kişisel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kişisel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Şubat 2007

Kadinima binlerce ozur

Kadinima binlerce ozur

Ozur dilerim
Senden uzun oldugum icin
Ozur dilerim
Sessizligi sevdigim icin

Ozur dilerim
Seninle ilk bulusmamizda
Sokakta muzik calmadigi icin

Ozur dilerim
Seninle son bulusmamizda
Son oldugunu anlayamadigim icin

Ozur dilerim
Sevgilin olamadigim icin
Ozur dilerim
Baban olamadigim icin
Ozur dilerim
Eski erkek arkadaslarin gibi olamadigim icin

Ozur dilerim
Ne yeterince populer
Ne de yeterince dusunceli
Olamadigim icin

Ozur dilerim
Guzelligin bir koz
Simarikligin sevimlilik
Oldugunu anlayamadigim icin

Ozur dilerim
Senden az iliski yasadigim icin
Ozur dilerim
Seni ozel hissettiremedigim icin

Ozur dilerim
Gecmisi silmek istedigim icin
Ozur dilerim
Beni unutamamani istedigim icin

Ozur dilerim
Eger senden sonra degisemezsem
Ozur dilerim
Eger senden sonra da kaybeden olursam

Ozur dilerim
Erkek dogdugum icin
Ozur dilerim
Kadin dogdugun icin
Ve en basindan beri
Boyle bir ayrim oldugu icin

Gercekten
Ozur dilerim...

Not: ben yazdim ve tamamiyle kisisel gozlemlerim.

(Ilk olarak bir altta ki siiri okumanizi oneririm)

Kadinimdan binlerce ozur

Kadinimdan binlerce ozur

Ozur dilerim
Senin kadar hizli yuruyemedigim icin
Ozur dilerim
Sokakta ki en yalniz cift oldugumuz icin

Ozur dilerim
Seninle ilk bulusmamizda
Opusmedigimiz icin

Ozur dilerim
Seninle son bulusmamizda
Vedalasmadigimiz icin

Ozur dilerim
Sevgilin olamadigim icin
Ozur dilerim
Annen olamadigim icin
Ozur dilerim
Arkadasin bile olamadigim icin

Ozur dilerim
Ne yeterince guzel
Ne de yeterince cirkin
Oldugum icin

Ozur dilerim
Gunduzleri yeterince iyi
Geceleri yeterince kotu
Olamadigim icin

Ozur dilerim
Ilk olmadigin icin
Ozur dilerim
Son olamadigim icin

Ozur dilerim
Senden once sevdigim erkekler icin
Ozur dilerim
Senden sonra sevecegim erkekler icin

Ozur dilerim
Eger senden sonra da gulumsersem
Ozur dilerim
Eger senden sonra da mutlu olursam

Ozur dilerim
Kadin dogdugum icin
Ozur dilerim
Erkek dogdugun icin
Ve en basindan beri
Boyle bir ayrim oldugu icin

Gercekten
Ozur dilerim...

Not: ben yazdim ve tamamiyle hayal gucum.

22 Şubat 2007

Yol gosteren ust benlik

Kucuklugumden beri hep bana bir sekilde bana yol gostericek, beni egitecek birini ariyordum, tam olarak arama denmez ama sanki boyle birinin hayatima girmesini bekliyordum. Ne bileyim bir bakima bana "abilik" yapicak bildiklerini bana gostericek birini ariyordum sanki... Tabi ki ailem vardi ve bana hep yol gosterdiler her konuda ama bu aradigim biri daha cok arkadas olarak guncel hayattaki konularda bana yardimci olmaliydi, iste kizlarla nasil konusulur bunlari gostericek, bana yeni muzikleri tanitacak, bilgisayarda bilmedigim seyleri gostericek, bilim veya sanatla ilgili bana yol gostericek biri olmaliydi. Sanki icimde ki potansiyeli farkedip bana yol gostericek biri olmaliydi. Bu kisinin benim yaslarimda olmasi da sart degildi, bir ogretmenim bile olabilirdi ama ne lise ne universite ne de Amerika'da ki yasantimda boyle birine rastladim... Hayatimda gecen 25 yildan sonra dusundum, belki de aradigim kisi kendimden baskasi degildi!

Modern toplum anlayisinda hayal ettigim birinin karsima cikmasi zaten o kadar kucuk bir olasilikti ki, yani herkes kendi haliyle oldukca mesgul zaten, hayat gereginden fazla hizli akiyor ve her yerden bir bilgi akisi varken kac kisi baskasini egitmek icin zamanini harcar ki? Kimsenin elindekiler kendisini memnun etmezken, herkes daha fazlasini isterken nasil boyle biri yetisebilir ki bu modern toplumda?

Iste bu yuzden aradigim kisinin kendimden baskasi olmadigini anladim, farkinda olmadan bir bakima kendime bir ust benlik olusturdum sanirim ve bu ust benligin bana yol gostermesini sagladim. Tabi ki bu ust benlikte hayalini kurdugum kisinin bilgisi ve deneyimleri yoktu, iste bu yuzden onun hislerini hayal etmeye calistim, onun hayalindeki hislerini kafamda canlandirarak bana yol gostermesini hayal ettim.

Resim cizerken birisi cok bilgili ve deneyimli olabilir, insan gozunun butun ozelliklerini biliyordur, hangi sekil ve rengin nasil sonuc verecegini bilir deneyimlerinden, butun sanat akimlarini biliyordur ve hangi atmosfer icin nasil bir teknik kullanmasi gerektigini deneyimlerinden bilir ve bunun gibi bir cok detayi bilebilir, sonucunda ise insan ruhuna deginen harika resimler cizebilir. Bir baskasinin ise hicbir teknik bilgisi yoktur, ne teknik konusunda ne de insan gozu hakkinda, ama hissedebiliyor, hayal edebiliyor, bir hissi yakalayabiliyordur ve sasirtici ama o kisi de ayni guzellikte bir resim ortaya koyabilir. Farkli yollardan iki kisi de ayni atmosferi yakalayabilir ve insanda ayni duygulari uyandirabilir, birisi tamamiyle bunu planlayarak digeri de sadece hislerini kagida dokerek. Iste ust benligimde olusturdugum "yol gostericinin" teknik bilgisi ve tecrubesi olmadigi icin bana sadece hisleriyle yol gosteriyor bence.

Bilmiyorum belki ben yeteneksiz ve biraz da delirmeye yaklasmis bir bireyimdir boyle bir seyi kafamda yarattigima gore ama itiraf etmeliyim ki bu ust benlik bana buyuk bir ozguven ve huzur veriyor. Icinde hic bir potansiyeli olmayan biri olsam bile bu dusunce beni mutlu ediyor cunku bana yol gosteren birisi var.

14 Şubat 2007

Hayat ve akis frekansi

"Hayat sonsuz frame rate'dir (akis frekansi) ve eksik veya fazladan algilanan bir frame rate bile dunya algimizi tamamiyle degistirebilir."
Behnan & Mert

Not 1: frame rate'in turkce tercumesini bulamadim, hatta turkcemize boyle bir kavram girmemis de olabilir bu yuzden bu kelime yerine belki turkce olarak; "Akis frekansi" terimi kullanilabilir diye dusundum.

Not 2: Ortalama bir insan gozu saniyede sadece 24 kare yakalayabilir, yani genel olarak insan gozunun algilayabilecegi akis frekansi 24'tur diyebiliriz.

Not 3: Gorsel olarak akis frekansi digerlerinden daha yuksek olan insanlarin genelde gorsel refleksleri de daha hizli olmaktadir.

13 Şubat 2007

Kucukken

Hani kucukken gulerdik, sen de ben de icten gulerdik ve bunun baska turlusu de olamazdi zaten cunku bundan baskasini bilmezdik ki. Bir de o gunlerde gordugumuz herseye karsi bir saskinligimiz vardi, buyuklerin dunyasina girmeden once hatirliyor musun? Iste ben bunlari ozluyorum en cok aslinda... Bir de hayatta bu kadar kod yoktu, bu kadar kasilmamiza gerek yoktu buyukler kadar. Buyuklerin dunyasinda kucuklerin en ufak rahatsiz eden ozellikleri katlanarak artarken en sevimli yanlari da gizlenerek saklaniyor
sadece, daha zeki ve yetenekli olmuyorsun aslinda, dusunce yapimiz bile hic degismiyormus yani...
Aslinda buyudukten sonra da kuculebilmek yani hayata ayni o yaslardaki bakis acini kazanabilmek icin tekrar buyuk bir mucadele vermen gerekiyor hayata sarilabilmen icin. Garip bir dongu degil mi? Elde etmen icin hayatin boyunca calistigin butun mutluluklar sana kucuklugunde dogdugun anda veriliyor ama bu bakis acini kaybediyorsun sonra da ayni bakis acisini kazanabilmek icin tekrar buyuk bir duygusal mucadele vermen gerekiyor kendi icinde, dusununce gercekten guzel bir duzen aslinda, huzur veriyor bana bir bakima.

29 Ocak 2007

Hakkimda bilinmeyenler

Wanadoo beni sobelemis, hakkimda bilinmeyen bes seyi yazmam gerekiyormus;

1) Defoluyum: sol ayagimda bas parmagimin yanindaki parmak diger ayaktaki esdegerine oranla oldukca uzundur hatta neredeyse yanindaki bas parmakla ayni boydadir ve diger parmaklardan farkli bir yapisi vardir. Bununla birlikte uzerindeki tirnakta bombeli bir yapiya sahiptir. Ailemde bu parmagima helikopter parmak derler, tirnagin bombesinin helikopterlerin on camlarina benzedigi icin. Ben daha cok ET'nin parmagina benzetiyorum kendisini. Anlatmakla olmaz fotograf goster derseniz, bloglarda ayak gosterimine karsi olsam da aciklayici bir icerige sahip olacagi icin buyrun;

(not fotografta goreceginiz gibi ayak serce parmagim da biraz utangactir, hep yanindaki abisinin arkasina saklar yuzunu)

2) Soguk biriyim: Yeni tanistigim insanlarla cok az konusurum, alistiktan sonra cok icten olurum ama cogu zaman soguk davranisim kendini begenmis cool insan gibi algilanmama sebep olur.

3) Sag-sol ayrimi: Sag sol ayriminda cok kotuyum, hala sag mi sol mu diye dusunurken hangi elle yazdigimi dusunur ondan sonra emin olurum.

4) Isim hafizasi: Cok zayiftir, yeni tanistigim birinin ismi bir kulagimdan girer oburunden cikar, her seferinde hatirlamam gerekir unutma bak Mert derim icimden ama her seferinde buyuk olasilikla bes dakika icinde unuturum isimleri.

5) Ogretmenlik: Cok az kisi biliyordur bunu ama YTU Elek. Muh.'den mezun olduktan sonra ise girdim ama ayni zamanda bos durmamak icin YTU'de fizik ogretmenligi yuksek lisansina basladim ayni donem (aksam uzerleri oraya gidiyordum haftada 3 gun) ve bir donem okudum sonra yarim birakip Amerika'da Muhendislik Yonetimi egitimine basladim (daha bolume baslamadan Amerika'ya gidecegim belliydi aslinda). Cogu kisi ogretmenlik egitimini kucumsese bile o bir donem boyunca egitim teknikleri, materyal gelistirme ve benzeri konularda cok guzel seyler ogrendim ve bana cok faydasi oldugunu dusunuyorum, guzel bir programdi ve gercekten iyi egitmenlerimiz vardi.

Kimi sobeleyecegimi onumuzdeki gunlerde aciklaycagim.

2 Ocak 2007

Eski insanlar

Eski kitaplari okudukca, filmleri seyrettikce sanki o zamanin insanlari birbirlerini sevdikleri icin evleniyorlarmis ve ihtiyac duyduklarinda sevisiyorlarmis. Simdilerde ise insanlar sevismeyi sevdikleri icin sevisiyorlar ve ihtiyac duyduklarinda evleniyorlar gibi geliyor bana. Nasil bu kadar degistik?

Not: fotograf Sunrise: A song of two humans adli filmden.

1 Ocak 2007

Rontgenci Huseyin

Hic hayvanlari cok seven bir arkadasiniz oldu mu? Bahsettigim kedi, kopek ya da tavsan falan degil ama neredeyse her turlu hayvan... Bir gun arkadasimin evinde dusa girmistim, dustan cikinca hemen arkamdan arkadasim dusa girdi ve birden heyecanla dustan cikti.

-Mert, Huseyin nerede?
-Huseyin?
-Evet dustaydi, hemen kosedeydi
-Vallahi ben dusta yalnizdim, zaten en basindan dusta Huseyin diye biri olsaydi hic girmezdim, dus alirken yanimda baska erkek olmasindan pek hoslanmam
-Hayir be, Huseyin kosedeki orumcek
-Haa.. onun adi da mi vardi?
-Yoksa oldurdun mu?

Size tam olarak ne oldugunu anlatayim. Simdi ben dustaydim, hersey guzel suyun sicakligi ideal ve stabil. Tam sacimi sampuanliyorum "dabadababibi" seklinde birden bir huzursuzluk geldi uzerime. Hani sanki birisinin sizi izledigini hissedersiniz ya, ayni o his. Kafami kaldirdigimda tam kosede Huseyin bacaklarini germis harem agasi edasiyla soyle tepeden asagi "woouuw" bakisiyla beni suzuyordu. Ben de pek hoslanmiyorum dusta izlenmeyi o yuzden dus basligini kendisine dogru dogrulttum ve asagi kadar surukledim sonra da su suzgecinden giderken de hoscakal bakisiyla ugurladim onu. Ben ev sahibine de bir iyilik yaptigimi dusunuyordum, megersem oyle degilmis...

-Huseyin iki yildir orada masumca duruyordu, hic kimseye bir kotulugu ve zarari dokundugu da yoktu ve sen onu oldurdun mu Mert? O hayvanin sana ne zarari dokundu Mert?
-Bir dakika, bir dakika orada duralim, Huseyin'in olumu icin gerekli olan kosullari ben yaratmis olabilirim ama onu ben oldurmedim, o dogal yollardan bogularak oldu tamam mi!

Sonra dusundum, empati kurmaya calistim, bir insani dustaki bir orumcege baglayan durtu ne olabilirdi diye ve sonunda cevabini buldum... Kadinlar izlenmeyi seviyor.

Hic fotograf makinesi veya kamera cikardiginizda kadinlardaki tepkiyi gozlemlediniz mi? Once ayy simdi ne geregi vardi hay allah der baslarini iki yana sallarlar sonra birden bire yanaklar iceri cekilir, karin iceri cekilir boyle garip bir hal alirlar. Siz ani olumsuzlestirmek isterken artik o andan ve dogalligindan geriye bir eser kalmamistir cunku artik karsinizda kamera gormus bir kadin vardir.

Dusta 2 yildan beri olan seyi ben size anlatayim, kizimiz dusa girer, kosede edepsizce duran Huseyin'e goz ucuyla bakar ama once gormemis gibi davranir. Sonra tam sacini sampuanlarken;

-Aaa Huseyin oyle bakma ama hihihi

Sonra birden dusta kamera varmis gibi o garip poz verme halleri baslar gene. Iste butun olan biten buydu bence. Bence Huseyin de biraz rontgenci karakterliydi, dusta o kosede nasil yemek bulabilir ki bir hayvan, ne yemek artigi ne de sinek var, sonra 2 yildir hangi hayvan ac bilac sabit bir noktada bekleyebilir ki? Ac bilac oldugu kil gibi kalmis bacaklarindan belliydi zaten. Sonuc olarak Huseyin rontgenlemekten hoslaniyordu ve bu ugurda ac kalmaya bile raziydi.

Iste bu yuzden kimse benden dustaki bir hayvana sempati duymami beklemesin...

Not: Bu hikayedeki insanlar ve olaylar tamamen kurgudur, dusta bir orumcek gormemle beynimde yaratilmistir, ne var ki Huseyin gercektir ve sagligi da yerindedir.

21 Aralık 2006

Yeni odam ve kis tatili

Bir sure yazamadim cunku cumartesi gunku mezuniyetten sonra tekrar San Jose'ye dondum is imkanlari daha fazla diye, yeni odama tasindim. Sevimli bir oda oldu, bunlar odamdan fotograflar;

Ev tipik bir amerikan evi, ev sahibi evdeki 7 odayi da kiralamis, diger odada da kendi oturuyor. Mutfak ve banyolar ortak paylasiliyor. Temiz bir ev, haftada bir ortak alanlari temizleniyor. Evdeki kimse ya odasindan cikmiyor ya da ben rastlamadim, hayalet ev gibi. Is bulup para kazanana dek beni idare eder burasi, aslinda is bulduktan sonra da idare eder tekrar tasinma islerine girmek istemiyorum, zaten is bulursam da en fazla 1 yil kalicam Amerika'da.

Kis tatilinde bu donem Istanbul'a donemiyecek olmam biraz canimi sikiyor ama yapacak birsey yok, sanirim sirketler yilbasindan sonra daha cok ise alim gerceklestiriyorlar bende o zamana dek cv hazirliklari yaparim artik yeni odamda tek basima...

Mezuniyet

Cumartesi gunku mezuniyetin videosu, sagolsunlar Kevin ve kiz arkadasi Jennifer beni yalniz birakmadilar...

Mezuniyet
Video sent by mertulas

16 Aralık 2006

Yukseldim

Sali gunu itibariyle ilkokul birden baslayan 18 yillik akademik hayatim sona ermistir. Artik "yuksek" bir muhendis oldum, doktora yapacagimi sanmiyorum ama ileride sektorde calistiktan sonra bir alanda uzmanlasmak istersem ve hala gucum varsa neden olmasin :) Bir sure yazamadim cunku yogun bir calisma temposundan cikinca boslukta hisseder ya insanlar oyle oldu iste bana da. Dinlendim, muzik dinledim, kafami dagittim biraz.

Yarin mezuniyet torenim var, Kevin ve kiz arkadasi da bana eslik edicekler, videoyu koyarim artik yarin. Yarin aksamda kutlamak icin San Francisco'da Troya adinda bir turk restoranina gidicez, turk yemek ozlemimi gideririm artik. Bir de tekrar San Jose'ye tasinicam sanirim cunku is aramaya baslayacagim burada, silikon vadisi sirketlerinin cogu San Jose civarinda oldugu icin yakin olmak iyi olucak sanirim. San Francisco'ya yerlesmeyi dusunuyordum ama baktigim evlerin cogunun mahallesini sevmedim, guzel olanlar da gereksiz pahaliydi. Ilk defa bu kis tatilinde Istanbul'a donmuyorum, uzun sure uzak kalmayi sevmiyorum ama napalim sartlar boyle gerektiriyordu.

Neyse darisi hala okumakta olanlara, kolay gelsin :)

11 Aralık 2006

Kaderimdeki hintli babalar

Gonul isterdi ki su egitim hayatimin son doneminde sadece secmeli tek bir dersim kalmisken rahat bir ogrencilik surseydim. Ne var ki kader baska bir yol cizmis sanirim bana. Bu donem alabilecegim tek secmeli ders acilmisti, bu da yuksek lisans duzeyinde muhasebe dersi, haliyle pek secme sansim olmadi.

Ben muhendislik egitimi almis biri alarak minimum duzeyde muhasebe bilgimle bu ileri duzey muhasebe dersinde surunmekteyim. Sinifta benim disimdaki neredeyse herkes isletme veya ekonomi egitimi gormus, bir de gelismis muhasebe ogreneyim demisler. Bu ortamda Mert gelsin sifirdan butun bunlari yutsun olur mu? Sonra ogretmenimiz psikopat ciksin yuksek lisans dersi icin devam zorunlulugu, 2 haftada bir quiz, 3 tane (yaziyla uc) vize, bir proje bir de final yapsin. Sonuc?

Sonucta ben bu gece opera ve klasik muzik dinleyerek projemle bogusarak sabahladim ve hala bitmedi. (ama o kadar uzagim ki projedeki kavramlardan, her bes dakikada bir internetten ingilizce sozluge "contingent (liabilities)" falan neymis diye bakiyorum, kelime anlamini cozsem gerisi gelicek ya)

Bu kadarla da kalmiyor, sinifimdaki ogrencilerden bir ornek sunayim size; 35 yaslarinda hintli bir baba, kendisi Youtube sirketinde muhasebeci olarak calisiyor, $1.6 bilyon dolarlik satista imzasi olan babalardan biri yani. Haliyle gozu kapali yapiyor, cunku yillardir isi bu! Sonucta ne oluyor biliyor musuz? Mert bu babalarla ayni can egrisine maruz kaliyor. Saka saka, sabah uyanicam gecicek hepsi biliyorum... Saka di mi?

5 Aralık 2006

RJD2

Dun oda arkadasim Kevin ve Jennifer ile San Francisco, The Independent'da RJD2 konserine gittik. Ben konsere dek pek bilmiyordum kendisini ama cok guzel bir konserdi. Bundan sonra da yakindan takip ederim saniyorum. Konserde ki gorseller de cok guzeldi ve hepsi bir sekilde muzikle uyumluydu. Buyrun konserin basinda cektigim videoya;

rjd2
Video sent by mertulas

Bir de sarkilardan birinde sanki "Istanbul" diyordu ve konserde arkaplanda o sirada turk televizyonundan sahneler gosteriyordu. Youtube'da arattim ve buldum sarkiyi, sizce de Istanbul demiyor mu?


Son olarak eger sevdiyseniz bir baska guzel sarkisi da burada;


Not: Bu carsamba gunu de Damien Rice konserine gidiyorum, bilette kamera yasak diyor ama ben gene de sansimi deneyecegim sanirim.

Not 2: sarkida gercekten Istanbul diyormus ve sarkinin sozleri aslinda almancaymis...

1976

Istanbul
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...
Ich sah nur Deine braunen...
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...

[2x]
Da sah ich Deine braunen Augen

Istanbul
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...
Ich sah nur Deine braunen...
...denn schön nach...
Istanbul
...doch weit und...

Da sah ich Deine braunen Augen
Ich sah nur Deine braunen Augen

29 Kasım 2006

Kara cuma ve kuslar

Pazar gecesi dondum tatilden, acikcasi sehri gezmek yerine daha cok oda arkadasim Khris'in aile fertlerini gezdim demek daha dogru olur. Cogu amerikan ailesi gibi Khris'in ailesi de biraz daginik, ailesi bosanmis, kimi aile fertleri kimileriyle gorusmuyor boyle olunca da herbirinin evine ayri ayri gitmemiz gerekti. Bunun bana faydasi herbirinin evinde ayri ayri sukran gunu yemegi yemis oldum, bunlar bana kilo olarak donucek sanirim. Neyse sehri daha onceden de gezmistim zaten.

Buradaki alisveris cilginligini gozlerimle gordum "Black Friday" denen cuma gununde. Bu gune Kara Cuma gunu demelerinin sebebi de suymus; satis yapan magazalarin cogunlugu yaz aylarinda zarar yapiyormus fazla alisveris yapilmadigi icin ve muhasebede zararlar hep kirmizi ile gosterilmis hesaplarda, yilbasi yaklasirken boyle bir kampanya yapma fikri ortaya cikmis, herkes sukran gunu tatilindeyken kampanya yapalim demisler ve bakmislar ki buyuk bir kar elde etmisler cok satis yapildigi icin o gun. Kar elde edilince muhasebe defterine siyah ile yaziliyormus karlar. Sukran gunu de her Kasim ayinin ilk persembe gunune denk geldigi icin bu gunden bir sonraki satislarin oldugu gune de kara cuma denmeye baslanmis. (bu bilgiyi de gereksiz bilgiler haznenize kaydersiniz artik) Oda arkadasim bir ara beni de surukleyip gel bir magazanin onunde sabahlayim dedi de allahtan sonradan vazgecti.

Neyse bugun derse giderken otobus bekliyordum ve yedigim sosisli sandvicten parcalar koparip kuslari beslemeye basladim. Videoda sonlara dogru siyah kucuk bir kus vardi, onu beslemeye calisiyordum (hem ufak hem de farkli diye) ama hep buyuk olanlar ondan once kapiyorlardi onlari onceden beslemis olmama ragmen. Sonra dunyadaki gelir adaletsizligini dusundum, acaba bu davranisi kuslar mi bizden ogrenmisti biz mi kuslardan? Belki de ikimizin de ortak yani olan hayvansal bir icgududur hep daha fazlasini istemek...


SSL12113
Video sent by mertulas

22 Kasım 2006

Sukran gunu tatili

Sukran gunu tatili bu persembe basliyor, ben de yarin oda arkadasim Khris ile onlarin San Diego'daki evlerine gidicem, araba kiraladik bir haftaligina. Uzun bir yolculuk olucak yaklasik 7 saat gibi ama arabada uyurum artik. Cuma gunu de diger oda arkadasim Kevin'in Laguna Beach'deki evine ugrayacagim sanirim. Aslinda ilk Kevin cagirmisti beni evine ama o ucakla gittigi ve ucak biletleri pahali oldugu icin Khris'le gidiyorum. Neyse sonucta ikisine de ugrayacagim, kirginlik olmasin diye :)

Muhtemelen pazar aksami donerim, bu surede internete pek girebilecegimi sanmiyorum.

Bulut Cocuk


Bulut Cocuk'un yeni bolumu Kara Boyun'u bugun yayinladim.

6 Kasım 2006

Amerikan futbolu

Gecen cumartesi oda arkadaslarimla ilk defa amerikan futbolu macini seyretmeye gittim, California (Berkeley) ile UCLA arasinda oynanan buyuk maclardan biriydi. Arkadaslarim kurallari anlattilar biraz, aslinda zevkli ama bana gore biraz yavas bir oyun yani bekleme suresi cok, futbol gibi akici degil. Sonucta 38-24 bizim takim (California) kazandi. Neyse disariya cikip bu atmosferi gormek de hosuma gitti aslinda. Belki firsat bulabilirsem bir beyzbol macina da gitmek istiyorum. Bu arada asagidaki cektigim videoda daha cok devre arasinda yapilan gosteriler, bando takimi ve ponpon kizlar mevcut. Eger macin onemli ozet goruntulerini izlemek isterseniz onlarda burada.

Bu arada gecen hafta sali gunu gittigim Placebo konseri guzeldi ama konserin yapildigi yer buyuk bir kapali tiyatro salonuydu ve o salonda amplifikatorlerle konser verilince ses kalitesi pek hos cikmadi. Bir suru de video cekmistim, buraya koyucaktim ama videolari sonradan izledigimde ses cok gurultulu oldugu icin kameram sacmalamis, goruntuler var ama sesler yerine sadece bir bogultu var onun icin koymadim. Ama siki durun 6 Aralik'ta hangi konsere gidiyorum? Damien Rice :)