de diziyi seyrederken ne kadar muhafazakar oldugunu farkettim, klasik "ben amerikan savunma bakaniyim bana birsey yapamazsin" diyaloglari, gerek ulke guvenligini korumak icin her yolu cignemek mubahdir anlayisi (buyuk olcude insan haklari)olsun. Savunma bakaninin eline silah alip teroristleri vurmasi falan (iste savunma bakani boyle olur anlayisi)... Bir de artik cekici yani ya da heyecani kalmiyor pek, hep supriz bekliyosun zaten. Gerci daha sadece ilk 4 saatini izledim, bakalim ilerisinde belki yeni bir seyler olur.

5.sezonun ilk bolumunun Amerika'da izlenme rekoru kirdigi dusunulurse oldukca genis bir kitleye ulasan bir dizi ozellikle de bu yuzden biraz arastirma yapilsaymis senaryo uzerinde daha iyi olurmus.

22 Şubat 2006

Japonya'ya gidiyorum gibi (hem de Zeren'le)


Burada ki spring break tatilinde 1 hafta kadar gidicem. Muhtemelen Mart 27 gibi. 520$ a vergiler dahil gidis donus ucak bileti bulduk. Ileriki gunlerde tam kesinlestiricez yolculuk planini. Muhtemelen Tokyo, Kyoto ve Osaka'yi gezicez.

Heyecanliyim oldukca, orada cok az kisi ingilizce biliyormus ben simdiden vucut dilimi gelistirmeye basladim. Yolculuk icin MP3 listemi hazirlamaya basladim bile, ilk siraya Guano Apes'den "Big in Japan" geliyor :)

Soguk su

Etrafimi soguk su
cevreliyor
elimde yalnizca
yalnizligim var
her saniye
igneliyor
kalbimi
disarida
volkanlar patliyor
benim etrafimi
soguk su
cevreliyor

bu kendime yarattigim
bir tuzak
gozlerimi kapatamiyorum
gozlerimi acamiyorum
herkes cok uzak

20 Şubat 2006

Kitap yiginlari, ego dengeleri ve bu arada "Hey beni duyuyor musun?"

Odanizin ortasinda yerde 2 tane kule yapin kitaplardan yanyana, kulelerden biri daha kisa olsun digerinden, daha az kitap olsun.

En ufak sarsintida bu kulelerden yuksek olani digerinin ustune yigilacaktir. Bunun sebebi yuksek olan yigindaki kitaplarin iyi veya kotu kitaplar olmasi degildir, bu basit fizik kurallarina gore boyledir. Ancak kitap kuleleri esit boyda oldugunda belki birbirlerine dayanarak sarsintida yikilmadan ayakta kalabilirler.

Insan egolarinda da benzer bir isleyis soz konusu sanirim, sizin yakininizda bulunan, ayni is yerinde calistiginiz insanlari dusunun. Sizin ustunuzdekilerin kendi egolarini sizin uzerinize bastirmasini ya da sizin ayni sekilde altinizdakileri bastirmanizi dusunun. Burada belki arada kotu niyetli olanlar da vardir ama bence genelde kitap orneginde oldugu gibi yuksek olan kitaplarin digerinin ustune yigilmasindaki sebep bu kitaplarin icinde yazanlar degildir, tamamiyle doga-fizik kurallari geregidir. Insan davranislari geregi bu boyledir, belki siz de farkinda olmadan altinizda gordugunuz insanlari ezmis olabilirsiniz ve bunu tamamiyle bilincsizce ve farkina varmadan yapmis olabilirsiniz. Buna ego degilde statu dengesi ya da saygi dengesi de diyebilirsiniz.

Peki neden saygiyi kazanmak zorundayiz, ya da diger insanlara onlarla esit seviyede oldugumuzu neden her zaman kanitlamak zorundayiz? Sessiz kendi kosemizde kendi dunyamizda yasasak neden bize durduk yere satasirlar ki? Neden yaptiklari saygisizliklara sustugumuzda bir sonraki gun daha buyuk bir saygisizlik yaparlar? Cunku bazen tepkisizlik en buyuk tepkiyi dogurur. Cunku herkesin dertleri, sorunlari cevaplayamadigi sorulari vardir kafasinda ve tum bunlar cozulmeden digerlerine sorun yaratmaya devam edeceklerdir. Eger herkesin dertsiz, mutlu yasadigi bir utopyada yasiyor olsaydik herkes birbirini diger insanlarla esit gorurdu zaten.

Cocuk yetistirirken de sanirim bu boyle, buyurken ailesi cocuga karsi tepkisiz olan, ilgi gormeyen ya da surekli evinde asagilanan cocuk ilkokula gittiginde bu saygiyi baskalarindan gormeye calisacaktir ve eger bunu konusarak elde edemezse ertesi gun okuldaki bir cocugun oglen yemegini calarak elde etmeye calisacaktir. Bu basit bir ilgi cigligidir aslinda, o an ac olmasa bile bunu yapar cunku bu bir tepkidir yasadigina dair, ihtiyaclarina ve duygularina karsi gosterdigi bir tepkidir. Bir baska cocuk da kendi ozgurlugunu kazandigi anda belki de ileride pismanlik duyacagi seyler yapar gene ailesine ve cevresine bir tepki olarak.

Peki siz kendi kosenizde oturan sessiz birey olarak sucunuz ne? Aslinda bu bir suclu arama meselesi degildir, bu sizin cevrenizdekilerin sorunlarina tepkisiz kalmanizdir, belki bir sorunu oldugunu bile bilmiyorsunuz ama bunu bilmek bile istemiyorsunuz, benim sorunum degil kendi sorununu kendi cozsun bana ne yaklasimidir farkinda olmasanizda yaptiginiz ve bu yaklasim o kisi sizin cevrenizde oldugu surece size zarar vermeye, sizi yipratmaya devam edecektir taa ki sizi artik cok rahatsiz edip sizin de bir sorununuz olana dek.

Bir ornek veriyorum, elbette bu ornekte biraz "abarti" olacaktir genel olguyu daha iyi anlatabilmek icin:
Diyelim ki siz nazik ve uysal yapili bir insansiniz ve koltugunuzda rahatca oturmus kitap okurken tanimadiginiz biri size "hey merhaba" diyor, siz rahatinizi bozmak istemiyorsunuz, sadece gulumseyip ilgilenmiyorsunuz, sonra yaniniza biraz daha yaklasarak "HEY Merhaba" diyor, gene tepkisiz kaliyorsunuz hic ugrasmak istemiyorsunuz hem zaten tanimadiginiz biri ve kitap okumakla mesgulsunuz, daha sonra bu kisi tam onunuzde duruyor, elini gozlerinizin onunden salliyor ve "HEY MERHABA BENI DUYUYOR MUSUN?" diye bagiriyor. Siz cok rahatsiz oluyorsunuz tabi, birisinin sizle bu ses tonuyla konusmasindan, 2 karis oteden elini sallayip sizi salak yerine koymasindan. Ben hicbir sey yapmadan oturuyordum neden durduk yere satasiyor ki simdi diye dusunuyorsunuz ama neyse durduk yere kavga cikarmak istemiyorum gene buyukluk bende kalsin deyip susuyorsunuz yuzunuzu eksitip, hem zaten kibar bir insansiniz. En sonunda karsinizdaki sizi omuzlarinizdan tutup sarsiyor "HEY CEVAP VERSENE BANA DUYUYOR MUSUN BENI" diye. Artik sabriniz tasiyor, bu kadari da cok fazla cunku ve "DUYUYORUM TABI KI GORMUYO MUSUN MESGULUM" diye cikisiyorsunuz sinirle.

Simdi bir de diger insanin bakis acisindan bakalim ayni olaya;

Yogun bir gun gecirmisiniz, evinizde isinizde veya okulunuzda bir suru sorun cikmis ve kimse sizi anlamiyor, ya da sadece caniniz sikildi ve konusacak birini ariyorsunuz. Bir odaya giriyorsunuz ve orada yalniz basina oturan biri var, icinizden "belki icimdekileri anlatacagim biri olabilir diyorsunuz" ama durduk yerde tanimadiginiz bir insana sorunlarinizdan bahsedemezsiniz ki, hem sorunlarinizi dile getirmek bir bakima "gucsuzluk" simgesi degil midir toplumda? Bu yuzden once sadece bir merhaba ile sohbete baslamak istiyorsunuz. Karsinizdan hic cevap gelmiyor ama yuzunuze bakip gulumsedi acaba duymadi mi? Tekrar merhaba diyorsunuz, bu sefer bagirdiniz ustelik sizi mutlaka duymus olmali. Evet evet kesin duydu ama yuzunde bir eksime ifadesi var, ne zannediyor bu kendini? Beni kendinden ustun mu goruyor, bir cevabi bile haketmiyor muyum? Bu resmen bir saygisizlik ben hayaletmiyim ki beni gormezden geliyorsun, simdiye kadar herkes beni gormezden geldi zaten ama artik yeter birileri beni ciddiye almali! Elinizi onunde salliyorsunuz dikkatini cekmek icin, hala bir tepki vermiyor deli mi ne... Kendinde degil heralde, son care olarak onu sarsiyorsunuz sizi duymasi icin, hem zaten sinirleriniz tepenizde bir de boyle insanlarla ugrasiyorsunuz. Sonra birden ters bir cevap veriyor ve bundan sonra tartisma - gurultu patirti basliyor.

Bu ornekte kotu niyetli biri var mi? Kendi halinde oturup sessizce kitap okuyan biri ve konusmaya, dertlerini paylasmaya muhtac ve birazda yasadiklarindan dolayi sinirli biri var baslangicta. Kimse her onune gelene cevap vermek zorunda degil elbette ama bu biraz da abartilmis ornekte baskalarini gormezden gelmenin en sonunda nasil bizim canimizi sikabilecek bir soruna donusebilecegini gostermek , tepkisizligin nasil en buyuk tepkiyi yaratabilecegini orneklemek istedim.


Peki bu sorunun cozumu ne? Her an kimse benim saygi sinirimi asmasin diye diken ustunde mi durmaliyiz? Yoksa saygisizliklari gormezden gelip olaylari oluruna mi birakmaliyiz? Acikcasi bence hayatimizda her zaman ego catismalari yasanacaktir diger insanlarla, burada yapabilecegimiz en onemli sey daha en basindan kendimizi insanlara dogru ifade edebilmemiz, onlarla saglikli bir iletisim kurabilmemizdir. Bunu yaptiktan sonra zaten o insanlarin bakis acilarini daha rahat anlayabilecek ve belki de yardimci olabilecegiz onlara. Boylelikle biz de yipranmaktan kurtulmus olabiliriz.

19 Şubat 2006

Son dinlediklerim bolumunu ekledim

Heyoo... Last.fm ve feeddigest yardimi ile son dinlediklerim ve bu hafta en cok dinlediklerim kismini ekledim yana. Son dinlediklerim tahminim 15-30 dakika gecikmeli guncelleniyor ama olsun.

17 Şubat 2006

No ice please :)

Burada fast food lokantalarinda buzsuz kola ictigim icin ne kadar sansli oldugumu anladim :)

Link icin Ugur'a tesekkurler.

Silikon Vadisinden bildiriyorum :)

Bugun okuldaki bir seminere gittim, seminerde konusmaci olarak unlu grafik karti ureticisi Nvidia'nin sistem muhendisligi ve uretim departmani baskani Tommy Lee konusmaciydi. Kendisi de bizim okuldan mezun olmus zamaninda.

Burada da seminerin ilk giris kismi var; (ingilizcesini pek anlamayabilirsiniz zira cinli veya Tayvan'li oldugu icin pek iyi degil zaten ingilizcesi)


SSL10639
Video sent by mertulas
Seminerde genel olarak bugunku muhendislerin calisma kosullarindan ve globallesme ile degisen bakis acisindan bahsetti, bir de takim calismasi ve multi disiplin konularina degindi. Burada da begendigim bir kac prezentasyon slaytlari var. Benim icin cok yararli degildi cunku genel olarak daha onceden bildigim/duydugum seylerden bahsetti ama gene de iyi oldu gittigim. Her persembe Silikon Vadisi'nden onemli adamlar seminer yapiyor bizim okulda, ilk sene daha sik gidiyordum ama sonraki donem persembe gunleri ayni saate dersim vardi, bu donem gene takip edebilecegim sanirim.

Burada muhendislerin 80'li yillardaki calisma mantigindan bahsediyor.

Burada da bugunki olmasi gereken calisma mantigindan bahsediyor.

Bir urun uretilmeden once diger departmanlardan da daha dizayn asamasinda geribesleme aliniyor, dizayn asamasinda onlarinda kriterleri goz onune aliniyor.

Bir dizayn uzerinde calisilirken ilk seferde dogru dizayni yapmamiz gerektiginden bahsediliyor, aksi halde bu kadar hizli gelisen bir sektorde ayakta durmanin yolu olmadigini belirtiyor.

Genel olarak olayi bir butun olarak gormek gerektigini, olaya baskasinin gozlerinden de bakmayi denememiz gerektigini ve es zamanda farkli projelerde calisilabilmesi gerektiginden bahsediyor.

NIH: (not invented here) bu urun bizim burada uretilmedi, o yuzden bir hata vardir ya da ben bilmem anlayisi. Bu anlayistan nasil kurtulmamiz gerektiginden bahsediyor, elinden gelenin en iyisini yapmamiz gerektigini ve bir sorunla karsilastigimizda yardim istemekten cekinmemiz gerektiginden bahsediyor.

Burada da global bir sirketsen mutlaka belli malzemeler icin tedarikcilerinin olacagindan ve bunlari secerken nelere dikkat etmen gerektiginden, onlarla nasil birlikte uyumlu calismamiz gerektiginden bahsediyor.

Son olarak da bugunku muhendisin eski zamanlardaki gibi sadece 1 tek patronu (ustu) bulunmadigini, daha bir cok kisiye de sorumlu ve bagimli oldugundan bahsediyor.

Bir de nvidia'nin sadece oyun sektorunde degil, tipta 3 boyutlu modelleme cihazlarindan, uzay teleskoplarina ve film cekimlerine dek cesitli alanlarda cozumler urettigini ve bu cozumleri sunabilmek icin de muhendislerinin belli bir konuda uzmanliklarinin yaninda genel bir bakis acisina da sahip olmalari gerektiginden bahsetti.

Bugunki dersimiz bu kadar :)

Cizim

Bu da gecen gun derste cizdigim bir sey, biraz cirkin oldu ama :)

16 Şubat 2006

Monty Hall paradoksu

Bu hikayeyi bize Teknoloji ve portfolyo yonetimindeki ogretmenimiz anlatti. Adam oldukca zeki bir asyali, Georgia Inst. of Tech. elektrik muhendisligi - Stanford isletme doktorasi falan var bir de zaten ilk derste adam demisti ben gencligimde cok basarili bir yatirim yaptim ve hayatimi garantiye aldim, ogretmenligi sadece evde bos oturmamak icin yapiyorum diye. Neyse hikayeye gecelim:

Hikaye 70'lerde unlu bir amerikan televizyon yarismasindan (Let's make a deal) geliyor. Ben hic duymamistim ama belki babam hatirliyordur :) Bu yarismada 3 tane kapi var ve bu kapilarinin ikisinin ardinda 2 tane keci, digerinin arkasinda ise buyuk odul araba var.

Yarismaci ilk once kapilardan birini seciyor. Bunun uzerine sunucu icinde odul olmayan kapilardan birini aciyor, geriye yarismacinin ilk sectigi kapi ile diger kapi kaliyor. Iste burada sunucu paradoksu yaratan soruyu soruyor;

-Sana bir teklifim var, sectigin kapiyi digeri ile degistirmek ister misin?

Paradoks su eger yarismaci sectigi kapiyi degistirirse kazanma sansi artar mi?
Bu soruyu o zaman dunyanin en yuksek IQ'suna sahip insani Marilyn vos Savant'a soruyorlar (evet kendisi bir kadin) ve kadinin cevabi

"evet sansi iki katina cikar oluyor"

Daha sonra bu kadina bir cok professorden tepkiler geliyor bu aciklamasinin yanlis ve sacma oldugu konusunda fakat sonucta kanitlaniyor ki gercekten istatiksel olarak kadin hakli. Ben anladim cozumunu ama aciklamasi biraz uzun ve karisik o yuzden burada hazir aciklanmisi var :)

Ne var ki bu gercegin bilinmesinden sonra bile yarismacilarin buyuk cogunlugu kapiyi degistirmiyor peki bunun sebebi ne? Sebebi aslinda "toplum baskisi" olarak aciklanabilir cunku eger dogru kapiyi secmis ve degistirmis ise icinde buyuk bir pismanlik olacak, herkes kendisine "salak dogru kapiyi bulmusken birakti" diyecek ve hep pismanlik duyacak. Eger degistirmezse ise olayi Allah'a veya sansa havale edecek ve ben icimden ilk geleni sectim, elimden geleni yaptim ama olmadi diyecek, uzerinde bir toplum baskisi olmayacak, pismanligi daha az olucak.

Bunu ogretmen risk yonetimine ornek olsun diye anlatti ama ayni zamanda insan davranislarinin neden istatiksel olarak modellenemeyecegine guzel bir ornek bence. Hem ben zaten bakin taa ne zamandan bu konuyla ilgili yazmisim 3. ve 4. maddelerde, tamam dusuncelerim o zaman pek olgun degilmis ama olsun.

Peki siz sectiginiz kapiyi degistirir miydiniz?

13 Şubat 2006

Vietnamli kiz neden gitti? Seni ozleyecegiz Karamel (kopegin adi)

Vietnamli kiz bizim apartmana tasinali bir hafta olmustu. Daha tasinmadan zaten kizla konusmustuk, herkes kendi yemegini yapacak, kendi yemek malzemesini alir, kendi tabagini kendi yikar, ortada hicbir yayinti birakmaz diye, kiz da tamam kabul demisti.

Neyse ilk gun tasindiktan sonra biz yemek yapmistik, nezaketen kiza da yer misin diye sorduk, kiz da olur dedi, yemegini yedi cok guzel kalkti masadan, bulasiklarini masada birakti. Neyse ilk gun dedik. Daha sonra 2. gunde nezaketen sorduk yer misin diye ama bekliyoruz ki utanir "yok sagolun ben kendi yemegimi yaparim" der, kiz gene cok guzel yiyip kalkti masadan. Biz de sorduk "ya bulasiklarini yikar misin" falan diye, bu sefer yikadi biz diyince. 3.gun gene ayni sey, bir de bu o gun eve geldi agliyor, sinir krizi falan geciriyor. "Bulasiklari yikayamiyacagim cok kotu hissediyorum bu gece" dedi. Hadi peki ama 4. gun hala bizim yemeklerden yiyor, turk marketi bulmusuz aylardan sonra buyuk bir zevkle 5$'a icinde 3-5 tane yaprak sarmasi bulunan konserve almisiz, kizimiz bunu cok guzel sormadan dolaptan alip alip yiyor. Sonra kiz tabi bulasik yikamadigi icin temiz tabak bulamiyor, benim kendi tabaklarimi yikayip ayirdigim bir goz var, o gozden alip kullaniyor, ben yikiyorum kiz kullaniyor sonra da ortada birakiyor gene.

Sonra bir de kopek hadisesi var, kizin kopegi cok sevimli aslinda ama kiz kopegi hic disari cikarmiyor neredeyse, kopek de haliyle eve kakasini yapiyor afedersiniz. Kiza dedik bunu biz temizlemeyiz diye, kiz temizledi sonra da kopegi cezalandiriyor kapinin onune koyup orada bekleterek, kopek de disarida havliyor haliyle sogukta, komsular kesin rahatsiz oluyordur. Hem zaten sen kopegi hic disari cikarmiyosun ki hayvan ne yapsin... Sonralari genelde Sina gezdirdi kopegi zaten, o zaman eve hicbir sey yapmadi.

Birde geceleri sabaha kadar (abartmiyorum) telefonla konusuyor, bir de oyle uyuz bir ses tonu var ki, bagira bagira ingilizce bildigi 2-3 kalibi dondurup kullaniyor "oh my gosh" "you know what" gibi... Burada cep telefonlarinda aksam 7'den sonra istedigin kadar bedavaya konus gibi promosyonlar var o yuzden para derdi de olmadan susmadan konusuyor, o kizla bu kadar saat bos muhabbet konusacak adamlar da varmis bunu da ogrendik. Kiz bir de telefonda arkadaslarina ev arkadaslarim cok iyi ya hicbir seyi bana yaptirmiyorlar, otel gibi burasi diyordu.

En sonunda Sina ile karar verdik, 4 ay bu kiz cekilmez, sonradan bizim kira kontratini incelerken baktik ki evde onceden ev sahibinden izin almadan hayvan beslemek yasakmis, tamam dedik bahanemizde hazir. Kiza gosterdik kontrati dedik ki biz gidip konusalim ev sahibiyle izin almaya calisalim. Ertesi gun de sokaga ciktik bos bos dolandik disarida eve geldik kiza "ya konustuk ev sahibiyle sadece korlere eslik eden kopeklere izin veriliyormus kusura bakma" dedik. Biz senin parani da geri verelim sen baska yer ara diye.

Neyse sonucta kiz craigslist'den baska bir yer buldu, gecen gun de tasindi yeni evine. Kizi ozler miyiz? Hayir ama kopegi ozleyecegiz, alismistik cok. Aslinda "apartmanda kopekler kalabiliyormus ama Vietnamlilara izin vermiyolar" diyecektik de biraz irkcilik olurdu heralde :P

Hmm unutmadan iyi bir haber daha, Zeren tekrar yanimiza tasiniyor. Onumuzdeki 4 ayda San Jose'de kalacak gibi gozukuyor. Sanirim hersey eski haline donmeye basliyor.

Cocomment

Cocomment adinda yeni bir servis basladi, henuz beta oldugu icin davetiye yollamalarini bekliyorsunuz ama hemen yolluyorlar. Uzun zamandir bekledigim bir ozellikti, boylelikle yorum attigim insanlar bana cevap yazmis mi diye tum siteleri dolasmam gerekmiyor artik. Ayrica hemen sitemin yanina da entegre ettim, siz de benim diger sitelere yaptigim son yorumlari gorebilirsiniz.

Babamlarin eskiden tanidigi bir arkadaslari vardi, aile dostlari, neden bilmiyorum ama adama Co-Cemal derlerdi, bu servisin ismi de bana onu hatirlatti simdi, uzun suredir gormedim ne yapiyorlar acaba :)

11 Şubat 2006

Bosol bosol bosol sevgili danismanim

Simdi bizim proje danismanlarindan birinin yaptigi birseyi duydum, cok sinirlendim mumkunse cikaricaz o danismani projemizden.

Efendim gecen donemden beri projeyi yapiyoruz, yaptigimiz arastirmalarla ilgili rapor tutup bunu danismana gonderiyorum ben eposta ile, adamdan hic cevap gelmiyor, bende gidip yuzyuze konusuyordum aldiniz mi epostayi diye, aldim aldim diyor. Peki diyorum. Neyse son prezentasyon asamasinda adam dinledi bizi ve oyle sorular sorduki projeyi bir kere bile okumadigini belli etti. Orada uyuz olmustum zaten. Allahtan diger danismanimiz daha iyi ilgileniyor.

Neyse asil yaptigi sey, simdi bizim projeler icin en az bir tane okuldan, bir tane de silikon vadisi firmalarindan yuksek lisansli bir danisman bulmamiz gerekiyordu. Benim proje arkadasimin calistigi sirket Leadtek'den patronu da bizim disaridan olan danisman kurulu uyemizdi.

Gecen donem sonundaki prezentasyondan sonra bizim danismana eposta atiyorum, adamdan hicbir cevap gelmiyor, bende Istanbul'da oldugum icin gorusemedim. Sonra diger proje arkadasimdan duydum ki bizim uyuz danisman is baglantisi yapmak icin o Leadtek'teki diger danismanimiza eposta atmis kendi...

Sen bizim projeyle hic ilgilenme, projeyi dogru duzgun bir kere bile okuma, prezentasyonda da salak salak sorular sor sonra da sirf kendine network olusturmak icin bizi kullan.

Patronu cok guzel cevap yazmadi adamin epostasina, bizde bu danismani proje komutesinden cikariyoruz cok guzel.

7 Şubat 2006

Cizim




Sistem muhendisligi dersinde sıkılıp yaptigim yarim kalan cizim.

6 Şubat 2006

Caramel


Caramel
Video sent by mertulas
Soz verdigim gibi vietnamli kizin kopegi Caramel :) Vietnamli kizi evden postaliyoruz gibi ama, onu da anlatirim...

3 Şubat 2006

Zeren tam gidiyor

Simdi Zeren bizim apartmandan derslerime konsantre olamiyorum diye cikmisti, ilk donem dersleri oldukca kotuydu, bizde peki sen nasil istersen dedik. Yeni apartmanina iki gun oldu yerleseli, bugun bize geldi ve dedi ki bu sabah kafama bir fikir yatti, lutfen dalga gecmeyin bana destek olun diye. (normalde fikirleriyle dalga geceriz, sebebini okuyunca anlayacaksiniz)

Tamam dedik anlat nedir bu fikrin;

-Ben burada okulu yarida birakiyorum, Cin'e, Tayvan'a ya da belki de Japonya'ya gidicem, mandarin dil kursuna gidicem 1 yil, bu surede tam olarak hayatta ne yapmak istedigime karar vericem, belki sinemayla ilgilenmek istiyorum dedi. Orada kaldigim sure boyunca da kacak bir is bulup kendi gecimimi saglamaya calisicam, kararimi verdim dedi.

Tamam absurd birsey bekliyorduk ama bu beklentimizin de uzerindeydi.
1) Cin'de millet gunde 1 dolara calisiyor, iscilik ucuz diye hersey orada yapiliyor, Cin'den millet gocmen olarak USA'ye gelmek icin kicini yirtiyor, bizim elektrik muhendisi arkadasimiz oraya kacak isci olarak gitmek istiyor.
2) Mandarin dilini (cince) ogrenmek bir yildan biraz fazla zaman alir gibi geliyor bize.
3) Burada okumak icin verdigin paralar cope mi gidiyor?
4) Sinema ile ilgilenmek istiyorsan Hollywood burada sen Cin'de dilini bilmiyorsun, birsey bilmiyorsun ne sinemasi okuycan?
5) 2 gece ayri evde kaldin derslere konsantre olucam diye sonuc bu mu?
6) Oralarda ne tanidigin var ne de baska birsey, hayatta ne yapacagina karar vermek icin illa surunmen mi gerekiyor?
7) Ailene nasil aciklayacaksin bunu? Maddi boyutlarini?

Simdi boyle bir fikirle dalga gecmek zor oluyor, daha cok "vah yazik" diye uzuluyor insan. Olumlu olarak ancak "en azindan fazladan bir ulke gormus olursun, belki mandarin ogrenirsen ticaret-mal alip satmak icin faydali bir insan olabilirsin, bir de cok istedigin bir seyse genclik yillarinda gerceklestirmis olman iyi" diyebildik sadece, aklimiza daha fazla da pozitif bir sey gelmedi Sina ile. Diger olumsuz yanlarini da konustuk tabi ve mutlaka bu konuyu en yakin zamanda ailesiyle gorusmesi gerektigini soyledik.

Zeren'cim kapidan cikarken biraz bozulmustu, size ciddi birsey anlattim siz destek olmadiniz dalga gectiniz diye. Ne diyim ki ben sana Zeren'cim, yolun acik olsun hersey istedigin gibi olur umarim. Gene gel olur mu?

1 Şubat 2006

Sina'nin Zeren'e cevabi


Sina'nin Zeren'e cevabi
Video sent by mertulas
Zeren'in "benim yerimi doldurabilecek birini bulabilir misiniz" sorusuna Sina'nin cevabi

Zeren Gidiyor


Zeren Gidiyor
Video sent by mertulas
Zeren'in ayri eve tasinmadan onceki son videosu, aycasan umarim alinmazsin aklima bu fikir gelince dayanamadim :)