20 Ağustos 2005
Maco
Köpeğim maço 12 yaşında bir cooker. Onu 1 aylıkken aldığımızda ben orta biri yeni bitirmiş yaz tatilindeydim. İşin ilginç tarafı ne kadar köpekleri çok sevsem de eve köpek alma fikri benden değil annemden çıkmıştı. Ben çok sevinmiştim tabi, sanırım o zamanlar çok kendi içime kapanık bir çocuk olduğum için bunun benim için iyi olacağını düşünmüşlerdi. Eminönü'nden almıştık Maço'yu, istediğimiz cins belliydi, cookerlar apartman içi için ideal büyüklükte hayvanlardı ve bizim bir tanıdığımızda vardı, onlardan çok cana yakın köpekler olduklarını da biliyorduk.
Maçoyu ilk gördüğümde bir kafesin içindeydi ve o gün gelen 10 yavrudan satılmamış olan tek cookerdı. Diğer yerleri de dolaştıktan sonra onu almaya karar verdik, ilk gördüğüm anda o ufak yavrunun başını öne eğmiş mahsun bakışlarını unutmuyorum hiç. Aldığımız yerde veterineri de vardı ve bu yüzden tüm sağlık kontrollerinden geçtiğini biliyorduk. Arabaya bir kutu içinde koyduk, ilk kez arabaya biniyordu ve o yüzden arabanın sürekli hareket etmesinden dolayı bir kaç kez kusmuştu, bunun normal olduğunu ve ilk kez arabaya binen köpeklerin genelde kustuğunu söyledi eve geldiğimizde veteriner. Evde babamın kızmasından korktuğumuz için ona alıştıra alıştıra söyledik ve ismini onun koymasını istedik, o sırada salonda otururken babam maçonun bakışlarına baktı, başı öne eğik bir şekilde duruyor, eğik başından dik dik yukarı bakıyordu o ufacık haliyle, babamda ne kadar maço bakıyor bu dedi ve adını maço koyduk.
Aradan bir hafta geçmişti ki maçonun yavru köpekler de sık görülen kanlı ishale yakalandığını öğrendik. Aldığımız veterinere götürdüğümüzde yapacak birşey yok isterseniz başka bir köpekle değiştirebilirim dedi. Biz de sağlık kontrolünden geçiyor nasıl farketmediniz dedik, başka bir köpekle değiştirmek istemiyordum o sırada maçoya hepimiz alışmıştık. Maçoyu o sırada yeni açılmış olan Animalia hayvan hastanesine götürdük, oradaki veteriner de çok umutlu değildi ama biz gene de onu yaşatmak istiyorduk, bir hafta boyunca sürekli serum verildi, hep başında bekledim. Aşılarını olurken bile hiç sesini çıkartmıyordu, veteriner de şaşırmıştı o kadar uslu durmasına. Evdeyken sürekli eve işiyor ve halılara kusuyordu, bende annemler şikayet etmesin diye kendim geceleri kusmuklarını siliyordum halılardan. Hatta geceleri dua ediyordum Maço mutlu ve uzun bir hayat sürsün diye. Bir ay sonra tamamiyle iyileşmişti Maço. Veteriner çok şanslı bir köpek olduğunu söylüyordu.
Maço çok zeki bir köpek, öğrettiğimiz çoğu komutu öğreniyordu, akşamları sürekli ben gezdiriyordum, sabahları okulum olduğu için annem ama annem işin kolayına kaçmıştı, 4.kattaki evimizden aşağı indiriyor, maçoyu sokağa salıyordu, daha sonra eve çıkıyordu, maçoda sokakta geziyor aradan saatler geçince geliyor apartmanın dış kapısında birisinin içeri girmesini bekliyor, birisi girerken aradan giriyor, 4 kat merdiveni tırmanıp bizim kapıyı tırmalıyordu. Annem bazen de bizim kapıcıya veriyordu çöp toplarken gezsin diye. Ben çoğu kez onaylamıyordum başı boş bırakmasını. Bir gün gene kapıcıyla saldığında köpeği bir araba çarpıp kaçmış yolda. Dördüncü kattan bile acı miyaklaması duyulmuştu köpeğin hemen aşağıya inip maçoyu hastaneye götürdük, yolda arabada kucağımdayken arka bacağından kan akıyordu. Veteriner bacağını sardı, kendi kendine kaynar dedi, bir ay boyunca yürüyemedi Maço, dışarı parka kucağımda taşıyor, ihtiyaçlarını yaptıktan sonra tekrar kucağımda eve götürüyordum. Bacağı sonra kaynadı ama ne yazık ki yanlış kaynadı ve tam eklem yerinde fıtık gibi bir çıkıntı çıktı, bu olaydan sonra eskisi gibi koşamaz oldu Maço. Veteriner ameliyat olması gerekiyor dedi ama yaptırmadık. Hala o çıkıntı duruyor bacağındaki.
Yazları Silivri'deki yazlığımıza gidiyorduk, Maço'nun da orada arkadaşları vardı, seviyordu orayı. Bazen kendi kaçıyor, bazen de annem salıyordu sokağa. Haftasonu bitti ve biz İstanbul'a dönerken bulamadık Maçoo'yu, tüm siteyi arabayla gezdik, o gece eve uğramadı ve bizde gitmek zorundaydık, o gece onu bırakıp İstanbul'a döndük, oradaki komşumuza ve bekçilere söyledik eğer görürlerse diye. Ertesi gece bizim komşunun kapısını tırmalamış, bizim komşunun bile evini ezberlemişti. Yanında dişi bir arkadaşı varmış. Maço'yu hiç çiftleştirmedik, bir türlü bir eş bulamadık ona ama sanırım o zamanlar arkadaşıyla çiftleşmiş olabilir ve belki de Silivri'de bilmediğimiz Maço'nun kırma yavruları vardır. Hiçbir zaman da öyle ilkbahar da ya da beliri dönemlerde azmadı çiftleşmediği için. Kısırlaştırmayı da hiç düşünmedik.
Yıllar çabuk geçiyordu. Bir gün annem gene evden salmış Maço'yu. Maço parkda dolaşırken başka biri almış bunu. Üzerinde tasması olduğu halde. Biz Maço'yu gene kayboldu sanıyorduk, tüm mahalleye kayıp köpek ilanları astık, gidebileceği tüm yerleri dolaştık ama bir iz yoktu. Daha sonra benim bir arkadaşımın kardeşi Maço'yu az ileride ki başka bir siteden bir anne ve çocuğun gezdirdiğini görmüş, kafasındaki beyaz izlerden de o olduğuna eminmiş. Bize apartmanın yerini tarif ettiler, annem de gidip almış köpeği, sahibi olduğunu bildiği halde başkasının köpeğini almak çalmaktan başka birşey değil aslında, çünkü markete ve gazete bayiine astığımız kayıp köpek ilanlarını görmemeleri ve tasmayı farketmemeleri mümkün değil. Daha sonra ertesi gün kadın yanında çalışan kadını bizim eve yollayıp köpek için aldığı tasma, şampuan vs.nin parasını istemiş annemden, annemde bir şey demeden vermiş.
Maço 9-10 yaşlarında gözlerinde katarakt oluşmaya başladı, cooker cinsinde yaşlanmayla sık görülen birşey bu. Önce tek gözünde başladı ve daha sonra iki gözü de tamamiyle beyaz bir tabakayla kaplandı. Şu anda görme kapasitesi sıfır yani kör. Ameliyat için veterinere götürdüğümüzde tek göz için 600 dolar alırım, ayrıca garanti veremem ve bu yaştaki köpeklerin morfinle bayıltılması da çok sağlıklı değil deyince ameliyattan vazgeçtik. Maço evin içinde yalnızca koku duygularıyla ve hafızasıyla dolaşıyordu. Dışarı da da sürekli onceden gezdirdiğimiz rotada gezdiriyoruz boylelikle hic gormeden bile merdivenleri cikiyor yolunu buluyor gerci bazen kafasini tosladigi oluyor ama onu da tasmayla yonlendirmeye calisarak engellemeye calisiyoruz.
Tum bu yasadiklarina ve yasina ragmen Maco hala o kadar hayat dolu ve mutlu bir kopek ki. Simdi ben gene San Jose'deyim ve Maco'ma annemler bakiyor ama huzursuz oluyorum hep, onu gercekten cok ozluyecegim dort ay boyunca. Bazen ortaokulda onun uzun ve mutlu bir yasam yasamasi icin ettigim dua aklima geliyor ve tesekkur ediyorum icimden.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder