24 Ocak 2006

Bantlara yatir, mincik mincik incele beni

(bu yaziyi iki gun once yazmistim neredeyse bitiriyordum ki firefox kapandi hata vererek, bende sinirlendim bugune sarkti)

Uzun bir yolculuk sonunda (Istanbul'daki evimden gece 3'de ciktim, San Jose'de ki eve Istanbul saatiyle gece 2'de girdim) San Jose'ye ulastim gene. Buraya gelene dek 1 araba, 2 ucak, 2 tren ve bir minibuse (shuttle?) bindim.

Neyse asil anlatacagim olay San Francisco'da Amerika'ya girisimde yasandi. Ucaktan indikten sonra giris mulakati sirasina girdim, sansima benim bekledigim kuyruktaki gorevli gene en yavasi cikti, sonlara dogru bos olan baska bir siraya gectim zaten. Neyse 30-40 dakika ayakta bekledikten sonra sira bana geldi, once sol parmak izi, sonra sag parmak izi, sonra gulumse fotograf (yakinda ulkeye girerken diski ve idrar ornekleri de isterler heralde). I20'yi inceliyor hangi okula gidiyorsun ne okuyorsun muhabbetleri (ki bunlarin hepsi zaten elindeki I20 belgesinde var) Neyse cok kastirmadan gectim orayi.

Sonra son cikanlardan oldugum icin baktim valizimi zaten benim yerime banttan biri cikarip kenara koymus sagolsun, valizin uzerine guvenlik etiketi yapistirmislar ki bu valizin aranip tarandigini soyluyor bize, neyse insallah cok karistirip kiristirmamislardir diyorum. Sonra tam cikistan once guvenlik gorevlisi soruyor "yalniz misiniz" diye, evet diyorum, o zaman sizi soyle inspection'a (incelemeye) alalim diyor. Eh bekar adama inceleme heralde, bir de oyle bir soruyor ki "are you lonely" gibi. Hani zaten valiz havalimanina girerken icini acip aramisin daha ne istiyorsun ki...

Neyse bu inceleme soyle oluyor elinde lastik eldivenli bir guvenlik gorevlisi bavulunuzu bir banta yatirip acik kalp ameliyati yapar ciddiyetinde sizin donlarinizi falan mincikliyor. Ben de daha once hic girmemistim incelemeye kactir giris yapiyorum. Heralde dedim kus gribi yuzunden bu. Neyse adam ilk hangi ulkedensin diye sordu, sonra bekledigim soruyu sordu yaninda hic yemek getirdin mi diye, icimden cok guzel tavuk gogsu var abi alir misin demek gecti, yok dedim. Neyse basladi valizi acip minciklamaya. Benim cd/dvd lerimi koydugum buyuk bir cd kabi var, plastik seffaf onu buldu ve ilk uyuz oldugum hareketini yapti. Adam cd kabini acti teker teker cdlere bakiyor uzerlerine My documents, downloads falan yazdiklarimi okuyup daha uzun bakiyor, turkce olanlari anlayamayip geciyor. Simdi sen orada ne yazsa begenmeyceksin ki, ya da supersonik gozlerinle icindekileri mi tariyorsun, ne yapiyosun saklaban?


Cd kabini birsey soylemeden birakti yerine, sonra benim external Nec dvd yazicimi buldu, eline aldi, "sir can you tell me what this is" dedi cok gururla sanki onemli birsey bulmus gibi, okuz uzerinde kocaman Nec external dvd writer yaziyor iste, bomba olsa ucaga alirlarmiydi... ben de "it is a nec external dvd writer" dedim, hmm dedi arkasindaki usb girisine falan bakti, onu da koydu kenara.

Guvenlik gorevlimiz son noktayi sira benim ilaclara gelince koydu, benim de kulagim dolayisiyla gitmeden once doktor bir suru ilac yazmisti onlari gordu, bana soruyor bunlardan hicbiri steroid mi diye, yok dedim, sonra uyuz uyuz tane tane soruyor "D O Y O U K N O W W H A T A S T E R O I D I S" diye...

1) bana ukalalik yapma, Toefl'a girsen benden dusuk puan alirsin
2) bilmesek gotumuzden yok demiyoruz heralde

Benim orada bardak tasti tabi, evet biliyorum o amerikan baseballcularin almasina izin verilen ilaclar degil mi dedim, soyle kil kil bakti birsey demedi, tum ilaclari cikardi kenara koydu, ne icin ilac kullaniyorsun dedi, kulagim icin, sonra aradan steroide benzettiklerini aldi bilgisayarin basindan kodlarina bakmaya basladi, bakti da bakti... ben gene ayakta bekliyordum, iki adim gerideki duvara yaslandim bekliyorum. Neyse birsey bulamadi gene bakmaya devam ediyor, soruyor bu kacinci senen amerikadaki diye, bende ikinci ve umarim son senem dedim, gene soguk bir ruzgar esti. Neyse birsey bulamadi kapatiyor, kapatamadi tabi siz kapatin diyor, kolay mi o valizi kapatmak, actigin gibi kapatsana... neyse kapadim valizi giderken kulaginiz icin gecmis olsun diyor, cok icten, caniiiim.
Aslinda ablamlar da blog yaziyor evet, onlarin sitesinin linkini onceden pek vermek istemiyordum cunku mayolu fotografim vardi orada ahah, ama Deniz'in daha bir suru fotografini gormek isterseniz oraya da bakabilirsiniz. (arsivlerde cok gerilere bakmayin :) )

Annem de yorum yazarsa ve annemle babam da blog acarsa artik ilk turk blogcu ailesi unvanini kazanabiliriz sanirim.

23 Ocak 2006

Babam yorum birakmis!

Babama gecen gun gunlugumun adresini soylemistim, ilk yorumunu birakmis hemen buraya :)
Bu arada skype'in yeni video ozelligi iyi olmus, tam ekran goruntulu konusabiliyorsun, gerci bugun konusurken yavasti bayaa ama onu da Istanbul'daki kar firtinasina bagladik biz cunku onceden daha hizliydi.

18 Ocak 2006

Ekran goruntuleri

Sonunda bilgisayarimi duzene sokmayi tamamladim gibi. Bunlarda son halinden ekran goruntuleri. Yasasin seffaflik :)

15 Ocak 2006

Turkcell reklam filmi cikar bu diyalogdan

Gecen gece 9 gibi annem aradi cep telefonumdan
-Mert merhaba canim nerdesin?
-Taksim'deyim annecim
-Bu saatte? Cok gec oldu oglum
-Anne saat aksam 9 burada
-Hii, burada gece 2de oradan karistirdim ben
-Evet dogrudur annecim, siz neredesiniz simdi?
-Nepal, Katmandu'dayiz oglum, eve gec gelme olur mu?
-Olur annecim tabi

Annem Nepal'den beni arayip eve gec gelme diyerek oralardan bile annelik gorevini surduyor.
Iste Turkcell sevdiklerinize kavusturur falan diyor ya, kavusturuyor da cep telefonumun kontoru yarilandi bu kisa konusma sonunda ona da bir cozum bulsalar keske.

Dun de konustum annemle, baban Everest'e cikti dedi, bende nasil ya neredeyse 60 yasinda adam diye dusunurken (hani zorlasa cikar gene de :P ) meger ucak turu varmis oyle ucakla gezdiriyolarmis falan yere konmadan onu yapmis, eh evereste ciktin mi ciktim dogru. Bir de babam ordulu ya hemen yaylalari cok guzel demis, keske benim de yayla kulturum olsaydi...

13 Ocak 2006

Kendi miskinligim delirtiyor beni

Simdi ben dondum ya, dondugumden beri uzerimde bir miskinlik var. Oradayken cok daha programli, istekliydim ama buraya gelince boyle bir miskinlik cokuyor ustume. Hic bir sey yapasim yok, oyle gecistirip gidiyorum gunleri. Birseye konsantre olamiyorum fazla. Acaba tatil modunda oldugum icin mi neden bilmiyorum, bir garip geciyor gunler. Yalniz degilim ama, benden cok uyuyan bir canli daha varsa o da kopegim maco heralde. Uyku-yemek-uyku paradoksunda yasiyor hayvan.

Guzel zaman da geciriyorum ama kendime cok kizdim bugun.Once arkadas bize geldi 12 de bir websayfasi icin ugrasmaya sonra yemeksepetinden bir orta boy pizzayi mideye indirdim, habire cola ictim, sigara ictim, bilgisyar ve tv basinda gecti tum gun. Aksam midem sisti tabi, cok sinir oldum kendime, ust kata ciktim 2.5 km kostum kosu bandinda dondum odama hani normalde dus almam gerekir ya onu da yapmadim, dur hazir gazi almisken mekik falan da cekiim dedim, 5-10 tane cektim ondan da sikildim. Oturdum bilgisayarin basina kendimi windowblinds skini ararken buldum cok gerekliymis gibi. Bir de o kadar kosunun ustune sigara falan yaktim. Cok sinir oluyorum su an kendime. Bilgisayarima 1.5 ay once attigim formattan sonra hala tam geri yedekleme islemini bile yapmadim, MP3lerimi koymadim hala yaa var mi boyle birsey. Hep erteleyip salak sacma isler yapiyorum.

Bir de geldigimden beri dolabimi duzenliycem ya, inandin mi? Dolap aynen duruyor, valizi daha 3-4 gun once bosalttim o da misafirim geliyor diye. Buraya da pek birsey yazamiyorum, dur bakalim var bir seyler bende ama acil toparlanmam lazim.

Bu arada doktora gittim kulagimin check-up i icin, hani tek kulagim tikali gibi daha az duyuyordu ya, doktor dedi ki senin tek kulaginda %15 civarinda bir duyma kaybi, e nasil duzelir dedim? duzelmez vatana millete hayirli olsun tarzi birsey dedi. Bir de San Jose'deyken bir gun basim donmustu ya 15 dakika falan, o aslinda gecirdigim orta kulak iltihabinin sonucu olusan bir krizmis, kriz mriz degildi basim dondu goruntuyu odaklayamadim bir 15 dakika dedim, tamam iste bir yoklamis dedi. Boyle yani %15 eksik bir adamim bundan sonra, aslinda yuzde 7.5 diyelim cunku hani diger kulagim saglam ya ortalama falan 7.5 cikiyor.

Diyorum ki belki de bu kulagim yuzunden bir miskinlik, vurdum duyMAZlik gelmistir ustume he?

8 Ocak 2006

Bu evi, bu sehri terketmeliyim

Diyelim ki bir iki bira icmisiniz, gevsemis dizimaxde ard arda Alias'in daha once izlemediginiz bolumlerini izliyorsunuz geceyarisi. Hersey miskin, dizi eglencelik, Jennifer guzel hatun. Stresiniz yok... Sonra bir ses duyuyorsunuz ince bir cit sesi evde, onemsiz bir detay. Sonra sans eseri gozunuz ileride duran perdeye takiliyor, nedendir bilinmez. Ve gozunuzu ayiramiyorsunuz. Nedeni mi? nedeni lanet buyuklukteki (ama oyle boyle degil) bir hamam boceginin perdenizin ustunde usulca durmasi. Sakin yapili bir insan olmama karsin sinirleniyorum ve korkuyorum, beni annemin biguduli halinden daha fazla urkuten birsey varsa bunlarda hamam bocekleridir.

Daha sonra tabi ki her akli basinda insanin yapacagi gibi elime terligimi aliyorum, alti sert duz kalin tabanli olanini giymisim sansa, bu terlikle birlikte cok lesimiz oldu yaninda kendimi hep guvende hissederim. Ama bir bakima deplansmandayim, cunku yaratik perdede, yumusak zemin ani bir vurus etkili olmayacaktir, uzun sure terligi bastirmaliyim ama mutlaka bir sure sonra oldumu diye terligi cekicem ve yaratik yercekiminin de etkisiyle yere dusucek yuksekten. Ve zor kisim burada cunku olmediyse ikinci bir sansim olmayabilir.

Yaklasiyorum, vurusu yapmadan once on arastirma yapmam lazim, kanatliysa isim zor. Hayir, kanatli olanlardan degil bu oriental cinsinde hamam bocegi ama cok kalin kabuklu gozukuyor, hic kolay olmayacak. Bir de boyundan buyuk antenleri var kalin kalin, bu yasinin bir gostergesi. Hamambocekleri yaslandikca kabuklari kalinlasir, bu ayni zamanda onlarin gormus gecirmis olduguna bir isarettir. Mutlaka cocuklari vardir. Benim kendi evimde sevismis cocuk peydahlamistir. Sansliysam oldurdukten sonra antenleri yuvalarinin yonunu isaret eder, antenleriyle o yone dogru bir haber iletmek isteyecektir, bende yarin ilaclayacagim bolgeyi bilmis olurum onceden ama simdi bunu dusunmenin sirasi degil isime bakmaliyim.

Bam, terligi perdeye yapistiriyorum. Ilk basta perdede iz cikmasindan cekiniyordum ama sonra onun igrencligini dusundukce bunu hic onemsemiyecegimi ve hatta bundan zevk alacagimi hissediyorum. Duvar ve perde arasinda genis bir bosluk varmis, bunu simdi farkediyorum ve tabi ki bu benim icin buyuk bir dezavantaj. Katirti duyuyorum, terligi biraz daha ileri geri ittirip artik icimden gelen bir igrenti ile oldugunu umarak cekiyorum terligi. Perdede leke yok, hayvan tam korktugum gibi yercekiminin etkisiyle dusuyor, once hoparlorun uzerine dusuyor (dustugu anda ses bile cikariyor o kadar buyuk ki dusmesi bile ses cikariyor) sonra oradan sekip yere dusuyor. Hala hizli ama bacaklarindan bir kacini kirmis olmaliyim ki topalliyarak perdenin altina saklaniyor. Kendimi toparlayip ikinci vurusa hazirliyorum ama terlik elimde oldugu icin yalinayak oldugumu hatirliyorum, karsi ataga gecerse korunmasizim. Perdeyi hemen araliyorum ama yok, hic bir yerde yok...

Iste bundan sonra kabus basliyor. Intikamini alicaktir cunku o intikamini hakediyor. Bunu biliyorum. Tekrar koltugumun basina donuyorum ama artik hicbirsey eskisi gibi olamaz. En ufak bir ses, bir kasinti bana onu hatirlatiyor. Pantolonumun pacasi obur ayagima degdigi anda tuylerim diken diken oluyor. Uyumamam lazim tetikte olmaliyim. Dizinin 2 bolumunu daha izliyorum, saat sabaha karsi 5 oldu. Gunisigindan korkarlar sabaha kadar direnmeliyim ama inanilmaz uyku bastirdi. Odam hemen yan odada ve kapisinin altinda dar bir bosluk var, oradan cok rahatca gecebilir arkadaslariyla. Biliyorum intikamini hakettim. Artik hicbir sey eskisi gibi degil, ne ictigim biradan zevk aliyorum, ne seyrettigim diziden ne de Jennifer Garner'dan. Hicbir sey artik eskisi gibi olamaz. Bu gece bu evde uyuyamam, hemen bu gece bu evi terketmeliyim. Bu sehri terketmeliyim. Ozur dilerim Istanbul seni cok seviyorum ama bu sehir bana ve o yaratiga dar artik. Basarisiz oldum Istanbul ozur dilerim.