3 Kasım 2006

Adini koy gozunu seveyim

Not: Bu yazi 18 yasindan kucuk okuyucular icin uygun olmayabilir. Okuyucular arasinda Mert neden boyle bir yazi yazmis, ondan beklemezdim diyenler de olabilir ne var ki bu konuya karsi buyuk bir icimi dokme istegi duydum.

Tipik bir Amerikan kolej ogrencisi olan oda arkadasim her ay duzenli olarak aylik erkek dergisi Maxim'i aliyor. Sagolsun oda arkadaslariyla da "vay suna bak" diyerek paylasmayi da kendi Maxim okuma tecrubesinin onemli bir parcasi olarak goruyor olmali. Ne var ki ben bu paylasimlari cok takdir ettigimi soyleyemem nitekim gecen gun gene boyle bir paylasim sonrasinda kafamda buyuk bir mantik sorunsali olustu.

Oncelikle bu Maxim dergisi FHM gibi bir dergi, iste sansasyonel pozlar, tek ozelligi carpici olan ama ici bos yazilar/roportajlar, "sozde" erkek tavsiyeleri vs... Kisacasi beynine fazla kan gitmeyen genc erkek nufusu icin bir pazarlama tuzagi diyebiliriz. Gecen gun oda arkadasimin bana gosterdigi sayisinda mayolu bir amerikali hanim kizimiz bacaklari havada pergel gibi 160 derecelik aciyla seksi bir poz vermis. Buraya kadar bana gore bir sorun yok herkes istedigi gibi kendini teshir edebilir, amerikalilarin dedigi gibi "whatever makes you happy" (turkce tercumesi "takil abi") Benim mantik sistemimi cokme noktasina getiren sey ise fotograftan ote fotografin altinda ki hanim kizimizla yapilmis olan roportajdan alintiydi;

"Erkekler neden masturbasyon yapar hic anlamiyorum!"

O yaziyi okudugumdaki yuz ifadem aynen cizdigim Bulut Cocuk karakteri gibiydi. Amerikalilarin dedigi gibi "what the fcuk?" (turkce tercumesi "t.... mi geciyorsun?") Simdi iki olasilik var, ya bu hanim kizimiz cok salak ya da ben cok art niyetliyim.

Bu hanim kizimiza sorsaniz kesin verdigim bu yari ciplak pergel pozlari sanatsal icerikliydi der (bakiniz sanatta geometri) ama bana gore bu derginin hedef kitlesi olan sivilceli yeni ergen amerikan erkeklerinin yuzde doksaninin hanim kizimiza dergiyi okuduklari odalari ya da lavabolarinda verecekleri cevap "sanatina ......." olacaktir.

Ben hicbir zaman kimsenin salak oldugunu dusunmek istemem ama salak yerine konmak da istemem. Bu 25 yasina gelmis amerikali genc kizimizin bu yasina dek "az biraz" erkek cinsiyle etkilesime girdigini varsayarsak yari ciplak pergel pozlu fotograflarina bakan yeni ergen erkeklerdeki fiziksel ve zihinsel degisimi de ongorebilecegini ve erkeklerin neden masturbasyon yaptiklarini aslinda cok da iyi anladigini dusunuyorum.

Bu mantikla geriye iki olasilik kaliyor,
  1. Derginin pazarlamacilari "salak kiz" imaji yarat, cogu erkek bunu daha seksi bulur demistir hanim kizimiza ve roportaji birlikte hazirlamislardir.
  2. Kizimiz bu imaji kendi kendine dusunmus ve boyle sansasyonel salak laflar ederse daha populer olacagini dusunmustur.
Simdi isin pazarlama kismina deginmek istiyorum. Her iki kosulda da aslinda gunumuzde pazarlamacilarin etik degerlerden ne kadar uzaklastiklarini gosteriyor (pazarlayan kim olursa olsun, pazarladigin ne olursa olsun) Pazarlama bilimi o kadar ilerledi ki artik sadece pazarlama degil sosyoloji ve insan psikolojisi uzerine de uzmanlasiyorlar. Ne var ki etik olarak sanirim politikacilarin bile gerisinde kaldiklarini dusunuyorum. Tuketiciyi salak yerine koymanin tuketici uzerindeki etkilerini bu ornek uzerinde aciklamak istiyorum.

Oncelikle bu derginin hedef kitlesi yeni ergen genc erkekler, ve belki bilincli belki de bilincsiz olsa da bu tuketiciler aslinda salak yerine konduklarinin hepsinin sahte oldugunun farkindalar ya da eninde sonunda farkina varacaklar. Daha once dedigim gibi ben kimsenin salak oldugunu dusunmuyorum. Peki farkina vardiklarinda ki sosyolojik tepkileri nasil olucak sizce? Ileriki ozel yasamlarinda siddet egilimli cinsellik olucak bu ornekte. Sevgi ile buyumesi gereken bir kusak bu sacmaliklarla buyuyor hatta bir kusak buyudu bile (bakiniz Ali Kirca'nin icindeki cocugu ve cocuksal siddeti ortaya cikardigi seks videosu) Bu sacmaliklarla beyni yikanan ve eninde sonunda bunlarin hepsinin aslinda sahte pazarlama yontemleri oldugunu farkeden, hepsinin populer olup para kazanmak icin yapildigini farkeden bir kusak nasil ileride guven duyabilir? Nasil samimi bir iliski kurabilir? Iste etik degerler bu noktada yikiliyor. Eger mankenlikten para kazanmak istiyorsaniz bunu profesyonel bir sekilde de yapabilirsiniz kendinizi kucuk dusurmeden, eger dergi pazarlamak istiyorsaniz bunu kaliteli icerikle de yapabilirsiniz sacma sapan sansosyenel uydurma haberler yazmadan. Rakiplerimiz etik citasini dusuruyor bizde rekabet icin ayni yolu izliyoruz derseniz hersey bir noktada dugumleniyor;
Bir akintiya karsi yuzmek vardir bir de akintiya kapilip suruklenmek, secimi insanlar yapar ve bu secime gore de hayatlari sekillenir.
Son olarak beni asil irite eden sey ise kolay yolu secen insanlarin bunu itiraf edememesi, adlarini koyamamasi. Bana hanim kizimiz "eger boyle laflar edersem kolay yoldan daha populer olucagimi dusundum, iyi de para veriyorlardi kabul ettim" dese halden anlarim, az da olsa saygi duyarim en azindan durust derim ama bana "sanat icin yaptim" ayaklariyla gelme, beni aptal yerine koyma, adini koy gozunu seveyim...

2 Kasım 2006

Ikinci bardak soguk su

Iki hafta once trende giderken aklima guzel bir fikir gelmisti... Fikir suydu; insanlar youtube gibi bir siteye asama asama ogretici videolari yukleyecekti ve yukledikleri videolarin izlenme oranlarina gore sitedeki reklam gelirlerinden pay alicaklardi. Hayatta ogretilebilecek hersey icin ogretici bir video bulunacakti, bir bakima video ansiklopedisi gibi. Sitede bir istek kutusu bulunacakti, mesela nasil makarna yapilmasi gosteren bir video istiyorsunuz, bu istek kutusuna yaziyorsunuz, eger sizden baskalari da boyle bir video istiyorsa bu "how to make a spaghetti" yazisi daha buyuk ve kalin bir punto ile gosterilicekti (bir bakima label cloud gibi, benim kategoriler kismim gibi) Bunun disinda dil bariyerini ortadan kaldirmak icin bir videoya altyazi yukleme olanagi da bulunacakti, mesela turkce bir video izliyorsunuz buna ingilizce altyazi yazip eklerseniz videoyu siz yuklemeseniz bile sizde ufak bir pay alicaktiniz reklam gelirlerinden. Reklamlar da izlediginiz video ile alakali olucakti, mesela spaghetti videosu icin bir spaghetti markasinin reklami gosterilecekti. Sitenin ismini bile dusunmustum, alan adlarindan teachow.com'u begenmistim, sitenin logosu da cay icen bir chow chow kopegi olacakti.

Ilk baslarda video hosting servisi sunmak cok masrafli olacagindan kullanicilar baska video servislerine yukledikleri videolarin html kodlarini kopyalayip bu sitede yayinlayabileceklerdi, sonra site reklam gelirlerinden yeterli parayi kazandiktan sonra kendi video hostingimizi sunacak ve kullanicilar videolarini direkt bizim sitemize yukleyebilecekti. Sitede genel kategorilendirme, kullanicilardan tag ekleme ve arama ozelligi bulunacakti kullanicilarin istedikleri videolari rahatca bulabilmesi icin. Bunun disinda videolara yorum ekleyip videolarda anlamadiklari yerde yardim sorma gibi ozelliklerde olucakti.

Sonra butun videolar biraz komik olucakti yani monoton bir ses tonuyla sikici videolar olmayacakti. Daha bir sure sey dusunmustum, heyecanli ve mutluydum. Benim gibi videoblog ile ilgilenen ve paylasmayi seven birinden boyle bir fikir cikmasi normaldi aslinda. Biraz arastirmistim, bu tur bir video sitesi internette yok saniyordum taa ki once Nahnu'nun sitesinde Greedtube ve Tubetorial'i gorene dek. Greedtube internette yayinladiginiz herhangi bir videodan %50 reklam geliri kazanmanizi saglayan bir servis, Tubetorial ise bedava internet pazarlama videolari iceren bir site. Hayallerim biraz kirilmisti ama ikisi de tam olarak benim yapmak istedigim turde siteler degildi.

Sonra yikildigim an geldi, VideoJug sitesini gordum. Bu site video yukleyen kisilerin reklamdan pay almasini saglamiyor, istek kutusu yok, videolar eglenceli bir dille cekilmemis, altyazi yazma ozelligi yok ama onun disinda hersey var. Siteyi inceledigimde arkalarinda oldukca kuvvetli finansal bir destek var sanirim cunku cogu videoyu kendileri hazirliyorlar (kullanicilar da yukleyebiliyor) ve bu epey zaman alan bir istir. Bunun disinda begendigim ozellikleri begendiginiz videoyu ipodunuza ya da cep telefonunuza indirebiliyorsunuz ve bunun disinda cogu kendi hazirladiklari videolarda asama asama yapilmasi gerekenleri de yazili olarak sunuyorlar boylece bunlarin yazicidan ciktisini da alabiliyorsunuz. Istediginiz bir ickiyi hazirlama ya da istediginiz yemegi yapmak icin oldukca faydali.

Bu siteyi farkettikten sonra biraz moralim bozuldu, gittim mutfaga bir bardak soguk su ictim. 2006 yilinda kurulmus bir firma ve hala beta asamasindalar, bu sonbahar sonu tam olarak hazir olmasi bekleniyormus sitenin. Yani bu fikri tahminim benden 6-8 ay once dusunmus olmalilar ama dedigim gibi arkalarinda kuvvetli bir finansal destek oldugu kesin. Hatirlarsaniz daha onceleri de soguk su icmistim, Zeren'le olan fikrimizin yapilmis oldugunu gorup, bu arada Skype icin olan fikrimin de Amerika'da 411 (Turkiye'de ki 118 servisi) icin yapildigini ve konusma basinda 12 sn reklam dinlettigini ogrendim, ve gorunuse bakilirsa bunu yapan sirket iyi kazanc da sagliyormus.

Her seferinde dusundugum fikirlerin yakin bir zamanda yapilmis oldugunu gormek gercekten moral kirici. Nasil bakicagimi bilmiyorum, belki fikirlerimin gercek hayatta uygulanmisoldugunu gormek iyiye isarettir, dogru yoldaoldugumu gosteriyordur ama hep bir adim gerideyim. Belki de bir daha ki sefere aklima bir fikir geldiginde, bu fikrin de bir adim ilerisini ve buradaki avantajlari dusunup ona gore proje uretmeliyim kimbilir... Son olarak bu yaziyi gecen gun burada kutlanan Halloween icin Videojug sitesinden Halloween ickisi nasil hazirlanir videosu ile bitiriyorum.

31 Ekim 2006

Bulut Cocuk yayinda

Son bir haftadir oda arkadasimdan sifayi kapip hasta oldugum icin pek birsey yazamadim ama gec de olsa soz verdigim gibi Bulut Cocuk hikayesinin ilk bolumunu yazdim. Bulut Cocuk icin ayri bir blog actim, buradan ulasabilirsiniz, ayrica baglantiyi referans yazilarima da ekledim. Henuz sadece ilk bolumunu yazdim, devamini yazdikca ekleyecegim. Yorum birakirsaniz sevinirim, umarim begenirsiniz.

23 Ekim 2006

Bridge School Benefit Festival


Dun Bridge School Benefit festivaline gittik oda arkadaslarimla, guzel bir konserdi ve iyi vakit gecirdik. Festivalde calan gruplar;
  • Neil Young
  • Pearl Jam
  • Dave Matthews Band
  • Brian Wilson (eski Beach Boys'dan)
  • Foo Fighters
  • Trent Reznor (Nine Inch Nails'den)
  • Death Cab for Cutie
  • Gillian Welch
  • Devendra Banhart
Bu festival 20 yildir iletisim problemleri ceken fiziksel engelli cocuklara yardimci olmak icin yapiliyor, Bridge School'da bu cocuklarin egitim gordugu ozel okulun adi.

Festivalde cektigim videolar ne yazik ki cok basarisiz olsa da genel bir fikir verecektir saniyorum. Benden size bayram hediyesi olsun :)

Bridge School Festival
Video sent by mertulas

(Ne yazik ki Neil Young'in performansina kadar kalamadik, erken cikmamiz gerekti)

Bu sali gunu de Placebo konserine gidicem San Francisco'da ki, oradan da izlenimlerimi aktaririm.

Ani mutluluk?

Bu gece yemekten sonra anlamadigim bir sekilde vucudum yuksek oranda seratonin salgilamaya basladi sanirim, normalde cok sakin yapili bir insan oldugum icin alisik degilim ani ruh hali degisikliklerine. Once odama gidip muzik dinlemeye basladim, kendi kendime cok egleniyordum. Sonra biraz bekledim asiri mutlulugum gecmeyince gece disari kampuste yuruyuse ciktim enerjimi atmak icin, devriye gezen polis arabasindaki memur bey bana "bu saatte ne yapiyor tek basina bu "beyaz" cocuk bakisi" atarken ben ona el salladim. Simdi tekrar odama dondum, bu yaziyi yaziyorum ama yazarken bile bacaklarimla ritim tutuyorum muzige, alkol veya turevi bir sey de icmedim... Ilginc, manik depresif olmuyorumdur umarim :)

Yeni kuresel dinimiz: gormezlikten gelmek

Kusak olarak belki de en hizli gelisen, kuresellesen bir dunyaya taniklik ediyoruz. Teknolojik yenilikler, bilgi patlamasi, dunyanin her tarafindan insanlarin bir arada birlikte yasamasi, dinamik ve hizli metropol yasamlari... Peki uzerindeki bu kadar cok etkilesimi insanoglu nasil karsiliyor, nasil basa cikiyor? Hepsini sentezleyip tartisip bir cozum bulmaya calisarak mi, birbirlerini dinleyip anlamaya calisarak mi?
Hayir... Cogu seyi gormezden gelerek.
Peki neden gormezden geliriz? Gormezden gelmek neden daha kolay geliyor?

Muhtemelen cogumuz uzun saatler ders calistiktan sonra "kafam artik daha fazla almiyor, dinlenmem ya da kafami dagitmam lazim" demisizdir, beynimiz her ne kadar etkilesime acik olsa da cok fazla etkilesim sonucu kendini dinlenmeye alir ve odaklanma gerektiren kosullardan kaciniriz. Bu bir bakima beynimizin kendini koruma mekanizmasidir. Gunumuzde beynimizin etkilesimine acik o kadar cok etken var ki bu yuzden insanlar bu etkenleri kendi bireysel ihtiyaclarina gore onem sirasina sokma geregi duymaktadirlar. Peki nedir bu siralamada oncelik kazanan degerler ve neden oncelik kazaniyorlar?

Maslow'un ihtiyaclar hiyerarsisine bakarsak
  1. Biyolojik ihtiyaclar; (yemek-uyku vs) Ornek vermek gerekirse ben acken birisi bana kuresel isinmadan bahsetse her ne kadar hak versem de bu konuda aktif olamam, once kendi fiziksel ihtiyaclarim on sirada gelir.
  2. Guvenlik; Irak'ta sokakta her an teror tehlikesiyle dolasan biri icinde kuresel isinma cok dusuk bir onem tasiyacaktir.
  3. Sevgi/aitlik hissi, her insanin ilgiye ve aitlik hissine ihtiyaci vardir ama ne yazik ki gunumuzde modern toplumlarda bu hissin yerini seks ile doldurmaya calisiyorlar. Seks daha kolay elde edilebildigi ve sevgi kadar ugras gerektirmedigi icin gunumuz hizli ve bencil yasam kosullarinda daha one cikmaktadir. Kisa donemde aradaki fark pek anlasilmasa da uzun surede insanin ihtiyaci olan aitlik hissini karsilayamamakta ve bu sebeple insanlarin kendilerine guvenlerini kirmaktadir. Daha detayli irdelemek isterseniz bu yazi dizimi okuyabilirsiniz.
  4. Statu ve kendine guven; bu kosulun olusmasi icin kisinin cevresinde saygi kazanmasi gerekir. Gunumuzde ne yazik ki bu saygi cogu zaman kisinin kazandigi para ile olculmektedir ve bunun sonucu olarak yasadisi islerde calisan insanlar bile cevrelerinden saygi gormektedir.
  5. Farkina varma; bu asamaya ulasabilmis bir birey dunyanin gerceklerinden haberdardir, bu asamadaki insanlar gormezden gelmek yerine yaratici cozumler uretip bunlari sonuclandirmaya calisir.
Bu yaziyi okuyan cogu kisi muhtemelen ilk iki siradaki ihtiyaclarini karsilamistir. Iste insanlar bu hiyerarside yukseldikce bireysellikten siyrilabiliyorlar ve toplumsal ogelere odaklanabiliyorlar, ya da en azindan isteseler odaklanabilirler.

Peki bunun disinda gormezlikten gelmemizi saglayan ne gibi sebepler olabilir? Oncelikle dusunce ozgurlugu ile herkes kendi dusuncelerinden bahsetmeye ve yaymaya basladi, dogru ya da yanlis olsa da bu dusunceler bir sekilde etrafimizda ve bu sebeple cevremizdeki etkilesimi arttirmakta. Bence bir insanin dusuncelerini tam olarak anlayabilmek icin oncelikle dogru ve acik iletisim kurabilmeli ve daha sonra da o insana empati gosterebilip onun bu dusunceleri nasil ve ne sebeple dusundugunu anlamaliyiz.

Iletisim olanaklarimiz son donemde teknoloji sayesinde her ne kadar artmis gibi gozukse de bence "hizli iletisim kusagi"nin iletisim konusunda buyuk sorunlar yasadigini dusunuyorum, cogu iletisim araci (cep telefonlarindan internete) yuzyuze yapilan icten ve uzun bir sohbetin yerini tutmaktan cok uzak ve bir sekilde iletisimlerimiz belirli kisa zaman dilimleri ile sinirlandiriliyor. Bu da zaten yuzyuze bile zor kurulan acik iletisimimizi daha da zorlastiriyor.

Bir insanla empati kurabilmek buyuk zaman ve gozlem gerektirir ama bu yuzyilda etrafimizda etkilenebilecek o kadar dusunce ve ses var ki hepsi ile empati kurabilmemiz neredeyse imkansiz. Ayrica yasadigimiz yuzyilda ilgi odaklanmamiz o kadar kisa zaman dilimlerine bolunmus ki, bir olguyu ya da kisiyi anlamak icin ona ayirabilcegimiz zaman cok kisitli. Bu kadar kisa zaman ayirabilmemiz anlamaya calistigimiz kavram ve kisileri yuzeysellestirmekten ve genel kaliplara sikistirmaktan ote cok da bir ise yaramiyor aslinda. Iste bu yuzden sabretme ve empati kurabilme kavramlari yakin zamanda gecmise gomulebilir.

Bu bahsettigim nedenlerden dolayi modern insan icin en kolay yol etkilesimleri filtrelendirip gereksiz gorduklerimizi gormezden gelmek. Bunu farkinda olsak da olmasak da yapiyoruz aslinda. Peki bunun onune gecmek icin neler yapabiliriz?

Oncelikle kendi gelismemize onem vermeli, kendimizi tanimali ve ozguvenimizi kazanmaliyiz. Daha sonra kendi cevremizdeki olay ve kisileri objektif ve derinlemesine anlamaya odaklanmaliyiz ve bencillikten kurtulup sadece kendimize degil cevremizdekilere de onem vermeli ve cevremizdeki kisilerin de kendilerini gelistirmelerine yardimci olmaliyiz. Son olarak ise uzun soluklu dusunmeyi ve sabretmeyi ogrenmeliyiz, kosullar o an ne kadar umitsiz gorunse bile insanlara zaman tanimali ve onlara bir sans vermeliyiz. Kararlar alirken uzun vadeli dusunmeli ve cevremizdeki (dunyamizdaki) gelismelere acik olup onlari derinlemesine gozlemleyip sentezleyerek yapici ve kalici cozumler uretmeye odaklanmaliyiz.

17 Ekim 2006

Skype kisitlamasi

Gecen gunlerde universitem kampus ici internet baglantisinda Skype kullanimini yasaklamaya calisti. Sebep olarak da guvenlik, okul ile ilgisiz yuksek kapasite internet kullanimini one surdu. Kaliforniya'da Skype su anda 2 universitede yasaklanmis durumda, ne var ki universitede hem ogrencilerden hem de egitmenlerden yuksek bir tepki aldigi icin bu yasagi kaldirmak zorunda kaldilar. Aslinda yasagin kaldirilmasinda Skype sirketinin yeni sahibi Ebay'in ana burosunun okuldan hemen 10 dakika mesafe uzakta olmasi da etkili oldu, Ebay'den gelen bir kac yetkili ile gorusuldukten sonra sanirim guvenlik sorunlarini ortadan kaldirmayi basardilar.

Bu da boyle bir hadiseydi iste, yarin ki vizeme calismamak icin bugun 3 tane blog yazmayi basardim, hergun vizem olsun Deryik hanimi bile gecerim :)

Youtube'un hizli basarisinin sirri var (mi?)

Gecen gun derste ogretmen siniftaki ogrencilerden birine takiliyordu neden YouTube'u sen kurmadin diye, sonra arka sirada oturan hintli bir ogrenci elini kaldirdi, ben aslinda Yotube'da altmis kusur calisandan biriyim dedi. (dersin basindan beri yuzunde bir gulumseme, bir huzur vardi zaten kuskulanmistim cocuktan) Bu arada Youtube'u ilk kuran 3 kisiden biri Stanford'daki ogrenimine devam etmek icin Youtube'dan ayrilmis kurulmasindan bir sure sonra, burada "education pays" (egitim oder) diye bir soz var ama sanirim bu ornekte tam tersine egitimi icin ayrilan arkadas bu aralar kendini biraz kotu hissediyor olmali ama zaman ne gosterir bilinmez tabi.

Agustos 2005'de ilk video yukleme servislerini incelemisim, Youtube ve Vimeo. Muhtemelen duymusunuzdur gecenlerde Google YouTube'u $1.65 milyar dolara satin aldi. Youtube sitesinde 14 Eylul 2005'te kuruldugunu yaziyor (ben 27 agustos 2005'de haklarinda bir yazi yayinladigima gore demek ki sirket kurulmadan once websitelerini kurmus olmalilar) Herneyse $11 milyon dolarla kurduklari sirketi bir yil icinde kurulum degerinden 100 katindan daha fazla bir miktara satmalari buyuk bir basari olmali.

Peki ayni zamanda ortaya cikan Vimeo (kasim 2005) veya Dailymotion ve diger onlarca video paylasim sitesi neden ayni basariyi yakalayamadi? Oncelikle Google Youtube'u muthis teknik ozellikleri icin satin almadi, kendi Google Videos ile de Youtube'un yapabildigi herseyi yapabilirdi, YouTube'un satin alinma sebebi kullanici potansiyeli ve ulastigi insan sayisidir. Tipki sosyal baglanti sitesi Myspace'in satin alinmasi gibi, bence Myspace gercekten site yapisi olarak goze hitab etmeyen, kullanici deneyimi olarak zayif ve basarisiz bir site. Peki buna ragmen nasil bu kadar genis bir kitleye hitab ettiler? Ne Youtube ne de Myspace alanlarindaki ilkti, ilklerden biriydiler belki ama zamanlarinda onlardan dizayn ve fonksiyon olarak daha basarili siteler vardi. Peki neden kazanan onlar oldu? Cunku onlar teknoloji satmadilar, onlar kullanici pazarlarini sattilar.

Peki bu kullanici pazarini nasil elde ettiler, bu pazara nasil ulastilar? Nasil bir pazarlama izlediler? Cogu internet tabanli sirket yeni teknolojilere, daha detayli ozelliklere sahip olmaya calisirken onlar kullanici ile bag kurmaya calistilar. Kendilerine ihtirasli avukatlar tuttular hem de parasiz, kendi reklamlarini yaptirdilar ve kendi kulturlerini yarattilar ve inanin burada teknoloji sadece bir aracti, amac degil...

Zamaninin cogunu internet uzerinde geciren ve sikintidan patlamak uzere olan onbinlerce (13-24 yaslari arasinda) genc avukat var gunumuzde. Bu insanlar bulduklari her ilginc seyi internet uzerinden diger tanidiklarina gonderiyorlar. Eger bu insanlar sizin sitenizi begenirse sizin avukatliginizi yapicaklarina guvenebilirsiniz. Peki bu insanlarin profilleri ne? Neye gore begeniyorlar? Neleri takdir ediyorlar?

YouTube ornegi icin oncelikle bu insanlari kategorize edelim;

Ilk olarak dedikoducular olarak tanimladigim kesim var. Oncelikle bu insanlar uretken insanlar degildir, en cok video yukleyen profillere bakarsaniz bu insanlarin cesitli yerlerden bulduklari "hazir" videolari arkadaslari ile paylasmak icin yuklediklerini goruceksiniz. Cogu zaman kendi cektikleri bir video bile bulunmaz. Bir diger ozellik ise bu insanlar interneti sik kullanan ama teknik anlamda pek anlamayan kisilerdir. Bir bakima bu insanlar isyerinizde size surekli fikralar gonderen, e-posta forward eden insanlardir. (Bazilarimiz bu emailleri spam olarak da niteleyebilir) Iste Youtube bir bakima bu insanlara hitab ediyordu ve bu insanlar sayesinde bu kadar populerlesti. Siz o insanlardan biri olmasaniz bile eminim boyle bir insani taniyorsunuzdur cevrenizde. Bu insanlar web sitesinde kullanilan teknoloji ile ilgilenmezler, RSS nedir, RSS ile nasil takip edebilirim bilmez ve onemsemezler. Onlar icin dizaynin pek onemi yoktur; carpici, komik veya ilginc birseye hemen kolayca ulasabilmek yeterlidir. Eger genis bir kitleye hitab etmek ve reklaminizi yapmak istiyorsaniz oncelikle bu tur insanlari kazanmaniz gerekmektedir. Dedikoducular yasal olmayan (muzik klibi, film sahneleri vs) icerigi yukleyen kesimdir.

Ikinci olarak uretken/yaratici kesim yer alir. Bunlar video ureten insanlardir, uretmek zaman aldigi icin fazla videolari bulunmaz ama iclerinden cok kaliteli yapimlar cikabilir, Youtube'da anasayfada on plana cikartilan videolari yukleyenlere bakarsaniz kisisel videolarinin sayisi genelde 10dan azdir. Bu insanlar genellikle kendi sitelerinde yayinlamak istedikleri videolari Youtube'a yukleyerek kolayca gosterebilmek icin Youtube'u secmislerdir, onlari kazanmak istiyorsaniz dizayn (playerin dizayni) ve ozellikler onemlidir. Bu insanlar icin YouTube bir aractir.

Bir baska kesim ise sosyal kesimdir, bunlar pasif kullanicilardir, video yuklemeseler bile yuzlerce video izlerler, videolara yorum birakirlar ve bir bakima YouTube'u sosyal baglanti agi olarak kullanirlar, sadece cok ilgilerini ceken videolari arkadaslarina yollarlar. Bu kesim icin Youtube vakit gecirilecek ve sosyallesicek bir amactir. Groupie olarak adlandirilan fanlarda bu kesime dahil edilebilir. Bu insanlar icin dizayn orta derecede onemlidir, detayli ozellikler ise gene pek onemli degildir.

Son kesim ise sadece sizin adiniz belli olcude duyulduktan sonra, arsivinizde yeterli video bulunduktan sonra gelir, bunlar YouTube'u bir video arama motoru olarak kullanan insanlardir. Ihtiyaclari oldugunda, aradiklari spesifik bir video oldugunda sitenize girerler sadece, dizayn onemlidir, detaylar cok onemli degildir onlar icin. Aradiklari genelde yasal olmayan icerikdir. (muzik videolari vs)

Buradan goruldugu uzere butun bu kesimler aslinda birbirleriyle baglantilidir, eger dedikoducular belli icerigi yuklemediyse (yasal olmayan icerik) sadece video arama motoru olarak kullanan insanlar icin yararsiz bir site olucakti YouTube, eger uretken kesim kendi yaratici videolarini yuklemeseydi sosyal kesim icin yararsiz bir site olucakti gene. Sitede sadece yasal olmayan icerik bulunsaydi YouTube'un basi cok daha buyuk derde girecek "Napster tuzagi"na dusucekti.

Iste burada anlatmaya calistigim gibi bence basarilarinin sirri tum bu kesimler arasindaki bagi gorup bunlarin ortak ihtiyaclarina gore hareket etmeleri. Simdi ornek olarak Vimeo sitesine goz atin, bu kesimden kacina hitab ettigini ve neden ayni basariyi yakalayamadiklarini dusunun. Eger bugunku internet ortaminda en onemli gelir kaynaginiz reklamlarsa mumkun oldugunca genis bir kitleye hitab etmek amac olmalidir ve bu amaca gore sitenizi gozden gecirmelisiniz.

16 Ekim 2006

Bir pamuk da benden

Orhan Pamuk'un nobel odulunu kazanmasindan sonra yogun tartismalar yasandi. Bunun benzer ornegini Galatasaray UEFA kupasini kazandiginda besiktasli ve fenerli arkadaslarimdan da gormustum :)

Oncelikle odulun politik bir sebebi olup olmadigi konusuna bakarsak; bence az da olsa etkisi var, bir yil once ayni odule layik gorulen ingiliz edebiyatci Harold Pinter'in odulu kazanmasinda da politik etkenlerin oldugu konusuluyordu. Ne var ki bu odulu sadece "iddia edilen ermeni soykirimi" hakkinda verdigi demecler sayesinde kazandigi iddiasi bence cok sacma, eminim ki Ermenistan'da sadece ve sadece bu konu hakkinda yazan iyi edebiyatcilar da vardir, amac tamamiyle politik ve sozde ermeni soykirimina dikkat cekmek olsaydi bence bu odulu onlardan biri alirdi. Bir roportajinda kisisel fikrini bildirdigi icin kimseye nobel odulu vermezler, Orhan Pamuk bagira cagira her soylesisinde bu dusuncelerini on plana cikaran bir kisi de degil. Peki bu demecinin nasil bir etkisi olmustur? Ben dusunce ozgurlugunun hala tam olarak yerlesmedigi ulkemizde bu konuda bir gelisme olarak goruyorum. Dusunce ozgurlugu yuksek olgunluk gerektiren bir kavramdir, hem hukumet tarafindan hem de halk tarafindan. Bir kisi toplumun geneline uymayan dusuncelere sahip olabilir ve bunlarin icerigi ne olursa olsun bunlari dile getirmekle bir suc islemis sayilmamalidir. Eninde sonunda bu dusuncelere prim vericek olan halktir, eger halki bu dusuncelerin arkasindaki sebepleri arastirmaya itecekse ne guzel. Iste bu sebeple bence nobel sahibini secerlerken politik olarak "dusunce ozgurlugu kavrami" etkili olmustur, bu dusuncenin icerigi degil. Turk hukumetinin de Orhan Pamuk'u dusuncelerinden dolayi yargilamamis olmasi da turk hukumeti acisindan cok olumlu bir gelismedir.

Edebi acidan bakarsak ben Orhan Pamuk'un romanlarini begeniyorum, en begendigim turk edebiyatcisi mi? Hayir. Bu odulu hakeden baska turk yazarlari yok mu? Bence var ama bunlar tabi ki benim sahsi goruslerim. Zamanlama, sans ve kimi zaman "politik" sebepler bile bir insani digerlerinin onune gecirebiliyor bazen. Is hayatinda da bu boyle, farkina varmasak bile kisisel yasantimizda da bu boyle. Dogru zamanda dogru yerde olmak.

Son olarak Orhan Pamuk ureten bir insan, calisiyor ve birseyler uretiyor, bu benim cok onem verdigim bir kavram. Eminim bircok kisiyi etkilemis ve ulkenin gundemini edebiyata cevirmistir bu basarisiyla (her ne kadar ulkemiz insani politik degerleri tartismayi daha cok sevdiyse de). Bunun disinda buradaki yabanci arkadaslarim bana Orhan Pamuk'u soruyorlar ve kitabini Amazon'dan siparis ettiklerini soyluyorlar. Turk edebiyatini hic okumamis olan insanlari turk edebiyati ile tanistiriyor, ulkemizin adini edebiyat alaninda dunyaya duyuruyorsa dusunceleri ne olursa olsun basarisini takdir etmemiz gerektigini dusunuyorum.

10 Ekim 2006

Bulut cocuk asama 5

Sanirim cocugun cizimini tamamladim ama ileride bir iki sey daha ekleyebilirim, bundan sonra arkaplan ve bulutlar uzerinde calismayi dusunuyorum.
Arkaplansiz bulut cocuk

Bulut cocuk ve arkaplan asama 5

3 Ekim 2006

Bulut cocuk asamalari 1-4

Birkac gunden beri bulut cocuk adinda kendi yazdigim bir cocuk hikayesi uzerine calisiyordum sonra bu hikaye icinbir kapak cizmeye karar verdim, bu sefer yavas yavas ciziyorum asama asama. Asagida ilk dort asamayi gorebilirsiniz, resim bitene dek asama asama buraya koyabilirim. Hikaye bitince sanirim onu da burada yayinlayacagim.

Asama 1

Asama 2

Asama 3

Asama 4

1 Ekim 2006

Ilk vektor cizimim



Dijital cizim tableti

Biliyorum uzun zamandir yazamadim, yorumlara cevap veremedim ve bunun sebebi yogunluktan degil de biraz bosluktan aslinda. Bu sebeple kendime yapicak bir ugras bulmam gerekti, bende kendime 200$'a Amazon'dan Wacom Graphire 4 dijital cizim tableti aldim. Ilk basta alismasi biraz zaman aliyor ama alistiginizda ozellikle cizimler icin cok kolaylik sagliyor. Bir de benim ki bluetooth ile kablosuz baglandigi icin daha bir rahat oluyor kucaginiza alip cizim yapmak.

Bu ilk cizimim tabletimde yaptigim, hala alisma asamasindayim bu yuzden cok basarili olmadi sanirim ama olsun...

19 Eylül 2006

Yatta?


Happatai - Yatta (subtitled)
Japonlar gercekten ilginc insanlar...

Kategori: muzik_

14 Eylül 2006

Yasam ve buyumek


Berkeley
Video sent by mertulas
Son gunlerde dusunuyordum, sanirim ne kadar cok insan tanirsaniz dunyayi o kadar anliyorsunuz, onca insani, onlarin yaptiklari secimleri, huylarini az cok tahmin edebiliyorsunuz. Benim annem cok basarili bu konuda, eskiden ne zaman eve misafir bir arkadasimi getirsem, hmm su cocuk boyle ya da soyle derdi, bende anne daha taniyali 10 dakika oldu nasil bilebilirsin ki dedigim de anneler hisseder derdi.

Sanirim insan buyudugunu ilk kez etrafindaki insanlarin kendisinden farkli olmadigini onlarinda sadece insan oldugunu anladiginda anliyor. Kendi anne babamin da aslinda benden cok farkli olmadigini hissettigimde cok garip hissetmistim, onlar hep ne biliim anne ve babaydi iste, doga ustu seylerdi sokakta ki insanlardan farkli… Sonra buraya geldim ve yuzlerce farkli yasam gordum ve bazen oyle yasamlar gordum ki kendimi cok sansli hissettim ve onlarin yasadiklarini yasasaydim boyle bir ortamda buyuseydim nasil olacagimi dusundum… Dunyada binlerce farkli yasam var ve zaman akip geciyor, bana motivasyon saglayan tek sey ise ileride kendi ailemi kurup bana sunulan imkanlari onlara da sunabilmek, daha iyi bir yasam (daha zengin ya da daha buyuk olmasi sart degil) sadece mutlu bir yasam sunabilmek istiyorum.

Video kaldigim Berkeley’de bir gunun ozeti, muzik Eels adli gruptan Flowers.


Kategori: kisisel_

7 Eylül 2006

SirketlesME

Muhendislik yonetimi okumadan once sirketlerin finansal performanslarini gostermek icin kullandiklari ekonomik raporlardan bihaberdim. Bu raporlar genellikle sirket hissedarlarini, kreditorleri, stoklarla ilgilenebilecek muhtemel hissedarlari ve tabi ki devleti bilgilendirmek icin kullaniliyor.

Bu raporlar hakkinda detaylari ogrendikce aslinda ne kadar esnek olduklarini farkettim. Elbette bu raporlar icin belli standartlar var ama amaci bu raporlari oldugundan guzel gostermek isteyen biri bunu iyi bir muhasebeci yardimiyla ve biraz da hileyle cok rahat yapabilir. Bunu yapmak istemelerinin en buyuk nedeni de daha az vergi odemek ve sirketin kotu giden gidisatini hissedarlara veya kreditorlere yansitmamak. Bir sirket borsada ne kadar hizli buyuyorsa inanin dususu de o kadar hizli olabiliyor, bu yuzden bu tur seylere sikca rastlanabiliyor. Bunu engellemek icin bagimsiz, sirket raporlarini izleyen sirketler var ama bazen bu sirketlerin bagimsizligi da para ile satin alinabiliyor. Hatta bazen sirket yoneticisi sirketin kotu gidisatini onceden farkedip, hicbir sey yokmus gibi raporlar uzerinde ufak oynamalar yapiyor, sirketin yonetim kurulundan ayrilip basina deneyimsiz birini getiriyor ozellikle (tipki batmadan once bir gemiyi ilk terkeden kaptan gibi) sonra hilekarlik ortaya cikinca da suclusu tabi ki son 6 ayda anlamadigi onca seye imza atmis deneyimsiz yonetici oluyor, muhtemelen hapse girende. Bunun disinda baticagi kesinlesmis bir sirkete her gun mesai veren onca calisanin aptal yerine koyulmasi da cabasi.

Muhendislik ise bence daha masum, belirli standartlar var ve bunlara gore isliyor isler. Daha kontrol altinda bir meslek her ne kadar cok rekabet olsa da. Muhendisler hic boyle hileleri dusunmedikleri icin belki de bazilari tarafindan saf, kafasi sadece matematik ve fizige calisan insanlar olarak goruluyor... Kimseyi "opmeden", kimseyi aptal yerine koymadan is yapabilmek mumkun olmali, seffaf bir yapi icinde sirket yonetebilmek mumkun olmali. Bazen bunca hileye dolana harcanan zaman ve enerji sirketin esas yaptigi ise odaklanmasina harcansaydi diyorum, belki o zaman batan bunca sirket batmaz, bircok kisi issiz kalmazdi diye dusunuyorum. Tabi hala biraz idealist muhendis kafasiyla dusunuyor olabilirim, belki "para dunyasi"nin icine girdigimde "ah demek boyle yuruyomus bu isler" derim ama nedense bunu da demek istemiyorum...

Kategori: genel_

1 Eylül 2006

Skype ve VoIP fikirleri

Ben anlamiyorum, mutlaka dusunmuslerdir bunu ama neden yapmiyorlar bilmiyorum gercekten...

Fikir su: simdi Skype gibi internet uzerinden telefon hizmeti veren bir sirket diyecek ki kardesim bak ben sana "bedava uluslararasi gorusme" saglayacagim ama bir sartla gorusmenin basinda iki tarafa da 30sn lik reklam dinlettiricem, sonra her 2 dakikada 15sn lik reklam giricem. Mesela ben Amerika'dan ariyosam bana ingilizce reklam dinleticek, aradigim yer turkiye ise obur tarafa da turkce reklam koyucak. Reklamlar bir reklam havuzundan rastgele olarak secilecek, kisiler gorusmeye devam etmek istedikleri icinde istemeden de olsa dinliycekler reklami.

Dedigim gibi mutlaka dusunulmustur ve bir sorun olmali bu fikirde ama ben bulamadim sorunu...

Kategori: internet_

31 Ağustos 2006

Postal Service


Such Great Heights
Video sent by LuisB
Steril gunluk temama steril bir video yakisir.

Yemek

Oda arkadasim Khris sanirim cok iyi bi asci, 2 tane kocaman ici doldurulmus tavuk pisirdik bu aksam yemeginde, yaninda da adini hatirlamadigim bi sebze ile mantar yaptik. Sebze salatalik gibi gorunuyordu ama tadi daha farkliydi, tavugun icini de sarimsakli misir ve kahverengi pirincle doldurduk sanirim. Khris mutfakta kendinden o kadar emin ki gorur gormez iyi bir asci oldugunu anliyorsunuz. Yemegin yaninda da kirmizi Kaliforniya sarabi ictik. Resimde sapkali olan Kevin ve onumdeki de Khris.

Bugun bir ara odadayken ikisi de ispanyolca konusmaya basladi, bir an sasirdim acaba ingilizce konusuyorlar da ben mi hicbir sey anlamiyorum diye.. Sanirim Kaliforniya'daki cogu kisi ispanyolcayi akici konusabiliyor.

Kategori: kisisel_

Gorsel Cipler

Renk korlugu hakkinda dusunuyordum, renk koru degilim ama birden aklima geldi. Bildiginiz gibi renk korlugunun henuz bir tedavisi yok. Dusundum acaba gozun arkasina bir cip yerlestirip retinadan gelen uyarilari isleyip renkleri yeniden duzenleyebilecek bir sistem neden yapilamiyor diye. Aslinda nanoteknoloji ile bu mumkun gozukuyor.

Biraz arastirmadan sonra su makale ile karsilastim. Bu makalede kisaca "vision chips" adi verilen ve insan gozunu taklit edebilen yeni bir teknolojiden bahsedilmekte. Su anda kullandigimiz cogu kamera sadece isik yogunluguna odaklanir ne var ki insan gozu retinasindaki her hucreye sinir aglariyla baglidir ve retinaya carpan her protondan bilgi alir, alinan bilgi bu kadar cok olunca sadece "onemli" bilgiler, cisimlerin koseleri ve hareketleri gibi, beynimize aktarilir bu da cok daha akici bir gorus saglar. Bu cipler de benzer mimariyi taklit ederek algilari filtreleyip daha akici bir goruntu bilgisi sunmayi amacliyor. Tabi ki bu cipler daha cok akilli robotlar ve kamera sistemleri icin tasarlaniyor ama bir adim otesini gormek cok da zor degil; eger retinadan gelen uyarilari bir sekilde ciplerin anlayacagi bir dile cevirebilmenin bir yolu bulunursa ya da gorsel ciplerden cikan elektronik sinyal bir sekilde bizim sinir sistemimizle anlasabilirse bu teknoloji korluge bile care olabilir.

Daha sonrasini ongormek biraz bilim kurguya kacicak ama lens gibi gozumuzun onune yerlestirilecek bir cip eger uzaktan bir bilgisayar ile haberlesebilirse bu "Sanal gerceklik" (virtual reality) alaninda cigir acabilir.

Ne var ki su anda ki arastirmalarin cogu daha cok insana yakin robotlar uretmekle ilgileniyor, bu biraz can sikici aslinda onca Terminator filmini izledikten sonra :) Keske biyoteknolojiyide oyuna dahil edip insan ogesini one cikarsalar.

Daha sonra Google'da "artifical vision" olarak arastirma yapinca aslinda bu konuda 2002 yilindan beri bircok onemli gelisme oldugunu farkettim yani cok da yeni bir alan degil. Ilginc buluslardan biri de sesin beynin gorme kismina etkisi ve goruntuyu ses dalgalarina cevirerek korlere sinirli da olsa bir gorus saglamasi.

Kategori: genel_

30 Ağustos 2006

Nasil oranin kizlari, guzel mi?

Yeni odamda 2 oda arkadasimla kaliyorum, oldukca genis bir oda. Oda arkadaslarimdan biri Khris, sanirim o da cogu amerikali gibi beni ilk gordugunde escinsel sandi, giyimim de biraz farkli sanirim tipik amerikali erkeginden. Tabi direkt soramadagi icin de odaya yerlesirken elime 3 tane Maxim dergisi veriyor;

-Aa bak "kullanmadigim" dergileri buldum, al bos zamanlarinda bakarsin
-Ya cok tesekkurler ama hic gerek yoktu ya

Ayni seylerin Kevin ile tekrarlanmamasi icin kendimi bir sey yapmak zorunda hissettim, Kevin gezdigi yerlerden bahsederken her seferinde
Aaa oranin kizlari nasil, guzel mi?
Ben otomatige baglamistim, ne zaman bi yere gittim dese aynen tekrarliyordum, sonra "iste gecen yazda ailemin evine gittim" dedi, bende cok dinlemiyordum, aynen nasil kizlari guzel mi diyince toparlamakta gucluk ettim. Neyse en azindan niyetimi belli edebildigimi dusunuyorum :)


Kategori: kisisel_

29 Ağustos 2006

Yeni tema

Bugun oturdum, sikilmadan usanmadan gunlugumun gorunumunu degistirdim. Eski ve yeni hali asagida:


eski hali

yeni hali

Ben yandaki ajax menuleri sevdim o yuzden degistirdim aslinda. Internet explorer'da biraz daha farkli cikartiyor yalniz, o yuzden eklemeliyim ki;
"Bu sayfa en iyi Firefox'da goruntulenir"
Bu dizaynin adi Newzen, aslen kendisi Fauxen arkadasimiz tarafindan Wordpress icin yazilmis, daha sonra Ali arkadasimiz bu dizayni blogger icin uyarlayip Bloggertemplates.org adli sitesinde sunmustur. Bende uzerinde bir kac degisiklik yapip son haline getirdim. Umarim begenirsiniz.


Kategori: internet_
Kategori: kisisel_

24 Ağustos 2006

Gnarls Barkley, parmak izi ve yeni Blogger

Bu aralar bu sarkiyi cok sik dinliyorum, duymusunuzdur muhtemelen zaten. Gnarls Barkley'in sitesine buradan ulasabilirsiniz.



Bunun disinda MacBook almaktan vazgectim, uzerine windows kurulabiliyordu bootcamp sayesinde ama hala bazi suruculerde (usb?) sorunlar oldugunu duydum. Windows'a bagimli olmamin sebebi de bir pocket pc sahibi olmam ve onu senkronize etmek icin Windows'a ihtiyacim var. Bir de bircok yeni internet uygulamasi ilk pc ler icin hazirlaniyor yorumlarda dendigi gibi. Bu yuzden kendime bir Sony Vaio aldim (tesekkurler baba :) ) Kendisi ufak boyutlu bir canavar. En sevdigim ozelligi ise parmak izi okuyucusu olmasi. Windows'a giris yaparken ya da herhangi bir sifre-kulanici adi kombinasyonu girmeniz gereken yerde parmak izininizi okutup giriyosunuz, o kadar basarili ve hizli ki bence gelecekte her bilgisayarda standart olmasi gereken birsey.

Bu arada wordpress'e gecenleri pisman edecek bir gelisme, Blogger Beta yayinda. Henuz mevcut blogger blogunuzu import edemiyorsunuz ama artik blogger kategorileri destekliyecek, yorumlari rss feedi olarak sunacak, cok kolayca template'inizi degistirebileceksiniz. Hemen denemek istiyorum yeni blog acicam derseniz blogger beta hesabi acabilirsiniz ya da mevcut blogunuz varsa benim gibi biraz daha sabredebilirsiniz gecis icin.

Kategori: muzik_
Kategori: kisisel_
Kategori: internet_

18 Ağustos 2006

KarsilastirMA

Uzun bir yolculuktan sonra tekrar Amerika'ya dondum, yalniz bu donem San Jose'de degil biraz daha kuzeyindeki Berkeley sehrinde kaliyorum. Kendi Tablet Pc mi babama hediye ettim gelirken buraya getirmedim, simdi buradan yeni bilgisayar alicam yakin zamanda (muhtemelen Mac Book).

Bu aralar kafam biraz karisik, birsey oldugundan degil de genel bir karisiklik var. Cevremde bir suru farkli farkli yasamlar goruyorum ve bazen karsilastiriyorum ister istemez acaba boyle yasasam daha mi mutlu olurdum ya da boyle olsa nasil olurdu gibi, sonra dusunuyorum istedigim yasami sectim zaten ben, farkli bir yasam secebilecek olsaydim, o yasama uyum saglayabilecek olsaydim zaten cok daha onceden o yola kayardim. Onun icin karsilastirmamaliyim hic bir yasami, karsilastirmak insani cok cabuk demoralize edebilen birsey, kendi gelisimime odaklanmaliyim.

Karsilastirma deyince aklima geldi, 2 yil onceye kadar gozlerim 2 derece miyoptu, gozluk ve lens kullanmaktan sikildigim icin lazer ameliyati olmaya karar verdim. Neyse muayenelerden sonra ameliyat olmam uygun bulundu. Ameliyat gunu annemle salonda bekliyoruz, benden once bir kiz girdi sonrasinda da ben. Ameliyat 5 dakika suruyor zaten. Ciktim 5 dakika sonra ama gozlerimde bir yanma var, surekli yas geliyor, mendille siliyorum. Zavalli annecim de evham yapiyor beni oyle gordukce :)
Iste o sirada salonda beklerken annemle olan diyaloglarimiz;

-Mert oglum cok mu yaniyor gozlerin?
-Yaniyor biraz iste annecim
-Bak senden once cikan kiz hic aglamiyor
-Anne aglamiyorum, goz ameliyatindan ciktim gozumden yas geliyor haliyle
-Heh iste onu diyorum bak onun gozunden hic yas gelmiyor
-Nerden bileyim anne, gelmiyosa gelmiyodur
-Gidip sorayim mi ben kiza hic aglamis mi diye?
(ben orada gozumun derdindeyken en sonunda dayanamayip)
-Anne bak simdi gidicem kizin yanina durduk yere tokat aticam kiza, aglayacak gozunden yas gelecek, iste o zaman sende rahatlayacan bende...

Not: kizi tokatlamadim tabi ki ve gozlerimdeki yanma da 10 dakika sonra gecmisti :)

Kategori: kisisel_