2 Ocak 2007

Eski insanlar

Eski kitaplari okudukca, filmleri seyrettikce sanki o zamanin insanlari birbirlerini sevdikleri icin evleniyorlarmis ve ihtiyac duyduklarinda sevisiyorlarmis. Simdilerde ise insanlar sevismeyi sevdikleri icin sevisiyorlar ve ihtiyac duyduklarinda evleniyorlar gibi geliyor bana. Nasil bu kadar degistik?

Not: fotograf Sunrise: A song of two humans adli filmden.

Atom karinca ve geri donusum felsefesi

Tahminim cogumuzun evini karincalar basmistir bir kere de olsa. Hic bir gun tuvalete girdiginizde bir karincanin tuvaltteki cop kovasindan "biseyler" tasidigini gordunuz mu? Hani tuvalet kagitlarinizi attiginiz cop kovasindan. Gorunce "igggvvhhyy" olursunuz boyle, hemen klozetin etrafina bakinirsiniz acaba buraya kadar tirmanan olmus mudur diye. Bir de bu karincalara bosuna atom karinca demiyorlar cunku karincalar kendi agirliklarinin 10 katini tasiyabiliyorlar ve inanin bana bu oldukca buyuk bir "seye" tekabul ediyor. O an "hemen bir karinca ilaci almaliyim" diye dusunursunuz ama gun icinde kafanizdan ucup gider.

Taa ki sabaha kadar... Sabah uyanirsiniz, mutfaga gidersiniz, en buyuk kaseye en sevdiginiz misir gevreginden doldurup uzerine sutu bosaltirsiniz, masaya oturup ilk kasiginizi alirsiniz sonra birden kaseye bakarsiniz ve birsey farkedersiniz... Dun banyoda gordugunuz ayni atom karinca bu sefer sutun uzerinde yuzen misir gevreginin ustunde sirt ustu yatmis guneslenmektedir ve size;

-Gunaaaaydiiiiin, beni hatirladin mi?

bakisi atar.

Ayni karinca oldugunu bilirsiniz cunku o kahverengi antenleri nerede gorseniz hatirlarsiniz. Akliniza hemen acaba ilk kasigimin icinde arkadaslarindan biri olabilir miydi diye dusunursunuz, sonra da eger vardi ise acaba dun ne yemistir diye dusunmeye baslarsiniz. Bir bakima yeniden donusum felsefesine benzer ve isler burada biraz karmasiklasir benim icin.

Simdi benim bu yeniden donusum felsefesiyle, topraktan gelip topraga donmemizle, oldugumuzde vucudumuzun topraga karisip gubre olmasi ve o topraktan sebzeler yetisip baska bir canlinin sonra o sebzelerle beslenmesi ve sonra da belki baska bir insanin o canli ile beslenmesi ile ilgili hicbir sorunum yok. Bu surdurulebilirlige, donusume ve karmaya saygi duyuyorum. Ne var ki benim sorunum bu donusumun bu kadar kisa surede olmasiyla ilgili, bunu bilmek, gozlemlemis olmak beni biraz rahatsiz ediyor sadece. Mesela geri donusturulmus urunleri tamamiyle destekliyorum gezegenimizin kaynaklarini en optimal sekilde kullanabilmemiz acisindan ne var ki markette "yeniden donusturulmus tuvalet kagidi" gorunce biraz kuskuyla yaklasabiliyorum, almadan once koklama geregi duyabilirim mesela... Iste tek rahatsizligim burada.

1 Ocak 2007

Rontgenci Huseyin

Hic hayvanlari cok seven bir arkadasiniz oldu mu? Bahsettigim kedi, kopek ya da tavsan falan degil ama neredeyse her turlu hayvan... Bir gun arkadasimin evinde dusa girmistim, dustan cikinca hemen arkamdan arkadasim dusa girdi ve birden heyecanla dustan cikti.

-Mert, Huseyin nerede?
-Huseyin?
-Evet dustaydi, hemen kosedeydi
-Vallahi ben dusta yalnizdim, zaten en basindan dusta Huseyin diye biri olsaydi hic girmezdim, dus alirken yanimda baska erkek olmasindan pek hoslanmam
-Hayir be, Huseyin kosedeki orumcek
-Haa.. onun adi da mi vardi?
-Yoksa oldurdun mu?

Size tam olarak ne oldugunu anlatayim. Simdi ben dustaydim, hersey guzel suyun sicakligi ideal ve stabil. Tam sacimi sampuanliyorum "dabadababibi" seklinde birden bir huzursuzluk geldi uzerime. Hani sanki birisinin sizi izledigini hissedersiniz ya, ayni o his. Kafami kaldirdigimda tam kosede Huseyin bacaklarini germis harem agasi edasiyla soyle tepeden asagi "woouuw" bakisiyla beni suzuyordu. Ben de pek hoslanmiyorum dusta izlenmeyi o yuzden dus basligini kendisine dogru dogrulttum ve asagi kadar surukledim sonra da su suzgecinden giderken de hoscakal bakisiyla ugurladim onu. Ben ev sahibine de bir iyilik yaptigimi dusunuyordum, megersem oyle degilmis...

-Huseyin iki yildir orada masumca duruyordu, hic kimseye bir kotulugu ve zarari dokundugu da yoktu ve sen onu oldurdun mu Mert? O hayvanin sana ne zarari dokundu Mert?
-Bir dakika, bir dakika orada duralim, Huseyin'in olumu icin gerekli olan kosullari ben yaratmis olabilirim ama onu ben oldurmedim, o dogal yollardan bogularak oldu tamam mi!

Sonra dusundum, empati kurmaya calistim, bir insani dustaki bir orumcege baglayan durtu ne olabilirdi diye ve sonunda cevabini buldum... Kadinlar izlenmeyi seviyor.

Hic fotograf makinesi veya kamera cikardiginizda kadinlardaki tepkiyi gozlemlediniz mi? Once ayy simdi ne geregi vardi hay allah der baslarini iki yana sallarlar sonra birden bire yanaklar iceri cekilir, karin iceri cekilir boyle garip bir hal alirlar. Siz ani olumsuzlestirmek isterken artik o andan ve dogalligindan geriye bir eser kalmamistir cunku artik karsinizda kamera gormus bir kadin vardir.

Dusta 2 yildan beri olan seyi ben size anlatayim, kizimiz dusa girer, kosede edepsizce duran Huseyin'e goz ucuyla bakar ama once gormemis gibi davranir. Sonra tam sacini sampuanlarken;

-Aaa Huseyin oyle bakma ama hihihi

Sonra birden dusta kamera varmis gibi o garip poz verme halleri baslar gene. Iste butun olan biten buydu bence. Bence Huseyin de biraz rontgenci karakterliydi, dusta o kosede nasil yemek bulabilir ki bir hayvan, ne yemek artigi ne de sinek var, sonra 2 yildir hangi hayvan ac bilac sabit bir noktada bekleyebilir ki? Ac bilac oldugu kil gibi kalmis bacaklarindan belliydi zaten. Sonuc olarak Huseyin rontgenlemekten hoslaniyordu ve bu ugurda ac kalmaya bile raziydi.

Iste bu yuzden kimse benden dustaki bir hayvana sempati duymami beklemesin...

Not: Bu hikayedeki insanlar ve olaylar tamamen kurgudur, dusta bir orumcek gormemle beynimde yaratilmistir, ne var ki Huseyin gercektir ve sagligi da yerindedir.

31 Aralık 2006

Kitalararasi yilbasi sorunsali

Cocukken yilbasini hep evde ailece birlikte kutlardik sonra ben buyudum arkadaslarimin evinde kutlamaya basladim, annemlerde arkadas gruplariyla disarida kutlamaya basladi. Simdi ise oldukca buyumus olmaliyiz cunku bu yilbasina annem ve babam Cin'de, ablamlar Hollanda'da, ben ise Amerika'da giriyorum. Artik yilbasina ayni evde degil, ayni sehirde degil, ayni ulkede degil ve hatta ayni kitada bile birlikte girmiyoruz. Simdi yarin ilk annemler girecek sonra ablamlar en son da ben ama sorun surada ki kutlamak icin kimi saat kacta aramam gerekecek?

Not: Bir de her sene yilbasinda canim ulkemin TV haberlerinde "Avusturalya yilbasina gene erken girdi" esprisi artik yapilmasin lutfen.

29 Aralık 2006

Aktivizm, Sirketler, Pazarlama ve Nike

Aktivizm'i kelime anlami olarak sosyal veya politik bir degisimi gerceklestirmek icin bilincli olarak yapilan eylem olarak aciklayabiliriz. Bilgi cagindaki hizli teknolojik gelismeler ve bireysellesme mantiginin yayginlasmasi ile olusan bir bakima asosyal ve apolitik nesile tepki olarak mevcut dunya duzenini degistirmeye yonelik, politik olarak fazla olmasa bile ozellikle ekolojik anlamda aktivist yaklasimlarin sayisi artmakta gunumuzde. Aktivizm genellikle genc nufus tarafindan fikirlerini duyurmak ve dikkat cekmek amaciyla kullanilir.

Eger gecmise bakarsak belki de bu aktivist yaklasimin bir akim gibi donemsel olarak belli donemlerde yukseldigini gozlemleyebiliriz, yuksek oranda aktivist 60'li ve 70'li yillardan sonra gelen 80 ve 90'li yillarda hayata karsi oldukca pasif ve bireysel bir bakis acisi oldugunu gozlemlemistim ben. 2000'li yillarda ise artan cevresel kaygilar, politik yolsuzluklar ve benzeri etkilerin sebebiyle tekrar yukselise gecen bir akim olarak goruyorum. Belki de zaman uzerinde bir sinus dalgasi seklinde etkinlik gosteriyor olabilir aktivist eylemler. Bunu da etkime-tepkime mantigi ile aciklamak mumkun.

Peki gecmisteki aktivist eylemler ile bugunku eylemler arasinda nasil bir fark var? Gecmisteki eylemler daha politik mesajli, sivri ve bir bakima "catismali" ve atesli gecerken bugunku eylemlerin buyuk cogunlugu daha cok dikkat cekme ve boykot etme ozelligi tasimakta. Ozellesmis ve objektifligini kaybetmis buyuk medya kuruluslarinin haber yapma niteligi gormedikleri olaylari halka iletebilmek icin dikkat cekme ozellikli ciplak boykotlar ornek gosterilebilir. Greenpeace'in yaptigi bir cok eylem de modern aktivist eylemler arasinda sayilabilir.

Peki zaman icinde degisen baska ne var? Bu zaman icinde sirketler profesyonellesti, pazarlama yontemleri gelisti, internet ortaya cikti, haberlesme degisti ve yavas yavas kafalardaki anlayis da degisiyor. Artik bilgi cagina girdik, insanlar para ile bilgi satin aliyor, bir urun yaratirken kullanilabilirlik deneyleri yapiyorlar kullanicidan geri besleme alabilmek icin ve bilgiye epey yatirim yapiyorlar.(ben daha iki hafta once Mountain View'da Google'in merkezine gittim kullanilabilirlik testi icin ve saatine $75 veriyorlardi) Internetteki son gelismelere bakarsaniz hepsi kullanici katilimi odakli ve bilgiyi farkli sekillerde islemeye dayaniyor. Kisacasi her turlu bilgi, her turlu katilim ve her turlu geri besleme bugun sirketler ve pazarlamacilar icin cok degerli. Unutmayin ki Myspace buyuk miktara satildiginda bunun sebebi "ustun ve essiz" internet siteleri degil, yuksek orandaki uyeleri yani katilimcilari sebebiyleydi ve bu da pazarlamacilar icin buyuk bir pazar demekti.

Sirket yonetimleri ve pazarlamacilar ne kadar oranda bu yeni gelisime ayak uydurabiliyor sizce? Sirket yonetimi icin en onemli gostergelerden biri calisanlarin motivasyonu ve katilimi degil mi? Peki motivasyonu dusuren etkenler hakkinda geri bildirim almaktan neden hala korkuyor sirket yonetimleri? Neden calisanlarin fikirlerini dinlemek sanki "is disiplinine" aykirilik veya "lackalik" olarak goruluyor cogu yonetici tarafindan? Tam tersine bir model dusunun, oyle bir sirket ki kendi icinde "is akisini aksatmayacak" sekilde sirket ici aktivizmi destekliyor! Yani diyor ki eger sizi sirket icinde rahatsiz eden ve yanlis gittigini dusundugunuz bir sey varsa bunu is akisinizi aksatmayacak bir sekilde aktivist ve ilgi cekici bir yaklasimla protesto etme hakkina sahipsiniz. Bu hakka sahip olan calisan resmi dilekcelerle bogusmak yerine uzerinde "Kahve makinesinin bir an once tamir edilmesini istiyoruz!" yazili bir levha asili olarak isyerine gelebiliyor. Bu elbette ki isyerine biraz renk ve ozgurluk katacaktir. Bundan sonraki adim yonetimsel kararlarda tum calisanlarin soz hakki olmasi ve bir etkilerinin bulunmasi olabilir mesela.

Pazarlamacilar acisindan dusunursek, bugune dek bir cok kullanici/katilimci odakli internet sitesi fikri gordum yeni nesil internette ama acikcasi hic beni etkileyen dogru duzgun reklam ve pazarlama fikri goremedim internette. Simdiye dek internetten reklamlarda yasanan en buyuk degisme icerige gore reklam sunmalari ve belki de videolu reklamlar. Peki pazarlamacilar bu yeni akimdan nasil faydalanabilir? Kullanici deneyimi yuksek, katilimci pazarlama fikirleri ile. Bu verecegim ornekte internet bir arac olarak kullanilacak iletisim icin ve ornek biraz uc gelebilir ama bence hem kullanici ile barisik bir ornek hem de yeni katilimci ve aktivist mantigi cok guzel yansitiyor;

Nike firmasini dusunun, bu firma insan haklari orgutleri tarafindan Guney Asya'da ucuz atolyelerde cok ucuz fiyata isciler calistirmaktan (sweatshop) oturu oldukca elestiriliyor ve Nike urunlerini boykot etmeye cagiriyor. Peki Nike firmasi neden boyle davraniyor calisanlarina? Cunku kar marjlarini yuksek tutmak istiyor bunun icin de ucuz isciden yararlaniyor. O bolgedeki fakir halk da baska is bulamadiklari icin buna razi olmak zorunda kaliyorlar. Peki Nike'in soyle bir kampanya yaptigini dusunun;

"Biz firma olarak calistirdigimiz butun iscilere adil ucretler sunmak istiyoruz, ne var ki mevcut rekabet pazarinda kalmamiz icin bir urunu su kadara mal etmemiz gereklidir. Asagida bir Nike ayakkabisi icin gider tablomuz mevcuttur, bunun disinda Guney Asya'daki fabrikalarimiz hakkinda genel bilgilendirme ve yore ekonomisi hakkindaki diger bilgilere de sitemizden ulasabilirsiniz. Firmamiz bizim rekabet imkanlarimizi da koruyacak sekilde soruna bir cozum veya oneri getirmenizi bekliyor. Olumlu gorulen onerileriniz uygulanacak ve fikir sahibine su kadar odul verilecektir. Ayrica bolge ve fabrikalarimiz hakkindaki bilgi sayfamiz Wiki formatinda olup sizin eklemeleriniz ile de genisletilebilir. Katiliminiz ve duyarliliginiz icin tesekkur ederiz."

Bu hareketle Nike firmasi;
1) Bilincli tuketicileri geri kazaniyorlar
2) Kendileri hakkindaki bir boykot kampanyasini sona erdirmis oluyor
3) Tuketicileri cozumun bir parcasi haline getiriyorlar, yani tuketicilere bir seyleri degistirebileceklerini hissettirebiliyorlar
4) Aktivizme ve duyarli olmaya cagiriyorlar insanlari, bir katilim ortami yaratiyorlar
5) Bu daha once duyulmamis kampanya ile Nike markasinin TV reklamlarindan cok daha etkili reklami yapilmis oluyor
6) Pazarlamanin bir parcasi olan halkla iliskiler kisminda skor hanesine buyuk bir puan ekliyor
7) Ve tum bunlari sirket icinden cok az bir butce ve insan gucu kullanarak basariyorlar cunku asil isi zaten tuketiciler yapmis oluyor.

Iste bir sirket yonetimi ve pazarlamacilar ortaklasa kendilerine dusman gordukleri aktivizmi bu sekilde kendi yararlarina cevirebilirler bence. Son olarak hicbir yonetici ve pazarlamaci degisimden korkmamali aksine onu evlat edinmelidir :)

25 Aralık 2006

James Brown

James Brown dun 73 yasinda hayata veda etmis. Cok farkli bir kisiligi vardi ve doneminde muzige yeni bir bakis acisi getirdigi kesin. Onun hakkinda Eddie Murphy'nin yaptigi parodiyi koyuyorum, ingilizcesi biraz agir aksanli ama ben cok gulmustum Eddie'nin bu sovunu izlerken.

Not: Eddie Murphy'nin dili 18 yasindan kucukler icin uygun olmayabilir.