internet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
internet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ocak 2007

Vikipedia - Eksisozluk isbirligi?

Sanirim Wikipedia'yi cogunuz duymustur, surekli guncellenen acik kaynakli bir internet ansiklopedisi olarak tanimlayabiliriz sanirim Wikipedia'yi. Benim cok sik kullandigim kaynaklardan biridir. Wikipedia dunyanin neredeyse butun dillerinde kaynak sunmaktadir ama ne yazik ki turkce makale sayisi oldukca yetersizdir. Wikipedia'da su an itibariyla toplamda 1,573,094 ingilizce makale bulunmaktadir ne var ki turkce makale sayisi yalnizca 42,737'dir.

Turkiye'de ayni olmasa bile benzer sayilabilecek bir uygulama Eksisozluk sitesidir. Eksisozluk'te su an itibariyle toplam 1,229,354 baslik bulunmaktadir. Bu Wikipedia'da ki ingilizce baslik sayisina oldukca yakin bir rakam degil mi?

Peki Wikipedia ile Eksisozluk arasindaki fark nedir? Oncelikle bir uslup farki vardir, Wikipedia'da girilen yazilarin hepsi "ansiklopedi dili" ile bilgi vermek amacli ve "objektif" (en azindan objektif olmasi gereken) yazilardir. Eksisozluk'te girilen basliklar ise genelde esprili bir anlayisla yazilir ve daha cok kisisel fikir/deneyim ve gozlemlere dayanan yazilardir. Ne var ki bilgi verici ozelligi hala mevcuttur cunku bilgi dedigimiz sey bir bakima insanligin yaptigi gozlemlere dayanan bir olgudur.

Bunun disinda Eksisozluk'te acilan makalelerin cogunlugunun "duygusal" gozlemlere dayali oldugunu soyleyebilirim. Ornek vermek gerekirse Eksisozlukten "kisi basina dusen yalnizlik" makalesi verilebilir. Bu makale elbette Vikipedia'da yayinlamaya uygun bir makale degildir cunku tamamiyle duygusal gozlemlere dayalidir. Ne var ki bir cok baska Eksisozluk basliginda bilgi verici icerikler de bulunmaktadir. Sonucta ortada bir bilgi paylasimi soz konusu ama farkli formatlarda.

Peki soyle birsey hayal edin; Eksisozluk'te yeni bir baslik acarken eger girdigimiz baslik "Vikipedia formatina uygun olabilir" bir baslik ise (duygusal ve kisisel gozlemler yaninda genel bir bilgi de icerebilecek bir basliksa, ornegin "istanbul" basligi altinda duygusal ve kisisel gozlemlerimizden de bahsedebilir, sehrin genel yapisi ve tarihi, nufusu vb. gibi alanlarda da bilgi girebiliriz) Eksisozluk yazarlarina bir secenek sunsa "Vikipedia kismi da ac" gibi uygun basliklar icin. Bu Vikipedia kisminda duygusal ve kisisel olmayan bilgiler toplansa daha formal bir dil ile ve bu basliga her eksisozluk yazarinin objektif bilgi ekleme ve degistirme imkani olsa aynen Vikipedia'da oldugu gibi mesela. Sirf bu Vikipedia bolumu icin ayri bir moderator bulundursalar ve bu moderator butun Vikipedia formatli basliklari kontrol etmekle yukumlu olsa... Eksisozlukte bir basliga gittiginizde eger basligin Vikipedia kismi mevcutsa ilk olarak en tepede genel Vikipedia formatli bilgisi gozukse (veya baglantisi verilse) altinda da her zaman ki o konu hakkinda yazarlarin duygusal ve kisisel gozlemlerini de iceren yazilar yer alsa. Bu Vikipedia basliklari onaylandiktan sonra otomatik olarak turkce Vikipedia sitesine girilse... Bir anda Vikipedia'da ki turkce kaynak sayisi artmaz mi?

Peki Eksisozluk sitesi neden boyle bir isbirligi yapmak istesin ki? Oncelikli olarak hem Wikipedia hem de Eksisozluk kullanici icerigi ile buyuyen yapilar. Ne var ki Wikipedia'nin tum dunya dillerinde sunulmasi ve genel olarak bilgi konusunda "daha guvenilir" olmasi sebebiyle Eksisozluk'e oranla cok daha hizli buyuyen bir servis. Wikipedia'ya yapilan bagislar su an itibariyle $906,470.53 gibi bir rakama tekabul ediyor, ayni bagis kampanyasini Eksisozluk acsa bu kadar basarili olacagini sanmiyorum. Bu kadar cok bagisin yapilmasi da Wikipedia komunitesinin gucunu gosteriyor sanirim. Wikipedia "Wikimedia Foundation" adinda kar amaci gutmeyen bir kurulusa ait, ne var ki Eksisozluk'un Sedat Kapanoglu ve Murat Arslan'a ait oldugunu ve aldigi reklamlar ile gelir elde ettigini dusunuyorum. Wikipedia'nin amaci tum dunyadan erisilebilen bedava bir bilgi ansiklopedisi yaratmak ve icinde hic bir reklam barindirmiyor. Her ne kadar icindeki her bilginin dogrulugu tartismaya acik olsa da Wikipedia takiminin objektifligi ve dogrulugu yakalamak icin gerekli onlemleri aldigini ve bu konuda samimi ve ciddi olarak caba sarfettigini dusunuyorum. Wikipedia'nin gun gectikce daha da gelisecegini ve dijital bilgi platformunda yakin zamanda cok guvenilir bir yere ulasacagini ongoruyorum. Iste butun bu sebeplerden oturu Eksisozluk'un bu gelisen dijital bilgi bankasina turkce kaynak konusunda yardim etmesi gerekli bence. Eksisozluk yapacagi ekstra birkac kodlama ile bu gelecegin dijital bilgi bankasinda ki turkce kaynak eksikligini onemli bir oranda giderebilir bence. Eksisozluk bu hamle ile hicbir ekstra gelir elde etmez belki ama dijital bilgi caginda turkce kaynaklarin gelisimine buyuk bir katki saglayabilir.

Baglantilar:
Wikipedia
Vikipedia (Wikipedia turkce bolumu)
Eksisozluk
Wikipedia'da Eksisozluk hakkinda yazilan makale
Eksisozluk'de Wikipedia hakkinda yazilan yazilar

10 Aralık 2006

Referans bankasi fikri

Gene aklima bir internet fikri geldi. Universiteden mezun olurken, bir ise girerken, herhangi bir basvuru icin bir referans aldiginizi dusunun ogretmenlerinizden, patronlarinizdan veya herhangi birinden. Bu referanslari sizden isteyen kisiye verdiginizde sizce bu kisilerden kaci referans vereni gercekten arayip "su kisiye boyle bir referans vermisiniz dogru mu" diye soruyor? Bazi buyuk sirketler bunu gercekten yapiyorlar ama ne kadar zaman ve isgucu kaybediyorlar bu zaman suresince dusundunuz mu hic?

Belki lise yillarinizda ogretmenlerinizden birinden referans aldiniz, bu referansi kullandiniz sonra baska bir sekilde tekrar sizden referans istendi, tekrar lise ogretmeninizi bulup o referansi tekrar alabilir misiniz? Belki artik ayni lisede bile calismiyordur, ayni sey universite ogretmeniniz, eski calistiginiz isin patronu icin de gecerlidir. Peki referanslarin neden bir omru olmak zorunda? Referanslar bu kadar onemliyken artik sadece bir formaliteye mi donusmeye basliyor acaba?

Eger birisini ise alacaksaniz onun gelisim sureci hakkinda bilgi sahibi mi olmak istersiniz yoksa sadece son bir senedeki performansi hakkindaki bilgiyle mi yetinmek istersiniz? Eger gecmisteki butun referanslarini bilseydiniz bu kisi hakkinda daha belirgin bir fikriniz olmaz miydi?

Iste butun bu sorulari dusunurken aklima bu fikir geldi. Internet uzerinde bir referans bankasi olusturma fikri. Sisteme uye olan kisi onceden aldigi butun referanslari (bulabildikklerini) sisteme yukluyor (muhtemelen yazili referanslar oldugu icin ya bunlari tarayip dijital ortama aktariyor ve e-posta ile gonderiyor ya da referans bankasinin faks numarasina faksliyor) Daha sonra kisi bunlari onaylatmak isterse referans bankasina onaylatmak istediklerini sectiriyor (onaylatma islemi parali olacak, dusuk bir ucret karsiliginda) Referans bankasi bunlarin dogrulugunu teyit etmek icin bu referans verenlere ulasmaya calisiyor. Ulasabilip onaylayabildiklerine onaylandi etiketini yapistiriyor.

Daha sonra kullanici yeni bir referans alacagi zaman isverenine veya ogretmenine bu siteyi kullanarak referans yazmasini soyluyor. Peki isveren veya ogretmen (genel olarak surekli referans istenen kisiler) neden bu siteye uye olsun, neden bu sistemi kullansin?
  1. Sitede referans yazimini kolaylastirmak icin hazir yazilmis referans ornekleri bulunacak, istenirse bu ornekler kullanilacak ya da tamamiyle sistemde bulunan yazi editorunu kullanarak sifirdan bir referans da yazilabilecek. (yalniz referanslarda referans verdiginiz kisiyi ne kadar suredir tanidiginiz ve referans tarihini bulundurmak gibi belli alanlar zorunlu olacak) Referans yazan kisi kendi hazir referans formlarini da olusturabilip sistemde saklayabilecek boylece ayni referansi farkli kisiler icin tekrar tekrar yazmasi gerekmeyecek sadece kisisel kisimlari degistirecek. Boylelikle internet erisimi olan herhangi bir bilgisayardan istedigi zaman hazir referans formlarina ulasabilecek.
  2. Bazi sirketler, universiteler veya devlet kurumlari referans mektuplarinin belli bir standartta ve formatta olmasini isterler, bu formlarin cogunu referans bankasi kendi referans formlari catisi altinda toplamaya calisacak boylelikle ornek olarak bir ogrenci referans veren ogretmenine "bana X universitesinde yuksek lisans icin referans yazabilir misiniz" dediginde ogretmen hemen referans bankasindan o universitenin istedigi formati bulup doldurabilecek. (bu formlar bir cok dilde sunulacak, yabanci bir universitenin formuysa ogretmen bu formu kendi dilinde goruntuleyip doldurabilecek)
  3. Siteye uye olurken referans veren secenegini tiklayan kisilere sadece bir kere uyelik esnasinda kimliklerini dogrulatmak icin kisisel bilgileri istenecek (telefon numarasi, e-posta adresi, varsa universite ya da sirket e-postasi) Daha sonra ucretsiz olarak kimligi onaylamak icin referans bankasindan bir kisi telefonla kendisiyle irtibata gecicek, universite veya sirket e-postasina onay formunu gondericek. (bu kismin ucretsiz olmasinin sebebi daha cok referans vereni siteye cekebilmek) Sonra referans veren kisi gonderilen formun ciktisini aliyor, gerekli yere islak imzasini atiyor ve tekrar bunu referans bankasina gonderiyor faks ile (veya taratip e-posta yolu ile) Bu formu alan referans bankasi otomatik olarak imza kismini referans yazan kisinin hesabi ile butunlestiriyor ve bundan sonra yazacagi tum referanslardaki imza kismina bu imzayi yerlestiriyor. (boylelikle guvenlik sorununu ve surekli imza atma gereksinimini ortadan kaldiriyor sistem) Bunun disinda referans yazilip sistemde gonder tusuna basildiginda istenirse referans cikti olarak alinabiliyor veya referans yazilan kisinin e-posta adresine pdf dosyasi olarak gonderiliyor. (Boylelikle referans yazanin o referansi kagida basmasi bile gerekmeyecek, isterse referans alan kendi basabilir eposta adresinden. Bu durumda referans veren kagit ve yazici kullanmamis olacak referans verdigi kisi icin. Size kucuk bir masraf gibi gorunebilir ama universiteden mezun olurken yuzlerce kisinin bir ogretmenden referans istemesine tanik oldum ve yuzlerce kisi icin kagit ve murekkep masrafi hic de az degil)
  4. Bazen ogrenciler ogretmenlerinden veya calisanlar isverenlerinden ingilizce (kisaca ana dilinden farkli bir dilde) referans isterler. Ogretmen isterse kendi sistemden ingilizce yazabilir ama ugrasmak istemezse veya yabanci dil bilmiyorsa sistem "referans alana" kucuk bir para karsiliginda sistemdeki istedigi referansini istedigi dile tercume etme hizmeti sunacak.
Peki referans alanlar neden bu sistemi kullansin?
  1. Oncelikle hayatlari boyunca aldiklari butun referanslar bir cati altinda toplaniyor ve istedikleri zaman tekrar basip kullanabiliyorlar.
  2. Aldiklari referanslarin guvenilirligi referans bankasi tarafindan kanitlanmis oluyor.
  3. Kullanici herhangi zamanda aldigi bir referansi istedigi dile tercume ettirebiliyor (kucuk bir ucret karsiliginda)
  4. Referans alacaklari kisi sisteme uyeyse aldiklari referansa otomatik olarak onaylandi etiketi yapistiriliyor. (hicbir ucret odemeden)
Peki referans isteyen sirketler, universiteler, devlet kurumlari neden bu sistemi benimsesin?
  1. Referans isteyen kurum bu sayede kisiden simdiye dek aldigi butun referanslari isteyebilir, sadece son alacagi 2-3 referans disinda ve kisinin gelisimi hakkinda daha fazla fikir sahibi olabilir. Referanslari yazili olarak istemelerine gerek kalmaz, bu referanslari kullanicinin sistemdeki sayfasindan da goruntuleyebilirler.
  2. Referanslarin guvenilirligi sorununu ortadan kaldiriyor, referans bankasi tarafindan guvenli etiketini tasiyan butun referanslari kontrol edip zaman ve isgucu harcamalarina gerek kalmiyor.
  3. Referans verenler sisteme uye olurlarken kendileri hakkinda bir kisim dolduruyorlar , calistiklari alan hakkinda boylelikle referans veren kisi hakkinda sistemden bilgi sahibi olabiliyorlar.
  4. Referanslar sistemde saklanirken ya gizli ya da herkese acik olarak listelenebilecek. Herkese acik referanslar referans yazana gore, referansin konusuna gore ve referans alana gore listelenicek. Boylelikle herhangi bir kurum gizli olmayan referanslari izleyerek referans alan kisi ile irtibata gecebilir. (ornegin bir sirketin insan kaynaklari elektrik projelendirmesi hakkinda yazilan butun referanslari listeleyebilecek ve bunlarin icinden referans yazani taniyor ve guveniyorsa referans yazdiklari kisiler ile kontaga gecebilecek)
  5. Sistemde bir baska hizmet de onaylatma sistemi olacak. Diyelim ki bir sirket bu sistemi kullanmiyor ama insan kaynaklari bir suru adaydan referans mektubu almis, bu durumda sirket bu mektuplari referans bankasina gonderip onaylatmalarini isteyebilecek, boylelikle bir ucret karsiliginda butun referanslarin dogrulugundan emin olabilecekler kendi is gucu ve zamanlarini harcamadan.
Bu sistemin para kazanma sistemi;
  1. Eski referanslarini dogrulatmak isteyen kullanicilardan alinacak ucret
  2. Sirketlerden referans dogrulatma islemi icin alinacak ucret
  3. Referanslarin tercume edilmesinden alinacak ucret
  4. Sistemde bulunacak reklamlardan alinacak ucret (reklamlar sadece sistem arayuzunde bulunacak, hicbir sekilde referans mektuplarina reklam alinmayacak tabi ki :))
Bu sisteme benzer internet siteleri var mi?

Benim karsilastigim tek ornek LinkedIn sosyal baglanti sitesinde kisiler listelerinde bulunan kisilere istedikleri gibi referans yazabiliyorlar ama bu daha cok bir yan ozellik gibi kullanilmis, referans formlari, guvenlik islemleri vs. hic bulunmuyor.

Aklima gelenler simdilik bu kadar, belki referans verenler icin "kimlik dogrulatma" kismi daha gelistirilebilir.

Benim bu projeyi gerceklestirebilecek kod yazma bilgim bulunmuyor, belki birilerini kiralayip yaptirabilirim ama bu da uzun zaman alabilir. Eger bu fikri begendiyseniz ve bir sekilde yardiminiz dokunacagini dusunuyorsaniz benimle baglantiya gecebilirsiniz ya da kotu bir insan ornegi sergileyerek tamamiyle bu fikri calip kendiniz yapmaya calisabilirsiniz :)

14 Kasım 2006

Ebay fikri

Ebay'da bir cok dolandiricilik oluyor ve Ebay bunun onunu kesmek icin cesitli onlemler almaya calisiyor. Ne varki hala buyuk bir alim yapicakken (bilgisayar ya da 1000$'in uzerindeki herhangi bir alisveris) Ebay hala bana guvenli gelmiyor, risk gozume buyuk gozukuyor.

Peki ne yapilabilir? Ebay bir depo kursa, dese ki isterseniz %100 guvenli bir sekilde aliminizi gerceklestirebilirsiniz. Satici mali yayinladigi mal tanitimi ile direkt kullaniciya gondermek yerine Ebay'in deposuna gonderse, alici parayi direkt saticiya gondermek yerine Ebay'e gonderse. Ebay mali incelese ve tanitimi yapildigi gibi oldugunu onayladiktan sonra aliciya gonderse ve parayi da saticiya gonderse. Bu Ebay acisindan fazladan harcama gerektiricektir (depo kiralama, urun incelemesi, 2 defa kargo ucreti) ama alici ve satici bu ekstra parayi odemeyi kabul ettikten sonra Ebay'in de isine gelmez mi %100 guvenli bir ortam sunabilmek? Neden sigorta sirketiyle anlasmasinlar diyeceksiniz, cunku sigorta sirketinin davayi incelemesi, karara varmasi, saticiyi bulmasi onlarla iletisimi derken sizin sigortadan parayi geri almaniz en az 2-3 ay surer.

Biliyorum ilk basta kisiden kisiye satis mantigina ters gelse de miktarin ve riskin yuksek oldugu durumlar icin bence mantikli bir cozum olabilir. Bunu bir bakima "ozel musterilerin ozel ihtiyaclari icin ozel cozumler" mantigi olarak dusunebilirsiniz.

13 Kasım 2006

Diller ansiklopedisi fikri

Yaziyi sese ceviren yazilimlari bilir misiniz? Berbattirlar, hic bir tonlama yoktur. Bir ornegini buradan dinleyebilirsiniz. Bu servis sabah gazetesinin yeni sunmaya basladigi, yaziyi sese cevirmeye yarayan bir servis. Aslinda cok guzel bir yenilik tabi ama daha cok gelistirilmesi lazim. Muhtemelen her kelimeyi okutmuslar ama bilgisayar cumle olarak degil de kelime olarak algiladigi icin tonlama ve ruh eksik kalmis. Peki bu sistem nasil gelisebilir? Oncelikle dilden dile degisen cumle yapisi ve vurgulamayi bilgisayar uzerinde modellemek gerekir.

Bunlari dusunurken aklima soyle bir fikir geldi, wikipedia gibi bir diller ansiklopedisi... Sosyal internet bu mekanizma icin aslinda harika bir firsat. Simdi soyle bir sistem dusunun, dil ansiklopedisini actiginizda once dilinizi seciyorsunuz sonra karsiniza uyelik metini cikiyor, bu metini sizden okumaniz isteniyor tonlama ve vurguya dikkat ederek. Siz okurken ansiklopedi sizin sesinizi kaydediyor ve cumle uzunluguna gore tonlamayi analiz ediyor. Sonuna kadar okuyunca ansiklopedi uyeliginizi onayliyor. Uye olduktan sonra istediginiz bir metini sesli olarak size sunuyor. Milyonlarca kisi uye olursa, milyonlarca analiz sonucunda bilgisayar mukemmele yakin bir sekilde dili konusmayi ogreniyor. Uyeliginizin devami icin belki sizden her uc ayda bir kendi sectigi bir metini okumanizi isteyebilir sistem. Boylelikle dile yeni katilan kelimeleri de analiz edip ogrenme firsati bulur.

Peki bu ansiklopedinin baska ne gibi yararlari olur? Blogunuzda yazdiginiz herhangi bir metini (sistemden kendi sececeginiz bir ses tonuyla) okutabilir ve bir podcast gibi bunu kullanicilariniza sunabilirsiniz. Peki neden kendim kendi sesimle podcast yapmayayim ki diye dusunebilirsiniz ama oncelikle yazi yazarken fikirlerinizi daha derli toplu sunuyorsunuz, dogaclama bir podcast yaparken bu kadar akici ve duzenli konusmaniz zor (onceden yazmadiysaniz konusacaklarinizi, onceden yazdiysaniz da bunu tekrar okuyup podcast haline cevirmek zaman kaybi degil mi?) Sonra cogu kisi zaten kendi sesini begenmez, bu kisiler icin harika bir firsat olucaktir. Dusunsenize takip ettiginiz butun gunlukler, haberler sesli olarak sunuluyor size, yola cikmadan once ipodunuza yukleyip yolda dinliyorsunuz bunlari. Bunun disinda korler icin de buyuk bir yardimi olur bunun haliyle.

Baska nasil yarari olabilir? Bambaska bir dil ogrenirken mesela... Diller ansiklopedisini acip tekrar yapiyorsunuz, ansiklopedi hangi kelimeyi nasil yanlis telaffuz ettiginizi size soyluyor. Baska nasil bir kullanimi olur? Tercume mantigina baktiginizda her zaman yazi uzerinden tercumeye odaklanmis insanlar, halbuki sesli tercume duygulari daha net dile getirmez mi? Diller ansiklopedisine yeni bir kelime eklendiginde bu kelimenin sadece telafuzu degil anlami da kaydedilir. Belli kelime obeklerinin bir araya geldiklerinde olusturduklari farkli anlamlari sistem tonlama farkindan daha rahat analiz edip ogrenebilir. Bu sayede blogunuzu sadece turkce yazip ingilizce ya da istediginiz bir dilde sesli olarak da sunabilirsiniz.

Insanlar istedikleri zaman bu ansiklopediye gonullu olarak da yeni kelimeler ekleyip telafuzunu okuyabilirler. Zaten sirf dil ogrenmek icin milyonlarca kisi uye olur ve uye olurken herkesin telafuz ederek katki sagladigini dusunurseniz kisa zamanda sistem oldukca iyi seviyeye ulasacaktir. Daha bir cok kullanim alani bulunabilir sanirim boyle bir sistem icin. Nasil onu acik bir fikir degil mi? Bence de :)

11 Kasım 2006

Vizyon sahibi olmak ve Ataturk

Nasil bir vizyon sahibi olunur? Gecmise donup baktigimizda karsimiza cikan o buyuk liderler sahip olduklari vizyonu nasil kazandilar, bu vizyonu nasil paylastilar ve bunu gerceklestirmek icin neler yaptilar?

Herkesin bir vizyonu vardir ama cogu zaman "kisisel vizyonlar" guzel bir hayat surmenin otesine gecmez. Bu vizyonlar nasil olusur peki? Onceki yazimda bahsettigim gozlemler sayesinde. Cogu birey etrafinda gozlemledigi ve kendilerini mutlu, rahat hissettiren seylere odaklanir, onlari elde etmek ister, onlarin hayalini kurar. Kimi icin bu paradir, kimi icin mutlu bir aile, kimi icin statu. Iste ne var ki bunlarin hepsi bir "kisisel hayal ya da amac" olmaktan oteye gecemez, bunlar bana gore bir vizyon degildir.

Bir vizyonu "Vizyon" yapan nedir peki? Bir vizyonun milyonlarca kisiyi etkilemesi nasil olur? Oncelikle bir vizyon kesinlikle bencil ve subjektif olamaz, sadece kendi cikarlarini gozeten bir insanin asla bir vizyon sahibi olabilecegini dusunmuyorum. Vizyonlarin olusum surecine bakarsak; kisi cevresini gozlemler ve yasadigi sistemde eksik gordugu mantaliteleri, gelistirilebilecek olgulari farkeder. Bu gozlem sureci sonunda kisi kafasinda olabilecekleri dusunur ve kendine gore ideal bir sistem hayal eder. Bence bu asamada hala bu bir vizyon degil utopyadir. Peki vizyon ile utopyanin farki nedir? Vizyon yaratmak icin sadece kendi ihtiyaclarimizi degil, yasadigimiz cevrenin de ihtiyaclarini cok iyi gozlemlememiz gerekir, cevremizdeki insanlarla empati kurabilmeli ve onlarin ihtiyaclarini da gozlemleyebilmeliyiz. Cogu kisi bu ihtiyaclarinin farkinda bile degildir cunku yasadiklari hayat disinda baska bir hayat dusunemezler bile ama "vizyon sahibi kisi" bu insanlara disaridan bakip onlarin ihtiyaclarini fark eder ve kendi vizyonunda bu ihtiyaclara da yer verirse "utopyadan vizyona gecis"te ilk adimi atmis olur. Ikinci adim ise mantikli bir planinizin olmasi gerekir, sadece ideal bir gelecegi dusunmek hayalcilikten oteye gecemez cunku.

Bu plani nasil insaa edersiniz peki? Oncelikle yasadiginiz donemi ve gelismeleri cok yakindan takip etmelisiniz, her gelismeyi gozlemlemeli ve vizyonunuzda nasil bir yere sahip olacagini dusunmelisiniz. Bu gelismelerden mutlaka bazilari vizyonunuzu gerceklestirmek icin bir firsat olarak karsiniza cikacaktir. Bunun disinda toplumda aktif, katilimci ve uretken bir birey olmalisiniz. Bundan sonra zaten hersey kendiliginden olusacak, taslar yerine oturacak ve ne yapmaniz gerektigi net bir sekilde onunuzde duracaktir.

Son asama olarak da bu vizyonunuzu insanlarla nasil paylasacaksiniz? Onlara nasil ifade edebilirsiniz daha once hic hayal bile etmedikleri bir seyin onlar icin daha iyi olacagina? Onlarla ayni dili konusarak... Onlarin ihtiyaclarini biliyorsaniz, onlara karsi empati duymussaniz ve bu vizyonu onlar icin yarattiysaniz, o zaman kendinizi ifade etmeniz sandiginizdan daha kolay olacaktir.

Simdi tum bu anlattiklarimdan sonra Ataturk'un hayatini dusunun; yikilmak uzere olan hasta bir devlet, tum kuvvetli yabanci ordular harita uzerinde coktan bolmus topraklarimizi, isgalcilerle isbirligi icinde olan bir padisah, 1.Dunya savasindan yeni cikmis yorgun ve yoksul bir millet... Ve Ataturk diyor ki "Bu milleti tum isgalcilerden kurtaricaz ve bagimsizligimizi ilan edicez" Bu kosullar altinda boyle bir aciklama cogu kisiye utopik gelmistir ama Ataturk'un sadece hayalleri degil, bir plani, bir vizyonu vardi. Yillarca cephede savasirken kendi halkini ve mevcut medeni devletleri gozlemlemisti, devamli olarak orduda ve toplumda aktif bir rol almisti ve butun gelismeleri kendi vizyonu icin takip ediyordu. Padisah onu isgalcilerin istegiyle Samsun'a gonderdiginde o bunu bir surgun olarak dusunmedi, o bunu turk halkina vizyonunu anlatmak icin bir firsat olarak gordu ve sonra butun kongrelerde bu vizyonunu onlarin dilini konusarak anlatti, sadece hayalini degil bunu nasil basaracaklarini neler yapmalari gerektigini, kafasindaki plani anlatti... Bundan sonrasi kolay miydi? Hayir hic degil ama ona inanan ve ayni vizyonu paylasan milyonlar ile hareket ediyordu artik. Sonunda zafer kazanildiginda Ataturk sadece bir asker olsaydi, bu vizyonu sadece ulkenin basina gecmis olmak icin yaratmis olsaydi sonrasinda bunca devrimi gerceklestirir miydi? Ataturk icin ozgurlugun kazanilmasi vizyonu icin gerekli olan ilk bolumdu sadece, bundan sonra asil turk halkinin hayal edemedigi hayati onlara gostericekti ve omru yettigi kadariyla da bir cok seyi gosterdi. Cumhuriyet donemindeki fotograflara bakin, sadece Ataturk'un fotograflarindaki kendine guveni ve isiltiyi gozlemlemeyin, Ataturk'un cevresindeki insanlarin gozlerine bakin. Bazen fotograflar kelimelerden fazla sey ifade eder, neredeyse hepsinin gozlerinde bu vizyonu yakalayabilirsiniz, Ataturk'un dusuncelerini o donem belki hicbiri tam olarak anlayamasa bile ilerlemenin verdigi o isiltiya sahipti herkes. Peki simdi Ataturk'un olumunden sonra aradan gecen altmis sekiz yil sonunda ne oldu? Ben bugun ki siyasetcilere baktigimda hic biri bana o vizyonu vermiyor, cogu onu bunu kirmadan nasil oy toplarim, nasil iktidar olurum derdinde. Ulkemiz oyle bir halde ki gunu kurtaralim, bugunku dunya duzeninde ezilmeyelim yeter mantalitesi mevcut. Ne oldu ulkemizin vizyonuna? Ne oldu gozlerdeki o kivilcima? Altmis sekiz yil boyle buyuk bir vizyonun unutulmasi icin yeterli olmamaliydi, bu vizyon yuzyillar boyu nesilden nesile akmaliydi. Ben on kasimlarda Ataturk'un olumunu dusunmuyorum, kazandigimiz zaferleri, cumhuriyeti dusunmuyorum. Ben her on kasimda bu vizyonu dusunmek istiyorum cunku biliyorum ki bizi bir butun olarak ileriye goturecek sey bu vizyondu, beni tarih dersinde heyecanlandiran bu vizyondu. Bugun ulkemizin vizyonu budur diyememek beni uzen, Ataturk'un olumu degil.

Yeni dunyada vizyonunu kaybeden sadece devletler mi? Cogu sirkete bakin hepsinin "sozde" bir vizyonu vardir, hepsi sozde ulke cikarlari ve gelisime baglar vizyonunu. Hicbiri size samimi geliyor mu? Acikcasi bana gelmiyor, ben sirketlerin vizyonlarini okurken bile "ne zaman kaybi" diyorum kendime. Cengiz Catalkaya'nin Marketing Post adli guncesinde Sergio Zyman'in (Coca Cola'nin efsanevi pazarlama muduruymus) sozlerini okudum;
Yenilik diye bir şey çıkardınız, para kazanmayı unuttunuz! Şimdi ve hemen para kazanın! Yarın ya da yıllar sonra değil. Tam şimdi. Nakite dönüştürün fikirlerinizi ve büyüyün. Piyasayı ne kadar çabuk kaplarsanız (bknz. Coca Cola, P&G ) o kadar çabuk büyürsünüz.
Ozet gecmek gerekirse para, para, para diyor kendisi. Bir pazarlamacinin amaci dogal olarak bir urunu mumkun oldugunca iyi pazarlamak ve bundan para kazanmaktir bunda suphe yok ama bu yaklasimla bir insana yaklasirsaniz "para kazandigim surece nasil kazandigim, pazarlarken hangi etik degerleri cignedigim onemli degildir" diye dusunmez mi? Cogu Amerikan sirketi calisanlarin islerine yeterince bagli olmadiklarindan, sirketleri ile bir dusunemediklerinden, motivasyon dusuklugunden yakinir. Eger bir sirketin motivasyonu "para kazanmak" ise ozur dilerim bu benim icin yeterli degil, ozur dilerim benim hayallerim ve yaraticiligim bu kadar ucuz degil, ozur dilerim para benim kendimi bir butun hissetmeme ve bir amac ugruna calistigimi dusunmemi saglamiyor. Eger para tek basina mutluluk gostergesi olsaydi, gelismis ve belli refah duzeyine ulasmis ulkelerde bu kadar cok anti-depresan satilmazdi. Bir vizyon sahibi olmak ve bu yolda para kazanmakta hicbir yanlis yok, vizyonunuz "para kazanip tekel olmak" uzerine kurulu olmadigi surece.

Internet'te yeni baslayan Web 2.0 akimini dusunun, bu akim neden bu kadar heyecana ve canliliga yol acti? Insanlar tekrar internet uzerinde projeler kurup para kazanabildikleri icin mi? Para herkes icin onemli bir etken ama bence asil heyecani yaratan Web 2.0 nun, sosyal internetin altinda yatan mantaliteydi "Power to the people" (Gucu insanlara/halka verin) Surekli tarafli medya kuruluslari, sadece para pesinde kosan sirketler, kisitlayici ve kontrolcu mantalite... Tum bunlardan sikilmisti insanlar ve birileri bunu gozlemledi, baska birileri buna uygun altyapiyi hazirladi (sunucu tabanli programlama dilleri, stream edilebilen(akici?) medya) ve iste tum bu teknolojik gelismeleri gozlemleyen ve vizyon sahibi insanlar da gucu ve kisitlama yetkisini kullanicilara devreden sistemler insa ettiler. Amerika'da ve dunyada milyonlarca insanin kullandigi Craigslist'i ve ardinda yatan vizyonu okuyun. Bugun silikon vadisinde calisan yeni mezun bir muhendise sordugunuzda hemen hemen hepsi Web 2.0 mantigindaki bir firmada calismak ister cunku gelecegi burada gorurler. Google ve Microsoft arasinda secim yapmalari gerektiginde Google'u secerler, cunku bu insanlar bu vizyona inaniyorlar ve kendilerini bunun bir parcasi olarak gormek istiyorlar.

Bu konuda sanirim saatlerce konusabilirim ama baglamak gerekirse, calistiginiz sektor, yaptiginiz is ne olursa olsun bunda gelistirilebilecek yonleri dusunun, kendinizi adiyacak bir yon bulun, kendi alaninizda vizyon sahibi olan yenilikci insanlari arastirin. Vizyon sahibi olmak icin illa ki bir vizyonun lideri olmaniz gerekli degildir, ayni vizyonu paylasan diger insanlara katildiginizda da ayni mutlulugu ve doyumu hissedersiniz. Bu vizyonu ileri tasiyabilirsiniz, yeter ki icinizdeki isiltiyi kaybetmeyin, gun boyu sikintidan ne yapacagini bilemeyip sacma seylere prim veren bir birey olmayin. Bugun ki duzen hosunuza gitmiyorsa degistirebilirsiniz kosullar ne olursa olsun. Kendinizi degersiz ve umitsiz hissettirmelerine izin vermeyin. Her yil 10 kasimda vizyonunuzu ve bize bu vizyonu sunan insani hatirlayin.

2 Kasım 2006

Ikinci bardak soguk su

Iki hafta once trende giderken aklima guzel bir fikir gelmisti... Fikir suydu; insanlar youtube gibi bir siteye asama asama ogretici videolari yukleyecekti ve yukledikleri videolarin izlenme oranlarina gore sitedeki reklam gelirlerinden pay alicaklardi. Hayatta ogretilebilecek hersey icin ogretici bir video bulunacakti, bir bakima video ansiklopedisi gibi. Sitede bir istek kutusu bulunacakti, mesela nasil makarna yapilmasi gosteren bir video istiyorsunuz, bu istek kutusuna yaziyorsunuz, eger sizden baskalari da boyle bir video istiyorsa bu "how to make a spaghetti" yazisi daha buyuk ve kalin bir punto ile gosterilicekti (bir bakima label cloud gibi, benim kategoriler kismim gibi) Bunun disinda dil bariyerini ortadan kaldirmak icin bir videoya altyazi yukleme olanagi da bulunacakti, mesela turkce bir video izliyorsunuz buna ingilizce altyazi yazip eklerseniz videoyu siz yuklemeseniz bile sizde ufak bir pay alicaktiniz reklam gelirlerinden. Reklamlar da izlediginiz video ile alakali olucakti, mesela spaghetti videosu icin bir spaghetti markasinin reklami gosterilecekti. Sitenin ismini bile dusunmustum, alan adlarindan teachow.com'u begenmistim, sitenin logosu da cay icen bir chow chow kopegi olacakti.

Ilk baslarda video hosting servisi sunmak cok masrafli olacagindan kullanicilar baska video servislerine yukledikleri videolarin html kodlarini kopyalayip bu sitede yayinlayabileceklerdi, sonra site reklam gelirlerinden yeterli parayi kazandiktan sonra kendi video hostingimizi sunacak ve kullanicilar videolarini direkt bizim sitemize yukleyebilecekti. Sitede genel kategorilendirme, kullanicilardan tag ekleme ve arama ozelligi bulunacakti kullanicilarin istedikleri videolari rahatca bulabilmesi icin. Bunun disinda videolara yorum ekleyip videolarda anlamadiklari yerde yardim sorma gibi ozelliklerde olucakti.

Sonra butun videolar biraz komik olucakti yani monoton bir ses tonuyla sikici videolar olmayacakti. Daha bir sure sey dusunmustum, heyecanli ve mutluydum. Benim gibi videoblog ile ilgilenen ve paylasmayi seven birinden boyle bir fikir cikmasi normaldi aslinda. Biraz arastirmistim, bu tur bir video sitesi internette yok saniyordum taa ki once Nahnu'nun sitesinde Greedtube ve Tubetorial'i gorene dek. Greedtube internette yayinladiginiz herhangi bir videodan %50 reklam geliri kazanmanizi saglayan bir servis, Tubetorial ise bedava internet pazarlama videolari iceren bir site. Hayallerim biraz kirilmisti ama ikisi de tam olarak benim yapmak istedigim turde siteler degildi.

Sonra yikildigim an geldi, VideoJug sitesini gordum. Bu site video yukleyen kisilerin reklamdan pay almasini saglamiyor, istek kutusu yok, videolar eglenceli bir dille cekilmemis, altyazi yazma ozelligi yok ama onun disinda hersey var. Siteyi inceledigimde arkalarinda oldukca kuvvetli finansal bir destek var sanirim cunku cogu videoyu kendileri hazirliyorlar (kullanicilar da yukleyebiliyor) ve bu epey zaman alan bir istir. Bunun disinda begendigim ozellikleri begendiginiz videoyu ipodunuza ya da cep telefonunuza indirebiliyorsunuz ve bunun disinda cogu kendi hazirladiklari videolarda asama asama yapilmasi gerekenleri de yazili olarak sunuyorlar boylece bunlarin yazicidan ciktisini da alabiliyorsunuz. Istediginiz bir ickiyi hazirlama ya da istediginiz yemegi yapmak icin oldukca faydali.

Bu siteyi farkettikten sonra biraz moralim bozuldu, gittim mutfaga bir bardak soguk su ictim. 2006 yilinda kurulmus bir firma ve hala beta asamasindalar, bu sonbahar sonu tam olarak hazir olmasi bekleniyormus sitenin. Yani bu fikri tahminim benden 6-8 ay once dusunmus olmalilar ama dedigim gibi arkalarinda kuvvetli bir finansal destek oldugu kesin. Hatirlarsaniz daha onceleri de soguk su icmistim, Zeren'le olan fikrimizin yapilmis oldugunu gorup, bu arada Skype icin olan fikrimin de Amerika'da 411 (Turkiye'de ki 118 servisi) icin yapildigini ve konusma basinda 12 sn reklam dinlettigini ogrendim, ve gorunuse bakilirsa bunu yapan sirket iyi kazanc da sagliyormus.

Her seferinde dusundugum fikirlerin yakin bir zamanda yapilmis oldugunu gormek gercekten moral kirici. Nasil bakicagimi bilmiyorum, belki fikirlerimin gercek hayatta uygulanmisoldugunu gormek iyiye isarettir, dogru yoldaoldugumu gosteriyordur ama hep bir adim gerideyim. Belki de bir daha ki sefere aklima bir fikir geldiginde, bu fikrin de bir adim ilerisini ve buradaki avantajlari dusunup ona gore proje uretmeliyim kimbilir... Son olarak bu yaziyi gecen gun burada kutlanan Halloween icin Videojug sitesinden Halloween ickisi nasil hazirlanir videosu ile bitiriyorum.

17 Ekim 2006

Skype kisitlamasi

Gecen gunlerde universitem kampus ici internet baglantisinda Skype kullanimini yasaklamaya calisti. Sebep olarak da guvenlik, okul ile ilgisiz yuksek kapasite internet kullanimini one surdu. Kaliforniya'da Skype su anda 2 universitede yasaklanmis durumda, ne var ki universitede hem ogrencilerden hem de egitmenlerden yuksek bir tepki aldigi icin bu yasagi kaldirmak zorunda kaldilar. Aslinda yasagin kaldirilmasinda Skype sirketinin yeni sahibi Ebay'in ana burosunun okuldan hemen 10 dakika mesafe uzakta olmasi da etkili oldu, Ebay'den gelen bir kac yetkili ile gorusuldukten sonra sanirim guvenlik sorunlarini ortadan kaldirmayi basardilar.

Bu da boyle bir hadiseydi iste, yarin ki vizeme calismamak icin bugun 3 tane blog yazmayi basardim, hergun vizem olsun Deryik hanimi bile gecerim :)

Youtube'un hizli basarisinin sirri var (mi?)

Gecen gun derste ogretmen siniftaki ogrencilerden birine takiliyordu neden YouTube'u sen kurmadin diye, sonra arka sirada oturan hintli bir ogrenci elini kaldirdi, ben aslinda Yotube'da altmis kusur calisandan biriyim dedi. (dersin basindan beri yuzunde bir gulumseme, bir huzur vardi zaten kuskulanmistim cocuktan) Bu arada Youtube'u ilk kuran 3 kisiden biri Stanford'daki ogrenimine devam etmek icin Youtube'dan ayrilmis kurulmasindan bir sure sonra, burada "education pays" (egitim oder) diye bir soz var ama sanirim bu ornekte tam tersine egitimi icin ayrilan arkadas bu aralar kendini biraz kotu hissediyor olmali ama zaman ne gosterir bilinmez tabi.

Agustos 2005'de ilk video yukleme servislerini incelemisim, Youtube ve Vimeo. Muhtemelen duymusunuzdur gecenlerde Google YouTube'u $1.65 milyar dolara satin aldi. Youtube sitesinde 14 Eylul 2005'te kuruldugunu yaziyor (ben 27 agustos 2005'de haklarinda bir yazi yayinladigima gore demek ki sirket kurulmadan once websitelerini kurmus olmalilar) Herneyse $11 milyon dolarla kurduklari sirketi bir yil icinde kurulum degerinden 100 katindan daha fazla bir miktara satmalari buyuk bir basari olmali.

Peki ayni zamanda ortaya cikan Vimeo (kasim 2005) veya Dailymotion ve diger onlarca video paylasim sitesi neden ayni basariyi yakalayamadi? Oncelikle Google Youtube'u muthis teknik ozellikleri icin satin almadi, kendi Google Videos ile de Youtube'un yapabildigi herseyi yapabilirdi, YouTube'un satin alinma sebebi kullanici potansiyeli ve ulastigi insan sayisidir. Tipki sosyal baglanti sitesi Myspace'in satin alinmasi gibi, bence Myspace gercekten site yapisi olarak goze hitab etmeyen, kullanici deneyimi olarak zayif ve basarisiz bir site. Peki buna ragmen nasil bu kadar genis bir kitleye hitab ettiler? Ne Youtube ne de Myspace alanlarindaki ilkti, ilklerden biriydiler belki ama zamanlarinda onlardan dizayn ve fonksiyon olarak daha basarili siteler vardi. Peki neden kazanan onlar oldu? Cunku onlar teknoloji satmadilar, onlar kullanici pazarlarini sattilar.

Peki bu kullanici pazarini nasil elde ettiler, bu pazara nasil ulastilar? Nasil bir pazarlama izlediler? Cogu internet tabanli sirket yeni teknolojilere, daha detayli ozelliklere sahip olmaya calisirken onlar kullanici ile bag kurmaya calistilar. Kendilerine ihtirasli avukatlar tuttular hem de parasiz, kendi reklamlarini yaptirdilar ve kendi kulturlerini yarattilar ve inanin burada teknoloji sadece bir aracti, amac degil...

Zamaninin cogunu internet uzerinde geciren ve sikintidan patlamak uzere olan onbinlerce (13-24 yaslari arasinda) genc avukat var gunumuzde. Bu insanlar bulduklari her ilginc seyi internet uzerinden diger tanidiklarina gonderiyorlar. Eger bu insanlar sizin sitenizi begenirse sizin avukatliginizi yapicaklarina guvenebilirsiniz. Peki bu insanlarin profilleri ne? Neye gore begeniyorlar? Neleri takdir ediyorlar?

YouTube ornegi icin oncelikle bu insanlari kategorize edelim;

Ilk olarak dedikoducular olarak tanimladigim kesim var. Oncelikle bu insanlar uretken insanlar degildir, en cok video yukleyen profillere bakarsaniz bu insanlarin cesitli yerlerden bulduklari "hazir" videolari arkadaslari ile paylasmak icin yuklediklerini goruceksiniz. Cogu zaman kendi cektikleri bir video bile bulunmaz. Bir diger ozellik ise bu insanlar interneti sik kullanan ama teknik anlamda pek anlamayan kisilerdir. Bir bakima bu insanlar isyerinizde size surekli fikralar gonderen, e-posta forward eden insanlardir. (Bazilarimiz bu emailleri spam olarak da niteleyebilir) Iste Youtube bir bakima bu insanlara hitab ediyordu ve bu insanlar sayesinde bu kadar populerlesti. Siz o insanlardan biri olmasaniz bile eminim boyle bir insani taniyorsunuzdur cevrenizde. Bu insanlar web sitesinde kullanilan teknoloji ile ilgilenmezler, RSS nedir, RSS ile nasil takip edebilirim bilmez ve onemsemezler. Onlar icin dizaynin pek onemi yoktur; carpici, komik veya ilginc birseye hemen kolayca ulasabilmek yeterlidir. Eger genis bir kitleye hitab etmek ve reklaminizi yapmak istiyorsaniz oncelikle bu tur insanlari kazanmaniz gerekmektedir. Dedikoducular yasal olmayan (muzik klibi, film sahneleri vs) icerigi yukleyen kesimdir.

Ikinci olarak uretken/yaratici kesim yer alir. Bunlar video ureten insanlardir, uretmek zaman aldigi icin fazla videolari bulunmaz ama iclerinden cok kaliteli yapimlar cikabilir, Youtube'da anasayfada on plana cikartilan videolari yukleyenlere bakarsaniz kisisel videolarinin sayisi genelde 10dan azdir. Bu insanlar genellikle kendi sitelerinde yayinlamak istedikleri videolari Youtube'a yukleyerek kolayca gosterebilmek icin Youtube'u secmislerdir, onlari kazanmak istiyorsaniz dizayn (playerin dizayni) ve ozellikler onemlidir. Bu insanlar icin YouTube bir aractir.

Bir baska kesim ise sosyal kesimdir, bunlar pasif kullanicilardir, video yuklemeseler bile yuzlerce video izlerler, videolara yorum birakirlar ve bir bakima YouTube'u sosyal baglanti agi olarak kullanirlar, sadece cok ilgilerini ceken videolari arkadaslarina yollarlar. Bu kesim icin Youtube vakit gecirilecek ve sosyallesicek bir amactir. Groupie olarak adlandirilan fanlarda bu kesime dahil edilebilir. Bu insanlar icin dizayn orta derecede onemlidir, detayli ozellikler ise gene pek onemli degildir.

Son kesim ise sadece sizin adiniz belli olcude duyulduktan sonra, arsivinizde yeterli video bulunduktan sonra gelir, bunlar YouTube'u bir video arama motoru olarak kullanan insanlardir. Ihtiyaclari oldugunda, aradiklari spesifik bir video oldugunda sitenize girerler sadece, dizayn onemlidir, detaylar cok onemli degildir onlar icin. Aradiklari genelde yasal olmayan icerikdir. (muzik videolari vs)

Buradan goruldugu uzere butun bu kesimler aslinda birbirleriyle baglantilidir, eger dedikoducular belli icerigi yuklemediyse (yasal olmayan icerik) sadece video arama motoru olarak kullanan insanlar icin yararsiz bir site olucakti YouTube, eger uretken kesim kendi yaratici videolarini yuklemeseydi sosyal kesim icin yararsiz bir site olucakti gene. Sitede sadece yasal olmayan icerik bulunsaydi YouTube'un basi cok daha buyuk derde girecek "Napster tuzagi"na dusucekti.

Iste burada anlatmaya calistigim gibi bence basarilarinin sirri tum bu kesimler arasindaki bagi gorup bunlarin ortak ihtiyaclarina gore hareket etmeleri. Simdi ornek olarak Vimeo sitesine goz atin, bu kesimden kacina hitab ettigini ve neden ayni basariyi yakalayamadiklarini dusunun. Eger bugunku internet ortaminda en onemli gelir kaynaginiz reklamlarsa mumkun oldugunca genis bir kitleye hitab etmek amac olmalidir ve bu amaca gore sitenizi gozden gecirmelisiniz.

1 Eylül 2006

Skype ve VoIP fikirleri

Ben anlamiyorum, mutlaka dusunmuslerdir bunu ama neden yapmiyorlar bilmiyorum gercekten...

Fikir su: simdi Skype gibi internet uzerinden telefon hizmeti veren bir sirket diyecek ki kardesim bak ben sana "bedava uluslararasi gorusme" saglayacagim ama bir sartla gorusmenin basinda iki tarafa da 30sn lik reklam dinlettiricem, sonra her 2 dakikada 15sn lik reklam giricem. Mesela ben Amerika'dan ariyosam bana ingilizce reklam dinleticek, aradigim yer turkiye ise obur tarafa da turkce reklam koyucak. Reklamlar bir reklam havuzundan rastgele olarak secilecek, kisiler gorusmeye devam etmek istedikleri icinde istemeden de olsa dinliycekler reklami.

Dedigim gibi mutlaka dusunulmustur ve bir sorun olmali bu fikirde ama ben bulamadim sorunu...

Kategori: internet_

29 Ağustos 2006

Yeni tema

Bugun oturdum, sikilmadan usanmadan gunlugumun gorunumunu degistirdim. Eski ve yeni hali asagida:


eski hali

yeni hali

Ben yandaki ajax menuleri sevdim o yuzden degistirdim aslinda. Internet explorer'da biraz daha farkli cikartiyor yalniz, o yuzden eklemeliyim ki;
"Bu sayfa en iyi Firefox'da goruntulenir"
Bu dizaynin adi Newzen, aslen kendisi Fauxen arkadasimiz tarafindan Wordpress icin yazilmis, daha sonra Ali arkadasimiz bu dizayni blogger icin uyarlayip Bloggertemplates.org adli sitesinde sunmustur. Bende uzerinde bir kac degisiklik yapip son haline getirdim. Umarim begenirsiniz.


Kategori: internet_
Kategori: kisisel_

24 Ağustos 2006

Gnarls Barkley, parmak izi ve yeni Blogger

Bu aralar bu sarkiyi cok sik dinliyorum, duymusunuzdur muhtemelen zaten. Gnarls Barkley'in sitesine buradan ulasabilirsiniz.



Bunun disinda MacBook almaktan vazgectim, uzerine windows kurulabiliyordu bootcamp sayesinde ama hala bazi suruculerde (usb?) sorunlar oldugunu duydum. Windows'a bagimli olmamin sebebi de bir pocket pc sahibi olmam ve onu senkronize etmek icin Windows'a ihtiyacim var. Bir de bircok yeni internet uygulamasi ilk pc ler icin hazirlaniyor yorumlarda dendigi gibi. Bu yuzden kendime bir Sony Vaio aldim (tesekkurler baba :) ) Kendisi ufak boyutlu bir canavar. En sevdigim ozelligi ise parmak izi okuyucusu olmasi. Windows'a giris yaparken ya da herhangi bir sifre-kulanici adi kombinasyonu girmeniz gereken yerde parmak izininizi okutup giriyosunuz, o kadar basarili ve hizli ki bence gelecekte her bilgisayarda standart olmasi gereken birsey.

Bu arada wordpress'e gecenleri pisman edecek bir gelisme, Blogger Beta yayinda. Henuz mevcut blogger blogunuzu import edemiyorsunuz ama artik blogger kategorileri destekliyecek, yorumlari rss feedi olarak sunacak, cok kolayca template'inizi degistirebileceksiniz. Hemen denemek istiyorum yeni blog acicam derseniz blogger beta hesabi acabilirsiniz ya da mevcut blogunuz varsa benim gibi biraz daha sabredebilirsiniz gecis icin.

Kategori: muzik_
Kategori: kisisel_
Kategori: internet_

2 Ağustos 2006

Bloglines

Bloglines servisi takip ettigimiz guncel gunluk ve RSS destekli sayfalari online olarak herbir sayfayi tek tek acmadan takip etmemize yarayan bedava bir servistir. Ornek vermek gerekirse surekli takip ettiginiz bircok gunluk var diyelim, bunlari hergun takip ediyorsunuz ve yeni bir yazi girilip girilmedigini kontrol ediyorsunuz ve bu da haliyle epey zamaninizi aliyor. Bunun yerine tum bu gunlukleri bloglines ile takip ederseniz bloglines servisine girdiginiz anda hangi gunlugun guncellendigini ve kac tane yeni yazi eklendigini gorebilirsiniz. Hatta gunluge ugramadan tum bu yazilari okuyabilirsiniz ve eger begendiginiz veya ilginizi ceken bir yazi ise yazinin ustune tiklayarak gunlugun kendi sayfasini acabilir ve her zaman oldugu gibi yorum birakabilirsiniz.

Bunun disinda Bloglines servisinin kullanisli bir diger yani ise takip ettiginiz diger gunluklerin listesini size "blogroll" olarak yayinlama imkani sunuyor, benim yan kisimdaki izlediklerim kismi bloglines tarafindan yaratilmis bir blogroll'dur aslinda. Blogroll'larin en guzel yani begendigimiz yeni bir gunlugu listemize eklemeyi, baglanti (link) vermeyi cok kolay (bir iki tik ile) hale getirmeleridir.

Asagidaki videoda size Bloglines servisinin kullanimini ve sitemize nasil entegre edebileceginizi gostermeye calistim, umarim peltek sesime ragmen soylediklerimi anlayabilirsiniz :)


Bloglines
Video sent by mertulas
Guncelleme: Videoda yeni bir blog eklerken "titles only" (yalnizca basliklar) secmek ozellikle gazeteleri veya cok sik guncellenen RSS yayinlarini takip ederken faydali oluyor. Bunun disinda "My feeds" kismindan sectigimiz bir gunlugu actigimizda sag ust kosede bulunan "subscribers" baglantisindan bizim gibi bu gunlugu takip eden diger insanlari ve onlarin izledikleri diger gunlukleri de kesfedebilirsiniz. (tesekkurler Emre)


Kategori: internet_

23 Temmuz 2006

Danisman Internet - 2

Bilginin Raporlanmasi: Ben hatirliyorum universite yillarindayken yildizda kutuphanede oturuyordum, karsimdaki masada hoslandigim kiz oturuyordu, kizin calistigi ders kitabinin adini gormustum bir de bir arkadasi ona seslenirken adini duymustum. Aksam eve gidince sadece bu iki bilgiden kizin okudugu bolumu, yasini, lisesini, babasinin adini, oss puanini, ders programini, girdigi derslerin oda numaralari (boylece onunla "tesadufen" koridorda karsilasabilecektim) bir iki resmini ve hatta telefon numarasini iceren bir rapor cikarmistim internet uzerinden. Tabi ki bununla ovunuyordum ve internette guzel bir arastirma yapmanin gercekten bir sanat oldugunu dusunuyordum. Tabi bu kadar azimli ve basarili olmamin sebeplerinden biri de 4 sene boyunca sinifimizda sadece 3 kiz bulunmasiydi bunu da inkar edemem. (sonucta birsey olmadi ben cesaret edip tanisamadim bile ama gene de cabami takdir edersiniz sanirim) Bu tabi ki "bilginin raporlanmasi" adina komik bir ornek ama baska anlamli ornekleri de var;

Eger internetten alisveris yaptiysaniz internetten alisverisin gercek hayata gore en buyuk avantaji nedir? Bence ayni anda birkac yerdeki fiyatlari aninda karsilastirabilip kendimize en uygun alternatifi secebilmektir. Bir Ipod alicaksam once Ebay'e bakarim sonra Shopping.com'u acarim, sonra froogle'a bakarim bazen o da yetmez duz google aramasi yaparim. Neden bu kadar ugras? En optimum alternatifi bulmak icin ama bazen dusunuyorum da kaybettigim zamanin da bir fiyati yok mu? Peki neden surekli guncellenen alisveris raporu sunulmuyor onume? Sizce Google'da arama olarak "ipod" yazildiginda kac kisi Ipod'un ozelliklerini merak ettigi icin yaziyor ve kac kisi Ipod satin almak/fiyat arastirmasi yapmak icin yaziyor? Peki ben bir tek Ipod alirken bunu yapmiyorum, diger bircok alisverisimde de ayni seyleri "tekrar" ediyorum. Burada "tekrar" kelimesi cok onemlidir cunku tekrar edilen herseyde bir gelistirme mumkundur. Nasil olmali peki? Onceki bolumde anlattigim gibi "ayak izlerimi" takip eden benim icin kisisellestirilmis arama motorum benim bir iki yaptigim arastirmadan sonra demeli ki;

- demek ki bu kulanici bu tur elektronik esya alirken boyle arastirma yapiyor, bu sitelerden bilgi topluyor. E o zaman bende bu "aliskanligini" bildigim icin bir daha ki sefere ipod yazdigimda bu sitelerden fiyatlarini otomatik olarak kendim cekeyim sonra bunlari duzenli bir rapor seklinde sunayim kullanicima.

Abarttigimi mi dusunuyorsunuz? Baska bir ornek vereyim; ben google'a girip "ucak istanbul" yazdigimda ne istiyorum sizce? Istanbula gidecek ucaklardan birine yer ayirtmak, bilet almak istiyorum buyuk ihtimalle degil mi? Peki kisisellestirilmis arama motorum ne yapabilir? Ilk olarak girdigim IP'den baglandigim bolgeyi, ili bulabilir sonra kendi basina bu ilin cevresindeki havalimanini bulur sonra Turkiye'de bu ile servis yapan havalimani sirketlerini bulabilir sonra bunlarin herbirinin veritabanindan onumuzdeki bir hafta icinde istanbula kaldirdiklari ucaklardaki seferleri ve bos yer durumunu ve fiyatlarini bana rapor olarak sunabilir. Simdi daha da abarttigimi dusunuyorsunuz degil mi? O zaman tek soru sorucam; su anda bu yapilamaz mi saniyorsunuz? Peki boyle bir seyi yapan kisisellestirilmis bir arama motorunuz oldugunu dusunun, bu andan sonra baska arama motorunun yuzune bakar miydiniz?

Sanat toplum icindir ve toplumun sanata katkisi: Ben hala cogu zaman Google'dan istedigim bilgiyi "sokerek" aliyorum ve bana gore Google'dan guzel bir arastirma yapmak bir tur sanat. Google'dan istedigimiz bilgiyi bulabilmek icin ileri duzeyde bir kullanici olmamiz, bir "sanatci" olmamiz gereklidir. Bunun icin onun dilinde konusmali, tecrubemizden faydalanmaliyiz. Peki neden boyle olmak zorunda? Neden ayni dili konusmuyoruz hala? Neden ben bazen kelimeler arasina + koymak zorundayim ya da neden tirnak icine almak zorundayim bazen? Neden sadece sanatcilar bu guzel nimetten faydalanabiliyor da toplum limitli faydalanabiliyor? Sanati topluma yaymanin vakti gelmedi mi? Eger sitenizde bir sayac varsa ve eger detayli bilgiler verebiliyorsa sitenize hangi arama motorundan hangi kelimeleri aratarak geldiklerini gorebilirsiniz ziyaretcilerinizin ve bazen gercekten cok komik aramalar sonucu sitenize ulastiklarini gorursunuz. Iste bu kullanicilara guleriz ama aslinda bunun "Google'in bir ayibi" oldugunu, o insanlar yanlis yonlendirildikleri icin sizin sitenize ugradiklarini dusundunuz mu hic? Mesela simdi sirf ben Gamze Ozcelik kelimelerini kullandigim icin baska amacla siteme gelecek bir suru ziyaretci olacaktir. Peki bunu nasil degistirebiliriz? Kullanicinin dilini anlayarak, onlara bilgisayar dilini dayatmayarak.

Bu nasil yapilabilir? Size ipod dedigimde akliniza ilk ne geliyor? Benim beyaz mp3 calan resim gosterebilen kimi video oynatabilen yumusak hatli yuvarlak dugmeli metalik avucici bir elektronik alet aklima geliyor, peki sizce arama motorunun aklina ne geliyor? I,P,O ve D kelimeleri sadece. Peki kelimelere nasil anlam katabiliriz, onlari nasil bilgisayarlara anlatabiliriz? Tipki kendi beynimizin anladigi gibi; birisi ipod diye bir arama yaptiginda arama motoru buldugu sayfalarda ipod kelimesini yakaliyor ve listeliyor, peki ya arama motoru bu buldugu sayfalarda ipod disinda tekrar eden diger kelimelere baksa (mesela 30gb, 60gb, white, black, video, mp3, photo apple gibi) ve bunlari ipod kelimesine tag olarak eklese. O zaman i, p, o ve d harfleri yanyana yazilip aratildiginda arama motoru ilk olarak icinde ipod kelimesi gecen sayfalari listeler sonra taglerine bakar ve hangi sayfalarda bu taglerin ne kadar kullanildigina bakar ve buna gore en fazla kullanilan ve en "anlamli" bulduklarini en ust sirada gosterebilir. Bunun disinda bu taglerde kendi baslarina birer kelime ve her kelimenin de kendine ait kendisini tanimlayan diger kelime ogeleri var. Iste tum bunlar bir araya geldiginde bir tanimlama yapay zekasi olusturulabilir ve su andaki sadece kelime tabanli aramadan kurtulanabilir.

Peki bu kadar algoritmanin, kelimeler arasi eslestirmenin bir kac programci tarafindan yapilmasi mumkun mudur? Yeni kelimeleri kim ekliyecek? Iste burada cogunlugun, toplumun yani arama yaptiran tum internet kullanicilarini kullanmaya baslamali arama motoru. Mesela ben eger "bilgisayar masasi" diye bir arama yapiyorsam bu arama motoru icin bir geri beslemedir aslinda, demeli ki "demek ki bilgisayar ve masa arasinda bir baglanti olmali". Kac kisi "bilgisayar muzu" diye bir arama yapar? Benim bugune dek oyle bir arama yapan arkadasim olmadi ve cok az kisinin yapacagini tahmin ediyorum o sebeple arama motoru da bilgisayar ile muz arasinda bir baglanti kurmayacaktir. Iste bu sekilde gunde milyarlarca arama yapildigini dusunurseniz cok hizli bir bicimde kelimeler arasi baglantinin kurulabilecegini tahmin ediyorum ve bu da "toplumun sanata katkisi" oluyor.

Son olarak Web 2.0 nin yenilikci anlayisi olan "gucun kullanicilara verilmesi" saglanmalidir. Mesela bir arama yaptiginizda cikan sonuclara puan verilmesi olabilir. Bir cok kullanicidan yuksek puan alan sayfalarin siralamasi da yukseltilebilir ya da bulunduklari alanlar guvenilir kaynak olarak isaretlenebilir. Bunun disinda kullanicilar da cikan sonuclara kendileri tag verebilirler. Sosyal favoriler (social bookmarking) sistemi de arama motorlari tarafindan kullanilabilir, mesela cok sik favorilere eklenen siteler siralamada yukseltilebilir.

Evet umarim internetin gelecegine karsi ongordugum bu kavramlarin hepsi olmasa bile en azindan bir kaci hayat bulur yakinda. Bu yazi genelde arama motorlari hakkinda olsa da asil onemli olan kullanicinin isteklerini "onlar" soylemeden anlayabilmek, kullanici ile ayni dili konusmak, kullaniciya "danismanlik" edebilmek ve gucu kullanicinin ellerine verme kavramlaridir ve bu kavramlarin hepsi bir sekilde herhangi bir internet sayfasinda da uygulanabilir kanimca.

Kategori: internet_