20 Şubat 2006

Kitap yiginlari, ego dengeleri ve bu arada "Hey beni duyuyor musun?"

Odanizin ortasinda yerde 2 tane kule yapin kitaplardan yanyana, kulelerden biri daha kisa olsun digerinden, daha az kitap olsun.

En ufak sarsintida bu kulelerden yuksek olani digerinin ustune yigilacaktir. Bunun sebebi yuksek olan yigindaki kitaplarin iyi veya kotu kitaplar olmasi degildir, bu basit fizik kurallarina gore boyledir. Ancak kitap kuleleri esit boyda oldugunda belki birbirlerine dayanarak sarsintida yikilmadan ayakta kalabilirler.

Insan egolarinda da benzer bir isleyis soz konusu sanirim, sizin yakininizda bulunan, ayni is yerinde calistiginiz insanlari dusunun. Sizin ustunuzdekilerin kendi egolarini sizin uzerinize bastirmasini ya da sizin ayni sekilde altinizdakileri bastirmanizi dusunun. Burada belki arada kotu niyetli olanlar da vardir ama bence genelde kitap orneginde oldugu gibi yuksek olan kitaplarin digerinin ustune yigilmasindaki sebep bu kitaplarin icinde yazanlar degildir, tamamiyle doga-fizik kurallari geregidir. Insan davranislari geregi bu boyledir, belki siz de farkinda olmadan altinizda gordugunuz insanlari ezmis olabilirsiniz ve bunu tamamiyle bilincsizce ve farkina varmadan yapmis olabilirsiniz. Buna ego degilde statu dengesi ya da saygi dengesi de diyebilirsiniz.

Peki neden saygiyi kazanmak zorundayiz, ya da diger insanlara onlarla esit seviyede oldugumuzu neden her zaman kanitlamak zorundayiz? Sessiz kendi kosemizde kendi dunyamizda yasasak neden bize durduk yere satasirlar ki? Neden yaptiklari saygisizliklara sustugumuzda bir sonraki gun daha buyuk bir saygisizlik yaparlar? Cunku bazen tepkisizlik en buyuk tepkiyi dogurur. Cunku herkesin dertleri, sorunlari cevaplayamadigi sorulari vardir kafasinda ve tum bunlar cozulmeden digerlerine sorun yaratmaya devam edeceklerdir. Eger herkesin dertsiz, mutlu yasadigi bir utopyada yasiyor olsaydik herkes birbirini diger insanlarla esit gorurdu zaten.

Cocuk yetistirirken de sanirim bu boyle, buyurken ailesi cocuga karsi tepkisiz olan, ilgi gormeyen ya da surekli evinde asagilanan cocuk ilkokula gittiginde bu saygiyi baskalarindan gormeye calisacaktir ve eger bunu konusarak elde edemezse ertesi gun okuldaki bir cocugun oglen yemegini calarak elde etmeye calisacaktir. Bu basit bir ilgi cigligidir aslinda, o an ac olmasa bile bunu yapar cunku bu bir tepkidir yasadigina dair, ihtiyaclarina ve duygularina karsi gosterdigi bir tepkidir. Bir baska cocuk da kendi ozgurlugunu kazandigi anda belki de ileride pismanlik duyacagi seyler yapar gene ailesine ve cevresine bir tepki olarak.

Peki siz kendi kosenizde oturan sessiz birey olarak sucunuz ne? Aslinda bu bir suclu arama meselesi degildir, bu sizin cevrenizdekilerin sorunlarina tepkisiz kalmanizdir, belki bir sorunu oldugunu bile bilmiyorsunuz ama bunu bilmek bile istemiyorsunuz, benim sorunum degil kendi sorununu kendi cozsun bana ne yaklasimidir farkinda olmasanizda yaptiginiz ve bu yaklasim o kisi sizin cevrenizde oldugu surece size zarar vermeye, sizi yipratmaya devam edecektir taa ki sizi artik cok rahatsiz edip sizin de bir sorununuz olana dek.

Bir ornek veriyorum, elbette bu ornekte biraz "abarti" olacaktir genel olguyu daha iyi anlatabilmek icin:
Diyelim ki siz nazik ve uysal yapili bir insansiniz ve koltugunuzda rahatca oturmus kitap okurken tanimadiginiz biri size "hey merhaba" diyor, siz rahatinizi bozmak istemiyorsunuz, sadece gulumseyip ilgilenmiyorsunuz, sonra yaniniza biraz daha yaklasarak "HEY Merhaba" diyor, gene tepkisiz kaliyorsunuz hic ugrasmak istemiyorsunuz hem zaten tanimadiginiz biri ve kitap okumakla mesgulsunuz, daha sonra bu kisi tam onunuzde duruyor, elini gozlerinizin onunden salliyor ve "HEY MERHABA BENI DUYUYOR MUSUN?" diye bagiriyor. Siz cok rahatsiz oluyorsunuz tabi, birisinin sizle bu ses tonuyla konusmasindan, 2 karis oteden elini sallayip sizi salak yerine koymasindan. Ben hicbir sey yapmadan oturuyordum neden durduk yere satasiyor ki simdi diye dusunuyorsunuz ama neyse durduk yere kavga cikarmak istemiyorum gene buyukluk bende kalsin deyip susuyorsunuz yuzunuzu eksitip, hem zaten kibar bir insansiniz. En sonunda karsinizdaki sizi omuzlarinizdan tutup sarsiyor "HEY CEVAP VERSENE BANA DUYUYOR MUSUN BENI" diye. Artik sabriniz tasiyor, bu kadari da cok fazla cunku ve "DUYUYORUM TABI KI GORMUYO MUSUN MESGULUM" diye cikisiyorsunuz sinirle.

Simdi bir de diger insanin bakis acisindan bakalim ayni olaya;

Yogun bir gun gecirmisiniz, evinizde isinizde veya okulunuzda bir suru sorun cikmis ve kimse sizi anlamiyor, ya da sadece caniniz sikildi ve konusacak birini ariyorsunuz. Bir odaya giriyorsunuz ve orada yalniz basina oturan biri var, icinizden "belki icimdekileri anlatacagim biri olabilir diyorsunuz" ama durduk yerde tanimadiginiz bir insana sorunlarinizdan bahsedemezsiniz ki, hem sorunlarinizi dile getirmek bir bakima "gucsuzluk" simgesi degil midir toplumda? Bu yuzden once sadece bir merhaba ile sohbete baslamak istiyorsunuz. Karsinizdan hic cevap gelmiyor ama yuzunuze bakip gulumsedi acaba duymadi mi? Tekrar merhaba diyorsunuz, bu sefer bagirdiniz ustelik sizi mutlaka duymus olmali. Evet evet kesin duydu ama yuzunde bir eksime ifadesi var, ne zannediyor bu kendini? Beni kendinden ustun mu goruyor, bir cevabi bile haketmiyor muyum? Bu resmen bir saygisizlik ben hayaletmiyim ki beni gormezden geliyorsun, simdiye kadar herkes beni gormezden geldi zaten ama artik yeter birileri beni ciddiye almali! Elinizi onunde salliyorsunuz dikkatini cekmek icin, hala bir tepki vermiyor deli mi ne... Kendinde degil heralde, son care olarak onu sarsiyorsunuz sizi duymasi icin, hem zaten sinirleriniz tepenizde bir de boyle insanlarla ugrasiyorsunuz. Sonra birden ters bir cevap veriyor ve bundan sonra tartisma - gurultu patirti basliyor.

Bu ornekte kotu niyetli biri var mi? Kendi halinde oturup sessizce kitap okuyan biri ve konusmaya, dertlerini paylasmaya muhtac ve birazda yasadiklarindan dolayi sinirli biri var baslangicta. Kimse her onune gelene cevap vermek zorunda degil elbette ama bu biraz da abartilmis ornekte baskalarini gormezden gelmenin en sonunda nasil bizim canimizi sikabilecek bir soruna donusebilecegini gostermek , tepkisizligin nasil en buyuk tepkiyi yaratabilecegini orneklemek istedim.


Peki bu sorunun cozumu ne? Her an kimse benim saygi sinirimi asmasin diye diken ustunde mi durmaliyiz? Yoksa saygisizliklari gormezden gelip olaylari oluruna mi birakmaliyiz? Acikcasi bence hayatimizda her zaman ego catismalari yasanacaktir diger insanlarla, burada yapabilecegimiz en onemli sey daha en basindan kendimizi insanlara dogru ifade edebilmemiz, onlarla saglikli bir iletisim kurabilmemizdir. Bunu yaptiktan sonra zaten o insanlarin bakis acilarini daha rahat anlayabilecek ve belki de yardimci olabilecegiz onlara. Boylelikle biz de yipranmaktan kurtulmus olabiliriz.

19 Şubat 2006

Son dinlediklerim bolumunu ekledim

Heyoo... Last.fm ve feeddigest yardimi ile son dinlediklerim ve bu hafta en cok dinlediklerim kismini ekledim yana. Son dinlediklerim tahminim 15-30 dakika gecikmeli guncelleniyor ama olsun.

17 Şubat 2006

No ice please :)

Burada fast food lokantalarinda buzsuz kola ictigim icin ne kadar sansli oldugumu anladim :)

Link icin Ugur'a tesekkurler.

Silikon Vadisinden bildiriyorum :)

Bugun okuldaki bir seminere gittim, seminerde konusmaci olarak unlu grafik karti ureticisi Nvidia'nin sistem muhendisligi ve uretim departmani baskani Tommy Lee konusmaciydi. Kendisi de bizim okuldan mezun olmus zamaninda.

Burada da seminerin ilk giris kismi var; (ingilizcesini pek anlamayabilirsiniz zira cinli veya Tayvan'li oldugu icin pek iyi degil zaten ingilizcesi)


SSL10639
Video sent by mertulas
Seminerde genel olarak bugunku muhendislerin calisma kosullarindan ve globallesme ile degisen bakis acisindan bahsetti, bir de takim calismasi ve multi disiplin konularina degindi. Burada da begendigim bir kac prezentasyon slaytlari var. Benim icin cok yararli degildi cunku genel olarak daha onceden bildigim/duydugum seylerden bahsetti ama gene de iyi oldu gittigim. Her persembe Silikon Vadisi'nden onemli adamlar seminer yapiyor bizim okulda, ilk sene daha sik gidiyordum ama sonraki donem persembe gunleri ayni saate dersim vardi, bu donem gene takip edebilecegim sanirim.

Burada muhendislerin 80'li yillardaki calisma mantigindan bahsediyor.

Burada da bugunki olmasi gereken calisma mantigindan bahsediyor.

Bir urun uretilmeden once diger departmanlardan da daha dizayn asamasinda geribesleme aliniyor, dizayn asamasinda onlarinda kriterleri goz onune aliniyor.

Bir dizayn uzerinde calisilirken ilk seferde dogru dizayni yapmamiz gerektiginden bahsediliyor, aksi halde bu kadar hizli gelisen bir sektorde ayakta durmanin yolu olmadigini belirtiyor.

Genel olarak olayi bir butun olarak gormek gerektigini, olaya baskasinin gozlerinden de bakmayi denememiz gerektigini ve es zamanda farkli projelerde calisilabilmesi gerektiginden bahsediyor.

NIH: (not invented here) bu urun bizim burada uretilmedi, o yuzden bir hata vardir ya da ben bilmem anlayisi. Bu anlayistan nasil kurtulmamiz gerektiginden bahsediyor, elinden gelenin en iyisini yapmamiz gerektigini ve bir sorunla karsilastigimizda yardim istemekten cekinmemiz gerektiginden bahsediyor.

Burada da global bir sirketsen mutlaka belli malzemeler icin tedarikcilerinin olacagindan ve bunlari secerken nelere dikkat etmen gerektiginden, onlarla nasil birlikte uyumlu calismamiz gerektiginden bahsediyor.

Son olarak da bugunku muhendisin eski zamanlardaki gibi sadece 1 tek patronu (ustu) bulunmadigini, daha bir cok kisiye de sorumlu ve bagimli oldugundan bahsediyor.

Bir de nvidia'nin sadece oyun sektorunde degil, tipta 3 boyutlu modelleme cihazlarindan, uzay teleskoplarina ve film cekimlerine dek cesitli alanlarda cozumler urettigini ve bu cozumleri sunabilmek icin de muhendislerinin belli bir konuda uzmanliklarinin yaninda genel bir bakis acisina da sahip olmalari gerektiginden bahsetti.

Bugunki dersimiz bu kadar :)

Cizim

Bu da gecen gun derste cizdigim bir sey, biraz cirkin oldu ama :)

16 Şubat 2006

Monty Hall paradoksu

Bu hikayeyi bize Teknoloji ve portfolyo yonetimindeki ogretmenimiz anlatti. Adam oldukca zeki bir asyali, Georgia Inst. of Tech. elektrik muhendisligi - Stanford isletme doktorasi falan var bir de zaten ilk derste adam demisti ben gencligimde cok basarili bir yatirim yaptim ve hayatimi garantiye aldim, ogretmenligi sadece evde bos oturmamak icin yapiyorum diye. Neyse hikayeye gecelim:

Hikaye 70'lerde unlu bir amerikan televizyon yarismasindan (Let's make a deal) geliyor. Ben hic duymamistim ama belki babam hatirliyordur :) Bu yarismada 3 tane kapi var ve bu kapilarinin ikisinin ardinda 2 tane keci, digerinin arkasinda ise buyuk odul araba var.

Yarismaci ilk once kapilardan birini seciyor. Bunun uzerine sunucu icinde odul olmayan kapilardan birini aciyor, geriye yarismacinin ilk sectigi kapi ile diger kapi kaliyor. Iste burada sunucu paradoksu yaratan soruyu soruyor;

-Sana bir teklifim var, sectigin kapiyi digeri ile degistirmek ister misin?

Paradoks su eger yarismaci sectigi kapiyi degistirirse kazanma sansi artar mi?
Bu soruyu o zaman dunyanin en yuksek IQ'suna sahip insani Marilyn vos Savant'a soruyorlar (evet kendisi bir kadin) ve kadinin cevabi

"evet sansi iki katina cikar oluyor"

Daha sonra bu kadina bir cok professorden tepkiler geliyor bu aciklamasinin yanlis ve sacma oldugu konusunda fakat sonucta kanitlaniyor ki gercekten istatiksel olarak kadin hakli. Ben anladim cozumunu ama aciklamasi biraz uzun ve karisik o yuzden burada hazir aciklanmisi var :)

Ne var ki bu gercegin bilinmesinden sonra bile yarismacilarin buyuk cogunlugu kapiyi degistirmiyor peki bunun sebebi ne? Sebebi aslinda "toplum baskisi" olarak aciklanabilir cunku eger dogru kapiyi secmis ve degistirmis ise icinde buyuk bir pismanlik olacak, herkes kendisine "salak dogru kapiyi bulmusken birakti" diyecek ve hep pismanlik duyacak. Eger degistirmezse ise olayi Allah'a veya sansa havale edecek ve ben icimden ilk geleni sectim, elimden geleni yaptim ama olmadi diyecek, uzerinde bir toplum baskisi olmayacak, pismanligi daha az olucak.

Bunu ogretmen risk yonetimine ornek olsun diye anlatti ama ayni zamanda insan davranislarinin neden istatiksel olarak modellenemeyecegine guzel bir ornek bence. Hem ben zaten bakin taa ne zamandan bu konuyla ilgili yazmisim 3. ve 4. maddelerde, tamam dusuncelerim o zaman pek olgun degilmis ama olsun.

Peki siz sectiginiz kapiyi degistirir miydiniz?

13 Şubat 2006

Vietnamli kiz neden gitti? Seni ozleyecegiz Karamel (kopegin adi)

Vietnamli kiz bizim apartmana tasinali bir hafta olmustu. Daha tasinmadan zaten kizla konusmustuk, herkes kendi yemegini yapacak, kendi yemek malzemesini alir, kendi tabagini kendi yikar, ortada hicbir yayinti birakmaz diye, kiz da tamam kabul demisti.

Neyse ilk gun tasindiktan sonra biz yemek yapmistik, nezaketen kiza da yer misin diye sorduk, kiz da olur dedi, yemegini yedi cok guzel kalkti masadan, bulasiklarini masada birakti. Neyse ilk gun dedik. Daha sonra 2. gunde nezaketen sorduk yer misin diye ama bekliyoruz ki utanir "yok sagolun ben kendi yemegimi yaparim" der, kiz gene cok guzel yiyip kalkti masadan. Biz de sorduk "ya bulasiklarini yikar misin" falan diye, bu sefer yikadi biz diyince. 3.gun gene ayni sey, bir de bu o gun eve geldi agliyor, sinir krizi falan geciriyor. "Bulasiklari yikayamiyacagim cok kotu hissediyorum bu gece" dedi. Hadi peki ama 4. gun hala bizim yemeklerden yiyor, turk marketi bulmusuz aylardan sonra buyuk bir zevkle 5$'a icinde 3-5 tane yaprak sarmasi bulunan konserve almisiz, kizimiz bunu cok guzel sormadan dolaptan alip alip yiyor. Sonra kiz tabi bulasik yikamadigi icin temiz tabak bulamiyor, benim kendi tabaklarimi yikayip ayirdigim bir goz var, o gozden alip kullaniyor, ben yikiyorum kiz kullaniyor sonra da ortada birakiyor gene.

Sonra bir de kopek hadisesi var, kizin kopegi cok sevimli aslinda ama kiz kopegi hic disari cikarmiyor neredeyse, kopek de haliyle eve kakasini yapiyor afedersiniz. Kiza dedik bunu biz temizlemeyiz diye, kiz temizledi sonra da kopegi cezalandiriyor kapinin onune koyup orada bekleterek, kopek de disarida havliyor haliyle sogukta, komsular kesin rahatsiz oluyordur. Hem zaten sen kopegi hic disari cikarmiyosun ki hayvan ne yapsin... Sonralari genelde Sina gezdirdi kopegi zaten, o zaman eve hicbir sey yapmadi.

Birde geceleri sabaha kadar (abartmiyorum) telefonla konusuyor, bir de oyle uyuz bir ses tonu var ki, bagira bagira ingilizce bildigi 2-3 kalibi dondurup kullaniyor "oh my gosh" "you know what" gibi... Burada cep telefonlarinda aksam 7'den sonra istedigin kadar bedavaya konus gibi promosyonlar var o yuzden para derdi de olmadan susmadan konusuyor, o kizla bu kadar saat bos muhabbet konusacak adamlar da varmis bunu da ogrendik. Kiz bir de telefonda arkadaslarina ev arkadaslarim cok iyi ya hicbir seyi bana yaptirmiyorlar, otel gibi burasi diyordu.

En sonunda Sina ile karar verdik, 4 ay bu kiz cekilmez, sonradan bizim kira kontratini incelerken baktik ki evde onceden ev sahibinden izin almadan hayvan beslemek yasakmis, tamam dedik bahanemizde hazir. Kiza gosterdik kontrati dedik ki biz gidip konusalim ev sahibiyle izin almaya calisalim. Ertesi gun de sokaga ciktik bos bos dolandik disarida eve geldik kiza "ya konustuk ev sahibiyle sadece korlere eslik eden kopeklere izin veriliyormus kusura bakma" dedik. Biz senin parani da geri verelim sen baska yer ara diye.

Neyse sonucta kiz craigslist'den baska bir yer buldu, gecen gun de tasindi yeni evine. Kizi ozler miyiz? Hayir ama kopegi ozleyecegiz, alismistik cok. Aslinda "apartmanda kopekler kalabiliyormus ama Vietnamlilara izin vermiyolar" diyecektik de biraz irkcilik olurdu heralde :P

Hmm unutmadan iyi bir haber daha, Zeren tekrar yanimiza tasiniyor. Onumuzdeki 4 ayda San Jose'de kalacak gibi gozukuyor. Sanirim hersey eski haline donmeye basliyor.

Cocomment

Cocomment adinda yeni bir servis basladi, henuz beta oldugu icin davetiye yollamalarini bekliyorsunuz ama hemen yolluyorlar. Uzun zamandir bekledigim bir ozellikti, boylelikle yorum attigim insanlar bana cevap yazmis mi diye tum siteleri dolasmam gerekmiyor artik. Ayrica hemen sitemin yanina da entegre ettim, siz de benim diger sitelere yaptigim son yorumlari gorebilirsiniz.

Babamlarin eskiden tanidigi bir arkadaslari vardi, aile dostlari, neden bilmiyorum ama adama Co-Cemal derlerdi, bu servisin ismi de bana onu hatirlatti simdi, uzun suredir gormedim ne yapiyorlar acaba :)

11 Şubat 2006

Bosol bosol bosol sevgili danismanim

Simdi bizim proje danismanlarindan birinin yaptigi birseyi duydum, cok sinirlendim mumkunse cikaricaz o danismani projemizden.

Efendim gecen donemden beri projeyi yapiyoruz, yaptigimiz arastirmalarla ilgili rapor tutup bunu danismana gonderiyorum ben eposta ile, adamdan hic cevap gelmiyor, bende gidip yuzyuze konusuyordum aldiniz mi epostayi diye, aldim aldim diyor. Peki diyorum. Neyse son prezentasyon asamasinda adam dinledi bizi ve oyle sorular sorduki projeyi bir kere bile okumadigini belli etti. Orada uyuz olmustum zaten. Allahtan diger danismanimiz daha iyi ilgileniyor.

Neyse asil yaptigi sey, simdi bizim projeler icin en az bir tane okuldan, bir tane de silikon vadisi firmalarindan yuksek lisansli bir danisman bulmamiz gerekiyordu. Benim proje arkadasimin calistigi sirket Leadtek'den patronu da bizim disaridan olan danisman kurulu uyemizdi.

Gecen donem sonundaki prezentasyondan sonra bizim danismana eposta atiyorum, adamdan hicbir cevap gelmiyor, bende Istanbul'da oldugum icin gorusemedim. Sonra diger proje arkadasimdan duydum ki bizim uyuz danisman is baglantisi yapmak icin o Leadtek'teki diger danismanimiza eposta atmis kendi...

Sen bizim projeyle hic ilgilenme, projeyi dogru duzgun bir kere bile okuma, prezentasyonda da salak salak sorular sor sonra da sirf kendine network olusturmak icin bizi kullan.

Patronu cok guzel cevap yazmadi adamin epostasina, bizde bu danismani proje komutesinden cikariyoruz cok guzel.

7 Şubat 2006

Cizim




Sistem muhendisligi dersinde sıkılıp yaptigim yarim kalan cizim.

6 Şubat 2006

Caramel


Caramel
Video sent by mertulas
Soz verdigim gibi vietnamli kizin kopegi Caramel :) Vietnamli kizi evden postaliyoruz gibi ama, onu da anlatirim...

3 Şubat 2006

Zeren tam gidiyor

Simdi Zeren bizim apartmandan derslerime konsantre olamiyorum diye cikmisti, ilk donem dersleri oldukca kotuydu, bizde peki sen nasil istersen dedik. Yeni apartmanina iki gun oldu yerleseli, bugun bize geldi ve dedi ki bu sabah kafama bir fikir yatti, lutfen dalga gecmeyin bana destek olun diye. (normalde fikirleriyle dalga geceriz, sebebini okuyunca anlayacaksiniz)

Tamam dedik anlat nedir bu fikrin;

-Ben burada okulu yarida birakiyorum, Cin'e, Tayvan'a ya da belki de Japonya'ya gidicem, mandarin dil kursuna gidicem 1 yil, bu surede tam olarak hayatta ne yapmak istedigime karar vericem, belki sinemayla ilgilenmek istiyorum dedi. Orada kaldigim sure boyunca da kacak bir is bulup kendi gecimimi saglamaya calisicam, kararimi verdim dedi.

Tamam absurd birsey bekliyorduk ama bu beklentimizin de uzerindeydi.
1) Cin'de millet gunde 1 dolara calisiyor, iscilik ucuz diye hersey orada yapiliyor, Cin'den millet gocmen olarak USA'ye gelmek icin kicini yirtiyor, bizim elektrik muhendisi arkadasimiz oraya kacak isci olarak gitmek istiyor.
2) Mandarin dilini (cince) ogrenmek bir yildan biraz fazla zaman alir gibi geliyor bize.
3) Burada okumak icin verdigin paralar cope mi gidiyor?
4) Sinema ile ilgilenmek istiyorsan Hollywood burada sen Cin'de dilini bilmiyorsun, birsey bilmiyorsun ne sinemasi okuycan?
5) 2 gece ayri evde kaldin derslere konsantre olucam diye sonuc bu mu?
6) Oralarda ne tanidigin var ne de baska birsey, hayatta ne yapacagina karar vermek icin illa surunmen mi gerekiyor?
7) Ailene nasil aciklayacaksin bunu? Maddi boyutlarini?

Simdi boyle bir fikirle dalga gecmek zor oluyor, daha cok "vah yazik" diye uzuluyor insan. Olumlu olarak ancak "en azindan fazladan bir ulke gormus olursun, belki mandarin ogrenirsen ticaret-mal alip satmak icin faydali bir insan olabilirsin, bir de cok istedigin bir seyse genclik yillarinda gerceklestirmis olman iyi" diyebildik sadece, aklimiza daha fazla da pozitif bir sey gelmedi Sina ile. Diger olumsuz yanlarini da konustuk tabi ve mutlaka bu konuyu en yakin zamanda ailesiyle gorusmesi gerektigini soyledik.

Zeren'cim kapidan cikarken biraz bozulmustu, size ciddi birsey anlattim siz destek olmadiniz dalga gectiniz diye. Ne diyim ki ben sana Zeren'cim, yolun acik olsun hersey istedigin gibi olur umarim. Gene gel olur mu?

1 Şubat 2006

Sina'nin Zeren'e cevabi


Sina'nin Zeren'e cevabi
Video sent by mertulas
Zeren'in "benim yerimi doldurabilecek birini bulabilir misiniz" sorusuna Sina'nin cevabi

Zeren Gidiyor


Zeren Gidiyor
Video sent by mertulas
Zeren'in ayri eve tasinmadan onceki son videosu, aycasan umarim alinmazsin aklima bu fikir gelince dayanamadim :)

28 Ocak 2006

Kopekler gidiklanir mi?


Maco
Video sent by mertulas
Hic gidiklanan kopek gordunuz mu? :) izleyin

26 Ocak 2006

Gel bakalim

Simdi Zeren ayri eve tasinacagi icin eve bir kiraci daha bulmamiz gerekti Sina'nin odasini paylasacak, Craigslist'e ilan verdik. Vietnamli bir kiz geliyor, vietnamliligi pek kalmamis ama tipik amerikali kizi konusmasi falan, neyse kopegini de getiriyor, biraz stresli bir hayvan gorusmede ne zaman sevmeye kalksam hirliyordu ama isirmaz dedi kiz, hayirlisi. (kiz tasinsin kopegin videosunu da koyarim)

Neyse bu kizin ailesinin evi de aslinda yakinmis ama annesi kopegi evde istemedigi icin ve bizim ev okulun hemen karsi sokaginda oldugu icin tasiniyormus. Zeren ayin 1inde cikiyor, kiza da 1inde tasinabilirsin demistik ama kizimiz 28inde tasinmaya karar vermis, e dedim biriniz kanepede yaticak o zaman, oh ok cool dedi, bir de ben 4 aylik kirayi pesin vericem diyor, ya yok gerek yok her ay basi verirsin 1 aylik dedim, yok yok pesin vermek istiyorum dedi, bu da ilginc, kara para mi akliyor ne yapiyor anlamadim.

Bir de kiz bizi escinsel saniyor olabilir, Sina'nin odasinda masanin ustunde rimel vardi onu gordu ( o rimeli de Sina ve Zeren'nin dedigine gore kralci lakabli arkadaslari yolda yerde bulup espri mahiyetinde Sina'nin cantasina atmis, oyle dediler inandim bende) Neyse kiz bu rimel sizin mi falan diye sordu, Sina yok dedi ama aciklayamadi da rimeli. Sonra kiz banyoya bakti falan aa erkek evine gore cok temiz falan dedi. Bugun de telefonda konusuyorum kizla, yarin tasinmadan once gel ev temizligi, is bolumu olaylarini konusalim dedim, tamam 4'den sonra gelirim dedi, benimde 6 da dersim var diye bende tamam ama gelmeden yarim saat once ara dedim, bu kikirdamaya basladi, bende neye guldun ne oldu falan dedim, yok bisey dedi. Sanki basilmamizdan korkuyomus imaji mi verdim kiza neden guldu anlamadim.

25 Ocak 2006

Blogger Chicks

Dikkat ettim de kadinlar sanirim daha sik blog yaziyorlar, diger yazanlara daha cok yorum birakiyorlar, daha icten yaziyorlar ve sanki birbirleri arasinda daha siki bir dayanisma var, en azindan turkce bloglar arasinda. Bir tek icerik degil, blog dizayni ve gorunumu ile de ilgileniyorlar, yeni birseyi hemen bloglarina koyup deniyorlar. Daha cok zaman ayiriyorlar sanirim bir de.

Dayanismalari da daha iyi, gerek yemek bloglari yazanlarin yemek gunleri yapip bulusmasi gibi ya da genel olarak gercek hayatta da daha cok gorusuyorlar birbirleriyle sanirim. Sanirim gunluk tutmak her zaman kadinlara daha cekici gelmistir ama gene de biraz kiskaniyorum sanirim bu dayanismayi, bir yandan da hosuma gidiyor aslinda.

Bir de erkek blog yazarlari kendi aralarinda bulusmasi garip geliyor, aslinda erkeklere karsi da burada bir toplum baskisi var.

Mesela evden "erkek" blog arkadaslari ile bulusmaya cikiyorum diyelim, tum erkek blog yazarlari yemekler pisirmisiz oyle bir evde toplanip yiyicez. Ben elimde yaptigim su boregi tam kapidan cikarken babam soruyor
-oglum elindeki ne?
-Su boregi babacim
-nereden cikti o, annen mi yapmis?
-yok ben yaptim baba
-e nereye gidiyorsun elinde o borekle?
-baba internetten blog arkadaslarim var erkek erkege buluscaz yemek falan
-oglum internetten tanistigin erkeklerle bulusup onlara yemek mi yapiyorsun?
-ya baba oyle degil ya biz arkadasca yani
-oglum neden ya
-ya dayanisma falan

Halbuki bu sefer de kadin blog yazarimiza bakalim:

(isim tamamiyle anonimdir)

Ayca elinde kereviz salatasi tam kapidan cikarken annesi sorar;
-kizim nereye gidiyorsun?
-annecim internetten tanistigim kizlarla toplanip yemek gunu yapiyoruz, bende kereviz salatasi yaptim
-aa ne guzel, benim kizim yemek de yaparmis... dur bak dolapta zeytinyagli sarma var, gecen gun yaptiydim al onu da gotur olur mu?
-Tabi annecim iyi olur
-Bak begendigin yemeklerin tarifini de not almayi unutma olur mu?
-Tabi alirim annecim, bir de karsida buluscaz aksam donmem zor olabilir belki gece orada yatabilirim
-tabi tabi kizim hepsine selam soyle benden, taksi cagiriyim mi?


Aradaki farki yakalayabildiniz mi?

24 Ocak 2006

Bantlara yatir, mincik mincik incele beni

(bu yaziyi iki gun once yazmistim neredeyse bitiriyordum ki firefox kapandi hata vererek, bende sinirlendim bugune sarkti)

Uzun bir yolculuk sonunda (Istanbul'daki evimden gece 3'de ciktim, San Jose'de ki eve Istanbul saatiyle gece 2'de girdim) San Jose'ye ulastim gene. Buraya gelene dek 1 araba, 2 ucak, 2 tren ve bir minibuse (shuttle?) bindim.

Neyse asil anlatacagim olay San Francisco'da Amerika'ya girisimde yasandi. Ucaktan indikten sonra giris mulakati sirasina girdim, sansima benim bekledigim kuyruktaki gorevli gene en yavasi cikti, sonlara dogru bos olan baska bir siraya gectim zaten. Neyse 30-40 dakika ayakta bekledikten sonra sira bana geldi, once sol parmak izi, sonra sag parmak izi, sonra gulumse fotograf (yakinda ulkeye girerken diski ve idrar ornekleri de isterler heralde). I20'yi inceliyor hangi okula gidiyorsun ne okuyorsun muhabbetleri (ki bunlarin hepsi zaten elindeki I20 belgesinde var) Neyse cok kastirmadan gectim orayi.

Sonra son cikanlardan oldugum icin baktim valizimi zaten benim yerime banttan biri cikarip kenara koymus sagolsun, valizin uzerine guvenlik etiketi yapistirmislar ki bu valizin aranip tarandigini soyluyor bize, neyse insallah cok karistirip kiristirmamislardir diyorum. Sonra tam cikistan once guvenlik gorevlisi soruyor "yalniz misiniz" diye, evet diyorum, o zaman sizi soyle inspection'a (incelemeye) alalim diyor. Eh bekar adama inceleme heralde, bir de oyle bir soruyor ki "are you lonely" gibi. Hani zaten valiz havalimanina girerken icini acip aramisin daha ne istiyorsun ki...

Neyse bu inceleme soyle oluyor elinde lastik eldivenli bir guvenlik gorevlisi bavulunuzu bir banta yatirip acik kalp ameliyati yapar ciddiyetinde sizin donlarinizi falan mincikliyor. Ben de daha once hic girmemistim incelemeye kactir giris yapiyorum. Heralde dedim kus gribi yuzunden bu. Neyse adam ilk hangi ulkedensin diye sordu, sonra bekledigim soruyu sordu yaninda hic yemek getirdin mi diye, icimden cok guzel tavuk gogsu var abi alir misin demek gecti, yok dedim. Neyse basladi valizi acip minciklamaya. Benim cd/dvd lerimi koydugum buyuk bir cd kabi var, plastik seffaf onu buldu ve ilk uyuz oldugum hareketini yapti. Adam cd kabini acti teker teker cdlere bakiyor uzerlerine My documents, downloads falan yazdiklarimi okuyup daha uzun bakiyor, turkce olanlari anlayamayip geciyor. Simdi sen orada ne yazsa begenmeyceksin ki, ya da supersonik gozlerinle icindekileri mi tariyorsun, ne yapiyosun saklaban?


Cd kabini birsey soylemeden birakti yerine, sonra benim external Nec dvd yazicimi buldu, eline aldi, "sir can you tell me what this is" dedi cok gururla sanki onemli birsey bulmus gibi, okuz uzerinde kocaman Nec external dvd writer yaziyor iste, bomba olsa ucaga alirlarmiydi... ben de "it is a nec external dvd writer" dedim, hmm dedi arkasindaki usb girisine falan bakti, onu da koydu kenara.

Guvenlik gorevlimiz son noktayi sira benim ilaclara gelince koydu, benim de kulagim dolayisiyla gitmeden once doktor bir suru ilac yazmisti onlari gordu, bana soruyor bunlardan hicbiri steroid mi diye, yok dedim, sonra uyuz uyuz tane tane soruyor "D O Y O U K N O W W H A T A S T E R O I D I S" diye...

1) bana ukalalik yapma, Toefl'a girsen benden dusuk puan alirsin
2) bilmesek gotumuzden yok demiyoruz heralde

Benim orada bardak tasti tabi, evet biliyorum o amerikan baseballcularin almasina izin verilen ilaclar degil mi dedim, soyle kil kil bakti birsey demedi, tum ilaclari cikardi kenara koydu, ne icin ilac kullaniyorsun dedi, kulagim icin, sonra aradan steroide benzettiklerini aldi bilgisayarin basindan kodlarina bakmaya basladi, bakti da bakti... ben gene ayakta bekliyordum, iki adim gerideki duvara yaslandim bekliyorum. Neyse birsey bulamadi gene bakmaya devam ediyor, soruyor bu kacinci senen amerikadaki diye, bende ikinci ve umarim son senem dedim, gene soguk bir ruzgar esti. Neyse birsey bulamadi kapatiyor, kapatamadi tabi siz kapatin diyor, kolay mi o valizi kapatmak, actigin gibi kapatsana... neyse kapadim valizi giderken kulaginiz icin gecmis olsun diyor, cok icten, caniiiim.
Aslinda ablamlar da blog yaziyor evet, onlarin sitesinin linkini onceden pek vermek istemiyordum cunku mayolu fotografim vardi orada ahah, ama Deniz'in daha bir suru fotografini gormek isterseniz oraya da bakabilirsiniz. (arsivlerde cok gerilere bakmayin :) )

Annem de yorum yazarsa ve annemle babam da blog acarsa artik ilk turk blogcu ailesi unvanini kazanabiliriz sanirim.

23 Ocak 2006

Babam yorum birakmis!

Babama gecen gun gunlugumun adresini soylemistim, ilk yorumunu birakmis hemen buraya :)
Bu arada skype'in yeni video ozelligi iyi olmus, tam ekran goruntulu konusabiliyorsun, gerci bugun konusurken yavasti bayaa ama onu da Istanbul'daki kar firtinasina bagladik biz cunku onceden daha hizliydi.

18 Ocak 2006

Ekran goruntuleri

Sonunda bilgisayarimi duzene sokmayi tamamladim gibi. Bunlarda son halinden ekran goruntuleri. Yasasin seffaflik :)

15 Ocak 2006

Turkcell reklam filmi cikar bu diyalogdan

Gecen gece 9 gibi annem aradi cep telefonumdan
-Mert merhaba canim nerdesin?
-Taksim'deyim annecim
-Bu saatte? Cok gec oldu oglum
-Anne saat aksam 9 burada
-Hii, burada gece 2de oradan karistirdim ben
-Evet dogrudur annecim, siz neredesiniz simdi?
-Nepal, Katmandu'dayiz oglum, eve gec gelme olur mu?
-Olur annecim tabi

Annem Nepal'den beni arayip eve gec gelme diyerek oralardan bile annelik gorevini surduyor.
Iste Turkcell sevdiklerinize kavusturur falan diyor ya, kavusturuyor da cep telefonumun kontoru yarilandi bu kisa konusma sonunda ona da bir cozum bulsalar keske.

Dun de konustum annemle, baban Everest'e cikti dedi, bende nasil ya neredeyse 60 yasinda adam diye dusunurken (hani zorlasa cikar gene de :P ) meger ucak turu varmis oyle ucakla gezdiriyolarmis falan yere konmadan onu yapmis, eh evereste ciktin mi ciktim dogru. Bir de babam ordulu ya hemen yaylalari cok guzel demis, keske benim de yayla kulturum olsaydi...

13 Ocak 2006

Kendi miskinligim delirtiyor beni

Simdi ben dondum ya, dondugumden beri uzerimde bir miskinlik var. Oradayken cok daha programli, istekliydim ama buraya gelince boyle bir miskinlik cokuyor ustume. Hic bir sey yapasim yok, oyle gecistirip gidiyorum gunleri. Birseye konsantre olamiyorum fazla. Acaba tatil modunda oldugum icin mi neden bilmiyorum, bir garip geciyor gunler. Yalniz degilim ama, benden cok uyuyan bir canli daha varsa o da kopegim maco heralde. Uyku-yemek-uyku paradoksunda yasiyor hayvan.

Guzel zaman da geciriyorum ama kendime cok kizdim bugun.Once arkadas bize geldi 12 de bir websayfasi icin ugrasmaya sonra yemeksepetinden bir orta boy pizzayi mideye indirdim, habire cola ictim, sigara ictim, bilgisyar ve tv basinda gecti tum gun. Aksam midem sisti tabi, cok sinir oldum kendime, ust kata ciktim 2.5 km kostum kosu bandinda dondum odama hani normalde dus almam gerekir ya onu da yapmadim, dur hazir gazi almisken mekik falan da cekiim dedim, 5-10 tane cektim ondan da sikildim. Oturdum bilgisayarin basina kendimi windowblinds skini ararken buldum cok gerekliymis gibi. Bir de o kadar kosunun ustune sigara falan yaktim. Cok sinir oluyorum su an kendime. Bilgisayarima 1.5 ay once attigim formattan sonra hala tam geri yedekleme islemini bile yapmadim, MP3lerimi koymadim hala yaa var mi boyle birsey. Hep erteleyip salak sacma isler yapiyorum.

Bir de geldigimden beri dolabimi duzenliycem ya, inandin mi? Dolap aynen duruyor, valizi daha 3-4 gun once bosalttim o da misafirim geliyor diye. Buraya da pek birsey yazamiyorum, dur bakalim var bir seyler bende ama acil toparlanmam lazim.

Bu arada doktora gittim kulagimin check-up i icin, hani tek kulagim tikali gibi daha az duyuyordu ya, doktor dedi ki senin tek kulaginda %15 civarinda bir duyma kaybi, e nasil duzelir dedim? duzelmez vatana millete hayirli olsun tarzi birsey dedi. Bir de San Jose'deyken bir gun basim donmustu ya 15 dakika falan, o aslinda gecirdigim orta kulak iltihabinin sonucu olusan bir krizmis, kriz mriz degildi basim dondu goruntuyu odaklayamadim bir 15 dakika dedim, tamam iste bir yoklamis dedi. Boyle yani %15 eksik bir adamim bundan sonra, aslinda yuzde 7.5 diyelim cunku hani diger kulagim saglam ya ortalama falan 7.5 cikiyor.

Diyorum ki belki de bu kulagim yuzunden bir miskinlik, vurdum duyMAZlik gelmistir ustume he?

8 Ocak 2006

Bu evi, bu sehri terketmeliyim

Diyelim ki bir iki bira icmisiniz, gevsemis dizimaxde ard arda Alias'in daha once izlemediginiz bolumlerini izliyorsunuz geceyarisi. Hersey miskin, dizi eglencelik, Jennifer guzel hatun. Stresiniz yok... Sonra bir ses duyuyorsunuz ince bir cit sesi evde, onemsiz bir detay. Sonra sans eseri gozunuz ileride duran perdeye takiliyor, nedendir bilinmez. Ve gozunuzu ayiramiyorsunuz. Nedeni mi? nedeni lanet buyuklukteki (ama oyle boyle degil) bir hamam boceginin perdenizin ustunde usulca durmasi. Sakin yapili bir insan olmama karsin sinirleniyorum ve korkuyorum, beni annemin biguduli halinden daha fazla urkuten birsey varsa bunlarda hamam bocekleridir.

Daha sonra tabi ki her akli basinda insanin yapacagi gibi elime terligimi aliyorum, alti sert duz kalin tabanli olanini giymisim sansa, bu terlikle birlikte cok lesimiz oldu yaninda kendimi hep guvende hissederim. Ama bir bakima deplansmandayim, cunku yaratik perdede, yumusak zemin ani bir vurus etkili olmayacaktir, uzun sure terligi bastirmaliyim ama mutlaka bir sure sonra oldumu diye terligi cekicem ve yaratik yercekiminin de etkisiyle yere dusucek yuksekten. Ve zor kisim burada cunku olmediyse ikinci bir sansim olmayabilir.

Yaklasiyorum, vurusu yapmadan once on arastirma yapmam lazim, kanatliysa isim zor. Hayir, kanatli olanlardan degil bu oriental cinsinde hamam bocegi ama cok kalin kabuklu gozukuyor, hic kolay olmayacak. Bir de boyundan buyuk antenleri var kalin kalin, bu yasinin bir gostergesi. Hamambocekleri yaslandikca kabuklari kalinlasir, bu ayni zamanda onlarin gormus gecirmis olduguna bir isarettir. Mutlaka cocuklari vardir. Benim kendi evimde sevismis cocuk peydahlamistir. Sansliysam oldurdukten sonra antenleri yuvalarinin yonunu isaret eder, antenleriyle o yone dogru bir haber iletmek isteyecektir, bende yarin ilaclayacagim bolgeyi bilmis olurum onceden ama simdi bunu dusunmenin sirasi degil isime bakmaliyim.

Bam, terligi perdeye yapistiriyorum. Ilk basta perdede iz cikmasindan cekiniyordum ama sonra onun igrencligini dusundukce bunu hic onemsemiyecegimi ve hatta bundan zevk alacagimi hissediyorum. Duvar ve perde arasinda genis bir bosluk varmis, bunu simdi farkediyorum ve tabi ki bu benim icin buyuk bir dezavantaj. Katirti duyuyorum, terligi biraz daha ileri geri ittirip artik icimden gelen bir igrenti ile oldugunu umarak cekiyorum terligi. Perdede leke yok, hayvan tam korktugum gibi yercekiminin etkisiyle dusuyor, once hoparlorun uzerine dusuyor (dustugu anda ses bile cikariyor o kadar buyuk ki dusmesi bile ses cikariyor) sonra oradan sekip yere dusuyor. Hala hizli ama bacaklarindan bir kacini kirmis olmaliyim ki topalliyarak perdenin altina saklaniyor. Kendimi toparlayip ikinci vurusa hazirliyorum ama terlik elimde oldugu icin yalinayak oldugumu hatirliyorum, karsi ataga gecerse korunmasizim. Perdeyi hemen araliyorum ama yok, hic bir yerde yok...

Iste bundan sonra kabus basliyor. Intikamini alicaktir cunku o intikamini hakediyor. Bunu biliyorum. Tekrar koltugumun basina donuyorum ama artik hicbirsey eskisi gibi olamaz. En ufak bir ses, bir kasinti bana onu hatirlatiyor. Pantolonumun pacasi obur ayagima degdigi anda tuylerim diken diken oluyor. Uyumamam lazim tetikte olmaliyim. Dizinin 2 bolumunu daha izliyorum, saat sabaha karsi 5 oldu. Gunisigindan korkarlar sabaha kadar direnmeliyim ama inanilmaz uyku bastirdi. Odam hemen yan odada ve kapisinin altinda dar bir bosluk var, oradan cok rahatca gecebilir arkadaslariyla. Biliyorum intikamini hakettim. Artik hicbir sey eskisi gibi degil, ne ictigim biradan zevk aliyorum, ne seyrettigim diziden ne de Jennifer Garner'dan. Hicbir sey artik eskisi gibi olamaz. Bu gece bu evde uyuyamam, hemen bu gece bu evi terketmeliyim. Bu sehri terketmeliyim. Ozur dilerim Istanbul seni cok seviyorum ama bu sehir bana ve o yaratiga dar artik. Basarisiz oldum Istanbul ozur dilerim.

2 Ocak 2006

Kurt Muhendisler Silikon Vadisi'nde

Bu kurtlar vadisi olayini ben anlamadim, bir iki kere izledim diziyi onceden zaten burada degildim ama delikanlilik mantigi uzerine kurulu baska bir dizi sadece. Sharon Stone falan da oynamis bi bolumde, cekimler cok kotu gibi geldi yani bumuymus be oldum, ilginc. Ne kadar yaslanmis kadin.

Son bolumu yayinlanirken biz Tophane'de nargile icip tavla oynuyorduk arkadaslarla, dev ekranlardan herkes izliyordu diziyi hatta sonlarina dogru tavla ses yapiyor millet rahatsiz olucak diye ara verdik. Polisler bile izliyordu. Garip geldi, belki de ben cok uzagim bu tur seylerden ilgim de pek yok ondandir.

O dizideki canak anten reklami nedir oyle bir de? Adini hatirlamiyorum ama cok ucuz reklam oldugunu hatirliyorum. Ya mesela delikanli abi modeli bir dizi olacagina birseyler ureten, yaratan insanlar ve bunlarin hayatta karsilastiklari gucluklerle ilgili gercekci guncel hayattan bir dizi falan olsaydi bu kadar tutar miydi?

Ben de delikanli muhendis dizisi yapicam, adi Kurt Muhendisler Silikon Vadisi'nde olsun. Cok delikanli devreler yapacak, elektrik akiminin bir iskence yontemi olarak kullanilmasina karsi cikacak, surekli ders calisacak, egitim sisteminin yaratici olmasi icin ugrasacak. Aslinda gizli kimligi olucak, 1 milyara calistigi sirkette haftasonlari dahil sonuna dek somurulen, fabrikalarda egitimsiz iscilere otomasyon sistemini sabahlara dek anlatmaya calisan bir muhendis olucak gizli kimligi ama geceleri kurt muhendis olucak. Hayali arastirma gelistirme yapmak olucak hep ama sorunlardan vakit olmayacak bir turlu.

Bilgisayarlara da ilgili olucak microsoft adindaki derin devleti cokerticek, kesin linuxcu olucak, apple kullanan arkadaslari da olucak ama onlar daha cok burjuvazi tipler olucaklar. Sonra spyware ve spamler ile savasacak, son sozu de "sonunu dusunen muhendis olamaz, olmasin" olucak.

Ve bunlarin hepsini cok delikanli bir sekilde yapacak gercekten, ceketi omzuna asacak, agir abi replikleri olucak. Sharon stone bana para teklif edicek rol kapabilmek icin. Cok seviceksiniz cok.