komik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
komik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Eylül 2006

Yatta?


Happatai - Yatta (subtitled)
Japonlar gercekten ilginc insanlar...

Kategori: muzik_

30 Ağustos 2006

Nasil oranin kizlari, guzel mi?

Yeni odamda 2 oda arkadasimla kaliyorum, oldukca genis bir oda. Oda arkadaslarimdan biri Khris, sanirim o da cogu amerikali gibi beni ilk gordugunde escinsel sandi, giyimim de biraz farkli sanirim tipik amerikali erkeginden. Tabi direkt soramadagi icin de odaya yerlesirken elime 3 tane Maxim dergisi veriyor;

-Aa bak "kullanmadigim" dergileri buldum, al bos zamanlarinda bakarsin
-Ya cok tesekkurler ama hic gerek yoktu ya

Ayni seylerin Kevin ile tekrarlanmamasi icin kendimi bir sey yapmak zorunda hissettim, Kevin gezdigi yerlerden bahsederken her seferinde
Aaa oranin kizlari nasil, guzel mi?
Ben otomatige baglamistim, ne zaman bi yere gittim dese aynen tekrarliyordum, sonra "iste gecen yazda ailemin evine gittim" dedi, bende cok dinlemiyordum, aynen nasil kizlari guzel mi diyince toparlamakta gucluk ettim. Neyse en azindan niyetimi belli edebildigimi dusunuyorum :)


Kategori: kisisel_

18 Ağustos 2006

KarsilastirMA

Uzun bir yolculuktan sonra tekrar Amerika'ya dondum, yalniz bu donem San Jose'de degil biraz daha kuzeyindeki Berkeley sehrinde kaliyorum. Kendi Tablet Pc mi babama hediye ettim gelirken buraya getirmedim, simdi buradan yeni bilgisayar alicam yakin zamanda (muhtemelen Mac Book).

Bu aralar kafam biraz karisik, birsey oldugundan degil de genel bir karisiklik var. Cevremde bir suru farkli farkli yasamlar goruyorum ve bazen karsilastiriyorum ister istemez acaba boyle yasasam daha mi mutlu olurdum ya da boyle olsa nasil olurdu gibi, sonra dusunuyorum istedigim yasami sectim zaten ben, farkli bir yasam secebilecek olsaydim, o yasama uyum saglayabilecek olsaydim zaten cok daha onceden o yola kayardim. Onun icin karsilastirmamaliyim hic bir yasami, karsilastirmak insani cok cabuk demoralize edebilen birsey, kendi gelisimime odaklanmaliyim.

Karsilastirma deyince aklima geldi, 2 yil onceye kadar gozlerim 2 derece miyoptu, gozluk ve lens kullanmaktan sikildigim icin lazer ameliyati olmaya karar verdim. Neyse muayenelerden sonra ameliyat olmam uygun bulundu. Ameliyat gunu annemle salonda bekliyoruz, benden once bir kiz girdi sonrasinda da ben. Ameliyat 5 dakika suruyor zaten. Ciktim 5 dakika sonra ama gozlerimde bir yanma var, surekli yas geliyor, mendille siliyorum. Zavalli annecim de evham yapiyor beni oyle gordukce :)
Iste o sirada salonda beklerken annemle olan diyaloglarimiz;

-Mert oglum cok mu yaniyor gozlerin?
-Yaniyor biraz iste annecim
-Bak senden once cikan kiz hic aglamiyor
-Anne aglamiyorum, goz ameliyatindan ciktim gozumden yas geliyor haliyle
-Heh iste onu diyorum bak onun gozunden hic yas gelmiyor
-Nerden bileyim anne, gelmiyosa gelmiyodur
-Gidip sorayim mi ben kiza hic aglamis mi diye?
(ben orada gozumun derdindeyken en sonunda dayanamayip)
-Anne bak simdi gidicem kizin yanina durduk yere tokat aticam kiza, aglayacak gozunden yas gelecek, iste o zaman sende rahatlayacan bende...

Not: kizi tokatlamadim tabi ki ve gozlerimdeki yanma da 10 dakika sonra gecmisti :)

Kategori: kisisel_

28 Temmuz 2006

Yegnigv biy meyndil alagbilivmiym shhh?

Amerika'ya donmeden su dislerime bir baktirayim da orada binlerce dolar kaptirmayayim dedim, annemin discisine gittim. Aslinda hicbir agri-sizim ya da sikayetim de yoktu. 25 yasina dek sadece tek bir dolgum vardi agzimda ve bununla gurur duyuyordum ama artik o gunler mazide kaldi. Gecen carsamba gunku gorusmemizde doktor hanim 7 dolgu mujdesi verdi ama aciklayayim; simdi bu doktorun curuk dedigi seyler kucuk bir nokta gibi sadece ama dedigine gore ampul curukmus bunlar yani girisleri ufak ama disin icinde ferah 3 oda bi salon havasi yaratanlardan. Simdi bunlardan 5i ampul curukmus, diger biri benim eski yadigar gumus dolgum. Onu cikaricak yerine yenisini yapicakmis, neymis onun zamani gecmismis. Halbuki gumus bu, parlat gene kullan ne var yani. Bir de onun yanindakinde de curuk olabilirmis golgesi gozukuyormus. Golgesi gozukuyor ne demek anlamadim pek ama ha 6 olmus, ha 7 dedim kafa salladim.

Dis rontgenimi cektiler 360 derecelik, matrix film cekimleri gibi. Rontgeni cekerken ceneni suraya daya sonra da dilini tum dislerini kaplayacak sekilde hafifce isir ve disari cikar diyorlar, tam oturdugunuz yerin karsisina da ayna koymuslar ki hasta gorebilsin dili disarida ne kadar sebek olabildigini.

Bugun tekrar gittim, sordum kac tanesini bugun yapicaz diye

-E sen yorulana dek yapariz iste

Bak seen, bir de gaza getiriyor aklinca dedim icimden, yani o kadar cok kaziyip dolgu yapicam ki artik yorulucan dur yapma yeter diye bagircaksina getiriyor lafi, ben tam "gerektiginde 10 kaplan gucunde olabilirim, ben yorulmam" diyecekken agzima salya emiciyi dayadi.

Doktor hanim tam bir takim calismasi yaparak bu salya emicinin tum kontrolunu bana verdi operasyon sirasinda. Bu salya emici ucunda hortum bulunan bir alet, bu hortumdan vakumlu hava ile salyamizi emiyor, salya emmesinin sebebi de dolgu yapilacak yerin kuru olmasi gerekliymis yoksa tutmazmis bu dolgu. Emdikleri o kadar salya nereye gidiyor, bunlarla ne yapiliyor merak ettim ama soramadim.

Salya emicinin yaninda bir de su puskurten bir cihaz var onu da seviyorum ben (sakin emdigi salyayi geri puskurtuyor olmasin), sevmediklerim ise her turlu doner bicakli olanlari. Hele biri tam iskence makinasi, yavas yavas donuyor tirtiklarini bile hissediyorsunuz artik. Bir tane de garip lazer gibi bir alet var koca baslikli, isikli cafcafli birsey, tam dolguyu yapmadan once kullaniyor onu, uzerindeki isigi sonene dek dise dayali bekletiyor. Ben ona "partikul hizlandiricili hidrojen tabancasi" adini verdim, islevini bilmesem bile sadece gorunumu ile bu ismi hakediyor bence.

Neyse ben hep dolgu yapilirken ellerimle koltuk dayama yerlerine siki sikiya tutunacagimi hayal etmistim ama boyle olunca bir elimde salya emici diger elimde tukuruk temizleme mendilimle kalakaldim. O zavalli mendilde o kadar islandi ki civik civik oldu, doktor hanimda halden anlar yeni bir mendil kendi teklif eder diye bekliyorum ama o anda cingeneligi tuttu heralde. O sirada yeni bir mendil istedim ama uyusturucunun da etkisiyle sanirim bunu "Quasimodo'in 'bana su verdi'" aksaniyla soyledim;

-Yegnigv biy meyndil alagbilivmiym shhh

Bu agzin uyusmasi cok garip bir his, insanin psikolojisini bile degistiriyor. Mesela bende bu sefer uyusturucuyu fazla kacirdiklari icin alt dudagimda uyustu, hem de ne uyusma... Ben uyusturucunun etkisi gecene dek kendimi bu afrikali seksi dudakli kadin gibi hissettim, eve donerken etrafa dolgun dudaklarimla hava attim. Doktor hanim uyardi dudagin uyustu sakin isirma hissetmezsin diye (toparlayamiyorum ki isirabileyim) Bir de ne kadar uyustuguna ornek vermek icin "kessem hissetmezsin" dedi yuzunde garip bir gulumseme ile ("bak elimdesin istesem keserim ruhun duymaz ama buyukluk bende kalsin gulumsemesi" adini koydum ben bu gulumsemeye)

Aslinda bu discide cani yanmiyor insanin ama siniri feci bozuluyor, o bir saat icinde en kotu an doktor hanim elinde o doner baslikli aletle dislerimi oyarken agzimdan firlayan kucucuk dis parcalarini gorup yanik kokusunu duydugum andi. Iste o an kendi kendime Mert bunlari dusunme aklina guzel seyler getir, yedigin onca tatli ve dondurmayi dusun dediysem de ise yaramadi. Bir de dislerime haksizlik etmis gibi hissettim, sonucta bir agri ya da sizi yaptiklari yoktu ama ben gene de onlari ispiyonlayip disciye geldim. Neyse sonuc olarak 4u bitti 3u de haftaya kaldi artik.

Kategori: kisisel_

22 Temmuz 2006

Istanbul'a donus

Uzun bir tatilden sonra bugun dondum tekrar Istanbul'a, bu tatilde gercekten dinlendim ve sanirim biraz buyudum de kafa olarak oyle hissediyorum.
Deniz'le hic birlikte fotografimiz yoktu arsivde yerini alsin istedim bu fotografta, ozliyecegim tek disli canavari.

Ucakta donerken yanima sevecen, icten ama biraz da komik bir kadin oturdu cocuguyla, aramizdaki diyaloglardan secmeceler;

K-Bu sefer fazla kaldirdi galiba siz de farkettiniz mi, daha bir hareketli oldu
M-Bu sefer derken?
K-Yani ben gecen sefer bindigimde boyle degildi
M-Evet hava kosullarina ve pilota gore degisiyor sanirim

K-Simdi biz tekerlegin ustunde mi oturuyoruz
(Ucakta arka orta siranin ortasinda oturuyoruz)
M-Yok genelde tekerlekler yanlarda oluyor

(Hafif bir hava bosluguna girdigimizde)
K-Simdi ben butun bildigim dualari okuycam benim bilmediklerimi de siz okursunuz
M-Peki..

Kadinin kizi soruyor "anne korkuyor musun" diye, kadinin cevabi "hayir yavrum anneler korkmaz" ama bunu derken sesi titriyordu kadincagizin. Neyse kazasiz inince kadin derin bir nefes aldi bir de tovbe etti bir daha binmem diye.

Kategori: kisisel_
Kategori: gezi_

29 Haziran 2006

Bakmadiysa kesin boyledir

Bugun gene kosuya cikmistim, kosu yaptigim yolda genelde yuruyus yapan insanlar da var, neyse bugun de bir anneyle kizi yuruyuse cikmislardi, ben kosarak yanlarindan gectim. Ben kostugum, onlar da yurudugu icin ayni rotada sikca karsilasiyoruz. Yanlarindan bir kere gectim, iki kere gectim, ucuncu gecisimde anne arkamdan;

-hala bakmadiysa kesin boyledir
-kikikiki

Simdi sevgili anne, kizinin ozguvenini saglam tutman, gururunu oksaman cok hos birsey ama bu ugurda bana niye camur attin ki?

Kategori: kisisel_

26 Haziran 2006

Bayragimi dikicez

Guzel (ve firtinali) gecen 5 gunluk Izmir seyahatimden sonra Ege turuna devam edip 2 gun once Bodrum’a vardim. Izair cikmis simdi yeni, gazetede boy boy reklamini gordum eger hostesler reklamlarinda vaad edilenlerle ayni kalitede ise (giyim, kusam, hanimefendilik, tertip olarak tabi) bundan sonra daimi musterisi olabilirim. Bunun disinda spor faaliyetlerime devam etmekteyim, burada duz bir yol buldum gunes denize batarken kosarak izliyorum, Istanbul’daki kosu bandimin manzarasi sonuk kaldi tabi.

Bizim burdaki yazlikta hic arkadasim yok o yuzden sikiliyorum bazen, eski gunlerdeki gibi arkadas ariyorum telsizlerinden almayi dusundum ama sonra annem hemen daha iyi bir cozum uretti, bahcenin ucuna bir direk dikicez, sonra uzerinde benim karizmatik fotograflarimdan biri basili olan yesil bir bayrak asicaz direge boylece cevredeki insanlar (tercihen genc kizlar) benim burada oldugumu anlayabilecek, ben Istanbul’a gittigimde ise bayrak yariya cekilecek ve son olarak 15 Agustos’da Berkeley’e donunce tamamiyle indirilecek bayrak merasimle. Bence tum yazlikcilar bu uygulamaya baslamali zaten.


Bunun disinda dunku Portekiz-Hollanda maci buyuk zevk verdi, her cikan kartta, kavgada mactan daha cok keyif aldim sanki :) Hollanda’nin teknik direktorune de cok yuklendi bizim spiker, yok inat yaptigi icin unlu golcusunu oyuna almamis o yuzden bu maci kaybetmelerinin tek sorumlusu oymus, cok soguk adammis bu bakimdan aslinda taraftari hareketlendirmesi zor olurmus falan filan… Ben sevmiyorum boyle spikerler kisisel yorumlar yapinca, bu mac sonrasi tartismasi degil ki, milyonlarca izleyici naapsin senin kisisel gorusunu. Figo’da az pust degilmis, kafa atip tansiyonu yukseltti, sonra dirsek darbesinde kendini bagira cagira yerlere atip Hollanda’yi da bir kisi eksik birakti. Portekiz turu gecti ama bir daha ki turda bu kadar sari kartla, eksikle ne kadar basarili olur onu bilemiyorum. Maniche'yi de GS almak istiyordu ama bu golu atinca prim yapmistir fiyati katlanmistir neyse kismet.

Bu arada Google'da world cup diye aratinca ilk olarak o gunku maclar cikiyor, takimlarin adlarini yazin sadece (ornegin portekiz hollanda gibi) direkt olarak son oynadiklari mac sonucu cikiyor, cok sade ve basarili.

Kategori: genel_
Kategori: kisisel_
Kategori: gezi_

11 Haziran 2006

Morrissey de Istanbul'a geldi

Oncelikle Meteoroloji'ye yagmur yagacak, simsekler cakacak kehanetinden dolayi tum konserde elimde hirka tasittiklari icin tesekkur ediyorum. Morrissey abimiz yaslanmis ama sesi hic paslanmamis. Benim konserde en fazla adrenalin salgiladigim an tam "Trouble Loves Me" sarkisi calarken yanimda duran izbandut gibi delikanlinin kiz arkadasi yerine benim koluma elini sokup oksamaya basladigi andi, kendisini hareket dogru ama adres yanlis diye uyardiktan sonra hayat normale dondu. Bu geceden sonra kendime cikardigim ders fark yaratmak icin biraz kol kasi calismam gerektigi oldu.

hatta hemen not dusucem;
[Farketing notu]: fark yaratmak icin kol kasi calis. (hep ozenmistim)

Kategori: muzik_

6 Haziran 2006

Hayvanlar alemi

Bizim bahcenin orada catidaki suyu bahceye akitmak icin olan o zincirlerden var (bir adlari vardir elbet ama ben zincirlikuyu diyorum onlara) Bu zincirlerden akan su etrafa sicramasin diye bahceye bir kup gommustuk, kupun dibinde ise cakil taslari var. Neyse bir Kirpi Bey yanlislikla o kupun icine dusmus gecenlerde resimden de gorulecegi uzere ve cikamiyordu.

Kurekle yaptigim bir kurtarma operasyonu ile (bu kirpiler kendilerini pek sevdirmiyorlar o yuzden ellerimle kurtarmaktan cekindim acikcasi) Kirpi Bey bizim bahce duvarinin yanindaki vahsi hayata geri dondu. Aslinda Kirpi Bey'i annemler daha once de ailesiyle birlikte bizim bahcede gezerlerken gormuslerdi. Kendisini gene bekleriz. Asagida kirpi Bey'in kurtuldaktan sonra vahsi hayata karismasini izleyebilirsiniz.

kirpi
Video sent by mertulas


Basarili gecen kurtarma operasyonundan sonra Discovery Channel'daki kahraman doga koruyucusu endami ile ellerimi yikamak uzere banyoya girdigimde dehset verici bir gercek ile karsi karsiya geldim. Pembe sabun yenmisti. (beyaz olana dokunulmamisti) Buradan uc sonuc cikiyordu;
  1. Fareler renk koru degiller
  2. Fare pembe rengi sectigine gore buyuk ihtimalle disi
  3. Banyomda fare teroru devam etmekte
Hikayeyi en bastan anlatmak gerekirse, farelerin banyomdaki ilk kesfi bundan bir ay onceye dek uzaniyor. Anlatilanlara gore annemler ben daha Istanbul'a donmeden once bizim evde onemli misafirler agirliyorlar, aksam yemegi yeniyor sonra da bahce de cay iciliyor. Buraya kadar hersey normal, misafir bey lavaboya gitmek icin izin istiyor ve annemlerde bahce katindaki en yakin banyoya, benim banyoma yonlediriyorlar kendisini. Misafir bey iceride takribi olarak 30 saniye kaldiktan sonra heyecanla (buyuk bir heyecanla) banyodan disari atiyor kendisini. Bahceden "Hayirdir insallah" bakislarinin kendisine yonlendirildigini farkedince pantolonunu yukari cekiyor ve bahceye donup "banyonuzda fare oldugunu biliyor muydunuz" diye soruyor. Karisinin bir anlik kucumseyici bakisini hissedip "hem de kedi kadar" diye ekliyor. Anlattigina gore yaninda bir de yavrusu varmis. (hatta sekiz on kisilermis cevresini sarmislar peh peh)

Bu olaydan sonra annem ertesi gun bocek/fare avcisi amcalari eve cagirmis ama amcalar bu banyoda hicbir delik yok girse girse klozetten girmistir yorumunu getirmis ve ilaclama yapilmasina ragmen farenin olusune de rastlanmamis.

Simdi banyolar bana gore huzur bulunan ender yerlerden biridir, gunluk hayatin stresinden uzaklasabileceginiz steril ortamlardir. Ne var ki klozette otururken her an alttan bir farenin yumusak etlerinizi kemirebilecegi suphesi bu huzuru bozabiliyor. Ozellikle farelerin hic hissettirmeden tukurukleriyle uyusturarak kemirebildiklerini dusununce bir daha nasil slip mayo giyebilirim boyle birsey olursa diye huzursuz oldum haliyle.

Bu huzursuzlugumu anneme acikladigimda annem ertesi gun mukemmele yakin bir icatla geldi eve. Simdi bu plastik aparati klozete yerlestirince sadece tek yonden gecise/akisa izin veriyormus. Biz farelerden korunmak icin iceriden disari yone dogru gecis opsiyonunu ayarladik. Ne var ki tecrube ile sabittir bu mukemmel icat iki yonde de gecis vermedi sifonu defalarca cekmemize ragmen. Sonrasinda cirkin bir operasyonla bu "mukemmel" icatlari kullanimdan kaldirdik. (operasyon detaylarini vermiycem israr etmeyin)

Bende bu durumda kontrolu ele almaya karar verdim, onceden edindigim bilgilere gore bu fareler daha once sabun kemirmisler, bende ortaya yere yem olarak biri beyaz biri pembe iki sabun biraktim ve bugun itibariyle sabunlardan pembe olani afiyetle yenmisti. (burada "farelerin tercih ettigi marka" gibi bir reklam olmasin diye sabunlarin markasini aciklamak istemiyorum.)

Anneme dedim ki;

-Anne bu fareler olmemis hani bocek avcisi amca 6 ay buradan bisey cikmaz demisti
-Nerden biliyosun olmediklerini?
-Pembe sabunumu yemisler
-Onlarin yedigine emin misin?
-Sen temizlikci kadindan mi suphelendin?

Simdi bu durumda sportmen bir cozumum var; bizim bahceye dadanan bir sokak kedisi var, surekli hamakta, koltuklarda yatip tuy yapiyor etrafi maconun(kopegim) kor olmasindan yuz bularak. Hic calismadan yan gelip yatiyor, hak etmesi gerekir di mi? Ben gene banyoda ortaya bi sabun koyucam pembesinden hatta ustunde kasar eritcem, kediyi de yakalayip banyoya kapaticam suyunu falan koyup. Bunlari bir gun yalniz birakayim dar alanda kisa paslasmalar yapsinlar, gunun galibi sabunu ve hamakta uyuma hakkini kazansin. Adil bir oyun dilemiyorum, cilginca kediyi destekliyorum. Fare 1e 5 veriyor bahislerinizi yorum alanina yatirin.

Kategori: kisisel_

1 Haziran 2006

Iplik yapalim mi?

Yandaki resimden de gorulecegi uzere uzun suredir berbere gitmiyordum, en son San Jose'de ingilizce bilmeyen cinli kadin berberin/kuaforun ellerine teslim olduktan sonra bu sac modeli ortaya cikmisti.

Buraya geldikten sonra bugun artik vakti geldi diyerek berbere gitmeye karar verdim, sabahtan onceden hep gittigim berbere gittim, iceride kimse yok, iyi sira yok tabi bu saatte dedim icimden...

-merhaba Ihsak abi
-oo merhaba Mert
-ben bi sac-sakal trasi olucaktim
-iyi yaparsin Mertcim vakti gelmis hahaha ama sira var aksam 4e dek (gulumsemesine bayiliyorum)
-e kimse yok
-evet hepsi randevu aldi (bana alttan ezerek bi bakis atiyor)
-ben uzak kalmisim ortamlardan bi kartini aliim o zaman
-al bakalim

Aksam dorde dek beklemek zor geldigi icin bende cadde ustunde daha once gitmedigim bir berbere girdim. Icerisi bombos gene ama ben deminki berberden killandigim icin sordum sira var mi diye, 2 berber once birbirlerine sonra da bos 4 koltuga bakti. Sonra biri hic yuzume bakmadan buyrun boyle oturun dedi ben de gerzek damgasi yedigimle kaldim. Iste saci-sakali kesti sonra;

-abi iplik yapalim mi?

ben iki saniye dusundum, basta yedigim gerzek damgasindan sonra iplik nasil oluyor diye soracak cesaretim yok, birde merak ediyorum tabi. Basiretim baglandi ve yapalim dedim.

Aklima ilk gelen ben sebek gibi siritirken dislerimin arasinda bisey gordu, dis ipiyle onu temizliycek. Sonra berber bildigimiz kara dikis ipinden uzunca bi parca koparip eline dolamaya basladi, bu sirada benim aklima gelen fikir; hani kucukken cocuklar ellerine iplik dolarlar obur cocuk da o ipligi gene bir el huneriyle kendi eline alir falan. Dusunuyorum ama yok heralde bu yasta bunu yapmayi teklif etmedi bana gerci sorarken iplik "yapalim mi" demisti yani birlikte yapilacak bisey ama ben unuttum valla yapamam.

Birden ani ve aci verici hareketlerle yanagimin ust kismini elindeki iplerle sikistirip kendi capinda biseyler yapmaya basladi. Megerse yanagimin ust kismindan siyah kisa kisa sakal cikmis, benim hic dikkatimi cekmemisti ama berber beyi rahatsiz etmis sanirim. Simdi bence erkeklere kursun veya kilic yarasinin verecegi aci daha cok yakisiyor. Boyle bik bik kil cekilmesi ufak capta bir cin iskencesi gibi ama ay cok aciyor dur berber yapma da diyemiyorsunuz.

Saclarimi kestirince zaten kucuk gosteriyorum bir de yanaklarima uygulanan cin iskencesi sonucunda yanaklarim allik surmus gibi pembelesti. Boylelikle yillar onceki ergenlige yeni girmis, sokakta top oynarken kosturmaktan yanaklari pembelesmis delikanli kimligime geri burunmus oldum.

Neyse cikarken;
-Borcum ne kadar?
-Yirmi ytl
-Ipligin kilosu kac para ki?

Kategori: kisisel_

28 Mayıs 2006

Yaya gecitlerini kaldirsak mi artik?

Turkiye'ye donup direksiyon basina gecince gene sasirdim kaosun boyle guzel isleyebilmesine. Simdi yollarda bazen dikatinizi cekmistir hani boyle uzun kalin yanyana cizgiler var bazi yerlerde, iste bunlara yaya gecidi deniyor ulkemizde, fonksiyonu pek yok ama uluslararasi trafik kurallari geregince koymamiz gerektigi icin koymak zorunda kalmisiz bizde, yoksa bize ters oyle yolda durmak yayaya yol vermek falan, trafik isiklarina daha yeni alisiyoruz bize fazla o cizgiler. Hele bir de okul isareti koyuyorlar boyle annesinin elini tutan velet falan onlar tam duygu somurusu hic kanmamak lazim. Zaten belediyede farketmis olacak ki pek tazelemez o boyalari, anca unlu biri o yaya gecidinin fonksiyonel oldugunu sanip kendini yola atarak otobus altinda kalana dek, o zaman ertesi sabah ilk is uzerinden gecilir boyanin.

Simdi ben yeni ehliyet aldigimda kurallara bagli olucam herkesi egiticem hevesi icindeydim. (genclik iste) Isin kitabina bakildiginda hersey cok guzel, yaya gecidine yaklasilinca yavaslanir yaya varsa yol verilir, yol hakki yayanindir. Teoride cok guzel hersey. Bende Barbaros bulvarindan iniyorum sol seritten, baktim yolun ortasinda gene o cizgilerden, hatirladim hemen tabi, baktim yasli bir teyze de var bekliyor oyle. Nasil heyecanliyim bir yayaya ilk yolumu vericem diye. Hizimi dusurdum tam onunde de durdum ama icimde bir korku var hani ani durmadim ama arkadan gelen belki farkedemez diye dortleri de yaktim o yuzden. Teyzeye elimle buyrun isareti yapiyorum teyze gecmiyor, allah allah, gec teyzecik gec sasirma gec valla yol verdim kandirmiyorum, yok gecmiyor. Yuzunde de cok huzunlu acikli bir bakis. Ben tam cami acip buyur teyze yol hakki senin diycem arkadan gumbur diye bir ses.

Efendim arkamdan gelmekte olan taksi benim durdugumu gormus, yavaslamis hatta ama sonra ben saglar gecer hizimi kesmem yayayi mi bekliycem diyip direksiyon kirinca farketmeden benim tampona carpmis koseden. Neyse ben indim baktim benim tamponda birsey yok taksinin isaret lambasi kirilmis ama. Taksici hisimla cikti arabadan "kardesim burda durulur mu" diye bana bagiriyor, bende arkadasim yaya gecidinde durdum yol verdim diyorum, taksici "ya burasi Barbaros Bulvari burda durulmaz ki" diyor.

Simdi siz bilmezsiniz, yazili olmayan kurallar vardir Istanbul trafiginde, bende o gun ogrendim. Belli yollar, ana hatlar varmis ki ne olursa olsun hiz kesmek durmak olmazmis oralarda ister yaya gecidi olsun isterse baska birsey. Bu dedigim gibi yazili degil bir cesit delikanlilik kitabi gibi ya da ne biliim erkekler icin hani pisuarda iserken sagdakine soldakine bakilmaz ya, onun gibi bir kuralmis bu da. "Barbaros bulvarinda durulmaz" bu aklinizda bulunsun, ben digerlerini de tecrube ile ogrendikce size aktaricam. Ha ama bu kural taksi/minubus/otobus soforuyseniz cignenebilir, mesela taksi soforusun diyelim sol seritten tam gaz gidiyosun bi baktin sag kaldirimda bir musteri el salliyor, hemen en saga kirican gerekirse el freniyle yatay olarak yolu kesip o musteriyi alicaksin, o sirada sinyal vermek insiyatifine kalmis ama ayiptir soylemesi bu tur durumlarda sinyal veren taksicilere diger is arkadaslari biraz kotu gozle bakiyormus light erkek falan gibi.

Neyse taksici beye isterseniz trafik ekiplerini cagiralim dedim, "yok aman neyse ugrasamam simdi" dedi ve gitti. Muhtemelen arkamdan cok guzel sozler soylemistir benim icin, "ne kadar terbiyeli, saygili cocuk yasli teyzeye yol veriyor tum sinyal lambalarim helal olsun boyle gencler icin" gibi sozler sarfettigini hayal ediyorum ben.

Sonradan dusundum de o acikli ifadeyle bana bakan yasli teyze var ya, iste o senden benden akilliymis, iste o teyze yillarin yaya tecrubesine sahipmis de ben anlamamisim. O teyzenin yerinde ben olsam "vay be yol verdi ulkemiz gelisiyor iste diyip suratimda mutlu ve asil bir gulusle yola atlar ve gene ayni gulusle yayaya duran araci saglayan taksinin altinda can verirdim. Gulerek ve gelecege umutla bakarak olmus olurdum en azindan ama gazetelerde "yaya gecidinde arabanin onune atlayan" universite ogrencisi feci sekilde can verdi haberine ailem cok uzulurdu sanirim. Iste o yasli teyzede bu gorus varmis, o anki acikli bakisi bir anda anlam kazandi gozumde. O bakisi tercume etmek gerekirse "yavrum sen cok iyisin, melek gibisin gozlerim yasardi ama sende beni anla, evde kocam torunlarim beni bekler, gecersem bu yaya gecidi bana mezar olur lutfen unut beni, ben beklerim elimde posetlerle trafigin sikismasini, git ogul sen git dusunme beni" bakisiydi o iste.

Bu olaydan sonra ne zaman yaya gecidinde bekleyen bir yaya gorsem gozlerim yasarir huzunlenirim, o teyzenin suratindaki ayni acikli bakis benim yuzumde de belirir. Olur ki eger bir gun siz yaya gecidinde beklerken ben huzunlu bir bakisla durmadan gecersem lutfen yargilamayin beni, ne yapiyorsam sizin sagliginiz icin yapiyorum.

Simdi bende diyorum ki kokten kaldiralim bu yaya gecitlerini, kimse kendini kotu hissetmesin yaya gecitlerinden gecerken. Yaya gecidi yayalara gereksiz umut dagitmaktan baska bir ise yaramiyor, hem surekli boya masrafi da var. Ne kadar tasarruf ederiz hepsini kaldirsak dusunsenize, o parayla kac tane lale dikeriz meydanlara bir hesap etsenize...

Kategori: genel_

2 Mayıs 2006

Ulkemiz gelisiyor

Bundan bir kac sene once rahmetli dedem ve babamla bayram namazina gitmistik (kurban bayramiydi sanirim) Cikista dedem;

-iyi iyi ulkemiz gelisiyor demisti
neden diye sormustum
-bu bayramda cami gecen bayrama gore cok daha kalabalikti demisti

Bende 2 gundur Berkeley'deydim, internete girememistim. Bugun donunce izledigim kismindaki bloglari okumak icin RSS okuyucumu actigimda 2-3 gunde 250 tane okunmamis yazinin oldugunu gordum. (bloglarin neredeyse tamami turkce)

Icimden iyi iyi dedim, ulkemiz gelisiyor.

Kategori: internet_

27 Nisan 2006

Biyik

Hastaligim dolayisiyla dis gorunusume fazla onem gostermiyordum bir haftadir, haliyle sakallarim almis basini gidiyordu. Kurt adama donusumumu tamamlamadan bugun sakallarimi kesmeye karar verdim. Sonra aklima geldi ben hic sirf biyik birakmayi denememistim o yuzden bir denemeye karar verdim. Sonuclar belli, bu fotograflari cektikten 5 dakika sonra biyiklarimi da kestim :)

Kategori: kisisel_

7 Mart 2006

Etiketini alnina iyice yapistir, aman dikkat et dusmesin !

( B.T.G.K. siteme biraktigi bir yorumda eskilerden bir hikaye anlatmami istemisti. Ben de 19-20 sene geriye, yuva yillarima kadar donuyorum. )

Yil 1986. Babam belediyede calisiyordu o zamanlar, ben de her gun babam ve babamin belediyeden soforuyle o surlarin altindan gecer, belediyenin onundeki aslan heykellerine bakardim. Sonra babam beni yuvaya birakir, cizme ve paltomu cikarirdi. Bir keresinde bana sormustu;

-Mert yuvadan hoslandigin kiz var mi?
-Vaaaar
-Adi ne?
-Zeynep (simdi adini tam hatirlamiyorum ama zeynep olarak gecicek hep bundan sonra)
(o sirada yanimdan adi zeynep olan obur kiz gecer)
-ama bu degil baba oburu, bu degil (bagirarak)
-tamam oglum
(o sirada tam onumuzden asil kiz zeynep gecer, kizin 2 metre otesinden parmakla gene bagirarak)
-bak iste bu baba bak, gordun mu bu iste...
(kiz onumuzden gulumseme ile gecer)
babam guldu cizmelerimi cikarirken sonra da calismaya az ilerideki belediye binasina gitti.

Yuvada yanlis hatirlamiyorsam sabah oturulur salak sacma seyler yapilir, sonra "zorunlu ogle uykusu"na yatilirdi en az 1 saat, daha sonra da ogle yemegi yenir ardindan gene sacma sapan seyler yapilip zaman oldurulur ve aileden birinin gelip bizi almasi beklenirdi.

Bu ogle yemeklerinde herkesin oturdugu yer belliydi, herkesin onune tabagi, catali bicagi onceden yerlestirilirdi. Tum catal ve kasiklar ayni duz metaldendi biri haric, bir tanesi uzeri islemeli ve daha kaliteli kolay bukulmeyen metaldendi. O ozel catal ve kasigin kime denk gelecegi belli olmaz, sansa gore birisine denk gelir derlerdi, bana o gune dek hic denk gelmemisti.

Sonra uzun ogle uykusu vardi, hic sevmezdim. Uyu diyince uyunmazdi ki, yatakta donup dururdum. Biraz asiri hareketli bir cocuk oldugum icin ogle uykusunda sessizce uyuyamadan o yatagin icinde cok sikilirdim hele sicak havalarda. Ileride ogretmenler nobet tutar gibi oturur masanin basinda muhabbet/dedikodu yaparlardi, arada da cocuklardan uyumayanlari uyarir kizarlardi.

Bir gun gene uyuyamiyordum yatagin icinde. Ileri baktim ogretmenler konusuyordu masada, kafami cevirip gozlerimi kapadim, gozlerim kapali olunca uyudugumu sanirlardi. Sonra cok sikildim ve ayiptir soylemesi yorganin altindan pipimle oynamaya basladim ama tahmin edersiniz ki 5-6 yaslarindaki bir cocugun cinsel bir icgudusu olmasi pek olasi degildir, elime bir oyuncak versenizde onunla da ayni sekilde oynardim heralde o yasta. (ama cok ufak bir ihtimalle de dunyadaki en genc masturbator unvanini hak ediyor olabilirim) Neyse ben gozlerim kapali farkedilmedigimi dusunurken ayak sesleri duyuyorum, gozlerimi cok hafif araliyorum, yaklasan genc, benim daha cok hoslandigim, ogretmen. Gozlerimi kapiyorum tekrar, baska bir yere gidiyordur, hic kipirdamazsam beni farketmez diyorum kendime. Ayak sesleri tam onume dek geliyor. Benim gozlerim hala kapali, hareketsiz yatiyorum. Birden bir el uzerimdeki yorgani cekiyor, gozlerimi aciyorum ve ogretmenle goz goze geliyorum, ogretmen basini asagi indiriyor, sonra tekrar yuzume bakiyor ve "terbiyesiz" diye bagirip guzel bir tokat atiyor yuzume. Ben neredeyse tokatla es zamanli avazim ciktigi kadar zirlamaya basliyorum. Normalde uyumayanlara kizip bagirmalari normaldi ama niye bu kadar sert tokat attigini anlayamiyorum, masaya geri donuyor, obur ogretmen ona soru dolu bakislarla bakiyor neden boyle bir sey yapti diye, bende ona hesap vermek zorunda kalicak simdi diyorum icimden. Aralarinda duyamadigim birseyler konusuyorlar, belki de kendi aglama sesim o kadar yuksek ki o yuzden duyamiyorum. Sonra obur ogretmen bana tarif edemiyecegim bir gulumseme ile bakiyor eliyle agzini kapayarak. Onun bu yaptigina hak vermis olmasina inanamiyorum. Aglama sesinden diger cocuklar uyaniyor, genc ogretmen bana bagiriyor "yeter artik zirlama" diye.

Ileriki gunlerde yuvaya hic gitmek istemiyorum, ogretmenin yuzunu gormek istemiyorum, hoslandigim kiz hic benimle konusmuyor. Tum gun sadece evde cizgi film izlemek istiyorum ama annemler beni gene zorla yuvaya goturuyorlar. Sonra bir gun hersey degisiyor. Sebebini bilmiyorum, o kadar ani oluyor ki anlayamiyorum.

Ilk once fotograf cekiminde anliyorum, her donem sonunda toplu sinif fotografi cekiliyor merdivenlerde, ben arkada ortalarda bir yerde oturuyorum merdivende. Ogretmen en onde, arkaya bana dogru bakiyor, gene ne yaptim diye dusunuyorum, "Mert'cim gelsene one, yanima " diyor, saskinca yanina oturuyorum, kolunu boynuma atiyor, mutlu bir sekilde gulumseyip poz veriyor. Ben saskinim hala, hic konusmadan aramizdaki sorunun cozulmesine seviniyorum bir bakima da cunku nedense bu konudan buyuk bir utanc duyuyorum, aileme bile soylememisim.

Daha sonra ogle yemegine oturuyorum ve inanilmaz bir sey, o suslu catal ve bicak benim masamda. Ilk defa. Daha sonra tum hafta boyunca hep benim onume denk geliyorlar, tum arkadaslarim cok sansli oldugumu soyluyorlar, sanirim haklilar diye dusunuyorum.

Artik kis doneminin sonu geliyor, disarisi karli. Ogretmenler belediyenin bahcesinde yuruyuse cikariyorlar tum ogrencileri, yilda bir kere olan birsey. Karlarda oynayabilcek miyiz? Hayir tum ogrencileri ikili siraya sokuyorlar kaybolmayalim diye, duzenli bir yuruyus yapilip geri donulcek. Ben de siraya geliyorum, sirada hemen yanima hoslandigim kiz Zeynep oturuyor. Cok sasiriyorum cunku babama onu gosterdigimden beri hic konusmamisti benimle, hep baskalarinin yanindaydi. Yurumeye basliyoruz, Zeynep;
-bak orada hic ayak basilmamis kar var, hadi oraya gidelim
-yok ya ogretmenler cok kizar
-birsey olmaz hadi korkma gel

Ayak basilmamis karda hoslandigim kiz ile yuruyorum, o gun benim en mutlu gunum. Birden korktugum basima geliyor, ogretmen cam agacinin yaninda beliriyor, bizi aramaya cikmis. Eyvah diyorum su kizin aklina uydum simdi dayagi yedik gene diyorum, Zeynep birden yanima yaklasiyor ve elimi tutuyor. Ben inanilmaz urperiyorum. Mimlenmisim zaten onceden bir de issiz yerde sinifin en guzel kiziyla yalniz basima yakalaniyorum, kiz da elimi tutuyor, kesin ben cekistirdim onu buraya sanicaklar, o an yiyecegim dayagi hayal bile edemiyorum. Basimi one egmis bekliyorum artik. Ogretmen "mert" diye bagiriyor, "kafani kaldir, yuzume bak Mert". Zeynep'de bir yandan elimi cekistiriyor. Kafami kaldiriyorum, ogretmen elinde fotograf makinesi "gulumse" diyor bana, nasil ya? Zeynep cok guzel gulumsuyor, ben saskin saskin bakarken cekiliyor fotograf (o fotograf hala ya ablamlarda ya da annemlerde durur, keske tarayip bilgisayara aktarsaymisim, buraya koyardim cok guzel) Ogretmen daha sonra cok sakin bir ses tonuyla bize hadi siraya geri donun, donucez artik diyor. Inanamiyorum. Herseyin birden bu kadar degismesine, neden neden diye dusunuyorum. Hersey nasil olur da birden bu kadar iyiye gidebilir?

Yil 1999, aradan 12 yil gecmis. Ben OSS'ye hazirlaniyorum. Bir gun annemle konusurken annem bana yuvada yapilan bir testten bahsediyor, diger ogrenciler icinde en yuksek puani aldigimdan. Testi yaptiklarini hic hatirlayamiyorum hafizamda ama bazi taslar yerine oturmaya basliyor. Yuva ogretmenimin birden bire benle arkadas gozukmesini, benimle gurur duymasini anliyorum, birden bire sansli catal ve bicaklarimin tum hafta bana denk gelmesini anliyorum, ogretmenin en sevdigi populer ogrencisinin elini tutan Zeynep'i anliyorum.

Yil 2006 ben insanlarin etiketlenmesini anliyorum. Alinlarinda guzel kiz, basarili is adami, populer cocuk, universite mezunu, entel, zeki cocuk yazan etiketli insanlari anliyorum. Etiketlere verilen onemi anliyorum. Etiketi senin yazip yazmadigin onemli degil, tek yapman gereken onu kaybetmemek. Onu kaybetmemek icin herseyi cigneyebilirsin. O yuzden etiketini alnina iyice yapistir, aman dikkat et dusmesin olur mu ?

28 Ocak 2006

Kopekler gidiklanir mi?


Maco
Video sent by mertulas
Hic gidiklanan kopek gordunuz mu? :) izleyin

25 Ocak 2006

Blogger Chicks

Dikkat ettim de kadinlar sanirim daha sik blog yaziyorlar, diger yazanlara daha cok yorum birakiyorlar, daha icten yaziyorlar ve sanki birbirleri arasinda daha siki bir dayanisma var, en azindan turkce bloglar arasinda. Bir tek icerik degil, blog dizayni ve gorunumu ile de ilgileniyorlar, yeni birseyi hemen bloglarina koyup deniyorlar. Daha cok zaman ayiriyorlar sanirim bir de.

Dayanismalari da daha iyi, gerek yemek bloglari yazanlarin yemek gunleri yapip bulusmasi gibi ya da genel olarak gercek hayatta da daha cok gorusuyorlar birbirleriyle sanirim. Sanirim gunluk tutmak her zaman kadinlara daha cekici gelmistir ama gene de biraz kiskaniyorum sanirim bu dayanismayi, bir yandan da hosuma gidiyor aslinda.

Bir de erkek blog yazarlari kendi aralarinda bulusmasi garip geliyor, aslinda erkeklere karsi da burada bir toplum baskisi var.

Mesela evden "erkek" blog arkadaslari ile bulusmaya cikiyorum diyelim, tum erkek blog yazarlari yemekler pisirmisiz oyle bir evde toplanip yiyicez. Ben elimde yaptigim su boregi tam kapidan cikarken babam soruyor
-oglum elindeki ne?
-Su boregi babacim
-nereden cikti o, annen mi yapmis?
-yok ben yaptim baba
-e nereye gidiyorsun elinde o borekle?
-baba internetten blog arkadaslarim var erkek erkege buluscaz yemek falan
-oglum internetten tanistigin erkeklerle bulusup onlara yemek mi yapiyorsun?
-ya baba oyle degil ya biz arkadasca yani
-oglum neden ya
-ya dayanisma falan

Halbuki bu sefer de kadin blog yazarimiza bakalim:

(isim tamamiyle anonimdir)

Ayca elinde kereviz salatasi tam kapidan cikarken annesi sorar;
-kizim nereye gidiyorsun?
-annecim internetten tanistigim kizlarla toplanip yemek gunu yapiyoruz, bende kereviz salatasi yaptim
-aa ne guzel, benim kizim yemek de yaparmis... dur bak dolapta zeytinyagli sarma var, gecen gun yaptiydim al onu da gotur olur mu?
-Tabi annecim iyi olur
-Bak begendigin yemeklerin tarifini de not almayi unutma olur mu?
-Tabi alirim annecim, bir de karsida buluscaz aksam donmem zor olabilir belki gece orada yatabilirim
-tabi tabi kizim hepsine selam soyle benden, taksi cagiriyim mi?


Aradaki farki yakalayabildiniz mi?

24 Ocak 2006

Bantlara yatir, mincik mincik incele beni

(bu yaziyi iki gun once yazmistim neredeyse bitiriyordum ki firefox kapandi hata vererek, bende sinirlendim bugune sarkti)

Uzun bir yolculuk sonunda (Istanbul'daki evimden gece 3'de ciktim, San Jose'de ki eve Istanbul saatiyle gece 2'de girdim) San Jose'ye ulastim gene. Buraya gelene dek 1 araba, 2 ucak, 2 tren ve bir minibuse (shuttle?) bindim.

Neyse asil anlatacagim olay San Francisco'da Amerika'ya girisimde yasandi. Ucaktan indikten sonra giris mulakati sirasina girdim, sansima benim bekledigim kuyruktaki gorevli gene en yavasi cikti, sonlara dogru bos olan baska bir siraya gectim zaten. Neyse 30-40 dakika ayakta bekledikten sonra sira bana geldi, once sol parmak izi, sonra sag parmak izi, sonra gulumse fotograf (yakinda ulkeye girerken diski ve idrar ornekleri de isterler heralde). I20'yi inceliyor hangi okula gidiyorsun ne okuyorsun muhabbetleri (ki bunlarin hepsi zaten elindeki I20 belgesinde var) Neyse cok kastirmadan gectim orayi.

Sonra son cikanlardan oldugum icin baktim valizimi zaten benim yerime banttan biri cikarip kenara koymus sagolsun, valizin uzerine guvenlik etiketi yapistirmislar ki bu valizin aranip tarandigini soyluyor bize, neyse insallah cok karistirip kiristirmamislardir diyorum. Sonra tam cikistan once guvenlik gorevlisi soruyor "yalniz misiniz" diye, evet diyorum, o zaman sizi soyle inspection'a (incelemeye) alalim diyor. Eh bekar adama inceleme heralde, bir de oyle bir soruyor ki "are you lonely" gibi. Hani zaten valiz havalimanina girerken icini acip aramisin daha ne istiyorsun ki...

Neyse bu inceleme soyle oluyor elinde lastik eldivenli bir guvenlik gorevlisi bavulunuzu bir banta yatirip acik kalp ameliyati yapar ciddiyetinde sizin donlarinizi falan mincikliyor. Ben de daha once hic girmemistim incelemeye kactir giris yapiyorum. Heralde dedim kus gribi yuzunden bu. Neyse adam ilk hangi ulkedensin diye sordu, sonra bekledigim soruyu sordu yaninda hic yemek getirdin mi diye, icimden cok guzel tavuk gogsu var abi alir misin demek gecti, yok dedim. Neyse basladi valizi acip minciklamaya. Benim cd/dvd lerimi koydugum buyuk bir cd kabi var, plastik seffaf onu buldu ve ilk uyuz oldugum hareketini yapti. Adam cd kabini acti teker teker cdlere bakiyor uzerlerine My documents, downloads falan yazdiklarimi okuyup daha uzun bakiyor, turkce olanlari anlayamayip geciyor. Simdi sen orada ne yazsa begenmeyceksin ki, ya da supersonik gozlerinle icindekileri mi tariyorsun, ne yapiyosun saklaban?


Cd kabini birsey soylemeden birakti yerine, sonra benim external Nec dvd yazicimi buldu, eline aldi, "sir can you tell me what this is" dedi cok gururla sanki onemli birsey bulmus gibi, okuz uzerinde kocaman Nec external dvd writer yaziyor iste, bomba olsa ucaga alirlarmiydi... ben de "it is a nec external dvd writer" dedim, hmm dedi arkasindaki usb girisine falan bakti, onu da koydu kenara.

Guvenlik gorevlimiz son noktayi sira benim ilaclara gelince koydu, benim de kulagim dolayisiyla gitmeden once doktor bir suru ilac yazmisti onlari gordu, bana soruyor bunlardan hicbiri steroid mi diye, yok dedim, sonra uyuz uyuz tane tane soruyor "D O Y O U K N O W W H A T A S T E R O I D I S" diye...

1) bana ukalalik yapma, Toefl'a girsen benden dusuk puan alirsin
2) bilmesek gotumuzden yok demiyoruz heralde

Benim orada bardak tasti tabi, evet biliyorum o amerikan baseballcularin almasina izin verilen ilaclar degil mi dedim, soyle kil kil bakti birsey demedi, tum ilaclari cikardi kenara koydu, ne icin ilac kullaniyorsun dedi, kulagim icin, sonra aradan steroide benzettiklerini aldi bilgisayarin basindan kodlarina bakmaya basladi, bakti da bakti... ben gene ayakta bekliyordum, iki adim gerideki duvara yaslandim bekliyorum. Neyse birsey bulamadi gene bakmaya devam ediyor, soruyor bu kacinci senen amerikadaki diye, bende ikinci ve umarim son senem dedim, gene soguk bir ruzgar esti. Neyse birsey bulamadi kapatiyor, kapatamadi tabi siz kapatin diyor, kolay mi o valizi kapatmak, actigin gibi kapatsana... neyse kapadim valizi giderken kulaginiz icin gecmis olsun diyor, cok icten, caniiiim.