5 Mart 2007

Herşeyden önce ne gereği var?

Sanırım Türkiye dünyada bir konuda birinci... Hayır, tabii ki bu futbola olan ilgi değil, inanması güç ama bu konuda bizden manyakları da var. (bknz. güney amerika) Türkiye'nin birinciliği çok daha farklı bir alanda, heves kırma ve 'negatif bakabilme' alanında!

Eğer türkseniz ve diğer türklere bir fikrinizi anlattıysanız mutlaka hayatınızda bir kere şu lafı duymuşunuzdur; "ya iyi güzel fikir, anladım ama ne gereği var ki?" Bir de karşınızda ki türk "ne gereği var döngüsü"ne girdi mi bundan sonra istediğiniz kadar fikrinizin getireceği faydaları anlatın, isterseniz ağzınızla kuş tutun fayda etmez... O fikir bir kere "ne gereği var" damgasını yemiştir artık ve tarihin "gereksiz fikirler" sayfasında yerini almalıdır.

"Belki fikrin şurası değişirse bişeyler olabilir, belki fikir sahibini yönlendirirsem... Yo yo yooo neler diyorum ben, bu fikir bir kere ne gereği var damgasını yedi hiçbir şekilde adam olmaz bu fikirden. Hem zaten iyi bir fikir olsaydı ben daha önceden bunu kendim düşünmüş olurdum, zaten en başından fikri sunan adamın tipe bak, kim ki o? Daha adı duyulmamış biri bana fikir anlatıyor yok yavrum yok senden bişey çıkmaz..."

İşte fikrinizi anlattığınız insanın kafasından geçenlere bir örnek... Abartıyor muyum sizce? O zaman Türkiye'de Turkcell'ın kuruluş örneğine bir bakalım. 80'li yılların sonunda genç türk girişimcilerden Murat Vargı'ya bir İsveç'li bir firma GSM işinden söz ediyor, Murat da hemen bu fikri ben Türkiye'ye getirmeliyim diyerek kolları sıvıyor. Bu işi başlatmak için gerekli olan tek şey sermayeydi ve Murat Vargı sermaye için önce Türkiye'nin en büyük şirketlerinden Koç'a gidiyor. Bakın o zamanlar cep telefonu Türkiye'de yok ama dünyanın diğer ülkelerinde kullanılan bir sistem, yani çalışacağı kesin bir sistem. Koç şirketinin verdiği cevap ne sizce? "Bu iş olmazzzz" Peki Koç şirketi bu iş olmaz derken Murat Vargı'ya güvenmedikleri icin mi olmaz diyor? Öyle olsaydı Koç hemen kendi araştırmasını yapıp kendi bir GSM şirketi kurardı ama hayır Türkiye'nin o zamanlar en profesyonel şirketlerinden, onlarca danışmanı olan Koç bu "fikir" için olmaz diyor... Onlara göre zaten herkesin ev telefonu var, herşeyden önce cep telefonuna ne gerek var ki? Murat Vargı bu sefer Sabancı grubuna gidiyor. Oradan gelen cevap ne sizce? Bildiniz "ne gereği var"... Yıllar sonra rahmetli Sakıp Sabancı durumu kendi üslubu ile şöyle özetliyor; "İçimiz yanıyor ağam... İçimiz". Neyse ki Murat Vargı yılmıyor ve fikrini Çukurova grubuna sunuyor ve fikrini sunduktan tam 6 yıl sonra nihayet "evet" cevabını alıyor ve 6 ay sonra Turkcell kuruluyor. 6 yıl sonra gelen "evet" bile Çukurova holdingin sahibi Mehmet Emin Karamehmet'e 17 milyar dolar kazandırıyor.

Bakın cep telefonu fikrinden bahsediyoruz, bahsettiğimiz öyle aykırı veya daha önce hiç denenmemiş bir fikir de değil. Bu fikre bile Türkiye'den bu kadar çok "ne gereği var" deniyorsa gerisini siz düşünün.

Bir fıkrayı da buraya ekleyeyim konu ile ilgili;
Cehenneme giden her millete birer kazan vermişler başına da kaçmamaları için birer bekçi dikmişler. Ancak Türkler'in olduğu kazanın başına bekçi vermemişler. Birileri merak etmiş ve "Türkler'in kazanının başında neden bekçi yok?" diye sormuş. Cehennem yetkilisi de, "Onlara bekçi gerekmez. Türkler birbirlerinin ayağına sarılıp kaçmak isteyeni zaten aşağıya çekerler" diye cevap vermiş.
Ne yapılabilir bu mantaliteyi değiştirmek için? "Ne gereği var"cılarla nasıl savaşabilirsiniz? Öncelikle yapabileceğiniz şey fikrinizi yeterince iyi anlatabiliyor musunuz bunu kendinize sorun, sonra "ne gereği var" cevabını aldıktan sonra karşınızdaki insanla empati kurmaya çalışın, onun değer verdiği şeyleri kafanızda canlandırın ve fikrinizin karşınızdaki insanın beklentileri yerinde nerede durduğunu düşünün. Mesela karşınızdaki insan ilk olarak paraya önem veriyorsa ve sizin fikriniz ilk başta çok para kazandırmayacak bir girişimse ileride fikriniz uygulamaya geçtiğinde nasıl para kazandirebileceği vizyonunu vermeye çalışın. Eğer bu da işe yaramıyorsa bu fikri geliştirmek için neler yapılabilir karşınızdaki insana fikirlerini sorun, onu da bu fikrin bir parçası yapmaya çalışın. Buna da mı yanaşmıyor, hiç zaman kaybetmeyin ve fikrinizi başka insanlarla paylaşın elbet sizin gibi vizyonu olan biriyle karşılaşacaksınızdır. En önemlisi asla yılmayın ve karamsarlığa kapılmayın, sizi kendi fikrinizden soğutmalarına, yıldırmalarına izin vermeyin.

Son olarak aynaya bakın, ben de acaba bu "ne gereği var" hatasına düştüm mü diye düşünün. Elbette siz de yapmışınızdır hayatınızda bir kere, ben yazıyı yazdıktan sonra bunu kaç kere yaptığımı düşündüm ve hayrete düştüm. Bundan sonra size fikrini açıklayan insanlara asla "kesin olmaz" demeyin, fikir size ne kadar saçma gelse bile karşınızdakini yönlendirmeye, yol göstermeye çalışın ve yeni fikirlere hep açık olun!

Bazı arkadaşlarım bana soruyor, Mert neden internette günlük tutuyorsun diye, işte bu tarz diyaloglardan biri ile yazıyı noktalamak istiyorum;

- Ah aklıma gelmişken Mert sen neden internette bu kadar açık olarak günlük tutuyorsun ki?
- Çünkü kendi gelişimimi takip edebiliyorum, bir süreç olarak gecmişe bakabilicem ileride ve insanlarla paylaşabiliyorum düşüncelerimi...
- Ya tamam anladım ama ne gereği var ki, yani niye buna bu kadar zaman harcıyorsun?
- Eee... işte dediğim gibi yani hem yazdıkça fikirler daha kalıcı oluyor ve üstlerine yeni fikirler inşaa edebiliyorum, sonra ileride bence çok güzel bir arşiv olucak ve çocuklarım olursa onların nasıl hissettiğini anlayabileceğim çünkü benzer hislerimi ben buraya yazmış olucam zamanında. Sonra yeni insanlarla en içten şekilde fikirlerimi paylaşabiliyorum, beni hiç görmemiş insanlar bile ben ve fikirlerim hakkında birşeyler biliyor. İleride belki bu insanlarla bir iş yapıcam ya da arkadaş olucam, birbirimizi çok yakından tanımış olucaz günlüklerimiz sayesinde. Sonra bilginin paylaşımı zaten bana bir zevk veriyor. Daha bir sürü de sebebi var yani...
- Evet anlıyorum işte hepsi çok güzel ama dediğim gibi yani, ne gereği var ki? Kız arkadaş bulmak için mi yazıyorsun?
- Eee istersen ben şimdi telefonu kapatayım, acilen kafamı klavyeye geçirmem gerekiyor. Hastaneden çıkınca gene ararım ben seni olur mu? Hadi hoşçakal.

Unutmayın herşeyden "sonra" ne gereği var :)

9 yorum:

  1. Mert Bey güzel bir yazı. Özellikle "Niçin yazıyorsun?" sorusunu güzel yanıtlamışsınız. Sanırım bu yazının çıktısını alıp öğrencilerime okumam gerekecek :)

    Selçuk Hoca (www.selcukhoca.com)

    YanıtlaSil
  2. En cok da genclere iletilmeli. Yaraticiliklarini sacma sapan görüsler yüzünden kisitlamamalari icin. Yilmayin´i anlayabilmeleri icin.
    Genis aciyla bakip, düsünebilmeleri icin.

    Bu gözleme -ne yazikki- ben de katiliyorum.
    Kötü kosullarda olup da karamsar olmayanlar örnek gösterilebilir. "Ne gerek var" ´a somut cevap verebilmek icin.

    YanıtlaSil
  3. süper bi yazı :)
    ne yazıkki çevrem ne geregi varcılarla kaynıyo :/
    ama ben yılmıyorum merak etme;)

    YanıtlaSil
  4. :-))))))))Son dialogda koptum yaa heheheh:-)
    Yazı kültürümüz yok malesef.Hem günlük bizim neyimize canım Fransızlar yazsın yerimize!:-P

    Bizdeki başka bir kültürel davranış kalıbı ise Einstein gibi yabancı bilim adamlarının soyunda Türklük bulmaya çalışır.Kendi topraklarında büyüyeni de "büyük adam "olmuşsa dışlayıp, yabancı yada ajan yada benzeri kabul etmektir.
    Siz tam mesleginizde sağlam adımlar atıp ülkenizi temsil ediyorum evrensel dünyadaki yerimi(zi) alıyorum(z) derken arkanızı döndünüzde...O da ne?Vatandaşlıktan çıkarılmışsınız bile...
    Aşagılık kompleksini nasıl yeneceğiz bu ülkenin?Bence önce yüzleşerek...

    YanıtlaSil
  5. Hayatımda ne gerek var olan insanları hiç dinlemedim..Dinlenmesini de tavsiye etmiyorum..Bunlarla nasıl başa çıktığımın yöntemini ise çok kısaca insanlara fikrimi anlatarak değil yaparak ve yaşayarak anlatıyorum..Yani gerçekleştiriyorum :))
    Bunu yapacağım değil bunu yaptım deyip açıklama kısmını anlamayı onlara bırakmak bence en iyisi..Böylece yoluma beni anlayanlarla devam etmek hızımı kesmiyor :))

    YanıtlaSil
  6. cok haklisin mert. oncelikle blog icin cok sey duydum.. ama sadece turklerden degil, yabancilardan da. ne geregi var bu kadar acik bir sekilde dunyaya yaziyorsun olayi.
    ikincisi ise, yakin arkadaslarimdan da cok duydugum birsey oldu. Ben bu yaz 4 arkadasimla beraber bir sokak cocuklari projesi baslattim.
    herkesdeki gorus suydu, "ne geregi var, sen mi kurtaracaksin? ".
    keske oyle olmasa diyecegim ama, ben baskalarindan birseyler beklemek yerine, oncelikle kendim elimden geleni yapmayi deneyenlerdenim. yoksa hallolmuyor cunku.

    YanıtlaSil
  7. @seho: Cok tesekkur ederim Selcuk Bey, son yazimda yazmanin geregine daha derinlemesine degindim, zaman buldugunuzda onu da okuyabilirsiniz.

    @b5: gencken yilmak gercekten cok kolay, cunku kaniniz kayniyor ve akliniza bir suru yaratici fikir geliyor ama bu fikirler olumlu yonlendirilecegi yerde "ne geregi var" mantigiyla karsilasinca dogal olarak da gencligin de etkisiyle ya isyan bayragi cekiliyor ya da karamsarliga dusuluyor.

    @uzay: yilmamana sevindim :) Herkes potansiyelinin en yuksegine erismeyi hak ediyor.

    @kelebeginpullari: yazi yazmanin gelisime onemi hakkinda yeni bir yazi yazdim, bence begeniceksin :)

    @asortik krep: eh evet insanlara tekrar tekrar laf anlatmak en bunaltici islerden biri gercekten. Ben istiyorum ki o insanlar da geride kalmasin, kendilerini gelistirebilsinler ama iste bazilarinin kulaklari tikali oluyor.

    @tugce: ne yazik ki bosvermislik tum dunyada yayilan bir salgin... Insanlarin hevesleri kucuk yastan beri o kadar kirilmis ki insanlari aslinda bir seyleri degistirebileceklerine inandirmak gercekten guc oluyor. Cocuklar icin yaptigin proje icin tebrik ederim bu arada, cok guzel isler cikaracagina eminim :)

    YanıtlaSil
  8. Cok guzel bi yazi olmus yine canim.
    kelebegin pullarina katiliyorum. bizde gercekten cok buyuk bir asagilik kompleksi olmali.Cevremiz gercekten ne geregi var ki diyenlerle kayniyor.Ve uzulerek bildiriyorum ki, ben de (artik bu yaklasim o kadar icimize islemis ki)kendimi bazen bu yaklasim icinde buluyorum.
    Kuzenimiz Pinarin, bu aralar, bir arkadasiyla birlikte, hayata gecirmeyi planladiklari,cok guzel fikirleri var. bunun icin sabanci, koc vs. hepsiyle gorusmeyi planliyorlar.
    Konu: yasam dongusu yaklasimiyla, enerji etkin tasarim. Herhangi bir seyin tasarimi ya da bina tasarimi olabilir. Tam olarak ben de bilmiyorum sunumlarinin nasil olacagini ama anladigim kadariyla, insaat sektoru cevremizi kirleten en basli sektormus.Cok cesitli, cozunebilen, ayni zamanda betondan daha saglam malzemeler var, HEMP gibi…
    Yurtdisinda cok ornekleri var bunlarin. Cok merak ediyorum bu buyuk kuruluslarin bu konuya yaklasimlari nasil olacak. aslinda tam da sirasi simdi,oscar torenin de bile bu konuya o kadar onem verilmisken.yavas yavas boyle bi cevre bilinci olusurken ve bu bu kadar gundemdeyken, “uygunsuz gercek” filmi hala vizyondayken gercekten, IYI DE NE GEREK VAR KI diyebilecekler mi ?

    YanıtlaSil
  9. Cok tesekkurler Gizem'cim. Pinar'in fikri gercekten kulaga hos geliyor, deprem bolgesinde, cimento firmalarinin tekelinde ve gun gectikce daha hizli bozulan bir cografyada yasadigimizi dusunursek alternatif yapi malzemelerinin kullanimi cok mantikli geliyor. Umarim "ne gerek var ki" mantigi hatasini yakin zamanda farkeder.

    YanıtlaSil