2 Aralık 2006

Guce tapanlar

Ortaokuldayken sinif arkadasimlarimdan biri hep benimle ugrasirdi, sebebini bilmiyordum cunku aramizda hicbir tartisma yasanmamisti. Ben ona oldukca nazik davranirken o bana isimler takiyor, diger sinif arkadaslarimizin onunde kucuk dusurmeye calisiyordu. Bu baslarda beni cok da rahatsiz etmiyordu, genelde alttan aliyor ve saka olarak algiliyor, sessiz kaliyordum. Sanirim bu sessizligim onu daha da tetikliyordu ve gun gectikce dozu artmaya baslamisti hareketlerinin.

Beni artik ciddi ciddi rahatsiz etmeye basladiginda onunla yuz yuze konusmaya karar verdim, ona nazikce yaptigi bu davranislarin beni rahatsiz ettigini soyledim ve "lutfen" diyerek biraz daha dikkat etmesini soyledim. Bunu soyledigimde sanki neden bahsettigimin farkinda bile degilmis gibi davrandi ve bana ayni sekilde davranmaya devam etti sonrasinda.

Bu meseleyi okuldan baska bir arkadasima anlattim birbirimizle dertlesirken ve bana "belki de onun sana davrandigi gibi sende ona davranmalisin, sesini yukseltip tartisma cikarmalisin, bazi insanlar bundan hoslanir" dedi. Bana boyle bir ogut verdigi icin arkadasimi cok yadirgamistim, bir problemin cozumu yangina atesle gitmek olmamaliydi, hem kim kendisine boyle davranilmasindan hoslanabilirdi ki?

Bir gun gene sinifta benimle dalga gecmeye calisirken sabrim tukendi ve arkadasimin ogudunu dinledim, sesimi yukselttim, actim agzimi yumdum gozumu... O gun birisine bagirip cagirdigim icin kendimi kotu hissetmistim ama beni daha da kotu hissettiren sey arkadasimin ogudununun dogru cikmasiydi! O gunden sonra bana cok daha saygili davrandi hatta bunun otesinde bana surekli yaranmaya calisti... O zamanlar insanlari fazla tanimadigim icin bu psikoloji bana cok garip gelmisti, insanoglunun medenilestigini dusunurken hala ilkel caglardan gelen bu guc gosterisine saygi gostermesini anlayamiyordum. Istersem bende bagiran cagiran, sesini yukselten biri olabilirdim ama "oyle olmamayi secmistim" fakat ne var ki bu tur insanlarin beni hor gormemesi icin surekli gardimi almis durumda kalmam gerekiyordu. Ne kadar sacma bir seydi gelisime odaklanabilecekken bu tur seylere zaman harcamak.

Hayatta tecrube edinip daha cok insan tanidikca, dunyayi gezdikce bu tur insanlarin her yerde oldugunu fark ettim. Ustelik bu davranis cinsiyet, irk gozetmiyordu, dunyanin her yerinde vardi. Bu insanlar "guce tapiyorlar"di, guclu oldugunuzu gostermediginiz, sessiz kaldiginiz zaman sizi kendilerinden ustun goruyorlardi. Sanirim ilkel caglardan bu yana degisen tek sey gucun sadece fiziksel formdan cikip "para, cevre, popularite, guzellik" gibi kavramlara da burunmus olmasiydi. Guce saygi gostermek, bu gucun nereden ve neden geldigini anlayip bundan kendimize ders cikarmak ayri bir seydir, guclu olana sirnasip ona yaranmaya calismak apayri bir seydir ozellikle de bu gucun nereden geldigine dikkat etmiyorsak. Bu guce tapanlar aslinda gucu elinde tutana saygi da gostermezler, onlarin ilgisini ceken tek sey guc, onun yarattigi popularite ve kendilerine kazandiracagi gecici kazanctir. Eger guclu olan gucunu kaybederse bir zamanlar taptiklari insani yerden yere vurur ve hemen gucun yeni sahibine tapmaya baslarlar.

Bunu populer medyada cok rahat gozlemlersiniz, birisini onceleri yerden yere vururken o kisi guclu bir pozisyona geldiginde ona yaranmak icin taklalar atarlar. Sonra kadin davranislarinda gorebilirsiniz, kadinlarin parali ve populer erkeklere ilgi gostermesi gibi veya eger bir erkegin yaninda guzel bir kadin varsa mutlaka ortamdaki diger kadinlar da o erkege yonlenirler (ne de olsa guzellik de bir guctur, eger guzel kiz bu erkegin yanindaysa da bir sebebi vardir demek ki bu erkek "guclu"dur) Erkeklerde farkli degildir, eger bir kiz guzelse (gucluyse) ona bakis acilariyla nispeten daha az guzel olana bakis acilari ve davranislari farkli olur. Is hayatinda bile gorursunuz, kucuk firmalar buyuk firmalarin yaptiklarini anlamaya calismadan taklit etmeye calisirlar cunku ne de olsa onlar buyuk firmadir, ne yaptilarsa dogrudur. Buyuk firma kendi ihtiyaclarina gore bir yazilim satin aldiysa hemen ayni yazilimi kucuk firmalar da alir, halbuki senin ihtiyaclarin farkli onunkiler farkli, bunu hic goz onunde bulundurmazlar. Gucun sebebini anlamaya calismadan ona taparlar, gucu elinde tutana sirnasarak, onu taklit ederek elde etmeye calisirlar. Bunlari gozlemlemek bile benim midemi bulandirdi yirmi bes yillik yasantimda ozellikle Amerika gibi gucun hersey demek oldugu bir toplumda bu tur orneklerle ne kadar sik karsilastigimi tahmin edebilirsiniz.

Peki neden boyle bir insan psikolojisi mevcut? Bence bu tur insanlarin kendilerine guvenleri o kadar yetersiz ki, kendilerini bir gucun parcasi hissetmezlerse zayif ve basarisiz olarak goruyorlar. Onlar icin basarili olmanin tek yolu guclu olanlara yaranmak ve onlari takip etmek. Guclu bir cevrede bulunduklarinda kendilerini guvende hissediyorlar halbuki bu onlarin gercek potansiyelini ve aslinda basarabilecekleri seyleri o kadar kisitliyor ki... Kendi baslarina gelisip, kendi analizlerini yapmak onlara cok zor geliyor olmali, aslinda gercekten de zor birsey, tipki akintiya karsi yuzmek gibi cunku tum populist akim guclunun yanindayken siz ona kusku ile yaklastiginizda bir bakima tek basiniza kalirsiniz.

Cagimizda ki populust akimin etkileri, insanlari dusunmeden harekete gecmeye zorlayan "asiri" dinamik hayat stili de gunumuzde insanlari etkisi altina aliyor. Bunun disinda egitim sisteminde ogrencilere hic bir sekilde kendilerine guvenleri kazandirilamiyor, hatta aksine "sen ne anlarsin, sen kimsin ki, daha ogrencisin" modeli yaygin. Halbuki ogrenciler sadece kendi baslarina birsey basarabildiklerini gorseler kendilerine guvenleri ve motivasyonlari artacaktir. Aile egitiminde de cocuga "cocuk gibi davranma" mantigi yuzunden cocuklar buyuyup ergenlige ulastiklari zaman bile ailenin cocuklarina karsi "cocuk gibi davranma" huylari devam ettigi icin cocuklarina yeterli ozguveni ve sorumluluk anlayisini asilayamiyorlar.

Son olarak bence gene iki yol var, kolay olan gucu takip etmek cunku baska biri o gucu onceden elde etmistir ve sizde ona sirnasarak "gucun golgesinden" yararlanabilirsiniz ama peki ya kisisel gelisiminiz? Gucun nasil elde edildigi sorusu? Gucun golgesinde olmak ama sebebini anlayamamak insanlari ic dunyalarinda gercekten mutlu eder mi, doyuma ulastirir mi? Sanirim herseyde oldugu gibi burada da kolay yolun odulu erken ve ufak olurken, zor yolun odulu uzun bir surec sonunda ama doyurucu oluyor.

11 yorum:

  1. Baştan sona ne kadar haklısın. Ne yazıkki..

    YanıtlaSil
  2. Aynen katılıyorum çoğu cümlene ama çiğnenmemiş patika yolları tercih ederim ben :))
    Çevremde de öyle tercihleri olanları :)

    YanıtlaSil
  3. yazinin aLtina imzami atiorum.. cok doru anLatmi$sin.

    ~Serra

    YanıtlaSil
  4. ahahha medenilik işe yaramıyor bazen.. heyyttt dağıtırım ortalığı demek en zor kapıları bile açar :)

    YanıtlaSil
  5. güç sahibi olmak asıl amaç olarak belirlenmiş olsa bile hedefe giden birçok değişik yol yöntem şekil var. En azından kendi yöntemimizin arkasında durmayı bilmemiz, duruşumuzu belirlememiz lazım diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  6. Ben de 21 yıllık yaşantımda senin bu yazdığın şeyleri bizzat gördüm,yaşadım ve tespitlerinin doğruluğunu anlayıp kahroldum. Eğer kişiliğin onlartın yaptığı gibi"aşağılama" ve "sert sözlere" mahal vermiyorsa bir türlü sinirden kendini yiyip bitirmemek elde değil. Getirdiği üzüntü ve moral bozukluğu da cabası. Yarın bir dolu bu tarz insanın arasına girecem tekrardan off..

    YanıtlaSil
  7. @ayse: sanirim cogu kisi ayni seyleri hissediyor veya yasiyor hayatinda...

    @asortik krep: bende hep akintiya karsi durabilen insanlara hayran olmusumdur :)

    @serra yilmaz: tesekkurler :)

    @eyesan: evet ne yazik ki bazi insanlar sadece bundan anliyor :/

    @filliboya: kesinlikle, benim de anlatmak istedigim bu, sadece guc pesinde kosanlar bence kendi karakterlerini, hayata karsi duruslarini belirleyemiyorlar...

    @ayca: cogumuz bu tur insanlarin arasinda yasiyoruz sanirim ve bu tur davranislara maruz kalmak gercekten sinir bozucu ama iste bu tur davranislarinin sebebini anlarsak belki daha az canimiz sikilir bunlara.

    YanıtlaSil
  8. tolkien'in eseri bence bu yüzden en az Sheakspearein eserleri kadar ölümsüz...Yüzük kimdeyse değişiyor,güç insanın algısını değiştiriyor belkide...

    YanıtlaSil
  9. @kelebeginpullari: evet yuzuklerin efendisinde de guc ve gucun sebebini bilmeden ona tapanlardan acikca bahsediyordu... Gucun algiyi degistirdigi ve genel resmi kaybettirdigini dusunuyorum bu yuzden gucu elinde bulunduranlarin kendi iyilikleri icin bir oto-kontrol mekanizmasi kurmalari sart bence.

    YanıtlaSil
  10. Tespitin doğruluğu son derece açık. Kendini güçlü görmeyen insanlar -bunlar düşünmeyi,sorgulamayı ve üretmeyi bilmezler ve/veya harekete geçmemek için fantastik bahaneler üretirler- kendilerince güçlü gördükleri insanların(para var huzur var,çoook güzel bir hatun imüşş.) peşinden koşmaya, onlara yalakalık yapmaya bayılırlar. Kendilerine güvenleri olmadığı için kimlikleri sadece o insanların yanında geçerlidir. Biri sırf zengin ve/veya güzel diye güç kavramını bu örneklerle bağdaştırmak son derece saçmadır ve bunu yapan insanlar daha da bir saçmadır, gereksizdir. İki yüzlülük, ukalalık ve bilinçsizlik gibi parametreler güce tapan "özenti" insanları belirlemek için kullanılır.

    YanıtlaSil
  11. @razor: dedigin gibi bu insanlar sorgulama ve uretme kisimlarina pek katilmazlar ve bu ozellige sahip baskalarina yaklasirlar halbuki belki kendi iclerinde ne kadar buyuk bir potansiyel vardir, bosa gecirilen zamanlar :)

    YanıtlaSil