26 Mart 2007

Evli ama müsaitmiş

Burada son haftasonum olduğu için geçen cumartesi gecesi son kez bir bara gidelim dedik arkadaşlarla, barda otururken yanıma bir kadın yaklaştı ve benimle tanıştı, konuşmaya başladık. Sanırım oldukça alkollüydü, muhabbet ilerledikçe bana evli olduğundan bahsetti ben sormadan, sanırım 35li yaşlarındaydı... Daha sonra bana içki ısmarlamak istedi, sonra telefon numaramı almak istedi ki ben zaten bu hafta içinde ülkeden ayrılacağımı söylemiştim... Tabii ki muhabbeti kısa kesip ayrıldım arkadaşlarla bardan.

Bu ilk kez de başıma gelmiyor, daha önceden de benzer muhabbetler yaşamıştım. Aslına bakarsanız Bay Area adı verilen silikon vadisini de içine alan bölgede barlara genelde orta yaşlı bayanlar geliyor. Bugün Türk Blog Yazarları'nda Blog gazetesini okurken şu haberi gördüm. "Evliyim ama müsaitim"... İnanın gerçek bu, özellikle benim Amerika'da yaşadığım bölgede çok yaygın sanırım. Şimdi Türkiye'de de bu tarz insanlar için bir site kurulmuş.

Ben genelde liberal bir bakış açısına sahibimdir dünya görüşünde, kimi insanlar açık ilişkilere, birden fazla eşliliğe inanırlar, ben buna inanmıyorum ama isteyen istediği şeye inanır ve istediği şeyi yaşar sonuçta herkesin kendi hayatı buna itirazım yok ama işte o zaman kafama şu soru takılıyor, "madem açık ilişkilere inanıyorsun, çok eşliliğe inanıyorsun, neden evlendin ki?"

-Eşim beni aldatıyordu, intikam aldım?
Aldatılıyorsan boşanırsın, bence insanın özel hayatı intikam oyunları oynanan bir alan olmamalı, özel hayatımızın kişiliğimize büyük bir etkisi vardır, oynanan bu intikam oyunları sizce kişiliğinizi, ruh halinizi de etkilemez mi?

-Evliliğimde baştaki heyecanı kaybettim
Amaç heyecan fırtınası olmamalıdır zaten bence evliliklerde, roller coaster'a binmiyorsunuz.

-Aldatmanın heyecanını seviyorum
Hmm aldatılmanın heyecanını?

-Toplum tarafından evlilik kavramı dayatılıyordu, ben de sırf o yüzden evlendim ama hayatımı da dilediğim gibi yaşamak istiyorum.
Eğer evliliğiniz de aldatıcak cesareti gösterebiliyorsanız eminim en baştan toplum baskısına karşı koyabilecek cesaretiniz de vardır, başka bir sebep olmasın?

-Eşim boşanmaya yanaşmıyordu, aldatmaktan başka çarem yoktu
Kimse kimseyi bağlayamaz, boşanma işlemi taraflardan yalnızca birinin isteği ile kanunlar yönünde gerçekleşir. İlk önce yasal yollardan bütün haklarınızı aradığınıza emin misiniz?

-Tek başıma yaşlanmak istemiyordum.
O halde yaşam tarzınızı gözden geçirin, çok eşli olup yaşlandıkça birbirleriyle hala dayanışma içinde olan bir çift görmedim ben hayatımda, çevrenizdeki örneklere bakıp sanırım benzer kanıya siz de varabilirsiniz. Demek ki çok eşliliğin sürekliliği konusunda bir takım sorunlar var. Eğer eşiniz aldattığınızı öğrenirse ve evliliğe devam ederse muhtemelen birbirine destek olan çiftler gibi değil de birbirinden nefret eden çiftler olarak yaşlanacaksınız.

-Eşim beni fiziksel olarak tatmin etmiyordu
Belki de evliliğin fiziksel ihtiyaçlardan daha derin bir amacı vardır. Belki de artık kafanızda evlenilecek adam/kadın ile birlikte olunacak adam/kadın ayrımından kurtulmanızın vakti gelmiştir.

-Evlendiğim adam/kadından daha iyisini hakediyorum
O zaman boşanın ve öyle yeni birini arayın, aldatarak bulacağınız "daha iyi eşin" etik değerlerini de sorgulamayı unutmayın, sonuçta şu anda sizinle ama ileride aynı aldatma mantığı ileride ki müstakbel eşi için de neden geçerli olmasın?

-Bu dünya düzeni böyleydi, ben sadece ayak uyduruyorum
Çevrenizde bulunan, örnek aldığınız kişilerin tüm dünya düzenini temsil ettiğine emin misiniz? Bunun dışında çevrenizde yaygın olan davranışlar mı daha önemlidir, sizin kendi içinizde ki huzurunuz mu? Çevremizden gördüklerimizi taklit etmek sadece kolay olan yol olmasın?

-Hem evliliğin hem de çok eşliliğin avantajlarını yaşamak istiyorum
En dürüst cevap. Ben de hem bütün gün uyumak hem de bir şeyler üretip saygı kazanmak istiyorum, olur mu acaba?

Burada eleştirirken hiç etik ve din konularına girmemeye çalıştım, sonuçta herkesin etik değerleri ve inançları farklı ama olaya pragmatik, bilimsel bir bakış açısıyla bakınca bile çok anlamsız geliyor bana.

21 Mart 2007

Sonunda

Eh madem Alti Ustu Tasarim'dan Mehmet Bey kendi mujdesini acikladi, ben de 29 Mart'da Istanbul'dayim. Temelli olarak :)

Gozlem

kadınlar güçsüz olana kendini bir ödül, güçlü olana bir eşya gibi sunar - cesare pavese

Ne yazik ki hayat hakkinda en hoslanmadigim gozlemlerimden birini guzel dile getirmis...

16 Mart 2007

Gokkusagi

Beni ne kadar uzsen de
bunu yapma yolunu seviyorum,
ne kadar farkli olsak da
gulumsemeni seviyorum
bana yanimdayken
bir gokkusagi oldugunu soylemistin ya
iste
ben de senin gibi
bir gokkusagiyim
sadece
bunu bilmeni istiyorum
varolmasan da
bunu bilmeni istiyorum
ben de hissediyorum
sadece
bunu bilmeni istiyorum

15 Mart 2007

Death Note



Ben onceleri pek manga izlemezdim ama Death Note'un tiryakisi oldum diyebilirim, 2 buyuk zekanin kapismasi olarak ozetlenebilir sanirim. Bu ilk bolumu ama siz de benim gibi tiryakisi olursaniz, buradan simdiye dek cekilmis 22 bolum + 2 film + ilgili herbiseyi bulabilirsiniz.

14 Mart 2007

Ucaklarda internet fikri

Ucaklarda bildiginiz gibi kablosuz internet kullanilmaya basladi bile, hatta buradan benim ucaktan yayinlanmis ilk videoblog denememi de gorebilirsiniz. (hey gidi gunler, yil 2005)

Uzun yolculuklarda kullanilan ucaklarin cogunda da artik her yolcunun oturdugu koltugun onune kisisel bir ekran da yerlestirmeye basladilar ve hatta bu standart olmaya basliyor. Su anda bu ekranlardan ya TV/film seyredebiliyor, ucagin onundeki kameradan asagiyi seyredebiliyor veya ucagin mevcut rotasini bir harita uzerinden goruntuleyebiliyorsunuz.

Peki neden bu ekranlar internete bagli bir bilgisayar olmuyor?

-Mert bu kadar ekran koymak zaten bir maliyet, bir de her koltugun altina bir bilgisayar mi sikistiralim? O kadar bilgisayara kim para bulucak hem?

Oncelikle her monitor icin tek bir bilgisyar olmasi sart degil, bu monitorlerin hepsini bir kablo ile "tek" guclu bir bilgisayara baglayabilir ve her monitoru terminal olarak kullanabilirsiniz. Bu bilgisayarin yapacagi tek sey islemci gucunu koltuk sayisina gore ayirip her ekrana istenilen bilgiyi gondermesi olacaktir ve maliyeti de tabi ki ucuz olucaktir yuzlerce bilgisayar kullanmaktan.

-Peki Mert hadi bilgisayari koyduk diyelim, klavyeyi ne yapicaz, nereye sikistiracagiz? Sonra herkes klavyenin uzerine bisey doker, kirar...

Heh bunlarda gereksiz kaygilar... Soyle ki virtual laser klavye denilen birsey var, bunu alip her ekranin altina yerlestirirsiniz sabit bir sekilde sonra kullanici onundeki yemek tepsisini acip klavyeyi bu tepsi uzerine yansitabilir. Su anda bu klavyenin maliyeti yaklasik $180 dolar, tabi ki uretildigi Cin'e gidip $50 a mal edebilir ve hatta uretici firma ile anlasip biz bu urunun ucaklarimizda reklamini yapicaz ve satisini gerceklestiricez cunku ucaklarimizda bunu kullanan yolcular muhtemelen etkilenip satin alicak deyip cok daha ucuza bile kapatabilirsiniz urunu.

-Tamam klavyeyi de koyduk Mert ama ne avantaj saglayacak ki internet sunmak ucaklarda? hem internetin parasini nasil oduyecegiz?

Oncelikle rakiplerinize karsi bir avantaj elde ediyorsunuz. Internetin parasini ucaga koyucaginiz ekranlardaki reklamlardan kazanabilirsiniz. Interneti kullanmak icin ekranini acicak her kullanici bu reklami gormus olucak. Bunun disinda bastirdiginiz butun o ucak dergileri var ya, iste onlarin hepsini bu ekranda pdf ile sunabilir, bu derginin bir kopyasini isteyen okuyucunun eposta adresine otomatikman gonderebilir veya bu derginin yazili bir kac kopyasini gene ucaginizda bulundurursunuz. Boylelikle dergi basim masraflariniz azaliyor. Bunun disinda bu dergileri koydugunuz koltuk arkasindaki bacak araligi artmis oluyor. Baska neler yapilabilir... Kullanicilardan yolculuklari ile oneri ve sikayetlerini bu ekrandan bildirmelerini saglayabilirsiniz. Kullanici hostesi bu ekran sayesinde cagirabilir. Ornegin ben susadim bir bardak su istiyorum degil mi, yukaridaki dugmeye basiyorum, hostes geliyor, konusarak derdimi anlatmaya calisiyorum, hostes gidiyor, hostes elinde bir su bardagi ile geri donuyor. Bunun yerine ekrandan otomatik olarak hosteslere yazip derdinizi anlatabilir ve hostes sadece tek bir kerede suyunuzu getirir, ayni sekilde yemek siparislerinizi de. Bir de tabi ki TV mi bir insani daha cok oyalar, internet mi? Tv'de herkesin istedigi bir program sunabilir misiniz? Sonra internet ve bilgisayar yardimiyla bir film arsivi olusturabilir ve isteyen kullaniciya istedigi filmi satin alma imkani sunabilirsiniz. Buradan da bir gelir elde edersiniz. Internet ile her kullaniciya VOIP imkani sunabilirsiniz boylelikle daha ucuz tarifeler ile insanlar gorusme yapabilir. Bu da sizin kariniz tabi ki... Bilmem ki sanirim interneti koyunca onunuz cok aciliyor :)

Bu arada bloga bir gunde 5 yazi girerek rekorumu kirdim sanirim :)

Resim bankasi ve reklam fikri

Internet uzerinde yavas yavas ureten toplum modeline gecmeye basliyoruz. Bunun yayilmasini en cok saglayan seylerden biri de bloglar sanirim. Bloglara herkes yaziyor degil mi? Peki yazili bir metinin gorseller ile guclendirilmesinin yararindan bahsetmistim daha once de. Iste bu sebeple yazan insanlar surekli olarak yazilarina yazilariyla anlamli bir iki fotografta eklemek istiyor degil mi? Cogumuzun kullandigi (benim de) kaynak ise genellikle "Google Image Search" oyle degil mi? Ve ne yazik ki aslinda farkinda olmadan baskalarinin resimlerini calip copyright haklarini ihlal ediyor olabiliriz.

Peki dusunun, soyle bir servis olsa... Kullanicilar bir servise kendi cektikleri ve kendilerine ait olan fotograflari yuklese bu servise. Daha sonra uye olan ve bu servisi kullanmak isteyen uyelere bir kod (muhtemelen javascript) verilse ve dense ki "sen bu sistem uzerindeki butun resimleri yazilarinda kullanabilirsin ama bu kodu yayinladigin sayfaya koyman sartiyla..." Iste bu kodu koyan uyelerin kodu koyduklari kisimda reklamlar gosterilse servise uye reklam kuruluslarinin verdigi reklamlar...

Daha acik anlatmaya calisayim, ben bu servise uye oldum ve sidebarima reklam kodunu yerlestirdim. Sonra bu servisin bana sundugu firefox/IE eklentisi sayesinde blogumu yazarken bu eklentiye basiyorum ve bana anahtar kelime girmemi soyluyor, ben klavye yaziyorum ve karsima klavyelerle ilgili kullanicilarin yolladigi klavye fotograflari ve cizimleri geliyor, ben begendigim birini secip koyuyorum yazima (ama resim olarak degil bir javascript olarak veriliyor resim kodu bana). Iste yazim yayinlandigi zaman bir kod olarak koydugum resimler goruntulenmeden once bakiyor sayfada reklamlar icin olan diger javascript mevcut mu diye
... Eger mevcutsa resimlerin goruntulenmesine izin veriyor, degilse gostermiyor. Boylelikle sadece reklamlari sitelerinde gosterenler bedava resim bankasindan yararlanabiliyor... Bu arada sitenizde gosterilen reklamlarda tabi ki son yazdiginiz yazida resim ararken kullandiginiz anahtar kelime ile baglantili olur, yani ben son yazimda klavye ile ilgili bir resim kullandiysam, yandaki reklam kutusunda da sadece klavye veya genel bilgisayar urunu reklamlari cikacaktir.

Peki kullanicilar sisteme niye kendi fotograflarini veya cizimlerini yuklesinler derseniz, sistem onlara reklam verenlerden kazandigi bir yuzdeyi vericek de o yuzden. Bunun disinda sistem blog yazanlar arasinda en cok aranan kelimeleri listeleyebilir boylelikle resim veya fotograf yukleyen kullanicilar da en cok hangi turde gorsele ihtiyac var bunu anlayabilir. Tabi bence bir tek blog yazanlar kullanmaz bu servisi, daha genis bir kullanici kitlesi olur.