22 Eylül 2005

Kitaplar

Kac kitabim var?

Su anda burada yalnizca okul icin kitaplarim var bir de ucakta okumak icin aldigim Tuna Kiremitci'den "bu iste bir yalnizlik var" adli kitabim var. Cogu kitabim Istanbul'da ve yaklasik olarak 40-50 tane vardir diyebilirim ama bizim evde annemlerin cok buyuk bir kutuphanesi vardir ve oradaki cogu klasik kitabi da okumusumdur. (anne edebiyat ogretmeni, baba avukat olunca kutuphane de sisiyor haliyle) Bir de cocukken okudugum tum Jules Verne serileri falan var. Ben sanirim daha cok dergi biriktiren biriyim, bende bir kac yillik Bilim ve Teknik ve Roll dergisi arsivi vardi ama buraya gelince onlar da yarim kaldi haliyle.

En son aldigim kitap?

Su an Amazon'dan Design for manufacturability kitabini aldim bekliyorum, onu okul icin aldim ama dersi seviyorum, bos zamanlarimda da sikilinca okurum sanirim :) Bir de iste bir ay once aldigim Tuna Kiremitci'den "bu iste bir yalnizlik var" adli kitap.

En son okudugum kitap?

Son okudugum kitap son aldigim kitaptir genellikle, pek biriktirmem.

Benim icin anlami olan ilk bes kitap?

Su an sadece aklima gelenleri yazicam ve siralamasina da onem vermiyorum

1) Irwin Shaw'dan Lucy Crown (bu kitabi annemlerin kutuphanesinden bulmustum, 1956 basimi ama bugun icin bile agir iliskiler, bir yerden sonra yazarin objektifligi sinirinize dokunuyor, bknz. bir cocugun psikolojisi boyle mi alt ust edilir)

2) Yusuf Atilgan'dan Anayurt Oteli (Zeren'in tavsiyesiyle okudugum bir kitap, buram buram bunalim, filmi de cekildi sanirim)

3) Dosteyevski'den Suc ve Ceza (aciklama geregi duymuyorum herkesin okudugunu varsayarak ama bu kitap incelendiginde icindeki hikayeden fazlasi var)

4) Paul Auster'den Timbuktu (Amerika'ya gelmeden once tam kopegimden ayrilmadan once okuyup beni dagitan kitap)

5) Knut Hamsun'dan Pan (Iskandinavya'dan soguk kan. Ayni yazarin hunger adli kitabi da oldukca basarilidir, bu yazarin savas zamani hitler'i destekledigini duydugumda cok sasirmistim ama romanlari politik degildi, her ne kadar kendi politik gorusune zit olsam da yetenekli bir yazar)

Sobelenen?
Su gibi ( su gibi zaten onceden sobelenmis o yuzden Gamze'yi sobeliyorum)

Sobeleyen?

21 Eylül 2005

Dun gece










Zeren apartmanin avlusunda gecen gece disari cikmadan once

Ustune soguk su ictik

Zeren'le uzun zamandir okuldan bagimsiz olarak dusundugumuz bir proje vardi uzerinde calismaya gercekten hevesli oldugumuz. Ne yazik ki dun gece buna cok benzer bir urunun bizden bir yil once piyasaya sunuldugunu ogrendik, tabi urun 2005 te bir cok odul almis, biz nasil yapilabilir diye dusunurken. Gerci daha once de gormustuk urunu fakat fiyati 1400$ civarindaydi, simdi ise 350$a kadar dusmus. Neden cok duyulmadigini anlayamadik. Gerci bizim projemizde bunu grid computing ile birlestirmeyi planliyorduk. Projenin mantigini asagida anlaticam.

Proje umutlarimizin cokusunden sonra zeren'le yaptigimiz bir soylesi :
(dosya 34 mb bu yuzden zaman alabilir)



Proje aslinda basitti, mantigi su andaki mevcut monitorunuz yerine kablosuz tablet pc gibi ustune yazi yazilabilen bir monitorunuz oldugunu dusunun. Bu monitorde sadece wifi bir modem ve girdinizi aktarabilecek kadar ufak bir islemci veya RAM bulunuyor. Tum bilgiler sizin ana bilgisayarinizdan wifi adhoc uzerinden kablosuz olarak elinizdeki monitore geliyor. Bu monitorun uzerinde bir ses cikisi ve tv-out u bulunuyor. Boylelikle evinizde bilgisayarinizin basindan monitoru aliyorsunuz elinizde mutfaga gidip hard diskinizdeki tum mp3lerinizi wifi alani icinde dinleyebiliyorsunuz, isterseniz evdeki tv'ye baglayip divx filmlerinizi seyredebiliyorsunuz, bahceden emaillerinize bakabiliyor, internete girebiliyorsunuz vs. Ayrica bilgisayariniza tablet pc ozelligi katmis oluyorsunuz (ekrana el yazisi ile yazabilme vs.) Boyle bir seyin normal monitorunuzun yerini almasi gelecekte cok olasi. Gerci su anda Viewsonic firmasi urunu daha cok home entertainmentin bir parcasi olarak lanse etsede ofis alanlarindaki uygulamalari da cok guzel. Yaptiginiz bir excel dosyasini elinize aliyorsunuz monitoru patrona gosteriyorsunuz. Muhendisler fabrika katindaki bir soruna asagi ellerinde monitorleri ile inip bakabiliyorlar vs... Bir baska uygulama ise evinizde kablosuz bir cihaz oldugundan monitor uzerindeki ses cikisi ve mikrofon girisinden bahcenizde skype uzerinden bedavaya milletlerarasi konusmak olabilir mesela.

Biz tum bunlari dusunmustuk ve bu aletin 200$ dan az bir fiyata su anki teknolojiyle uretilebilcegini biliyorduk ama bu pazarda ilk olmadiktan sonra rekabet sansi cok dusuk. Gerci bizim fikrimizde ofisler icin daha farkliydi. Biz grid computing ile ofis alanindaki tum bilgisayarlari kaldirip yerine bir tane cok kuvvetli bir bilgisayar koymayi ve islemci gucunu paylastirmayi dusunuyorduk, bu henuz yapilmamis ama elbet onu da dusunuyorlardir su anda. Bu sistemle herkes kablosuz monitorleri ile ofis ortami icinde tek bir bilgisayardan farkli isler yapabilecekti. Bilgisayarlari upgrade etmek istedigimizde yalnizca ana bilgisayar update edilip maaliyetler duscekti, ofis icindeki mobilite artacakti. Kisaca her sey cok guzel olacakti :)

Neyse simdilik bu projeyi rafa kaldirdik yeni bir seyler dusunmeye calisiyoruz. Bu arada su an marketteki urun budur.

19 Eylül 2005

Kafam karisik

Kafam karisik bu aralar, yeterince yaratici olamiyorum ve vaktimi duzgun organize edemiyorum. Sabahlari cok gec uyaniyorum ve uyandiktan sonra yataktan kalkamiyorum. Insanlar ve olaylar kafami karistiyor, tum vaktimi kendi projeme vermek istiyorum aslinda, baska birsey dusunmek istemiyorum.

Transporter 2

Gecen gun can sikintisindan ve o saatte daha duzgun bir film oynamadigindan transporter 2 ye gittik. Tamam klasik hollywood aksiyon filmi zaten cok umitli gitmemistik ama bu kadar mi kotu olur. Jason abi neler yapti oyle, arabayla ucarak giderken arabanin altindaki bombayi vincin kancasina takip gene 4 teker ustune dustu, kursunlardan sag sol yaparak kacti (keanu abimiz o hareketler icin matrix'de filmin basindan beri kasiyordu), jet skiyle karayolunda otobus kovaladi, dusen jetin icinde g-force a karsi koyarak adam dovdu ve daha neler neler. Kisacasi bizim Kara Murat'i bile golgede birakti. Bir de film bastan sona reklam kusagi zaten, gisede cok basari yapamayacagini tahmin edip bari filmin parasini sponsorlardan cikaralim mantigi sanirim.

18 Eylül 2005

Amerika'da saglik hizmetleri

Bu gece Sina peynir keserken bicakla parmagini kesti, derin kestigi icin dikis gerekebilir diye hastaneye gitmeye karar verdik. En yakin hastaneyi aradik cevap vermedi telefon, hastane kapanmis meger (yeterli para kazanamadigi icin kapanmis!). Baska nereden hastane bulabiliriz diye internnette aranirken Sina'nin kanamasi devam ettigi icin iyisimi biz 911'i arayalim onlara soralim dedik. Arar aramaz bir suru sorular bilinci yerindemi nefes aliyormu bileginimi kesti, yok sadece parmagini kesti biz sadece hastane sorcaktik dedik ama ben coktan ambulans gonderdim bile dedi, e iyi parmak kesigine ambulans diye bekliyoruz, 20 dakika gecti sehir merkezine ambulans gelemedi birden kapiya itfaiyeceler geldi. Biz hayirdir dedik, meger 911i aradinmi bunlar cumle alem geliyormus. Neyse zaten adamlar gelene dek kanama yavaslamisti bizde yok ya taksiye atlar gideriz hastaneye dedik, ambulansi iptal edin (zaten sehir merkezine yarim saatte gelemedi ambulans).

Hastaneye acile geldik saat 9 gibi, acilden girer girmez sira sira vezneler var icerisi oldukca kalabalik. Neyse ilk kaydimizi yaptirdik bekliyoruz. Kaydi yaptiriken Sina gorevliye veznenin altindan kolunu uzatiyor camdaki araliktan, kadin o araliktan tansiyon olctu, garip falan dedik. Aradan neredeyse 40 dakika gecti, Sina'yi cagirdilar. O sirada kanama zaten durmustu coktan ama ilk geldigimizde kaniyordu hala. Neyse bir kac sey daha sordular gene bekliyoruz. Hic abartmiyorum Sina'nin tedavi icin iceri girdigi saat gece 1.15di, acilde ilk mudahale icin 9'dan gece 1.15e kadar yarayi hic bir doktor gormeden 4 saat bekledik. Bu arada Sina 5 vezne dolasti. Iceride doktor Sina'ya yara zaten kendiliginden kapanmis ama ne olur olmaz biz gene acip temizleyelim demis.

Iceride asil beni dehsete dusuren bir diyaloga sahit olduk Zeren'le. Cok yasli tekerlekli sandalyede oturan bir adam vardi, hemsire adamin basina geldi, dosyasina bakti ve "saat 5'ten beri bekliyormusun" dedi, adam da "hayir saat 4'te geldim" dedi. Hemsirenin adami tedavi icin iceri aldiginda saat 1.30du, yani adam 9.5 saat beklemis acilde. Gercekten saka gibiydi ve bu gittimiz hastane ozel bir hastane zaten Amerika'da devlet hastanesi kavrami var mi bilmiyorum cunku SSK gibi bir saglik sistemleri yok. Dunyanin en iyi ekonomisine sahip ulkesinde ki saglik sistemini bizim SSK ile karsilastirinca inanin SSK daha iyi, biz ozel sigortamiz olmasina ragmen bunlari yasadik burada. Turkiye'de herhangi bir saglik ocagina gitsek cok daha kisa surede gerekli tedaviyi alirdik. Burada sanirim saglik sistemi gercekten cok sorunlu ve adaletsiz, zannedersem Bush yonetiminin en cok elestirildigi konulardan biri de buydu.